Sana söyleyemediğim her şey (Celeste Ng) / 2. Kitap Özeti

Celeste Ng, Edebiyat, Everything I Never Told You, Kitap Özeti, Martı Yayınları, Roman, Sana Söyleyemediğim Her Şey, Zeynep Yeşiltuna,

Cahil Okur’dan herkese merhabalar…


Blogumun ilk kitap özetini verdiğim uzun aradan hemen önce yayınlamıştım. Hazır geri gelmişken ikinci özeti de şuralara bırakayım dedim. Bu seferki özetimiz Celeste Ng’nin “Sana söyleyemediğim her şey” kitabına dair…

 

NOT: Yazım özet içerikli olduğu için içerisinde bolca içerik hakkında bilgi içerecektir. Bu nedenle eseri okumayı planlayan arkadaşlarımın konu hakkında bilgilendirmek isterim. Spoiler yemek istemiyorsanız uzak durunuz.

 

Sana söyleyemediğim her şey / Celeste Ng

 

Lydia artık yok. Ama kimse bunun farkında değil. Anne Marilyn onu evde arasına rağmen bulamadı. Sonrasında liseyi arayarak kızının evden erken ayrıldığı kanısına varsa da durumun hiçte öyle olmadığı anlaşılınca panik daha da artıyor. Prof. James Lee, Marilyn’in telefonu sonrasında hemen eve dönüyor ve polise haber veriliyor. Polisler evde yaptıkları üstünkörü araştırma ardından aileye kaybolma vakalarının ilk 24 saatte kendiliğinden çözüldüğünü belirterek oradan ayrılıyor.

 

Lydia’nın abisi Nath ise bu açıklamadan memnun kalmasa da bir şey demiyor. Nath sonrasında Lydia’nın dün gece neler yaptığı hatırlamaya çalışıyor. Aklına gelen tek şey ise Lydia’nın bütün gün beraber takıldığı Jack. Ama bunu zamanında ailesine anlatmadığı için susmayı tercih ediyor.

 

Bütün gün bekledikten sonra ve telefon aramaları sonuç vermeyince James polisi son bir kez arasa da sonuç alamıyor. James çocukları odasına gönderirken Nath’in aklında Jack, Lydia’nın kız kardeşi Hannah’ın aklında ise dün gece evden uzaklaşırken gördüğü o karaltı vardır. Çarşamba sabahı ise James polisi tekrar aramasına rağmen bir sonuca varamaz. O gün öğlene doğru gölde başıboş bir kayık bulunur. Polis akşam saatlerinde kayık ile Lydia arasında bir bağlantı kurarak, aramaları bu noktada genişletir. Perşembe sabahı ise polis aradığına gölde ulaşır.

 

Aslında her şey anne ve babası ile başlamıştır… Annesi ömrü boyunca dikkat çekmek isterken, babası sıradan bir adam olmanın peşinden koşmuştu. Marilyn ile James’in ortak bir hayat kurmalarının nedeni de budur. Marilyn uzak doğulu öğretmeni James’i ofisinde ilk kez öptüğünde fark edildiğini hissetmişti. James ise yıllardır “öteki” olduğu Amerika’da o sarışın kızın kendisini öpmesi sonrası aidiyet hissedecektir. Böylesi başlayan aşkları Marilyn’in hamile kalması sonrasında evliliğe doğru ilerler. Marilyn’in annesi buna karşı çıksa da evliliği engelleyemez. Tören sonrasında dostlarla yenilen yemek ise Marilyn ve annesinin son görüşmesi olur.

 

Lydia’nın cenazesi sonrasında Nath, Jack’i sıkıştırır ve kardeşinin ölümünden onun sorumlu olduğunu söyler. Jack biraz korkarak, biraz ürkerek bir şeyler gevelerken James, Nath ve Jack’i ayırır. Nath cenaze töreni sonrasında uzun süre mezarlıkta kalır. Sonrasında eve yürüyerek gider. Sokağa girdiğinde Jack’in evinin önündeki polis arabasını görür. Gizlice içeride konuşulanları dinler. Jack sadece arkadaş olduklarını ve Lydia’nın sürekli üzgün olduğundan bahseder. Nath’e göre bu durumunun tek sebebi Jack’dir. Evde ise Marilyn bambaşka bir dünyadadır. James onu teselli etmeye çalışsa da Marilyn uyumak için odalarına çıkar. Evin en küçüğü Hannah ise kenarda sessizce ailesini izlemektedir.

 

James Marilyn’i teselli etmekten ya da karısında teselli bulmaktan umudunu yitirince ofisindeki acil tıp raporunu almaya gider. Başta rapor geldiğinde onu yırtıp atmak istemiştir. Sonrasında bundan vazgeçip okumaya karar verir, okuduğunda ise tüm ruh hali kötüleşir… Sekreteri Louisa, James’in durumunu fark edince onu evine öğle yemeğine davet eder, birlite ofisten çıkarak Louisa’nın evine doğru yol alırlar.

 

Marilyn bir türlü uyuyamadığı için soluğu Lydia’nın odasında alır. Kızının sorununu çözmeye gayret eder. Aklına kızına hediye ettiği günlük gelir. Kitaplığın en alt rafındaki 1977 yılına ait günlüğü açar ama boştur. 1976 günlüğü de ondan farksızdır. Marilyn’in Lydia’ya 5 yaşındayken aldığı ilk günlüğe kadar tüm defterleri kontrol eder lakin hepsi boştur. Marilyn’in aradığı cevaplar Lydia’nın odasında yoktur.

 

James yemek yemek için geldiği Louisa’nın evinde öğle yemeğine dair bir şeyle karşılaşmaz. Kızının ölümü nedeniyle hüsran içindeki baba, aradığı teselliyi Louisa’nın dudaklarında bulur. Çiftin yatak odasında yaşadıkları ardından James kızının kaybolduğu günden beri ilk kez rüyasız bir uyku çeker. Uyandığında gömleğini iki kez yanlış iliklemesi ardından  giyinebilir ve Louisa’nın yüzüne bakmadan “Hoşça kal” diyerek oradan ayrılır.

 

Marilyn ve James geleneksel Noel partisine giderken bunun istediğinden değil çok James için yapıyordu. Parti boyunca da insanlardan uzak durmuştu zaten. Tom Lawson ise köşede duran Marilyn’e yaklaşarak havadan sudan ve üzerine çalıştığı araştırmadan bahsetti. Lawson’un anlattıkları ile yeniden meslek aşkı artan Marilyn bir asistana ihtiyacı olup olmadığını sordu. Lawson yardımın kendini mutlu edeceğini söylese de o gece eve döndüklerinde James, Marilyn’in çalışmasına gerek olmadığını söyleyerek konuyu kapattı. Ertesi gün kahvaltıda annesinin öldüğünü öğrenen Marilyn içindeki boşluk ile çocukları ve kocasını arkasında bırakarak cenaze işlemleri için annesinin evine gitti. Defin sonrası evde hatıraları ile yüzleşen Marilyn, annesinin notlarla donattığı yemek tarifi kitabı dışında var olmamış gibi olduğunu, yaşamamış gibi olduğunu fark etti. Bu aydınlanma Marilyn’in hayatını değiştirecek bir aydınlanmaydı.

 

Marilyn yokken James ve çocuklar bir süre iyi idare ettiler. Hafta sonu Nath ile yüzme havuzuna giden James, Lydia’yı ise komşularına emanet etti. James, Nath’in sosyalleşmesi, kendisi gibi diğer çocuklardan uzak durmaması için istemişti bu havuz işini aslında. Lakin işler öyle gitmedi ve Nath ile Jack’in arasının da açılmasının temeli olan ilk olay yaşandı. Jack yanındakiler ile birlikte Nath ile dalga geçmişti ve bu da Nath’in onurunu incitmişti. Aynı olayların benzerlerini yaşayan James, oğluna destek olmak istese de sonunda hiçbir şey yapmamayı tercih etti.

 

Marilyn eve döndüğünde aklındakiler evden ayrılırkenki halinden çok farklıydı. Okulunu bitirip doktor olmayı düşünüyordu. Ev ve iki çocuk ile bu planı gerçekleştiremeyeceğine inanan Marilyn, amaçsızca bir gezi sonrasında kendini hastanenin bekleme salonunda, Jack’in annesi Dr. Wolf’un önünde bulur. Dr. Wolf ile geçen kısa bir sohbet sonrasında kararını verir. Toledo dışındaki devlet üniversitesi ile görüşen Marilyn, tüm hazırlıklarını yaparak o gün evden ayrılır. Nath ve Lydia okuldan döndüklerinde annelerini göremeyince onu dış kapı önünde beklemeye başlarlar. James eve geldiğinde Nath’e “Ne demek yok?” diye sorar şaşkın ve tedirgince… Nath ise sadece “Yok” demekle yetinir. O gün annesinin kendisine hediye ettiği günlüğe ilk kez yazacak bir şeyler bulan Lydia ise bunu nasıl yapacağını ise bilemez.

 

Hannah o gün ablasına olanları öğrenecekti. Herkes uyuduktan sonra gizlice evden ayrılarak göl kıyısına gitti. Lydia’nın bunu neden yaptığını anlamak istedi. Lakin istediği yanıtları göl kıyısında bulamadı. Sabah uyandığında Marilyn ve James kavga ediyorlardı. Lydia’nın ölümü sonrasında kapıya takılan zincir o gece takılmamıştı. Marilyn James’i suçlarken, James ise Marilyn’i olayı abartmakla suçladı. Hannah “Zinciri takmayan bendim” demek istese de sessizce Nath’in yanına oturdu. Marilyn ve James arasındaki tartışma telefonun çalması ile son buldu gibi görünse de bu sadece kavgaya verilen araydı. James polis teşkilatından arayan memura “Sizden daha fazlasını bekleyemezdik” deyince Marilyn kavgayı bir boyut ileri taşıdı ve James’e “Ben senin gibi polise yaltaklanmam. Kızımın başına gelenleri öğreneceğim” dedi. James bu sözün ardından evden ayrıldı. Tüm bunlar olurken Nath evin önüne çıkmış, Hannah ise kendisini masa altında güvene almıştı. Ne James ne de Marilyn olanların farkında değildi. James evden ayrıldığında göl ile ev arasındaki yolu iki defa arabayla turladı. Sonrasında ise direksiyonu Louisa’nın evine kırdı. Kapıyı açtığında Louisa’ya sadece karısını ve çocuklarını sevdiğini söyleyecekti ama onu karşısında gördüğünde sadece “Lütfen” dedi. Louisa kollarını açarak onu içeri aldı. James’in evden ayrılması ardından Marilyn ise Lydia’nın odasına çıktı. Kızının okul çantasına sarılarak o tanıdık kokuyu içine çekti. Sonrasında ise çantada bir yırtık buldu ve içindekileri fark edince bir şok yaşadı. Kızı daha 16 bile değildi ve okul çantasında yarım paket sigara ile açılmış bir prezervatif kutusu bulmuştu.

 

Hannah ve Nath olaylardan uzaklaşmak için dışarı çıktıklarında kendilerimi göl kıyısında buldular. İskelenin orada oturarak gölü seyreden iki kardeş sonrasında Jack’i gördüler uzaktan, Nath onunla konuşmak için ayağa kalkınca Jack hızlıca eve koştu. Nath onu yakalamak istese de Hannah buna izin vermedi. Bath, Hannah’a sebebini sorunca da “ Onunla kavga etme” demekle yetindi. Nath, Jack’in bu olayla ilgili olduğunu konusunda ısrarcıydı. Lydia’nın göle düştüğü o yazı hatırlıyordu.

 

Lydia2nın göle düştüğü o yaz Marilyn’in evi terk ettiği yazdı. Kimse o yazı bir daha konuşmasa da asla unutamamıştı. James, Marilyn için polise başvurduktan sonra onun yırtıp çöpe attığı mektubu bulmuştu. Parçaları birleştirerek imza bile atmadığı o satırları okumuştu. Marilyn, “Hayalimizde her zaman tek bir hayat olmuştu ve işler çok farklı şekilde gelişti.” Diye yazmıştı. James o satırlarda Marilyn’in onu Marilyn’n annesi gibi gördüğünü anlamıştı. Anneleri gittiğinde Lydia ve Nath için hayat daha da zorlaşmıştı. Nath’in Jack’e olan öfkesinin sebebi de bu dönemdi. Jack, biraz olsun soluklanmak için kapının önüne çıkan Nath’e yaklaşmış ve şekerleme vermişti o yaz gününde. Şekerlemeleri yerken ise Nath’e dönerek “ Her şey yoluna girecek, annem hep çocukların tek bir ebeveyne ihtiyacı olduğunu söyler” dedi. Nath sadece “kapa çeneni” dedi ve eve girdi. Sonraları bu sözleri unutan Nath’in içinde sadece Jack’e karşı öfke kalmıştı. Sonraki günleri Nath tv karşısında Lydia ile geçirdi. Gemini 9’un fırlatılacağı gün ise yeni bir amaç edindi. Uzay mekikleriyle ilgili ne bulabilirse okudu, astronotların isimlerini ezberledi. Her gününü bu işlerle geçirirken annesinin yokluğunu bir nebze olsa unuttu. Bir akşam üstü Nath “İnsanların aya gidip sonra geri gelebildiklerine inanabiliyor musun?” dedi babasına. James ise “ Nasıl olur da böyle şeyleri düşünebilirsin, biz burada…” dedi ve cümlesini tamamlamadan oğluna bir tokat attı. Hem Nath hem James bu tokatı asla unutmayacaktı. Ve James bu tokadın altında ezilecekti. 

Olay sonrasında Nath ve Lydia odalarına çıktı. Lydia annesi gittiği günden bu yana onun boşluğunu anneannesinin yemek tarifi kitabıyla kapatıyordu. Lakin annesi gittiğinden bu yana ev farklı kokuyordu ve bunu fark edince de bunu asla geri alamadı.

 

Marilyn cephesinde ise her şey yolunda gibiydi. Okuldaki çocuklar Marilyn’i kabullenmiş ve Marilyn sınıf arkadaşlarına yetişmişti. Ancak James ve çocuklara olan özlem hiç bitmiyordu. Bir ara evi aramış, James sürekli “Alo” dese de yanıt alamamıştı. Bir keresinde de telefonu Nath açmış ve annesinin öğrettiği gibi “Lee’lerin evi Hayallerinin peşinden koşmak iyi gelse de özlem giderek büyüyordu. Marilyn bir gün ders çalıştığı sıra başı dönerek yere düştü. Kendine gelmesi uzun sürünce sebepleri anlamaya çalışırken 9 haftadır regl olmadığını aklına geldi. Bunu umursamamaya çalışarak vücudunun strese karşı böylesi bir tepki verdiğini düşünse de, marketten dönerken yaşadığı kaza sonrasında gittiği hastanede her şey aydınlandı. Marilyn üçüncü kez anne oluyordu. Acil Servi yetkilileri James’e haber verdiğinde Marilyn hayallerini ne kadar kısa sürdüğünü düşündü. James ile birlikte eve dönerek çocuklarına tekrar sarıldı. Hayaller gerçekleştirilememişti. Lakin annesinin hayallerini kızı Lydia gerçekleştirebilirdi. Ve tüm hayatını buna adamaya başladı.

 

Annesi yokken kendine sözler veren Lydia bu yeni duruma çabuk alıştı. Annesinin her sorusunu doğru cevaplıyor, ardından yenisini sorması için ısrar ediyordu. Lydia annesi için zeki olmaya gayret ediyor, lakin işlerin daha da karmaşık olacağını biliyordu. Nath ise annesinin eve döndükten sonra Lydia’ya olan düşkünlüğünden mağdur olmuştu. Halbuki Nath de annesinin sorularına doğru yanıtlar verebilirdi. Lakin annesinin gözdesi Lydia olmuştu. James ve Marilyn, Marilyn’in evden uzakken 9 hafta yaşadığı e ve eşyalar için gittiğinde Nath ve Lydia Bayan Allen’e emanet edildi. Bayan Allen uyuyunca Nath ön kapıdan çıktı. Lydia onu durdurmaya çalışsa da daha sonra o da Nath’in peşine takıldı. İskelede oturdukları sırada Nath sebebini tam olarak bilmediği o hareketi yaptı ve Lydia’yı suya attı. Kardeşinin yüzme bilmediğinden haberdar olan Nath, Lydia’dan kurtularak annesinin hayatına kendine yer açmanın peşindeydi. Ancak hamlesini yaptığı an buna pişman oldu. Hızlıca suya atlayıp Lydia’yı çıkardı. Soluk soluğa kıyıya vardılar ve bir süre dinlendiler. Nath ayağa kalkıp uzaklaşmaya kalktığında Lydia kolundan tutarak gözleriyle gitme dedi. Nath elinden tutarak orada kaldı. Olaydan asla anne ve babalarına bahsetmediler. Anlatılamayacak kadar büyüktü çünkü. Yıllar sonra olayla ilgili Nath tek bir şey hatırlayacaktı, Lydia ise bambaşka bir şey… 10 yıl sonrasında bile aslında kimse o günleri unutmadı. Marilyn halen yemek yapmayı reddediyordu. James, her gün üniversiteden eve Marilyn’i evde bulacağından emin olarak dönmekteyken bile…

 

Lydia artık derslerde daha çok zorlanıyor ama bu konudan bahsetmekten kaçınıyordu. Nath ise üniversite başvurularının yanıtlarını beklemekteydi. Aslında Lydia gelen yanıtları yok etmiş bir şekilde kardeşinin gidişini engellemeye çalışıyordu. Bir akşam yemeği vakti Jack elinde bir zarfla Lee’lerin evinin kapısına gelene kadar bu şekilde devam etti olaylar. Jack, Harward’dan gelen zarfı Nath’e uzatarak “Tebrikler” dedi. Nath, halen Jack’e kızgın olsa da istediği zarfı getirdiği için sevinmişti. Nath zarfı açınca beklediği yanıtı almanın mutluluğu ile babasına Harvard’ı kazandığını söyledi. Böylece Lydia bir süre  dikkatlerin üzerinden gitmesine sevindi. Hazır ilgi kendi üstünden gitmişken Lydia ağzındaki baklayı çıkardı “Sanırım fizikten kalacağım” dedi. Marilyn ilgisi halen Nath’in üzerindeyken Lydia’ya dönerek açığı yarı yıl tatilinde kapatabileceklerini ve ona yardım edeceğini söyledi.

Yarıyıl tatili Nath’in Harvard’ı kazanmasının mutluluğu ile geçsede durumdan memnun olmayan Lydia , gizliden gizliye Nath’e gideceği için kızıyordu. Bir şekilde Nath’in canını acıtmak isteyen Lydia aradığı fırsatı yarıyıl tatili dönüşü fizik dersinde buldu. Derste Jack’te vardı ve Jack Nath’in en sinir olduğu isimdi. Lydia, Jack ile tanışarak onunla sohbete başladı. Hatta bir gün okul çıkışı onu eve bırakmasını istedi. Jack’in arabasına bindiklerinde ise aklında sadece Nath’i kızdırmak vardı. Hatta biraz daha ileri giderek Jack’in uzattığı sigarayı bile içti.

 

Hayatında içkiden uzak durmuş, uyuşturucu kullanmayan Jack, Lydia’nın gidişinden sonra aradığı tüm teselliyi Louisa’nın kollarında buldu. Polis merkezinden arayıp Lydia’nın ölümünün intihar olduğunu karar verdiklerini söyledikleri o günde aynısı yaşanmıştı. Marilyn polislerin saçmaladıklarını ve Lydia’nın kendisine ya da ailesine bunu yapamayacağını söyledi. “Beyaz bir kız olsa dosya kapanmazdı” diye de ekledi. James bu sözler ardından tüm hatanın kendinde olduğuna inanarak evden ayrıldı.  Marilyn bütün gece beklese de James gelmedi. Hatasını geçte olsa fark etmişti. Nath’in sabah kahvaltısında babası ile ilgili söyledikleri sonrası telefon rehberindeki o ismi buldu. L. Chen… Doğruca oraya giderek acı gerçekle yüzleşti.

 

Lydia ve Jack’in arkadaşlığı giderek ilerledi. Jack ona araba sürmeyi öğretirken, Nath hakkında sorular soruyor ve Lydia Nath’i gösterebildiği kadar aciz göstermekle abisinden öcünü alırken eğleniyordu. 16. yaş gününe az bir zaman kalmıştı Lydia’nın. Abisi evden ayrılacaktı, Lydia’da ehliyetini alarak abisi, tek dert ortağı olmayan o evden uzaklaşmayı deneyecekti. Doğum gününden bir önce babası James Lydia’ya gerçekten arzuladığı kolyeyi hediye etmiş ve ertesi gün ehliyet sınavı ardından arabayla turlayabileceklerini söylemişti. Ertesi gün onu okula almaya geldiğinde ise çok acı bir geçekle yüzleşmişti. Babası okula Louisa ile gelmiş ve kadın ön koltukta oturuyordu. Lydia aralarında geçen konuşmalardan ve beden dilinden ikisinin sevgili oldukları kanaatine vardı. Bu düşünce tüm heyecanı ve neşesini alıp götürmüştü. Sınavı bu şok ardından başarısızlıkla sonuçlandı elbette. Marilyn’in evde ehliyet görünümü verdiği pasta ise boşa giti. Annesi babası ve Nath bir sonraki sınav için Lydia’yı cesaretlendirirken, Hannah ise tüm gerçeği biliyordu. Lydia sınava hiç çalışmamıştı. Ehliyet sınavı için alınan kitap, çalıntı bir hatıra olarak kendi odasında yastığının altındaydı. Lydia onu hiç aramamıştı.

 

James eve döndüğünde olabileceklerden emindi. Marilyn onu bekliyordu. Karısı sadece “Ne zamandır?” diye sordu. James ise “Cenazeden beri” demekle yetindi. Marilyn hayatı boyunca alışılmışın dışına çıkmaya, James ise normal olmaya çalışmıştı. James ve Marilyn, Lydia’nın odasında kavga ederken Nath ve Hannah ise merdivenlerin başında onları dinliyordu. James sonunda içindekileri kusmuş, annesinin dediği gibi Marilyn’in James gibi bir adamla evlenmesinin yanlış olduğunu ifade etmişti. Marilyn ona “ defol” dedikten sonra odadan çıkmış Nath ve Hannah’ı görmeden geçerek evden ayrılmıştı. Hannah korkuyordu. Nath’in babası ardından evden ayrılmasıyla daha da korktu. O sırada Marilyn, Lydia’nın kitaplığını boşaltmaya, ölen kızının hatıralarını yok etmeye başlamıştı ki annesinin yemek tarifi kitabını en arka bulunca her şeyi anladı. Lydia kitabı kaybettiğini söylemişti ama yalandı. Tek istediği annesinin hayatını giderek daha kötüleştiren o hatırayı ortan kaldırmaktı. Marilyn tüm bu duygu seli içindeyken Hannah’ı kapıda gördü. “Anne” dedi Hannah ve Marilyn kollarını açarak küçük kızına sarıldı.

 

Nath hiç içki kullanmamasına rağmen içki dükkanından bir şişe viski aldı. Kasiyer ona ölen kızın abisi olup olmadığını sorduğunda başını sallayarak onu onayladı. Kasiyer Nath’ bir şişe daha viski vererek uzattığı on doları da geri verdi. Nath annesinin arabasına binerek şehrin en sakin yerine direksiyonu kırdı. 2 şişe viski içti ve sonrasında kendinden geçti. Onu bulan Memur Fisk oldu. Fisk, Nath’e “hadi evlat eve gitme vakti geldi” dedi. James ise evden ayrıldığından beri arabadaydı. Nereye gittiğini bilmeden önce şehir dışına giden yola soınra çevre yoluna çıkmıştı. Sadece uzaklaşıyordu. Aklında sadece bu kadar yanılmış olup olamayacağı vardı.

 

Nisan ayı geldiğinde ev Nath’in en son kalmak istediği yer haline gelmişti. Bir an önce Harvard’a gitmek istiyordu. Lydia ise ona Louisa’yı anlatmak ve “gitme” demek için uğraşıyordu. Ama yapamadı. O gün evden ayrılırken Nath, Lydia’ya ona arayacağına söz verdi. Uçaktan indiğinde ya da ondan sonraki günün sabahı ise aramadı. Cumartesi günü Lydia onu arayana kadar böyle sürüp gitti. Lydia’a Nath’e anlatması gereken şeyler olduğunu söylemişti ancak ilk defa alkol kullanan ve evden ilk kez uzaklaşan Nath ağzında bir şeyler geveleyerek “Eve döndüğümde konuşuruz” diyerek telefonu kapattı. Lydia gerçekten çaresiz kalmanın tadını o an aldı. Nath onu suyun yüzeyinde tutan isimdi.  Pazar günü ise James Lydia’ya yeni okul yılı için kırmızı bir elbise aldı. Mankenin üzerinde görüp beğenmişti. Moda olmalıydı. Lydia elbisesinin okul için uygun olmadığını bilse de babası için giydi. Nath o akşam eve dönecekti. Lydia tıpkı onun hayatında olduğu gibi kendi hayatında da bir şeylerin değiştiğini göstermek adına okul çıkışında Jackile görüşmeye karar verdi. Okul sonrasında Jack ile arabayı sakin bir yere süren Lydia ve Jack bir süre sohbet ettiler. Jack, Nath’in o gün döneceğini biliyor ve bu konuda konuşuyordu. Lydia ise Nath’in önemsiz olduğunu gösterme gayreti içerisindeydi. Lydia torpidoda olduğunu bildiği prezervatiflerden birini alarak Jack’ yaklaştı ve onu öptü. Jack “ Nath” demekle yetindi. “ Nath’in önemi yok” dedi Lydia. Jack ise Lydia’nın büyük bir aydınlanma yaşamasına neden olacak o sözleri söyledi, “Benim için var” O an reddedilmekten daha büyük acılar yaşayan Lydia, Jack’e kızarak oradan ayrıldı ancak Jack arkasından bağırmıştı “En azından ben korkarak başkalarının dilediği gibi yaşamıyorum” Lydia bu gerçekle yüzleşince daha da sinirlenerek “Bütün bu dediklerinden Nath ve okuldakilerin haberi olunca tekrar düşünürsün” dedi. Koşarak eve gitti.

 

O akşam Hannah dışında kimse Lydia’nın farklılığını görmedi. Hannah engel olması gerken bir şeyler olduğunu biliyor ama neden “Yapma” diyeceğini kestiremiyordu. Nath, annesi, babası ve Hannah’ın uyuması ardından Lydia her şeye bir son vermeye ve artık kendisi için yaşaması gerektiğine karar verdi. Her şeyin başladığı o göl kıyısına gitti. Yarın sabah annesine doktor olmayacağını ve babasına tek başına da mutlu olduğunu söyleyecekti. Nath’i gönül rahatlığıyla Harvard’a gönderecek Hannah’ı daha çok dinleyecekti. Hatta Jack’ten bile özür dileyecekti. Annesinin gittiği o yaz gölde yaşadığı ve Nath’in onu kurtardığı boğulma olayı sonrası verdiği sözler onu bu noktaya getirmişti. Aldığı yeni kararları da bu gölde mühürleyecekti. İskeledeki kayığa atladı ve gölün ortasına kadar gitti. Ayağa kalkınca biraz sendeledi ama dengesini korudu. İskeleye kadar yüzmek için kendisini siyah göl sularına bıraktı.

 

James evden o kadar uzaklaştı ki geriye dönmeye karar verdiğinde Marilyn’in evde olmayacağını düşünmüştü. Kapıdan içeri girişinde Hannah’ı çömelmiş kendine sarılırken buldu. Hannah söylemesi gerekeni biliyordu; “Annem yukarda” O sözlerin ardından tekrar nefes alan James, Hanna’ın yanına giderek ona sarıldı. Hannah o an bir şeylerin düzeleceğine karar verdi. James tıpkı Lydia Hannah kadar küçükken yaptığı gibi kızını omuzlarına aldı. Bir süre gülüştüler. Sabah oluyordu, Marilyn merdivenlerde belirdi. “Dönmüşsün” dedi, “Döndüm” dedi James. Hannah her zaman yaptığı gibi kaçamaya çalıştığı sırada Marilyn omzuna dokunarak onu tuttu ve başından öptü. “Sabah görüşürüz” dedi annesi Hannah’a… Hannah ilk kez sabah herkesin evde olacağına inanarak doğruca odasına giderek rahat bir uyku çekti.   Marilyn, James’e yaklaştı, yavaşça elini tuttu ve odalarına çekildiler. İlk tanıştıkları zaman gibi birbirlerini incitmekten korkarak sarıldılar birbirlerine ve uyudular. Sabah Hannah uyandığında dışarıda 2 araba, kapıda 5 çift ayakkabı vardı. Her şey yerli yerindeydi ve sevindi. Kapının önüne çıktığında Jack ve köpeği gezmeye çıkıyordu. Onların bile hala orda olması huzur veriyordu. Hannah gibi Nath’de Jack’i gördü ve aradığı fırsatı bulduğunu düşündü. Doğruca dış kapıya yöneldi. Hannah onu durdurmaya çalışsa da başarmadı. Nath peşindeki Hannah ile birlikte Jack’i göl kıyısındaki iskelede yakaladı. Ona itiraf etmesini söyledi cevap alamadı. Hannah’ın tüm itirazlarına ve ağlamasına rağmen Jack’e yumruk attı. Rahatlaması gerekiyordu ama öyle olmadı. Jack’de Nath’in yumruğunu yanıtsız bıraktı. “Konuş” dedi Nath, “Lydia anlatmadı mı?”dedi Jack. Ne anlatacaktı ki? Jack sadece kafasını eğdi ve ikinci darbe ile yere yığıldı. O anda araya giren Hannah abisini itmeye başladı. Nath gibi Jack’de onun ağladığını şimdi fark etmişti. Nath iskelenin kıyısına gerildi ve suya düştü. Yavaşça batıyordu Nath. Lydia’nın yaşadıklarını anlamaya başladığını düşündü. Az sonra batacak ve her şey bitecekti. Ama o yıllar önce batmamayı öğrenmişti. Vücudu istemsiz bir tepki ile onu su yğzeyine çıkardı ve Jack’in elini tutarak sudan çıktı.

 

Sonrası… Sonrası günlerde, haftalarda ve yıllarda hiç konuşmadılar. Lydia’yı düşündüler; “Sana söyleyeceğim o kadar çok şey var ki…”

 


10 comments:

  1. baya ayrınıtı özel yazmışssın. ellerine sağlık :)

    ReplyDelete
  2. Yorumundan sonra kitabı ben de aldım. Önceki yorumunu okuduğumda merak etmiştim. Ben de okuyup en kısa zamanda bloğumda paylaşacağım:) Merak ediyorum kitabı. Bu arada bloğuma da beklerim her zaman:) Emeğine sağlık:)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Umarım yeni baskısını almışsındır çünkü o kapak çok daha güzel :) Blogunu ziyaret ediyorum ara ara, dostların yazdıklarını okumak için her zaman vakit ayırırım

      Delete
    2. Yabancı Yayınları'nın baskısını diyorsun sanırım, o kapağa bayıldım ve onu da alacağım sonra. Bendeki baskı Martı Yayınları'nın. Her zaman beklerim bloğuma, yorumlarınızı alınca da mutlu oluyorum, teşekkür ederim:)

      Delete
    3. Evet onu diyorumve gerçekten bu kapağın esamesi okunmaz :)

      Delete
  3. Emeğine sağlık. Bayağı detaylı bir yorum olmuş.

    ReplyDelete
    Replies
    1. İlk özeti yayınladığımda öğrencilerin akımına uğrayacağımı söylemiştin abla :) Hala merakla o günleri bekliyorum. teşekkür ederim yorumun için

      Delete
    2. Öğrencilerin akımına uğramak için okullarda okutulan, sorulan kitapların özetini çıkarman lazım. Bu kitabın okullarda okutulduğunu sanmıyorum. Öğrencilerin ödevinin olduğu bir kitabın özetini çıkarırsan binlerce görüntülenme garanti.

      Delete
    3. MEB onaylı tavsiye kitaplara bakmak lazım o zaman :)

      Delete

Yorumlarınız Bizim İçin Önemlidir

Powered by Blogger.