Umudunu Kaybetme / 1. Yorum

Pazar, Ocak 31, 2021

Umudunu Kaybetme, The Pursuit of Happyness, Aile, Biyografi, Dram, Gabriele Muccino, Steve Conrad, Will Smith, Thandie Newton, Jaden Smith, Dan Castellaneta, Film Yorumları, BCP

Cahil Okur’dan herkese selamlar…

 

Blogları Canlandırma Projesi kapsamında bu ay izlediğim filmin yorumuyla karşınızdayım. Aynı zamanda yılın ilk film yorumu olacak eserimiz Will Smith’in oğluyla başrolünde yer aldığı “Umudunu Kaybetme”… Ama önce filmin kısa bir tanıtımını sizlerle paylaşacağım;

 

Özet ve Detaylar

 

İyi bir baba olan Chris Gardner, işinde sorunlar yaşayan, maddi açıdan sarsıntıda olan ve aynı zamanda iyi bir eş olan bir adamdır. Ancak ne yazık ki eşi sıkıntılara daha fazla katlanamayacağına karar vererek onu terk eder. Christopher adındaki oğulları da babasının yanında kalır. Karısının terk edişi de yetmezmiş gibi bir de ev sahibi dışarı atar baba –oğulu. Sokaklarda kalıp, tuvaletlerde, düşkünler evinde çalışarak ayakta durmaya çalışır. Oğlunun sevgisi bu mücadeleci baba için her şeydir. Ve sevgiye eklenen bir var olma savaşı hiç şüphesiz, vakti geldiğinde en mükemmel kapıları açacaktır. (Alıntıdır)

 

Film Yorumum

 

Aslına bakarsanız uzun zamandır film izlemiyordum. Daha çok dizileri takip ettiğim söylenebilir ki, halen GoT kalitesinde bir dizi ile karşılaşmadım ve tavsiyelerinize açığım… Lafı uzatmadan konumuza geçecek olursak; filmin başlangıç sahneleri ile birlikte nedense farklı bir huzur kapladı içimi. Baştaki müzik bile size arkanıza yaslanıp keyfini çıkartmanızı dikte eder bir havaya sahip.

 

Bu tarz filmlerdeki genel işleyiş itibari ile kahramanımızın aklına bir fikir gelir ve hayatı bir anda değişiri beklediğim sırada meşhur yetişkin oyuncağı Rubik Küp için ayrılan sahne dikkatimi çekti. Kahramanımızın Rubik küp sayesinde de gerçekten hayatı değişmeye başladı diyebilirim.

 

İlk bir saati geride bıraktığım sıralarda “İşler daha ne kadar kötü gidebilir” diye düşünmeye başlarken, filmin bir repliği ile şaşırdım kaldım; “Mutluluk belki de sadece arayacağımız bir şeydir de hiçbir zaman sahip olamayacağımız bir şeydir” diyordu kahramanımızın iç sesi… Cidden başına gelenleri gördükçe “Acaba bu tespit doğru mu?” kafasına girdiğimi belirtmem gerekiyor.  Beni etkileyen bir diğer sahne ise oğluyla konuşurken sarf ettiği şu sözler oldu; “Bir daha kimsenin sana bir şey yapamayacağını söylemesine izin verme!” Gerçekten kendimize yaptığımız beklide en büyük haksızlık bu oluyor.

 

Umudunu Kaybetme, The Pursuit of Happyness, Aile, Biyografi, Dram, Gabriele Muccino, Steve Conrad, Will Smith, Thandie Newton, Jaden Smith, Dan Castellaneta, Film Yorumları, BCP

Filmin genelinde başlarına olmadık işler gelirken, evsiz kaldıkları bölümler beni etkileyen kısımdı. Bir babanın çaresiz kaldığına şahit olmak gerçekten kötü. Bir de babaların cevaplayamayacağı sorularla karşılaşması…

 

“Umudunu Kaybetme” filmi genel anlamda bu tarz filmlerin klasikleşen yapısından uzakta kalmış gibi geldi bana.  Hani o sizi ağlamaya sevk eden veya konuyu aşırı dramatize eden filmlerden değil. İçerisindeki duygusallık ve başarı unsuru yeterli seviyede ve “Evet bunları bende yaşabilirim” dedirten bir film. Bu ayarın tutturulması ile birlikte filmin sizi esir alması da mümkün kılınmış oluyor.

 

Umudunu Kaybetme, The Pursuit of Happyness, Aile, Biyografi, Dram, Gabriele Muccino, Steve Conrad, Will Smith, Thandie Newton, Jaden Smith, Dan Castellaneta, Film Yorumları, BCP

Yanlış hatırlamıyorsam Will Smith’in oğlu Jaden ile çektiği ilk film Umudunu Kaybetme... Aile bireyleriyle birlikte oturup izlenebilecek kalitede bir yapıt. BCP etkinliği kapsamında izlediğimve bende güzel hatıralar bırakan bir film oldu. Sizlere de izlemenizi tavsiye ederim.

 

 Not: Filmin genel içeriğinden spoiler olmaması için pek bahsetmiyorum. Daha çok bende bıraktığı etkiyi sizlerle paylaşıyorum ki filmi izlerken ön bilginiz olmasın.

Film Künyesi

 

Orijinal İsmi: The Pursuit of Happyness

Vizyon Tarihi: 2 Mart 2007

Süre: 117dk

Tür: Aile, Biyografi, Dram

Yönetmen: Gabriele Muccino

Senarist: Steve Conrad

Yapımı: 2006 – ABD

Oyuncular: Will Smith, Thandie Newton, Jaden Smith, Dan Castellaneta, Zuhair Haddad, James Karen, Kurt Fuller, Mark Christopher Lawrence, Brian Howe, Domenic Bove, Takayo Fischer           , George Cheung, Scott Klace, Joyful Raven, Geoff Callan

Ay'da 172 Saat (Uzayda, Kimse Senin Çığlığını Duyamaz)/ 5. Yorum (122)

Cumartesi, Ocak 30, 2021

Ay'da 172 Saat, Johan Harstad, Ezgi Dikici, Uzayda, Kimse Senin Çığlığını Duyamaz, Bilim-Kurgu, Edebiyat, Fantastik, Gençlik, Korku-Gerilim, Macera-Aksiyon, Roman, DARLAH: 172 timer på månen, İthaki Yayınları,Kitap Yorumları, Kitap Özetleri

Cahil Okur’dan herkese selamlar…  Blogları Canlandırma Projesi kapsamında okuduğum

Ay’da 172 Saat kitabıyla karşınızdayım bu gün…

 

KİTAP YORUMU

 

Yeni yılın başlaması ile dahil olduğum ilk proje olan Blogları Canlandırma Projesi kapsamında bu ay okuduğum kitap Ay’da 172 saat oldu. Bence güzel bir seçim ama bakalım sizlerde beğenecek misiniz?

 

İçerik Yorumu

Johan Harstad’ın İthaki’den yayınlanan kitabı uzun süredir kitaplığımda bekliyordu. Aslına bakarsanız kitabı henüz okumayı planlamıyordum ama projenin ilk ayının teması olan “UMUT-BAŞARI” için uygun olduğunu düşünerek bu ay için bu eseri seçtim.

 

Kitabı elime aldığımda hakkında aslında fazla bir bilgim yoktu. Uzun süredir aramızda olmayan Bi Poşet Kitap’ın blogunda yorumunu okumuş ve sonrasında kitabı edinmiş ve kitaplıkta öylece duruyordu. Artık zamanı geldi diyerek okudum.

 

Hikayenin oldukça farklı olduğundan bahsetmem şart gibi. Üç farklı toplumdan ve üç farklı derdi olan gencin gözünden bakarak yeni bir dünyaya adım atıyoruz. Hepsinin kendi adına umutları var ve bu umutların onları sürüklediği bir nokta... Bizlerde Johan Harstad’ın kaleminden dökülen kelimeler ile bu maceraya ortak oluyoruz.

 

Hikayenin ilerleyişi genel anlamda oldukça güzel. Lakin zaman zaman yapılan atlamaların okuyuşu kötü yönde etkilediğini söyleyebilirim. Sonuç kısmında hikayenin tahmin edilemez olduğu da aşikar. Daha farklı bir son elbette bir okuyucu olarak dileyebilirdim, lakin bu yazarın kaleme aldığı sonun kötü olduğu anlamına gelmeyeceğinin altını çizmek isterim.

 

Bildiğim kadarıyla Johan Harstad’ın Türkçeye çevrilen tek kitabı Ay’da 172 saat ancak hikayeden aldığım hava bir devam kitabının gelmesi gerektiği yönünde. Umarım devamında olanları da okuyabileceğimiz bir devam kitabı gelir.

 

Yazım Dili Yorumu

 

Johan Harstad’ın kaleminin hoşuma gittiğini söyleyebilirim. Genel anlamda akıcı bir yazım şekli var. Ezgi Dikici’nin çevirisi de bence güzeldi.

 

Yapısal Yorum

 

İthaki’nin kalitesine uygun bir basım yapmışlar. Kapak tasarımını da oldukça beğendim. Yapısal anlamda sorunsuz bir kitap.

 

ARKA KAPAK YAZISI

 

NASA, kırk yıllık uzun aranın ardından Ay'a insanlı bir yolculuk düzenlemeye karar verir. Dünya'dan üç genç de bu yolculuğa katılmaya hak kazanır: Midori, Antoine ve Mia.

 

Ay'a yolculuk sorunsuz bir şekilde tamamlanır, ama aslında sorun Ay'ın bizzat kendisidir. Ay üssü DARLAH 2'de sıradışı olaylar baş gösterir; Ay'daki bir şey uzun uykusundan uyanmıştır. Kısa bir süre sonra DARLAH 2'nin sakinleri orada yalnız olmadıklarını fark ettiklerinde, yaşamak ve eve dönmek için mücadele etmek zorunda kalırlar.

 

"İskandinav gerilimi, adeta bilimkurgu-korku sinemasıyla buluşuyor."

-VOYA

 

"Okuru kendine bağlayan, eşsiz bir bilimkurgu."

-SLJ

 

"Hem psikolojik hem de atmosferik olarak rahatsız edici."

-PUBLISHERS WEEKLY

 

"Baş döndürücü ve korkutucu."

-BOOKLIST

 

Bu kitapta okuyacaklarınız belki de neden Ay'dan arkamıza bakmadan kaçıp onu rahatsız etmemeyi seçtiğimizin ürkütücü bir cevabı.

 

KÜNYE

 

Adı: Ay'da 172 Saat

Yazar: Johan Harstad, Ezgi Dikici (Çevirmen),

Alt başlık: Uzayda, Kimse Senin Çığlığını Duyamaz

Baskı tarihi: Aralık 2015

Sayfa sayısı: 312

Format: Karton kapak

ISBN: 9786053755098

Kitabın türü: Bilim-Kurgu, Edebiyat, Fantastik, Gençlik, Korku-Gerilim, Macera-Aksiyon, Roman

Orijinal adı: DARLAH: 172 timer på månen

Dil: Türkçe

Ülke: Türkiye

Yayınevi: İthaki Yayınları

 

ALINTILAR

 

New York'a ancak spor ayakkabılarla gidilir. Sayfa 73

 

Hayat sen başka planlar yapmakla meşgulken başına gelen şeylerdir. Sayfa 91

 

Uzayda kimse senin çığlığını duyamaz. Sayfa 148 

Seçilmiş (Gece Evi Serisi 3) / 4. Yorum (121)

Pazartesi, Ocak 25, 2021

Seçilmiş, P. C. Cast, Kristin Cast, Sevinç Seyla Tezcan, House of Night Serisi 3, Gece Evi Serisi, Edebiyat, Fantastik, Roman, Chosen, Pegasus, Kitap,Kitap Yorumları,

Cahil Okur’dan herkese selamlar…  Tekrar okunanlarda bu gün Gece Evi Serisi’nin üçüncü kitabı olan Seçilmiş ile karşınızdayım.

 

KİTAP YORUMU

 

Gece Evi Serisi’ni üniversiteye gittiğim yıllarda okuduğumu daha önceki kitapların yorumlarında belirtmiştim. Belirli bir süre geçince yeniden okumak istedim ve kaldığım yerden devam ediyorum. Bu gün serinin üçüncü kitabı olan Seçilmiş ile karşınıza geldim.

 

İçerik Yorumu

 

Yukarıda da belirttiğim gibi bu bir yeniden okuma etkiliği kapsamında okuduğum bir kitap. (Kendi kendime yürüttüğüm bir etkinlik.) Kitaplarımın başına tarih atarım, bu kitabı da ilk kez 23 Eylül 2011 tarihinde okumuşum. Aradan yaklaşık olarak 10 yıl kadar bir zaman geçmiş.

 

Lafı uzatman içerik konuna gelecek olursak, serinin tamamı gibi bu kitapta da olaylar oldukça güzel ilerlemekte. Olay akışı o denli iyi ki sizi bir anda içine çekiyor ve ne kadar zamanda ne kadar çok sayfayı geride bıraktığınızı anlamıyorsunuz.

 

Vampir dünyasını genelde daha korkunç ve daha farklı olarak kafamızda tasarlardık, şu son 10 ile 15 yıl arasında çıkan kitaplardan önce… Bilinen ilk vampir kitabı olan Bram Stoker’ın Dracula kitabına da gönderme yapıldığı bölümler mevcut bu arada ama karşılaşacağınız dünya bizim dünyamıza (Fanilerin) bir hayli yakın. Bu anlamda adaptasyon sürecini kısa sürede atlatıyorsunuz. Yazarların Amerikan Yerlileri’nin ritüellerini baz alarak oluşturduğu Vampir ritüelleri de benim bu kitaba ısınmamı sağlayan etkenler arasında.

 

Yaratılan yeni Vampirler dünyasında anaerkil bir yapı mevcut. Bu kitabın gerçekten hoşuma giden taraflarından bir tanesi.  Kadına verilen değerin ön plana çıkartılması bir okuyucu olarak beni gerçekten mutlu etti. Peki kötü olan ne? Kimilerine göre dar kafalı veya eski kafalı olarak görünebilirim ama bence gençlerin okumasına yönelik yazılan bu tip kitaplarda ikili ilişkilerin temelleri sağlam atılmalı. Çok farklı özelliklere sahip ilişkiler mevcut Seçilmiş kitabında. Elbette ki herkesin tercihi kendini alakadar eder yalnız, gençlere daha sağlıklı bir ilişki sistemi üzerinden örneklemeler sunmanın önemli olduğu kanısındayım.

 

Genel anlamda memnun kaldığım bir kitap oldu. Çerez kategorisinde nitelendirebileceğim bir seri. Eğer kafanızı dağıtmalık bir şeyler arıyorsanız Gece Evi Serisi’ni öneririm.

 

Yazım Dili Yorumu

 

P.C. Cast ve Kristin Cast tarafından yazılan eserde dilin oldukça sade ve anlaşılır olduğunu söyleyebilirim. Orijinal dilinde de durum bu mudur bilmiyorum ama Türkçe çevirisi oldukça başarılı ve absürt bir durumla karşılaşmadım. Bu anlamda içiniz rahat olabiliri.

 

Yapısal Yorum

 

Kitabın yapısal formunun benim hatam sonrasında bozulduğunu belirtmem gerekiyor. Ne oldu, ne yaptım da bu kitap bu hale geldi bilmiyorum. Uzun zamandır bu halde ama kitap. Onun dışında Pegasus kaynaklı herhangi bir sıkıntı yok. Bu nedenle yayıncı kuruluşun işini başarıyla geçekleştirdiğini söyleyebilirim.

 

ARKA KAPAK YAZISI

 

Büyük bir felaket Zoey Kızılkuş'u bekliyor. En iyi arkadaşı artık ölümsüz. Dostları birer düşmana dönüşmekteler. Düşmanları ise birer dosta. Ve o kana susamış üç erkekle aynı anda çıkmaktadır. Genç bir vampir olmak hiç bu kadar cehenneme dönüşmemişti.

 

KÜNYE

 

Adı: Seçilmiş

Yazar: P. C. Cast, Kristin Cast, Sevinç Seyla Tezcan (Çevirmen)

Alt başlık: House of Night Serisi 3

Baskı tarihi: 2012

Sayfa sayısı: 336

Format: Karton kapak

ISBN: 6054263011

Kitabın türü: Edebiyat, Fantastik, Roman

Orijinal adı: Chosen

Çeviri: Sevinç Tezcan Yanar

Dil: Türkçe

Ülke: Türkiye

Yayınevi: Pegasus

 

ALINTILAR

 

Kediler nasıldır bilirsiniz: Onların sahipleri yoktur; personelleri vardır. Sayfa 9

 

Yalanlar hiçbir şeyi halletmez. Hatta kolaylaştırmaz. En azından uzun vadede. en iyisi doğruyu söylemek ve ortaya çıkan dürüst rezaleti toparlamaya çalışmak. Sayfa 48

Seri Kitapları Seri Okuyoruz Okuma Etkinliği 2021

Pazar, Ocak 24, 2021

Estikçe,Seri Kitapları Seri Okuyoruz Okuma Etkinliği,Şule Uzundere,

Cahil Okur’dan herkese selamlar…

 

Bu yıl bloga geri dönmüşken farklı etkinliklere katılarak kendimi hem biraz zorlamak hem de yazma alışkanlığıma devam etmek istiyorum. Bu nedenle de sevgili Şule Abla’mın (Şule Uzundere) etkinliğini görünce hemen dahil oldum elbette.

 

Seri kitapları okumakla alakalı olan etkinliğin ilkine de katılmış lakin etkin olamamıştım. Bu nedenle de bu sene biraz daha fazla iddialı olmak adına gayret sarf edeceğim. Etkinliğin ayrıntılarını Şule Abla’nın “Seri Kitapları Seri Okuyoruz Okuma Etkinliği” yazısından ulaşabilirsiniz. Konu üzerine linkini bırakıyorum.

 

Bu yıl daha etkin olacağımı düşündüğüm bu etkinlikte siz değerli arkadaşlarımı da görmek beni memnun edecek. Bu arada etkinlik sonunda Şule Abla’nın hediyeleri olacağını da belirtmek istiyorum.

10. Çekiliş sonuçlandı

Perşembe, Ocak 21, 2021

kitap çekilişi, çekiliş,Estikçe,

 

Cahil Okur'dan herkese selamlar...

 

Evet arkadaşlar şuradaki çekilişimiz sonuçlanmış durumda. Gecikmeli bir çekiliş oldu lakin geleneksel çekilişimizi tamamlamış olduk.  Çekilişe toplamda İki yüz otuz üç katılım gerçekleşti.

 

Lafı uzatmadan sonuca gelelim;

 

kitap çekilişi, çekiliş,Estikçe,

 

Kazanan arkadaşımız 23 Ocak 2021 Cumartesi günü saat 23:59'a kadar cahilokur@gmail.com adresine adres bilgilerini ve istediği kitabı (111. Yorum ila 120. Yorum arasında geçen kitaplardan bir tanesini) belirtir bir mail atmazsa hak yedek talihliye geçecektir.


Yeni çeliş bu post ile birlikte başlamıştır. Daha fazla yorum ile daha fazla şans elde edebilirsiniz. 

Buz ve Ateş’in Şarkısı’ndan notlar…

Salı, Ocak 19, 2021


Cahil Okur’dan herkese selamlar!

 

Buz ve Ateş’in Şarkısı serisini ne kadar sevdiğimi az çok beni takip eden arkadaşlarım bileceklerdir. Hal böyle olunca da seri ile ilgili farklı çıkarımlar yapıp kendimce önemli olduğuna inandığım ve notlarını tutmaktan hoşlandığım ayrıntıları da sizlerle paylaşmak istedim.

 

Seri hakkında birçok teori (Geneli dizi ile bağlantılı) izlemiş veya okumuş olduğunuza eminim. Hanedanlar hakkında ve bölgeler hakkında da çok farklı yazılar ve videolar hazırlandı süreç içerisinde. Aslında bu gün sizlerle paylaşacağım konuyla ilgili de bu tip çalışmalar mevcut. Ancak bunlar benim kitaptan derlediğim ve 29 Haziran 2015 tarihinden yani seriye başladığım günden bu yana muhafaza ettiğim notlar. Neyse lafı uzatmadan konuya geçelim…

 

Fantastik bir başyapıt olan Buz ve Ateş’in Şarkısı serisinde hanedanlar kadar önemli olan bir diğer konu kahramanların kullanmış olduğu kılıçlar, baltalar ve diğer silahlar... Hal böyle olunca da bende ta o tarihte (Tam 6 yıl önce) nedense kitapta gördüğüm silahların isimlerini ve kimlere ait olduklarını not etmeye başladım.

 

YouTube üzerinde de benzer çalışmalar olsa da genellikle Valyrian Çeliği kılıçlarla alakalı. Listeye gelecek olursak seriyle alakalı notları şu şekilde;

 

İğne: Arya Stark’a ait olan kılıç. Aslında bir kılıç denebilecek özelliklerden çok bir hançere ait özellikleri taşıyor. Yaşı küçük bir kız olan Arya için uygun bir silah aslına bakarsanız. Arya’nın elinde de oldukça tehlikeli bir silah halini aldığını George R. R. Martin’in yazdığı satırlarda okuduk zaten seri severler olarak.

 

Buz: Stark Hanedanı’nın lideri Ned Stark’a ait olan kılıç. Valyrian Çeliği’nden yapılmış bir uzun kılıç. Ned’in kılıcı daha çok törenlerde kullandığını biliyoruz. Bu törenler geçit törenleri değil elbette, idamlar gibi kanlı törenler.

 

Kitaplarda veya başka bir yerde Robert Baratheın'un
savaş cekicinin ismini gördüğümü hatırlamıyorum

Aslan Dişi: Joffrey Baratheon’a ait olan kılıç. Henüz kral olmadığı dönemde kullandığı kılıç. Üç mızrakta Arya’yı kızdırınca Stark Kızı kılıcı suya atmıştı. Neticeleri pek iyi olmadı elbette. Ancak halen Joffrey’in daha fazlasını hak ettiğini düşünüyorum, Ned Stark’da bence aynı şeyleri düşünüyordu ama Joffrey kralın ve en yakın dostunun oğluydu…

 

Yürek Felaketi: Samwell Tarly yani Jon Kar’ın dostunun varisi olduğu kılıç.  Babası Lord Randly Tarly tarafından kullanıyor. Bu da bir Valyrian Çeliği’nden yapılmış kılıç. Tarly Hanedanı’nın kılıcı kendisi ve Lord Randly Tarly sırf bu kılıç Samwell Tarly geçmesindiye oğlunu Nöbet’e gönderiyor. Acımasız bir baba gerçekten.

 

Şafak: Buz ve Ateş’in Şarkısı evreninde kılıç ustalığından sık sık bahsedilen Sör Arthur Dayne’e ait olan kılıç. Sör Arthur Dayne aynı zamanda Şafak kılıcı diye anılıyor ki bu da kılıcından gelmekte. Kendisi Aerys II'nin Kral Muhafızı'ydı.

 

Pençe: Eski adıyla uzun pençe diye anılan başka bir Valyrian Çeliği’nden yapılmış kılıç. Nöbet’in Lord Kumandanı Jeor Mormont’un kılıcı. Daha sonra hayatını kurtardığı için Jon Kar’a veriyor. Kılıcı hediye ederken kabzasındaki ayı motifi yerini kurda bırakıyor. Jon’un bu kılıcı hediye aldığında asla elde edemeyeceği babası Ned Stark’ın “Buz”  isimli kılıcı geliyor.

 

Ateş Kılıcı: Stannis Baratheon’un 7 tanrıdan biri olan Anne’nin kalbinden çıkardığı kılıç. (Kılıçların Fırtınası I’de Işık Getiren diye anılmaya başlanıyor)

 

Cevaplanmış Dua: Gece Nöbetçileri’nin Lord kumandanı Mormont tarafından Yabanıl Craster’a hediye edilen balta. Mormont tarafından silaha bu isim verilirken, kendisine verilecek en doğru ismin bu olduğunu ifade etmekte.

 

Yürekyiyen: Joffrey’in ikinci kılıcı. Topuzunda ağzından kalp olan bir aslan var. Amcası Stannis Baratheon’a bir gönderme… Uzun süre kullanamadığı bir kılıç.

 

Şanlı Kükreme: Lannister Hanedanı’na ait Valyrian Çeliği’nden yapılmış kılıç. Kral II. Tommen tarafından kaybedilen bir kılıç ki Lannister Hanedanı’nın belki de en büyük kaybı. Valyrian Çeliği’nden yapılmış kılıca sahip olmamaları koca hanedan için büyük bir ayıp ve eksiklik olarak görülmekte.

 

Dul Feryadı: Lord Tywin tarafından Kral Joffrey’e düğününde hediye edilen kılıç. Ned Stark’a ait Buz’un eritilmesi ile yapılan iki kılıçtan biri. Tywin Lannister’ın hanedanına yeniden bir Valyrian Çeliği’nden yapılmış kılıç kazandırmasını sağlayan iki kılıçtan biri.

 

Yeminkar: Tarthlı Briene’e Jaime Lannister tarafından verilen kılıç. Ned Stark’ın Buz’unun eritilmesiyle yapılan diğer kılıç.

 

Kızıl Yağmur: Demir Adalar’ın kral şurasında aday olan adalılardan Drumm’ın Valyrian Çeliği’nden yapılmış kılıcı. Muhtemel yağma edilmiş bir kılıç.

 

Alacakaranlık: Sör Harras Harlaw’ın kılıcı. Kendisi Demir Adalar’dan bir sör. Kral şurasından Asha’nın destekçisi olmuştu. Muhtemel yağma yoluyla elde edilen bir kılıç.

 

Adil Bakire: Sör Galladon’un kılıcı. Briene’in memleketinden bir sör, tarihi bir kahramana ait tılsımlı bir kılıç.

 

Sahte Dost: Briene’in Yeminkar isimli kılıcına ölümden dönen Catleyn Stark tarafından verilen isim.

 

Leydi Lu: Lord Wyman’ın gardiyanı Garth’ın baltası. Düz çelikten bir balta.

 

Ejderha Bağcısı: Aslında bir kılıç veya silah değil ama en az onlar kadar tehlikeli bir savaş borusu. Victorian Greyjoy’a Euron Greyjoy tarafından verildi. Aslen bir silah olarak görülmese de bence tehlikeli bir alet.



Sana söyleyemediğim her şey / 3. Yorum (120)

Pazar, Ocak 17, 2021

Sana Söyleyemediğim Her Şey,Martı Yayınları,Kitap Yorumları,Roman,Celeste Ng,Zeynep Yeşiltuna,Everything I Never Told You,Edebiyat,

Cahil Okur’dan herkese selamlar…

 

KİTAP YORUMU

 

Bu gün sizlere A101’den aldığım bir kitap ile geldim. Aslına bakarsınız sırf ucuz olduğu için aldığım bir kitaptı. Martı Yayınevi’ni tanımam dışında kitap hakkında başka bir fikrim yoktu ama okudukça sevdiğimi belirtmem gerekiyor. Lafı uzatmıyorum ve hemen yoruma geçiyorum.

 

İçerik Yorumu

 

Yukarıda da belirttiğim gibi kitap hakkında benim için tek olumlu nokta elime aldığımda yayınevini tanımamdı. Kapağı olsun, ismi olsun bana hiçte çekici gelmemişti. Sırf bir ara kitap olarak değerlendirdim ve öylece okumaya başladım.

 

İlk bölümü okumam ardından  gerçekten meraklanmaya başladığımı ve beni giderek içine çektiğini hatırlıyorum eserin. İkinci bölüm ardından ise “Acaba bana göre mi?” bu kitap demeye başladım. Merakımı giderek artıran bir olay örgüsüne sahipti.

 

Başlarda bir polisiye havasına bürünse de sonraları içsel bir yolculuk olduğunu anladığım eseri okurken geçekten allak bullak oldum. Bir ileri, bir geri derken olayların sonucunun nereye bağlanacağını ve neler olabileceğini tahmin ederken buldum kendimi ki bu benim bir kitaptan en büyük beklentimdir.

 

Olaylar ilerledikçe eserden gerçekten tat almaya başladım. Her sayfada daha çok merak uyandıran ve karakterleri benimseten bir anlatım örgüsüne sahip bir eser olarak karşımda durmaya başladı. Zaman zaman ağlama noktasına gelecek kadar güzel bir içerik ve anlatıma sahip olduğunu görmek beni bir okuyucu olarak memnun eti.

 

Kitap bittiğinde ise gerçekten nelere, neden değer verdiğimizi sorgular hale geldim. Eserin baş kahramanı Lydia ve kendi başıma gelenleri sorgular durumdaydım eser bittiğinde. Gerçekten farklı bir tadı ve dokusu olduğunu belirtmek gerekiyor.  Genel anlamda zevk alarak okuduğum bir eser oldu. Bu kitaptan bu kadarını beklemeyerek başlasam da bir okuyucu olarak zevk almış bir şekilde kitabın kapağını kapattım.

 

Yazım Dili Yorumu

 

10. Çekiliş Sona Erdi. Açıklamayı 1-2
güne yapacağım. Takipte kalın. Açıklama
tarihine katar katılım
hakkınız mevcuttur. 

Sade ve temiz bir dil ile yazılmış eser. Okunması oldukça kolay. Kafa dağıtma anlarında okunabilecek berraklığa sahip. İlk kitabını okuduğum Celeste Ng’nin dilini sevdiğimi belirtmem gerekiyor. Yoğun bir okuma döneminden çıkmışsanız bu tarz bir yazım ile kafanızı rahatlatabilirsiniz.

 

Yapısal Yorum

 

Yukarda belirttiğim gibi kapak bana hitap etmiyordu. Fotoğraf kapakları nedense sevmiyorum. Üzerinde ki “Amazon’da yılın en iyi kitabı” yazsı ise gereksiz bir ayrıntıdan ibaret. Ama içerik olarak herhangi bir yazım yanlışı ya da baskı hatasıyla karşılaşmadım ki bu da benim için tatmin edici bir nokta.

 

ARKA KAPAK YAZISI

 

Lydia öldü. Ama henüz kimse bilmiyor... Böyle başlıyor bu hikâye. Lydia'nın kahvaltıya inmediği o mayıs sabahında. Lee ailesi; pişmanlıkları ve kırgınlıkları, ihanetleri ve güvensizlikleri, söyledikleri ve söylemedikleriyle mutfak masasında beklerken. Sonrası, adına mutluluk dediğimiz denge oyunu ve bizi bir arada tutan sırlar üzerine başka bir hikâye...

 

Yayınlandığı günden bu yana, okurların ve eleştirmenlerin övgüyle karşıladığı Sana Söyleyemediğim Her Şey, her sayfası küçük sürprizlerle dolu, etkileyici, özel bir roman.

 

Hayranlık uyandıran bu kitapla ilgili tek endişem, bundan sonra okurun beklentisinin çok daha fazla yükselmesi. Derin, dokunaklı ve hassas bir metin.

-Chris Schluep-

 

Başarılı bir ilk roman, aynı zamanda yürek burkan bir hikâye... Celeste Ng, hünerli bir şekilde ipleri elinde tutmayı başarıyor. Çokkuşaklı bu roman, bir ailenin bütün sırlarına ışık tutan son derece ilgi çekici ve ustaca bir eser.

-Los Angeles Times-

 

Sürükleyici bir gizem ve farklı ırklardan gelen bir aile üzerine etkileyici bir inceleme. Tartışma yaratacak bir ilk roman. -Entertainment Weekly-

 

Zekice yazılmış, duygusal bir ilk roman. Ng, asimilasyon temasını duygusallıkla ve gitgide artan bir gerilimle, birbirinin içine geçmiş bir masal gibi işlemeyi başarmış.

-O Magazine

 

Eğer bu romanı okumadıysanız, şimdiye dek iyi bir Amerikan kurgusuyla karşılaşmadınız demektir.

-The New York Times Book Review-

(Tanıtım Bülteninden)

 

KÜNYE

 

Adı: Sana Söyleyemediğim Her Şey

Yazar: Celeste Ng, Zeynep Yeşiltuna (Çevirmen)

Baskı tarihi: Eylül 2015

Sayfa sayısı: 336

Format: Karton kapak

ISBN: 9786053487807

Kitabın türü: Edebiyat, Roman

Orijinal adı: Everything I Never Told You

Çeviri: Zeynep Yeşiltuna

Dil: Türkçe

Ülke: Türkiye

Yayınevi: Martı Yayınları

 

ALINTILAR

 

O da anlıyor. Farklı olmak nasıl bir şey, o da anlıyor. Sayfa 46

 

Anneler herkesin eşit yaratıldığı topraklara ayak basmak için farklı çarelere başvurmak zorundaydı. Sayfa 50

 

Zaten bir kızın annesinden saklayabileceği ne gibi bir sırrı olabilirdi ki? Sayfa 87

 

Kurabiye kavanozunda daima kurabiye olacak, yazıyordu. Sıcak bir yuvanın bundan daha mutlu bir sembolü olabilir mi? Sayfa 97

 

Bu gün birini sevindirin, bir kek pişirin! Bir kek pişirin, parti düzenleyin. Bir partiye giderken götürmek için bir kek pişirin. Sırf bugün kendinizi iyi hissettiğiniz için bir kek pişirin. Sayfa 111

 

Ev içinde annesi olmadan farklı kokuyordu. bunu bir kere fark ettikten sonra da bir daha geri alamadı. Sayfa 155

 

Küçük kızıyla birlikte yemek pişirmeyi hangi anne sevmez? Ve hangi kız çocuğu annesiyle birlikte bir şeyler öğrenmeyi sevmez? Sayfa 157

 

Kibarlık her şeye katlanmayı daha da zorlaştırıyordu. Sayfa 160

 

İnsan zaten hayatta asla istediğini elde edemezdi. Tek yapabildiği şey, onsuz da idare etmeyi öğrenmekti. Sayfa 224

 

Bir şeyi değerli kılan nedir? Onu kaybetmek ve bulmaktır. Sayfa 318

 

Ejderhaların Dansı Kısım II / 2. Yorum (119)

Salı, Ocak 12, 2021
Ejderhaların Dansı, Ejderhaların Dansı Kısım 2, George R. R. Martin, Sibel Alaş, Buz ve Ateşin Şarkısı, Edebiyat, Fantastik, Roman, Epsilon Yayınları, Kitap Yorumları, GoT, GoT Yorum,


Cahil Okur’dan herkese selamlar…

2021 yılı içerisinde bitirdiğim ilk kitabın yorumu ile karşınızdayım bugün. Biraz hüzünlü bir kitap oldu benim için birazdan açıklayacağım nedenlerini… Bu günkü kitabımız Buz ve Ateş’in şarkısı serisinin son kitabı olan Ejderhaların Dansı Kısım II.


KİTAP YORUMU

George R. R. Martin’in Buz ve Ateş’in Şarkısı serisini sonunda bitirdim. Aslına bakarsanız devam kitaplarını geleceğini umarak arayı uzatabildiğim kadar uzatmıştım ama yine de artık okumam gerektiğine inanarak okudum. Keşke devam kitapları da gelmiş olsaydı da daha heyecanlı ve daha hızlı okusaydım. ( Martin amca artık tembelliği bırakıp kitabı yazmalı!)

İçerik Yorumu

Ejderhaların Dansı Kısım II beklediğim gibi ilk kısma göre daha heyecanlı geçti. Jon Kar’ın başına gelenler, Cersie’nin başına gelenler dizi nedeniyle bildiklerimdi. Hoş dizi ve kitapların paralelliği genel anlamda bozulsa da yine de her iki karakterin başına gelenleri de az çok hepimiz bilerek okuduk veya okuyacağız.

 

Serinin bu kitabına beni etkileyen temel farklılıklar Tyrion abimizin başına gelenler oldu. Spoiler vermemek adına burada elbette anlatmayacağım. Lakin olayların genel anlamda diziden çok farklı olduğunu ve böylesi bir adamın zorlu şartlar altında aklını kullanarak neler yapabildiğini görmek beni mutlu etti. Aklına güvendiğim bir karakterin okuyucu olarak beni tatmin eden bölümlerini okumuş oldum.

 

Daenerys Targaryen kısımları ise asıl zevk aldığım bölümler oldu. Kraliçemiz, Martin’in dünyasında gerçekten çok farklı bir profil çizmekte. Fedakarlıkları dizinin ötesinde ve ejderhalarla yaşadıkları da aynen öyle. Dizide değinilmeyen lakin önemli olan kısım ise Martel Hanedanı ile arasında geçen olaylar.

 

Blogumdaki çekiliş devam
ediyor arkadaşlar. Resme tıklayarak
çekiliş sayfasına göz atabilirsiniz.

Targaryen demişken, bir Targaryen ile daha tanışıyoruz Kısım II’de. Akibeti ne olur ne olmaz bilemiyorum ama Daenerys Targaryen’den önce Yedi Krallık topraklarına varan karakterin akıbetini Martin yeni kitabı yazana kadar öğrenmemiz mümkün değil gibi gözüküyor.

 

Genel anlamda kitap beni tatmin eden bir içeriğe sahip olduğunu ve her bölümde içimdeki merakı giderek artırdığını belirtmem gerekiyor. Okuyucuyu sürükleyen bir seri olduğu hepimizce aşikar elbette. Bence devamı bir an önce gelmeli. Daha fazla beklemeye tahammülüm kalmadı.

Yazım Dili Yorumu,

George R. R. Martin zaman zaman kafayı karıştıracak kadar karmaşık bir anlatım biçimi tercih etsede genel anlamda sürükleyici bir yazım diline sahip. Koskoca Martin hakkında olumsuz bir yorum yapacak değilim ama bu kadarını söyleyebilirim sanırım.

Yapısal Yorum

Epsilon’un klasikleşen tarzında bir kitap. Birkaç yazım hatası ile karşılaşsam da genel anlamda memnunum.

ARKA KAPAK YAZISI

Kötülüğün yükseldiği bir vakitte olaylar; kanunsuzların, rahiplerin, askerlerin, derideğiştirenlerin, asillerin ve kölelerin büyük roller oynadığı bir sahnede geçmektedir. En zorlu dans, Ejderhaların Dansı başlamaktadır.

 

Daenerys Targaryen, toz ve ölüm dolu topraklar üzerinde hüküm sürmektedir. Tyrion Lannister, yeni müttefikler edinmiş, bilinmezlerle dolu bir serüvene çıkmıştır. Donmuş kuzeyde Jon Kar, Sur'un ötesinden gelen buzdan düşmanlarla ve en yakınları arasından hasımlarla karşı karşıyadır.

 

Yedi Krallık'ın akıbeti, uçurumların kenarındadır...

 

"Fantastik edebiyat tarihinin en iyi serilerinden."

-Los Angeles Times-

 

"Edebiyat dervişi George Martin... Çok yaşa!"

-The New York Times-

 

"Ejderhaların Dansı, olması gerektiği gibi bir epik fantastik eser: tutku dolu, merak uyandıran, tatmin edici derecede detaylı, güzelce hayal edilmiş."

-The Washington Post-

 

"Buz ve Ateşin şarkısı sağlam bir şekilde çok satanlar listelerinde çünkü muhtemelen en iyi fantastik seri."

-Detroit Free Press-

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE

Adı: Ejderhaların Dansı - Kısım 2

Yazar: George R. R. Martin, Sibel Alaş (Çevirmen)

Alt başlık: Buz ve Ateşin Şarkısı 5. Kitap

Baskı tarihi: Temmuz 2013

Sayfa sayısı: 624

Format: Karton kapak

ISBN: 9789944826983

Kitabın türü: Edebiyat, Fantastik, Roman

Çeviri: Sibel Alaş

Dil: Türkçe

Ülke: Türkiye

Yayınevi: Epsilon Yayınları

ALINTILAR

Vahşi bir aygır, bir adam onun sırtına binmeye çalıştığında karşı koyar. Ama bir biniciyi tanımış bir at, başka bir biniciyi kabul eder. Sayfa 8

 

Bir okuyucu ölmeden önce binlerce hayat yaşar. Hiç okumayan insan sadece tek hayat yaşar. Sayfa 10

 

Bir adam, bir kadına ya da bir bıçağa sahip olabilir. Ama hiçbir adam ikisine birden sahip olamaz. Sayfa 25

 

Kış geldiğinde, biz canlı insanlar, ölülere karşı bir arada durmak zorunda kalacağız. Sayfa 95

 

Kimse diz çökmekten ölmemiştir. Diz çöken kişi, elinde bir bıçakla tekrar ayağa kalkabilir. Diz çökmeyen ölü kalır. Sayfa 129

 

Sadece aptallar kazanan tarafı terk eder. Sayfa 132

 

Uzun ve sert bir kış, Nöbet'i öyle derin bir borç batağına sokar ki içinden asla çıkamayız. Ama seçenekler borç ve ölüm olunca, en iyisi borç almak. Sayfa 175

 

İnsanlar atalarına karşı yapılmış hataları hatırladığı sürece, hiçbir barış sonsuza dek sürmeyecek. Sayfa 241

 

İnsanların yaşamaları anlamlıdır, ölmeleri değil. Sayfa 423

 

Acı gücün bedelidir. Sayfa 479

 

Onurluca ölmek, onursuzca yaşamaktan iyidir. Sayfa 522

 

Ateş, ölmek için korkunç bir yol. Cehennemim ateşten olması boşuna değil. Sayfa 566

 

Utanç içinde yaşamak, kibir içinde ölmekten iyidir. Sayfa 607

 

PUANLAMA

 

İçerik Puanlaması: 5 / 4,8

Yazım Dili Puanlaması 5 / 4,8

Yapısal Puanlaması: 5 / 4,7



 

Genel Puanlama Ortalaması: 5 / 4,76

 

 

 

Whatsapp çıkmazı!

Cumartesi, Ocak 09, 2021

 

Whatsapp, 8 Şubat, Mark Zuckerberg, Facebook, Telegram, Signal, Elon Musk, İnstagram, Whatsapp sözleşme, 1984,George Orwell,

Cahil Okur’dan herkese selamlar…

 

Bu gün film, dizi ve kitap yorumlarından ziyade sizlerle faklı bir konuyu paylaşmak için buluştum. Son günlerde whatsapp’ın sizlere sunduğu bir sözleşme var. Herkesçe malum konu hakkında herkes bir şeyler söylediği içinde kafalar oldukça karışık. Peki işin aslı ne?

 

Whatsapp – Facebook Ortaklığı

 

Bildiğiniz gibi Facebook’un sahibi olan Mark Zuckerberg abimiz ciddi bir meblağ ödeyerek Whatsapp’ı geçtiğimiz yıllarda şirketi bünyesine katmıştı. Kullanıcılara ücretsiz olarak takdim edilen uygulamayı satın almada ki başlıca sebebin ise Zuckerberg’in kendisine rakip olan firmaları bu şekilde ortadan kaldırdığı olduğu iddia edilmişti. Ki ardından yine satın aldığı İnstagram ile Zuckerberg artık piyasanın tek hakimi haline gelmeye başladı. Elbette bu dediğim sosyal medya mecralarına alternatif birçok uygulama olsa da en yaygın kullanılanlara sahip olması nedeniyle Zuckerberg piyasanın hakimi haline geldi. Bu süreçler ardından ise Whatsapp ve Facebook ortaklığı resmen başlamış oldu.

 

Sözleşme Ne Diyor?

 

Bilindiği üzere uçtan uca şifreleme uyarıları ile Whatsapp geçmiş dönemlerde gönlümüze taht kuran bir uygulama olmuştu. O kadar rahata ermiştik ki artık bizi “devletin” bile kontrol edemeyeceğini düşünenler olmuştu. (Halbuki zaten devletin bizi dinlemesine gerek olmadığı kanısındayım. J ) Ancak gelinen nokta ise Whatsapp bizlere 8 Şubat’a kadar vakit tanıdığı sözleşmesinde artık mesajlarımıza, kullandığımız görsellere, telefon numaramıza ulaşabileceği ve bunları depolayabileceği, 3. taraflarla paylaşabileceği uyarısına bulunuyor. Siz bunları kabul etmezseniz de artık size Whatsapp yok diyor.  Kabul edip etmemeyi de bizlere bırakıyor.

 

Benim Anladığım Nedir?

 

Peki bu sözleşmeden benim anladığım nedir? 2 Milyar insanın kullandığı bir uygumla bizim verilerimizi alacak ve bunları kendi çıkarları doğrultusunda kullanacak. Burada kullanmanın temel sebebi ise; reklam alanı satmak olduğu bir gerçek... Ki bunu farklı kanallardan hali hazırda yapmakta uygulamalar. Akıllı telefonunuzun yanında konuştuğunuz bir marka veya eşya hakkında reklamlarla karşılaşmıyor musunuz sürekli olarak? Farkına varmadan “next, next” diyerek zaten uygulamaların telefonumuza yerleştirdiği çerezlerle, dijital ayak izimizin izinin sürülmesine müsaade etmekteyiz her gün farkında olmadan.

 

“Büyük Birader Seniz İzliyor”

 

Geroge Orwell 1984 kitabındaki anlatımında “Büyük birader seni izliyor” diyordu. Bu gün o çağı çoktan geri bıraktığımız aşikar. Büyük birader elimizdeki, evimizdeki birçok teknolojik aletle bizleri yönetiyor kıvamına bile geldik aslında. Size veri sağlayan her akıllı cihazınız aslında sizin verilerinizi de farklı yollarla sizi yöneten “Büyük birader”e iletiyor.  Ez cümle; bence Whatsapp’ın bu son sözleşmesi malumun izahından başka bir şey değil. Ki öyle çok büyük yankılarda uyandıracağı kanısına değilim. Şu da bir gerçek ki bir şey ücretsiz ise alınıp satılan ürün bizidir. Bunun aksini düşünmek yanlış olur.

 

Elon Musk Çözümü!

 

Konuyla alakalı olarak Elon Musk bile twitter üzerinden bir açıklama yaptı. Bizlere Whatsapp’dan uzaklaşarak Telegram ya da Signal kullanabileceğimizi söyledi. Kendisi ne yapar bilmiyorum ama bence bu bahse konu uygulamalarda diğerlerinden çok farklı değil. Henüz kullanıcı açısından Whatsapp kıvamına gelemedikleri için paylaşımda bulunmuyorlardır sadece. Yoksa yukarıda da söylediğim gibi ücretsiz olan bir şey vara alınıp satılan bizizdir.

Blogları Canlandırma Projesi

Cuma, Ocak 08, 2021

Blog,Blogları Canlandırma Projesi,Kitap Blogları,Kitap Yorumları,Dizi Blogları,Film Blogları,Dizi Yorumları,Film Yorumları,

Cahil Okur’dan herkese selamlar…

 

Bildiğiniz gibiuzun zamandır buralarda yoktum. Sağolsun dönüşüm ile birlikte beni yalnız bırakmadınız. Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam sizlere…

 

Yazamama sıkıntılarının ben gibi birçok arkadaşımızı etkilediği bir süreçte, birkaç blog yazarı arkadaşımızla birlikte bir etkinlik başlatmaya karar verdik. Bu etkinlik için her ay BCP (Blogları Canlandırma Projesi) grubu olarak bir tema belirliyoruz. O ay sonuna kadar temaya uygun olan bir kitap okuyabilir veya film, dizi izleyebilirsiniz. İsterseniz hem kitap okuyup hem dizi, hem de film     izleyebilir bunları bizlerle paylaşabilirsiniz. Bu tamamen size kalmış. O ayın temasına uygun okuyup, izlediklerimizin yorumlarını ay sonunda yayınlayacağız.

 

Her ayın başında, o ayın konusu hatırlatılacak. O ayki etkinliğe katılmak isteyenler, etkinlik kapsamında yazılan yazılarının linklerini, BCP yazılarının yorum kısmına bırakabilirler. Linkler ay sonunda yayınlanacak yazıya eklenecek ve diğer katılımcıların tema için okuyup izlediklerine toplu olarak ulaşabileceksiniz.

 

Katılmak isterseniz, yorum olarak katılacağını yazabilirsiniz ve etkinlik hakkında merak ettikleriniz varsa sorabilirsiniz. Bu sayede blog trafiğiniz arttığı gibi yeni blogları ve temaya uygun bilmediğiniz film-dizi-kitapları keşfedebilirsiniz.

 

Gelelim seçtiğimiz ilk temaya:

 

Zorlu geçen bir yılında ardından, "Yeni yılımız umutla başlasın. Başarılardan eksik kalmayalım." diye düşünerek temamızı UMUT-BAŞARI olarak seçtik. Özetle; isminde, konusunda umut ya da başarıyı çağrıştıran her şeyi ocak ayı için okuyup izleyebilirsiniz.

 

Yazılarınızı bizimle paylaşmayı unutmayın!

 

Bu etkinliğe katılacak bloggerlar:

 

1- Fulden Ufacık

 

2- Beautyandlifetr

 

3- Cahil Okur

 

4- Film Yabancı Dizi Anime ve Kitap

 

5- Kitap Tutkusu

 

6- One Better Day

 

7- Kütüphanemden Kitap Manzaraları

 

8- Fighting Blog

 

9- Okurix

 

10 - Ben Ölürsem Kitap Biter

 

11- Mini Hanok

 

12- Mor Düşler Kitaplığı

 

13- Nabrut

 

14- Oradan Buradan Her Telden


15- Küçük Evren'im


16- Akela


17- Deeptone


18- Rüzgarla Birlikte


19- Kavanozdaki Beyin - Sessiz Gemi


20- Vintage İnci

 

21- Delidumrul

 

22- Çatlak Büyücünün Not Defteri

 

23- Beş Senede Devrialem

 

24- Sade Soda

 

25- Hayalci


26- Sıradan Bir Kaktüs


27- Mustafa Özbek


Senarist / 1. Yorum (118)

Salı, Ocak 05, 2021


Senarist, Thomas Enger, Zeliha Babayiğit, Bir Henning Jull Romanı, Henning Jull, Edebiyat, Polisiye, Roman, Skinndod, Pegasus Yayınları


Cahil Okur’dan herkese selamlar…

 

Uzun, uzun, uzun bir aradan sonra ben yine buralardayım. Tekrar merhaba dediğim yazı da gördüm ki birçok eski dostun yanı sıra yeni arkadaşlarda buralarda. Bu beni çok mutlu etti. Lafı uzatmadan “yıllar” sonra yazdığım yılın ilk kitap yorumu ile karşınızdayım.

KİTAP YORUMU

Merhaba yazımda da belirttiğim gibi aslında uzun zamandır kitap okumuyorum. Senarist’de benim 2019’da okuduğum son kitap diyebilirim. Senarist sonrası başladığım kitapları hep yarım bıraktığım için saymıyorum. Kitabıma attığım tarih 20 Eylül 2019… Neyse ki okurken aldığım notlar sayesinde bu yorumu sizlerle paylaşabiliyorum.

İçerik Yorumu

Genel olarak hikayeyi sevdiğimi belirtmem gerekiyor. Başlarda, özellikle ilk 100 sayfada biraz sıkılmış olsam da genel anlamda beni içine çeken bir eser oldu. Polisiye türünü seven bir okur olarak benim adıma güzel bir okuma geçti diyebilirim.

Dedim ya ilk 100 sayfa biraz sıkıcıydı diye, sonrasına işte “Dur ya! Neler oluyor, şimdi işler karışmaya başladı!” kafasına girdim. Eserin bir gazetecinin gözünden anlatılıyor oluşu işe beni daha fazla içine çekti. (Bilenler biliyor ama bu şahıs da bir süre gazetecilik yaptı. Eserin beni çekme nedenlerinden biri de budur.)  Konuya vakıf olmam nedeniyle gazetecilik reflekslerine dair yaptığı yorumlar ve betimlemeler beni gerçekten okurken mutlu etti. Burada spoiler olmaması adına konuya daha fazla girmenin anlamı yok ama.

Son bir polisiyeden beklediğim tatta oldu diyebilirim. Yani genel anlamda okuyucu olarak beni doyuran bir eser oldu. Lakin hikayesel bazı eksikliklerinin bulunduğunun da altını çizmek gerekiyor.

Yazım Dili Yorumu

Yazım dili olarak akıcı bir dilin kullanıldığını belirtmek gerek. Bu anlamda olaylardan kopmadan hızlıca okunabilecek bir eser. Hem Thomas Enger hem de çevirmen Zeliha Babayiğit güzel bir iş ortaya çıkartmışlar. Bu anlamda sorun yaşamazsınız.

Yapısal Yorum

Pagasus’un bu anlamda sıkıntısız bir yayınevi olduğu hepimizce bilinmekte. Bence başarılı bir eser ortaya çıkartılmış.  Yayınevinden beklentim yazarın diğer eserlerini de yayınlamasıdır. Bunun haricinde konu hakkında dile getirilecek bir şey yok

ARKA KAPAK YAZISI

Vahşice öldürülmüş bir kurban

Bir çadırda yarısı toprağa gömülü bir kadın cesedi bulunur. Genç kadın taşlanarak öldürülmüştür. Sırtında kırbaç izleri vardır ve ellerinden biri kesilmiştir. Polis bunun şeriat usullerine göre işlenen bir namus cinayeti olduğundan şüphelenmektedir.

Yalnız bir ses

Henning Juul, geçmişinin etkisinden kurtulamayan bir gazetecidir. İki yıl önce oğlu Jonas'ı evinde çıkan bir yangında kaybetmiştir. Duygusal ve fiziksel yaralarıyla yeniden çalışma hayatına dönerken bir gazeteci olarak meslektaşları, eski karısı ve polis tarafından tekrar ciddiye alınmak için mücadele eder.

Çözülmeyi bekleyen bir Gizem

Kendisine çadırdaki kadınla ilgili bir haber yazması söylendiğinde Juul, her adımda daha tehlikeli olan bir yola girer. Polisin aksine Henning olayın göründüğü kadar basit olmadığına inanır. Çok geçmeden bir ölüm daha gerçekleşir...

"Senarist, son zamanların en iyi cinayet romanı. Güçlü diliyle görüntüleri zihninizde canlandırmayı çok iyi başarıyor ve hızıyla nefesinizi kesiyor."

-Kristeligt Dagblad-

"Eğer süslü cümlelerle vakit harcamadan merak uyandıran bir gerilim istiyorsanız Senarist'i seveceksiniz!"

-MyBookishWays-

"Senarist, edebî üslubu, güçlü temaları ve karakterler üzerindeki derin psikolojik analizleriyle dikkat çekiyor. Klişelere yer vermeyen, okurken bir an bile sıkılmayacağınız bir roman."

-Emilia Lodigiani, Iperborea-

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE

Adı: Senarist

Yazar: Thomas Enger, Zeliha Babayiğit (Çevirmen)

Alt başlık: Bir Henning Jull Romanı

Baskı tarihi: Ağustos 2015

Sayfa sayısı: 416

Format: Karton kapak

ISBN: 9786053436591

Kitabın türü: Edebiyat, Polisiye, Roman

Orijinal adı: Skinndod

Dil: Türkçe

Ülke: Türkiye

Yayınevi: Pegasus Yayınları

ALINTILAR

Kahve sevmeyen biri gazeteci sayılmazdı. Sayfa 22 

Gerçek, kısa vadede iyi bir arkadaştı, ama şüphe hiçbir zaman ortadan kalkmazdı.

Sayfa 39

Bir sürü insan şemsiyelerini açarak bu güzel yağmuru kaçırıyordu. Sayfa 77

Mutlu bir aile sayılmazdı. Ama, sahip olduğu tek aileydi. Sayfa 95

Bir çok insan şeriatı İslam ülkelerindeki ölüm cezalarıyla bağdaştırıyordu. Ve bu cehalet bilinçli bir şekilde sömürülüyordu. Sayfa 117

Eğer bir şey yaratıyorsan ilk ve son kural budur. Önce utangaçlığından kurtulman gerekir. Sayfa 204

İnsanın yeterince güçlü bir amacı varsa birçok şeyi başarabilirdi. Sayfa 349

Kimse bilmedikten sonra dahi olmanın ne anlamı var? Sayfa 389

PUANLAMA

İçerik Puanlaması: 5 / 3,7

Yazım Dili Puanlaması 5 / 3,9

Yapısal Puanlaması: 5 / 4

 

Genel Puanlama Ortalaması: 5 / 3,86

 

Ben geldim!

Cuma, Ocak 01, 2021


Cahil Okur’dan herkese merhabalar!

 

Bu satırları yazmayı birçok defa istesem de ne yazık ki beceremedim. 2019 yılının kış aylarıyla beraber üstüme gelen rehavet, ardından 2020’nin zor şartları vs derken olaylar buralara kadar geldi. Yaklaşık on beş aydır blogumdan uzakta kaldım. Ara sıra buralara uğrayıp, sessiz sedasız sizleri takip etmiş olsam da birkaç satır yamak nedense içimden gelmedi.

 

Herkesin malumu 2020 bir hayli zorlu şartlarda geçti. Blog yazmanın yanı sıra hayatimi devam ettirmek adına esnaflık yaptığımı bilen arkadaşlarım vardır aranızda. 2020’nin esnaflara yaptığı da TV haberlerinden malumunuz. Oldukça zorlu bir süreci geride bıraktık gibi görünse de halen her şey düzelmiş değil ne yazık ki. Yine de “Halimize şükür” diyerek yolumuza devam ediyoruz. Mühim olanda bu sanırım şimdilik.

 

Uzaklardayken neler yaptığıma gelirsek; pek de bir şey yapmadım açıkçası. Üzerimdeki uyuşukluk hat safhada olduğundan beni hayata bağlayan birçok eğlencemden uzak kaldım. Kitap okumak, puzzle yapmak, blog yazmak bunların hepsi uzun zamandır rafta beni bekliyordu.  2020’nin bitişi ardından ise kedime gelmenin vakti geldiğine inandım ve yine buradayım.

 

Dün gece itibari ile elime uzun zamandır almadığım kitaplarımdan birini aldım ve okumaya başladım. Okuma alışkanlığımı bir hayli kaybettiğimi düşünürsek kolay oldu diyemeyeceğim ama 2021’in daha farklı olması adına elimden geleni yapacağım. 2020’nin üzerimde bıraktığı kötü etkileri 2021 yılında ortadan kaldırmak istiyorum.

 

İşin özü; Cahil Okur olarak yeniden buralardayım. Birçok şey değiştiği gibi eski dostlarında buralarda olduğunu görmek oldukça güzel. Çıkın çıkın gelin, ben buralarda bekliyor olacağım dostlar.

Blogger tarafından desteklenmektedir.