O bloggerdan çektiklerim :)

Cumartesi, Temmuz 30, 2016
Cahil Okur’dan herkese selamlar…

Yine bu aralar hiç istemesem de biraz uyku halinde blogum. Yoğun çalışma temposu ve yaz çalışma saatleri nedeniyle ne okumaya ne de blog a girmeye vakit bulamıyorum. Bu nedenle de buraları boş bırakıyorum biraz.

Lakin sosyal medya da birçok arkadaşımla görüşüyorum. Bu günde size o güzel insan ve sosyal medya üzerinden yapılan yazışmalarımız neticesinde başıma gelenleri anlatayım dedim.

Geçtiğimiz günlerde blogger arkadaşım sosyal medya şu paylaşımı yapmış;

Biliyorum kimse profil durumumu okumayacak, fakat bazı zamanlar sıkıldığımda tütümü giyip, kafama kocaman boynuz takıp, her yerimi köpüklere bularım ve mutfakta sihirli tek boynuzlu bir at gibi sekerim... :) :)

 Paylaşım hoşuma gidince altına yorum atmıştım. Lakin hemen özel mesajdan şu geldi;

Bunu sana yaptığım için üzgünüm....fakat şimdi sıra sende - oyuna var mısın?
Sevgili tek boynuzlu at arkadaş,
Üzgünüm ki şimdi senin de kaybettiğin gibi bu tek boynuzlu at oyununu kaybettim! Göğüs kanseri farkındalığı için durumumu beğenen ya da yorum yapan her kimse bu oyunun devamını sağlamalı (tabii espri anlayışını kaybetmediyse) şimdi aşağıdaki paragrafı sen de profil durumuna kopyalamalısın. Sen de bu akıma destek ol ve devamını sağla. Bu durum güncellemeni beğenen ya da yorum yapanlara bu yazıyı mesaj atmalısın. Bir erkeğin bu güncellemeyi paylaştığını görmek harika olurdu; Göğüs kanseri herkesi etkiler. Aşağıdaki güncellemeyi profilene kopyalayıp, yapıştırmayı ve sonra beğenen ya da yorum yapanlara bu mesajın tamamını göndermeyi unutma. Günün muhteşem geçsin. İşte o güncelleme;
Biliyorum kimse profil durumumu okumayacak, fakat bazı zamanlar sıkıldığımda tütümü giyip, kafama kocaman boynuz takıp, her yerimi köpüklere bularım ve mutfakta sihirli tek boynuzlu bir at gibi sekerim.

Gördüğünüz gibi güzel bir amaca hizmet etmesi, mesajın çok iddialı olması ve de arkadaşımı kırmak istemediğim için paylaşımı bende yaptım. Lakin benim gibi kaba saba bir adam her ne kadar paylaşımı tırnak içinde yapmış olsa da espriler havada uçuştu.

Ben gibi bir adamın “tütü” giymesi zaten başlı başına bir kahkaha sebebi iken “şekerim” gibi güzel bir kelimeyi kullanması… Neyse daha fazla yorum yapmayayım. : )

Bu kadarla biter mi? Bitmez elbette. O güzel insan kalmış bu günde nametests’den bir test yapmış. “Hangi 20 insan senin meleğin?” testi… Listede 19 kişi bayan, 1 erkek var. O erkek de bu şansla elbette benim. Neyse ki etiketleme yok. Yoksa “melek” olarak yeni kahkahalara sebep olabilirdim :D


Peki kim bu arkadaş? Elbette ki Kırmızı Rujlu Blog sahibesi sayın Blana K. Akşam akşam gülmeme sebep oldun iyi yürekli arkadaşım. Umarım sende hep gülersin. 

Çekiliş Sonuçlandı

Pazartesi, Temmuz 11, 2016
Cahil Okur'dan herkese selamlar...

Evet arkadaşlar şuradaki çekilişimiz sonuçlanmış durumda. Gecikmeli bir açıklama oldu lakin umarım beni affedersiniz...

Çekilişe 41 arkadaş katıldı ve toplamda 86 çekiliş hakkı vardı. (Bu konuda çekiliş yazısında uyarmama rağmen linkleri vermeyen arkadaşlar vardı. Umarım atladıklarım olmamıştır.)

Ve gelelim sonuca...

Çekilişi kazanan arkadaşımız Calimero'nun defteri blog sahibi Calimero...

Yedek talihli ise Kırmızı Rujlu Blog sahibesi sayın Blana Karaman :D ...


Kazanan arkadaşımız Çarşamba günü saat 23:59'a kadar cahilokur@gmail.com adresine adres bilgilerini ve istediği kitabı (41. Yorum ila 50. Yorum arasında geçen kitaplardan bir tanesini)
belirtir bir mail atmazsa hak Blana Karaman'a geçecektir.

50: KİTAP YORUMU : FAHRENHEIT 451

Cumartesi, Temmuz 09, 2016
Fahrenheit 451, Ray Bradbury, Korkut Kayalıoğlu, Zerrin Kayalıoğlu, İthaki Yayınları, Roman, Bilim-Kurgu, Edebiyat, Kitap Yorumları,
Kitabın Adı: Fahrenheit 451
Yazar: Ray Bradbury
Baskı Tarihi: Şubat 2012
Sayfa Sayısı: 242
ISBN: 9789756902219
Orijinal Adı: Fahrenheit 451
Çeviri: Korkut Kayalıoğlu, Zerrin Kayalıoğlu
Yayınevi: İthaki Yayınları
Kitabın Türü: Roman, Bilim-Kurgu, Edebiyat

KİTAP HAKKINDA


Guy Montag işini seven bir itfaiyeciydi. On yıldır kitap yakıyordu. Gecenin bir yarısında yola çıkışlarını, alevlerin kitapları yutuşunu hiç sorgulamamıştı... Hiç sorgulamamıştı, insanların korkusuzca yaşadıkları bir geçmişi anlatan o 17 yaşındaki genç kızla karşılaşana dek... Montag'ın hayatındaki bütün yanlışlar doğrularla yer değiştirir o andan sonra... İşini, eşini, yaşayışını yeni bir gözle değerlendirir. Önünü alamadığı duyguları onu, asla tahmin edemeyeceği şeyler yapmaya iter.

Sansüre, totaliter yönetimlere, kültür endüstrisine ve uzunca bir süredir sürdürdüğümüz yaşam tarzına yönelik en keskin eleştirilerden biri. Okuyun ve kendinizi yeni baştan kurun.
(Arka Kapak)

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan herkese selamlar…

Öncelikli olarak geçmiş bayramlarınız mübarek olsun arkadaşlar. Bayram öncesi yoğun tempo nedeniyle bayramda buralarda olamadım. Bu nedenle yorum biraz gecikti lakin beni affedersiniz sanırım. Bayram ve tatil bir arada geçirdim ve gerçekten ihtiyacım olan buydu. Kafayı dinledim ve şimdi biraz daha iyi durumdayım.

  1. İçerik Yorumu

Lafı uzatmadan hemen kitap yorumuna geçelim :) Ray Bradbury deyince herkesin aklına muhakkak ki öncelikli olarak Fahrenheit 451 geliyordur. Kitabın adının neden Fahrenheit 451 olduğu ile başlamak istiyorum. Fahrenheit kavramını liseden hatırlarsınız bir sıcaklık birimidir. Ve 451 Fahrenheit kitap kağıdının yanma sıcaklığıdır. Kitaplar hakkındaki bir kitap için belki de verilebilecek en güzel isim budur. Ben bu anlamda Ray Bradbury’nin bu tercihini oldukça güzel buldum.

İsmi hakkında konuşurken söylediğim gibi kitabın konusu kitaplar ve bize hissettirdikleri olarak özetleyebiliriz.Yukarıdaki tanıtım yazısında tanıştığınız dostumuz Montag bir itfaiyeci lakin  bildiğimiz türden bir itfaiyeci değil. Onun işi yangın söndürmek değil yangın çıkarmak. Ve kitapları yakıyor…

Lakin okunması için yazılan kitaplar neden yakılır? Bu soru ile birlikte kitabın türü anlamında bazı çıkmazlara girebilirsiniz.Birçok kitap satıcısı Fahrenheit 451’i bilim-kurgu kategorisinde değerlendirse de bence tam bir hiciv niteliğinde.

Bu yorumu size Huxley’in “Cesur Yeni Dünyası” yorumunda da yapmıştım. Ancak bilim-kurgu anlayışım bu değil benim. Bradbury eserinde kitapsız bir evrenin yönetenlere getirdiği faydaları oldukça güzel bir dil ile gözleriniz önüne sürmekte.

“Kitaplar hakkındaki bir kitap” olarak özetlediğim bu eseri özellikle kitap okumayı çok seven arkadaşlarımın mutlaka okuması gerektiği kanısındayım. Kitabın roman olmasına rağmen içerisinde taşıdığı felsefi değerde bence oldukça önemli. Az sonra yaptığım alıntılardan da anlayacağınız üzere kitap okumanın değerini bu eserle bir kez daha anlamış oldum diyebilirim.

Konuya fazla girmek istemediğimi devamlı takipçilerim artık biliyorlardır. Lakin Clarisse McClellan’ın akıbeti hakkında bilgisi olan varsa ve benimle paylaşırsa çok mutlu olurum.

  1. Yazım Dili Yorumu

Ray Bradbury’nin okuduğum ilk kitabıydı Fahrenheit 451… Ben yazarın dilini oldukça güzel ve sade buldum. Derin felsefe yaptığı bazı cümleleri tekrar okumak gerekse de bence okurken sizi yormayacak bir kitap. Bu nokta da çevirmenler Korkut Kayalıoğlu, Zerrin Kayalıoğlu’nu da tebrik etmek gerekiyor.

  1. Yapısal Yorum

İthaki’nin farklı bir formda bastığı bir eser Fahrenheit 451… Kitap klasik İthaki kitaplarından daha küçük boyutlu lakin bu okuma hızını artıracak nitelikte olduğu için benim hoşuma gitti. Amacı anlamasam da güzel bir değişim olmuş.
İç sayfalarda birkaç küçük tashih olsa da sorunsuz bir basımdı bana göre. Kapak tasarımını da beğendiğimi belirtmem lazım. Birçok farklı kapak içinde en güzeli bence İthaki’nin ki olmuş.

SEÇTİĞİM SÖZLER


İnsanların başlarına getirip yücelttikleri bir liderleri her zaman vardır... bu, işte sadece bu, zorbaların türediği kaynaktır; ilk ortaya çıktığı zaman, o bir koruyucudur.  (Sayfa 7)

İnsanlar daha çok bir meşaleye benziyorlardı; birileri üfleyinceye kadar yanarlardı. (Sayfa 33)

Aniden her şeyin yanlış olduğunu anladığı için ağlamaya başladı, ölüm için değil, fakat ölüm karşısında ağlayamadığı düşüncesi için... (Sayfa 76)

Kitaplarda bir şeyler olmalıydı, hayal edemeyeceğimiz şeyler, kadının yanan bir evde kalmasını sağlayacak bir şeyler; orada bir şeyler olmalı. Bir hiç için kalamazsın. (Sayfa 85)

Her zaman bilinmeyenden korkarsınız. (Sayfa 95)

Hiç de, ana yasının dediği gibi; kimse eşit ve özgür doğmamıştır, herkes eşit yapılır. (Sayfa 95)

Kitaplar bir tür depo gibidir ve biz onlarda unutacağımızdan korktuğumuz şeyleri saklarız. (Sayfa 126)

Soylu düşüncelerin eşlik ettiği adamlar hiçbir zaman yalnız değildir. (Sayfa 159)

Cildine bakarak bir kitap hakkında hüküm verme. (Sayfa 224)


Büyükbabam herkes öldüğü zaman geride bir şey bırakmalı derdi. Bir çocuk, bir kitap, bir resim, bir ev, yapmış olduğu bir duvar ya da bir çift ayakkabı. Yada ekili bir bahçe… (Sayfa 226)

Game Of Thrones 6. Sezon / 10. Bölüm İncelemesi

Cuma, Temmuz 01, 2016
Dizi Yorumları, Game Of Thrones, Game Of Thrones 6 sezon 10. bölüm, Game Of Thrones 6. Sezon, Game Of Thrones Yorum,
Cahil Okur’dan herkese selamlar…

Game Thrones’un 6. sezonu sona erdi. Gecikmeli bir son bölüm yazısı ile karşınızdayım. Yoğun geçen hafta nedeniyle anca bulabildim zaman özür dilerim. Lafı uzatmadan hemen yoruma geçeyim…

Öncelikle 6. sezonun bütün olumsuzluklarını bir bölümde silebildiler mi sorusunun cevabını vermek istiyorum. Çünkü herkes bunu merak ediyor ve ili döndüğünce cevaplıyor. Benim bu soruya cevabım evettir. Belki o eski sıkıntıları atlatabilmiş değiliz lakin, son bölüm gerçekten alışılmış bir standardın üstüne çıktı.

Son bölüm mahkeme sahnesi ile başlıyor ve yaklaşık bir 15 dakika hiç replik duymadık. Ancak o dakikaların anlattıkları bize yetti sanırım. Mahkemede beklediklerim oluyor derken bir anda Tommen’in intihar edişi beni şaşırttı. Aslına tahtın artık boş kalacağı spoilerını duymuştum ama fazlaca ihtimal vermemiştim. Tommen’in o atlayışına a ayrıca bir parantez açmak istiyorum. İnsan hiç düşünmez mi? Çok kötü bir oyunculuktu bence, son bölümde biraz daha farklı bir ölüm olabilirdi…

Balackfish hakkında son bölümde verilen bilgiler dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. Lakin büyük bir savaşçının normal askerler tarafından öldürülmesinin garipsenmesi dikkatinizi çekmiştim sanırım. Bu anlamda ben daha önce de dediğim gibi ölümüne şahit olamadığımız Blackfish bir yerlerden çıkabilir. Şimdiden söyleyeyim.

Sam sonunda istediğine ulaşıyor sanırım. Bu gerçekten güzel. Lakin hisarda tek balına kalmak zoruna olması ciddi bir sıkıntı yaratabilir. Neticeleri artık 7. sezonda göreceğiz.

Daenerys, Tyrion’ı “el” ilan etti. Bu görece ikinci defa gelen tek isim dizi  de Tyrion… Ayrıca bu göreve gelip de canlı kalan tek kişi de Tyrion. Gerçekten bu adam dizinin en güzel karakteri bence. Tyrion – Daenerys birlikteliği gelecek sezon adına çok güzel dakikalar vaat etmekte. Bunu bir kenara yazın bu işten en fala zararı Cersei görecektir. Bende bunu zevkle izleyeceğim.

Arya konusuna da bir parantez açmak lazım. Walder Frey’in o güzel ölümü…. Arya’nın karakterine büründüğünü kızı gördüğümde onda bir şeyler olduğunu anlamıştım. Sonuçta da altından da Arya çıktı ama o kadar mesafeyi Arya nasıl bu kadar hızlı aldı. Belirli bir zaman kavramı verilmiyor dizi de ama yine de algıda sürenin kısalığı var. Sanırım o konu atlanmış biraz.

Jon ile Sansa konusuna da biraz değinmek istiyorum. Bu konunun gelecek sezonda çok kurcalanacağını düşünüyorum. Sayın Serçeparmak  özellikle bu konuda Sansa’yı bir hayli gazlayacak ki bunu bu bölümde de gördük. Sansa her ne kadar politik bir cevap verse de kendisinin de Kışyarı’nda gözü olduğu aşikar. Ancak Lady Mourmont’un da dediği gibi “Bir Piç olsa da Kuzeyin Kralı kesinlikle Stark kanı taşımalı” Bu arada Jon’un arkasını hep bir Mourmont kurtarıyor farkındasınız demi? Jon kral olursa Kral Eli’de Mourmont olabilir. Ne dersiniz?

Bran, Meera ve Benjen arasındaki diyalogda bize gelecek sezon adına güzel ipuçları verdi. Ölüleri  gelecek sezon daha çok göreceğiz lakin, o duvarın birde büyülü gücü var ise ölüler o sınırı nasıl geçecek? Bran ile ilgili bir diğer konu ise artık Jon’un Lyanna Stark’ın oğlu olduğunu bize gösterdi. Jon muhtemel bir Stark – Targaryen kırması. Piç olması konusu değişir mi bilmiyorum ama bu durumun gün yüzüne çıkması sonrası Jon ile Daenerys evliliği bana mantıklı gelmeye başladı. Sonuçta Targaryen’lerde aile içi evlilik doğal , Jon’da garip saçlı kızlardan hoşlanan bir isim. Kim bilir Azor Ahai de bu ikisinin çocukları olabilir.

Ve son olarak Cersie artık demir tahtta… Lakin o koltuk kimseye iyi gelmediği için çok mutluyum. Gelecek sezon Cersie’den de kurtulabiliriz. :D


Ciddi bir yorgunluk neticesinde dilim döndüğünce anlatacaklarım bu kadar. Umarım gelecek yıl Nisan çabuk gelir. 
Blogger tarafından desteklenmektedir.