İhanet (Gece Evi Serisi 2) / 13. Yorum (117)

Perşembe, Eylül 12, 2019

Kitap Yorumları, İhanet, Gece Evi Serisi, P.C. Cast, Kristin Cast, Edebiyat, Fantastik, Roman, House Of Night


Cahil Okur’dan selamlar…

Uzun bir aradan sonra yeni kitap yorumum ile sizlerleyim. Lafı uzatmaya hiç gerek yok, yeterince sizleri beklettim zaten. Hemen yoruma geçiyorum.  

KİTAP YORUMU


Okuma zorluğu çektiğim bir dönemden geçiyorum yine. Okumam hızlansın diye Gece Evi Serisi’ne kaldığım yerden devam edeyim ama 20 günde zor bitirdim kitabı. Arada farklı işlerle uğraştığımdan oluyor sanırım birazda.

İçerik Yorumu

Gece Evi Serisi’ni okuyalı oldukça uzun bir zaman oldu. Kitabın ilk yayınladığı dönemde Konya’da üniversitede okuyordum ve en favori mekanım olan Rampalı Çarşı'dan almıştım kitapları.

Geçtiğimiz aylarda da serinin ilk kitabı olan “İşaret” hakkındaki yorumumu sizlerle paylaşmıştım. Şimdi de sırada serinin ikinci kitabı olan “İhanet” var. İhanet’te ekibimiz kaldığı yerden hayatlarına devam ederken, işler oldukça karışık bir hal alıyor.

Zoey’in hayatındaki değişimleri şaşkınlıkla takip ederken, çevresindeki insanlara olanları da merakla okuyoruz. Özellikle Steve Rae’in değişimi sizi etkileyecek ve kendisine bağlayacak bir anlatımla karşınıza çıkacak bu kitapta. Steve hakkınki kısımlar biraz hüzünlü, biraz üzgünçlü olabilir baştan uyarıyım.

Olayların işleniş tarzı ve anlatımı bence oldukça güzeldi. Özellikle elementler ile alakalı kısımlar benim hoşuma gidiyor nedense. Ritüeller yapılırken Zoey’in Büyükanne Kızılkuş’dan aldığı fikirler falan nedense beni çok etkilemekte.

İçerik ile lakalı beni memnun etmeyen tek nokta Damien’ın aşk hayatı hakkındaki kısımlar. Homofobik değilim ama gençlerin odak noktası olan veya olabilecek kitaplarda bu tarz yaklaşımlardan ve karakterden uzak kalmak gerektiği kanısındayım. Umarım bu konuda yanlış anlaşılmam.

Yazım Dili Yorumu

Basit cümleler ve hızlı okumayı kolaylaştıran bir yapısı var. Ben her ne kadar hızlı okuyamasam da Cast kardeşlerin yazım şeklinin oldukça başarılı olduğu kanısındayım. Türkçeleştirme kısmı da oldukça başarılı.

Yapısal Yorum

Burada ne demem gerektiğini bilmiyorum açıkçası. Nedenine gelince kitabımın orijinal olduğunu sanıyordum ama değil galiba… Bu nedenle bu kısmı boş geçiyorum.

ARKA KAPAK YAZISI


Zoey için hayat harika bir şekilde akıp gitmektedir. O sonunda vampir tanrıçasının ona verdiği büyük güçlerle barışık hale gelmiştir ve okulun bir parçası olduğunu içtenlikle hisseder. Fakat ardından hesapta olmayan bir şey gerçekleşir: Küçük yaştaki çocuklar öldürülür ve bütün deliller Gece Evini işaret etmektedir. Zoey kendisini eşsiz kılan yeteneklerin sevdiklerine karşı bir tehdit unsuru olabileceğini anlar.
(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE


Adı: İhanet
Yazar: P. C. Cast, Kristin Cast, Sevinç Seyla Tezcan (Çevirmen)
Alt başlık: House of Night Serisi 2
Baskı tarihi: 2011
Sayfa sayısı: 352
Format: Karton kapak
ISBN: 6055943868
Kitabın türü: Edebiyat, Fantastik, Roman
Orijinal adı: Betrayed
Çeviri: Sevinç Tezcan Yanar
Dil: Türkçe
Ülke: Türkiye
Yayınevi: Pegasus

ALINTILAR


Bilgi her zaman güce denktir Sayfa 33

Güzelliğin en iyi kısmı, hiçbir resmin ifade edemeyeceği kısımdır Sayfa 48

Biliyor musun, insanın anne ve babasının feci insanlar olması kalpsiz olmak için bahane değil. Sayfa 109

Genç bir insanın başına geldiğinde, ölümü anlamak hiçbir zaman mümkün değildir. Sayfa 270

Blogluyoruz #11

Çarşamba, Eylül 11, 2019
 Blogluyoruz ile yeni tanışan bir isim iseniz şunu unutmayın, burada yer alan tüm haberler tamamen eğlence amaçlı yapılmıştır. Hiçbiri gerçekleri yansıtmamaktadır Umarım okurken gülümser ve fikirlerinizi benimle paylaşırsınız.

Bu arada ekip arkadaşlarına her zaman kapımız açıktır.

Blogluyoruz, bloglarda ne var?, Cahil Okur,

ORJİNAL BOYUT İÇİN TIKTIK

Hep Destek, Tam Destek!

Çarşamba, Eylül 04, 2019

blog keşif etkinliği, blog destek, Estikçe,

Cahil Okur’dan herkese merhaba…

Son günlerde gerçekten blog dünyası olarak hareketli günler geçiriyoruz gibime geliyor. Sizler ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama… Gerçekten yetişmekte zorlanır oldum.

Geçtiğimiz günlerde bildiğiniz gibi yeni arkadaşlarımızdan olan Edischar ve Taha Akkurt bir blog keşif etkinliği düzenlediler. Oldukça güzel bir etkinlik oldu ki oluşan listeye eksiklerine rağmen BURADAN ulaşabilirsiniz.

Ardından bendeniz uzun bir aradan sonra yeniden “Blogluyoruz” u harekete geçirme kararı aldım. Aslında yayını henüz dün yapsam da yaklaşık 3-4 gündür üzerinde çalışıyorum ve bundan sonra da her hafta Salı günü yayınlamak istiyorum Blogluyoruz gazetemizi.

Ve asıl konuya gelecek olursak; bildiğiniz gibi bu camiada birbirimizin destekçisi olmak bizim en büyük hazinelerimizden bir tanesi. Durum böyle olunca da bazı düşünceli arkadaşlarımız, ki kendileri Büyülü Ayraç ve Fighting Blog olur, instagram üzerinden bir grup kurarak ilk etapta belirledikleri biz arkadaşlarına şu mesajı gönderdiler;

“Merhaba, öncelikle habersiz bir şekilde gruba eklediğimiz için kusura bakmayın, tek tek mesaj atmaktansa böyle yapalım dedik. @fightingblog ile Bloggerlar olarak ne yapsak da birbirimize destek olsak diyorduk ve bu grubu kurmaya karar verdik. Blogger destek grubunun amacı instagram hesabı olan Bloggerlar arasında bir dayanışma sağlamak. Bu gruba instagram gönderilerinizi, blog yazılarınızı ya da blogunuzla ilgili destek görmesini istediğiniz şeyleri atabilirsiniz. Grupta etkileşim için herhangi bir zorunluluk yok. Blog yazılarını okumak, takipleşmek, gönderilere yorum atmak vs tamamen kişilerin tercihine kalmış. Yine de atılan gönderilerin en azından beğenilmesini rica ediyoruz. Okuma/izleme Maratonu, blog tasarımıyla ilgili sorular, blog yazısı önerileri gibi gibi konularda sohbet de edilebilir, Blog konusunun dışına çıkılmadığı sürece, sonuçta herkesin ilgi alanı farklı:) İlginizi çekmediyse gruptan çıkabilirsiniz, zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz”

Bu mesaj ardından ise gruba katılan yeni dostlarla oluşan listemiz şu şekildedir;



    1. Angelsbooks   http://angelssbooks.blogspot.com/

    1. Benherneysemo https://benherneysemo.blogspot.com

    1. Biposetkitap http://biposetkitap.blogspot.com/

    1. Büyülü Ayraç https://buyuluayrac.blogspot.com/

    1. Cahil Okur http://cahilokur.blogspot.com/

    1. Coloredbooks http://nottakalmasin.blogspot.com/

    1. Nora’nın Kitaplığı http://crazydreamernora.blogspot.com/

    1. Esseve http://periodiclibrary.blogspot.com/

    1. Fighting Blog http://fightiingg.blogspot.com/

    1. Gul Ozdemir http://fgofilmdizianime.blogspot.com/

    1. Hayalleriminpesinde http://bidolukitap.blogspot.com

    1. Kafka Hayranı https://fuldenufacik.blogspot.com

    1. Kagittandunyam https://fairytaleess.blogspot.com/

    1. Kitap eylemi http://kitapeylemi.blogspot.com/

    1. Kitap Tutkusu http://kitaptutkum.blogspot.com/

    1. Kristal Kitap https://kristalkitap.blogspot.com/

    1. Mehtap ve kitap https://mehtapvekitap.blogspot.com/

    1. Middlearthlibrary http://thecenterwillhold.blogspot.com/

    1. Okurix http://okurixx.blogspot.com/

    1. Okuyan muggle http://okuyanmuggle.blogspot.com/

    1. One beter day http://onebetterdayy.blogspot.com/

    1. Öneri Makinesi http://onerimakinesi.blogspot.com/

    1. Bir Otakunun Dünyası http://minninwonderland.blogspot.com/

    1. Petreous http://ruyakitaplik.blogspot.com/

    1. Raggedybook http://kitapsayfalarii.blogspot.com/

    1. Reandandbeyond http://vakitsizkelimeler.blogspot.com/

    1. Renkli kitap http://renklikitap.blogspot.com/

    1. Secret world books http://gizlidunyakitaplar.blogspot.com/

    1. Şule Uzundere Öz https://suleuzundere.blogspot.com/

    1. Vintage ruhlu http://devrik-cumleler.blogspot.com/

    1. Yorum cadısı http://yorumcadisi.blogspot.com/

    1. Zimliciousbooks http://zimlicious.com/

Blogluyoruz #10

Salı, Eylül 03, 2019

Blogluyoruz uzun bir aradan sonra yeniden sayılarıyla sizlerle arkadaşlar. Belki tam istediğim gibi olmadı ama yinede bir şeyler çıkartmaya çalıştım.

Öncelikli olarak Blogluyoruz ile yeni tanışan bir isim iseniz şunu unutmayın, burada yer alan tüm haberler tamamen eğlence amaçlı yapılmıştır. Hiçbiri gerçekleri yansıtmamaktadır Umarım okurken gülümser ve fikirlerinizi benimle paylaşırsınız.

Bu arada ekip arkadaşlarına her zaman kapımız açıktır.




Orijinal boyutunda ve daha rahat okumak için TIK TIK  

Harry Potter ve Azkaban Tutsağı (Harry Potter #3) / 12. Yorum (116)

Çarşamba, Ağustos 28, 2019


Kitap Yorumları, Harry Potter ve Azkaban Tutsağı, J. K. Rowling, Harry Potter, Edebiyat, Fantastik, Harry Potter And The Prisoner Of Azkaban, Yapı Kredi Yayınları, YKY,
Cahil Okur’dan selamlar…

Yoğun sıcaklar ve bende ki üşengeçliğin hat safhaya çıkışı sonrasında kitap yorumlarındaki gecikmenin farkındayım. Hepinizden özür dileyerek hemen bugün ki yorum ile sizleri baş başa bırakıyorum…

KİTAP YORUMU

Gerçekten çocuk olduğum bir dönemde tanıştığımız Harry Potter ile yıllar sonra yeniden görüşme aşkım depreşince geçtiğimiz aylarda seriye yeniden başlamıştım. İlk iki kitabında ardında ise bugün üçüncü kitap olan Harry Potter ve Azkaban Tutsağı ile karşınızdayım…

İçerik Yorumu

Az önce dediğim gibi oldukça uzun zaman sonra Harry ile yeniden bir araya geldik. Kendisine olan sevgimi birkaç vesile ile yine burada sizlere ifade etmiştim. Yeni benim için Harry Potter ve Azkaban Tutsağı okuması “Eski dost ile yeniden buluşma” tadındaydı.

Tabii ki her tanışmada Harry ile birbirimizi daha da yakından tanıyor, birbirimizin dünyalarına daha da vakıf oluyoruz ki bu seferde dikkatimi celbeden farklı ayrıntılar gözüme takıldı. Bunlardan biride okula yeni gelen hocaların sınıfa girdiklerinde tüm öğrencilerin adlarını biliyor olması… Tamam öğretmenlerin hepsi büyücü ama bu bana göre bu LOTR’deki gibi bir büyücülük değil de, J. K Rowling’in yarattığı evrendeki büyücülük daha bilimsel bir büyücülük gelmiştir. Bu konuda fikirlerinizi merak ediyorum.

Genel olarak hikayenin akıcı ve kendisine bağlayan yanları olduğunu artık hepiniz biliyorsunuz. Ancak tekrar okumalarda hikayenin sonunu biliyor olmak okuma hızınızı ve şevkinizi biraz etkilemekte hemen belirteyim. Bu şahsım adına bir eksi olsa da okumaktan çok zevk aldığım ve yeni bilgilerde öğrendiğim keyifli dakikalar, saatler geçirdim Harry Potter ve Azkaban Tutsağı ile…

Ben okudum ve tekrar okudum… Mutluyum, sizde güzel dakikalar geçirmek istiyorsanız ve bu seriyi halen okumadıysanız hemen gidin ve kitabı edinin sonrasında da “Accio Harry Potter And The Prisoner Of Azkaban”

Yazım Dili Yorumu

J. K . Rowling’in akıcı ve anlaşılır dilinin yanına Sevin Okyay ve Kutlukhan Kutlu’nun Türkçeleştirmesi ile birlikte oldukça rahat okunan ve anlaşılan bir eser karşımıza çıkmış durumda. Herhangi bir anlatım bozukluğu ya da Türkçeleştirme sırasında havada kalan bir şey dikkatimi çekmedi.bence oldukça başarılı.

Yapısal Yorum

YKY’nin başarılı yeni kapak tasarımları ile yeniden basılan seride yağısal olarak da herhangi bir sorun bulunmamakta. Eski kapak tasarımına göre bence daha başarılı. Eser işçeriğinde editoryel bir hata ile karşılaşmadım.

ARKA KAPAK YAZISI

“Mahsur kalmış cadıların ve büyücülerin acil durum taşıtı Hızır Otobüs’e hoş geldiniz. Asanızı tuttuğunuz elinizi uzatın, otobüse atlayın, sizi istediğiniz yere götürelim.”
Sirius Black adında azılı bir katil, tüyler ürpertici Azkaban kalesinde tam on iki yıl boyunca tutsak kalmıştır. Tek lanetle on üç kişiyi birden öldüren Black’in, Karanlık Lord Voldemort’un hizmetkârı olduğuna kesin gözüyle bakılmaktadır. Bir yolunu bulup Azkaban’dan kaçan Black’in peşinde olduğu bir tek kişi vardır: Harry Potter. Harry, büyücülük okulunun sihirli duvarları arasındayken, arkadaşları ve öğretmenleriyle birlikteyken bile güvende değildir. Çünkü aralarında bir hain olabilir.
(Tanıtım Bülteninden)

Kitap Yorumları, Harry Potter ve Azkaban Tutsağı, J. K. Rowling, Harry Potter, Edebiyat, Fantastik, Harry Potter And The Prisoner Of Azkaban, Yapı Kredi Yayınları, YKY,

KÜNYE

Adı:  Harry Potter ve Azkaban Tutsağı
Yazar: J. K. Rowling, Sevin Okyay (Çevirmen), Kutlukhan Kutlu (Çevirmen)
Alt başlık: Harry Potter #3
Baskı tarihi: Şubat 2016
Sayfa sayısı: 396
Format: Karton kapak
ISBN: 9789750803116
Kitabın türü: Edebiyat, Fantastik, Gençlik, Roman
Orijinal adı: Harry Potter And The Prisoner Of Azkaban
Dil: Türkçe
Ülke: Türkiye
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

ALINTILAR

Ecel kapıya dayandığında yapabilecekleriniz...
Öldürülmeyeceğim! Sayfa 69

Kendi kendine düşünebilen bir şeye, beyninin nerede saklandığını göremiyorsan, güvenme. Sayfa 181

Keşf-i Blogger Etkinliği

Pazar, Ağustos 25, 2019
Estikçe, mim, blog keşif etkinliği

Herkese içten bir "Merhaba",

Blogger dünyasını yeniden neşelendirmenin, harekete geçmenin vakti geldi!  Sürekli aktif paylaşım yapan, blog yazmayı seven arkadaşları tanımak istiyoruz. Daha çok tanışıp, kaynaşmak istiyoruz. Onlara, sizlere ulaşmak, konuşmak, paylaşımda olmak istiyoruz.

"Keşf-i Blogger" Etkinliği.

Bu yayında yapılması gerekenler çok basit;

1-Linklerini paylaşan güzel arkadaşları takip etmek.
2-Kendi güzel linkinizi yazının altına eklemek.
3-İçtenlikle yazıyı sonlandırmak ve blogger arkadaşları bu etkinliğe davet etmek :)

*Size ve daha çok yazara ulaşabilmek için etkinliğimizi es geçmeyin lütfen!

Sevgiler.

Blog Linklerimiz;

1 - edischar.blogspot.com


2 - akkurttaha.blogspot.com

3 - cahilokur.blogspot.com 


Ateşten Gömlek (Halide Edip Adıvar) / 1. Kitap Özeti

Salı, Ağustos 20, 2019

Kitap Özeti, Roman Özeti, Performans Ödevi, Özet, Halid eEdip Adıvar, Ateşten Gömlek, Ateşten Gömlek Özeti, Halide Edip Adıvar Romanı Özeti

Cahil Okur’dan herkese merhaba… 

Bu gün sizlere blogumun ilk kitap özetini sunacağım. Roman özeti çıkarmayalı bir hayli zaman oldu, sanırım son özetimi ortaokula giderken çıkarmıştım. Bakalım aklımda kalan düzene göre bir özet çıkartabilecek miyim?

NOT: Yazım özet içerikli olduğu için içerisinde bolca içerik hakkında bilgi içerecektir. Bu nedenle eseri okumayı planlayan arkadaşlarımın konu hakkında bilgilendirmek istedim. Sonradan bana kızmayınız…

Ateşten Gömlek (Özet)– Halide Edip Adıvar  

Peyami’nin hayatında her şey akrabası olan cemal ile yeniden bir araya gelmesi ardından başlar. Hariciye Nazırlığı’nın bulunduğu sokaktaki saldırı da yeni hayatının ilk kıvılcımları olur. Peyami için önceleri anlamsız olan işgalciler ve vatan konuları artık toprağı yarıp havayla buluşan tohum misali yeşermektedir.

Kısa bir zaman sonra işgal edilen İzmir’den Cemal’in kardeşi Ayşe gelir. Ayşe, Peyami ve Cemal bir gün Mr. Cook adında bir gazeteci ile bir araya gelirler. Mr. Cook, İzmir hakkında Ayşe ile konuşur ama sözleri oldukça yaralayıcı ve işgalci devletlerden yanadır. Ayşe sabrını yitirir ve Mr. Cook’a gerekli olan cevabı verir. Ayşe’nin sözleri hem Peyami ve Cemal’de hem de orada bulunana diğer genç zabitlerdeki vatan aşkını alevlendirir. Gözler önce işgal altındaki İzmir’e oradan da Anadolu’ya döner…

Bu hadisenin ardından uzun bir zaman geçmeden Cemal Anadolu’ya geçerek millet güçlerine katılır ve işgalcilere karşı gelir. Yakın arkadaşlarından İhsan’da kısa bir zaman sonra ona katılır. Onların Anadolu;’ya geçtiği sıra Peyami kötü bir hastalığa tutulur ve iyileştiği zamana kadar İstanbul’da fiilen işgal edilmiştir. Abisi ve arkadaşları Anadolu’da mücadele eden Ayşe’de İstanbul’da fikri mücadele içindedir. Ayşe’nin bu tavırları işgalcileri peşine düşürür ve Anadolu’ya geçişi zorunlu hale gelir.

Ayşe’ye giderek aşık olan Peyami’de Ayşe’ye katılır ve Peyami annesini geride bırakarak Anadolu’ya geçer. İlk durakları Sakarya olan ikili İhsan’la buluşur. Cemal’e haber verilir. Cemal Ayşe’nin Eskişehir’e gönderilmesini istemesi ardından, İhsan; Ahmet Çavuş’u  Ayşe ile birlikte Eskişehir’e yollar. Peyami ise İhsan’la kalır.

İhsan ile kalan Peyami artık milletin askeridir ve kendisine verilen ilk görev gömülü olan mühimmatı Mehmet Çavuş ile birlikte bulunduğu yerden çıkartarak karargaha ulaştırmaktır. Mühimmat karargaha getirilir ancak yanında küçük bir köylü kızı olan ve İhsan’a aşık olan Kezban’da vardır. Kezban karargaha geldiği günün akşamı İhsan’ın çadırına girer. İhsan’a tüm yalvarmalarına rağmen İhsan, Kezban’ı geri yollama kararı alır. Kezban ikinci gün Peyami’den yardım ister ve son kez İhsan’ın çadırına girer ama İhsan’ın kararı aynıdır. Peyami, Kezban’ı yolcu etmesi ardından Kezban, sırf karargahta kalabilmek adına evlilik teklifini kabul ettiği Mehmet Çavuş tarafından vurularak öldürülür. Mehmet Çavuş olay ardından firar eder.

İhsan ve Peyami bu olay sonrasında Konya dolaylarına giderler. Orada tekrardan Mehmet Çavuş ile karşılaşırlar. Mehmet Çavuş İhsan, Peyami ve yanındaki askerlere pusu kurar. İki asker şehit düşer. İhsan ve Peyami’de yaralanırlar ve tam şehit olacakken süvariler yetişir. Mehmet Çavuş ile yanındakiler tutuklanır. Mehmet Çavuş ihanetinin bedelini şehit ettiği askerlerin mezarı başlında idam edilerek öder.

Peyami yaralanması ardından önce Eskişehir’e gönderilir. Orada Cemal ve Ayşe ile yeniden bir araya gelir, sonrasında Savunma Bakanlığı’na memur olarak atanır ve Ankara’ya gider. Ankara’da kaldığı dönemde Ayşe ile mektuplaşan Peyami harp hakkındaki bilgileri kendisinden alır. Ayşe son mektubunda Peyami’ye hitaben “ Sen Peyami, İzmir yolunda hala sararmış yapraklara bakarak mı yürüyeceksin” der.

Peyami bu satırlar ardından cepheye dönmenin yollarını arar ki tercüman aranması sonrasında istediğine kavuşur. İhsan’ında bulunduğu … Kolordu’ya atanır. İhsan ile Peyami’nin ilk karşılaşmalarında, İhsan Peyami’ye Ayşe’ye olan sevdasını anlatır. Konuyu Ayşe’ye de açtığını ve İzmir’e girmeleri ardından evlenme kararı aldıklarından bahseder. Lakin süreç talihsizlileri beraberinde getirir ve Ayşe ile ihsan’ın arası sonsuza kadar düzelmeyecek şekilde bozulmuştur. İhsan sözlerini Ayşe’nin kendisi için artık sadece bir hayal olduğunu belirterek tamamlar.

İşgalcilere karşı yapılan son saldırıda İhsan ve Peyami yan yanadır. İhsan Kartaltepe mücadelesinde ağır yaralı olarak Ayşe’nin çadırına götürülür. Kısa bir süre sonra da Ayşe’nin cenazesi çadıra getirilir. Birbirine kavuşamayan iki beden yan yana defnedilir. Peyami de aynı saldırıda ağır yaralanır ve ayaklarını kaybeder.

Ankara’ya götürülen Peyami’nin hastanede kaldığı dönemde yazdığı hatırattan öğreniriz tüm bunları. Peyami beynindeki kurşunun çıkarılması için gün saymaktadır. Ameliyat başarısız geçer ve Peyami vefat eder. Hatıratı okuyan doktorlar araştırmaları sonrasında ne Hemşire Ayşe’nin ne de İhsan adında bir askerin varlığına dair bir kanıt bulamazlar. Peyami’nin yazdıklarını beynindeki beyninde kalan kurşuna bağlarlar.

Çekiliş Vakti #10

Perşembe, Ağustos 15, 2019

çekiliş, Estikçe, kitap çekilişi,

Cahil Okur’dan herkese merhabalar…

Klasikleşen ÇEKİLİŞ zamanımız gelmiş durumda. 115. kitap yorumumu yayınladım ve yeni çekilişimiz başlamış durumda. Daha önceki çekilişlerde de olduğu gibi 120. kitap yorumunun yayınlanması ardından çekiliş son bulmuş olacak.

GFC’den blogumu takip etme şartı aynı şekilde devam ediyor. Lakin paylaşım ya da kendi blogunuzda ekstra tanıtım falan istemiyorum. Yaparsanız da bana bildirin ki artı haklarınızı not edebileyim. (Tamamen size kalmış bir durumdur bu)Sadece 111. kitap ile 120. kitap yorumları dahil olmak üzere arada yazdığım yazılara yorum yapan arkadaşlarım 1’er hak kazanacak. Her yorum +1 hak anlamına geliyor.

Çekiliş neticesinde ödülü yine kendiniz belirleyeceksiniz. 111. Kitap ile 120. kitap arasındaki istediğiniz bir eseri seçebilirsiniz. Herkese bol şanslar…


Paris ve Londra'da Beş Parasız / 11. Yorum (115)

Çarşamba, Ağustos 14, 2019
Paris ve Londra'da Beş Parasız, George Orwell, Berrak Göçer, Edebiyat, Roman, Can Yayınları, Kitap Yorumları,
Fotoğrafları artık kendim çekiyorum. Elimden geldiğince becermeye çalışsam da bu görsellerle sizleri karşıladığım için özür dilerim efendim 

Cahil Okur’dan selamlar…

Yoğun iş temposu nedeniyle 1-2 haftadır buralarda yoktum ama geri döndüm hemen fırsat bulunca. Öncelikle herkese iyi bayramlar diliyorum. Ardından da lafı uzatmadan hemen bugünkü eserimizi yorumlamaya geçiyorum.

KİTAP YORUMU


George Orwell sevdiğim yazarların başında gelen bir isim. Uzun bir süredir kitaplarını okumamıştım. Kitaplığımda duran ve okumayı çok istediğim “Paris ve Londra’da beş parasız” ı görünce “Neden bu hasreti sonlandırmayayım!” dedim kendi kendime…

İçerik Yorumu

Orwell’ın daha önceden okuduğum kitapları hakkındaki fikirlerim diğer yazılarımda mevcuttur. Hatta blogumun en çok okunan yazısı gene Orwell’ın 1984 kitabıdır. Bunun yanıs ıra Hayvan Çiftliği ve Boğulmamak için gibi kitaplarını da okuduğum yazar beni bu eserde sanki daha farklı bir dille karşıladı.

Klasik bir Orwell eserinden farklı bir tadı olduğunu daha ilk sayfalarda sezinlediğiniz eserde, diyalogların oldukça az oluşu ve kahramanımızın adından hiç bahsedilmediği gözünüze çarpan ilk noktalar olacaktır. Bu durumun sebebi ise kahramanımızın yazarımızın kendisi olmasıdır. Bu anlamda bir hatırat niteliğindeki eser, Orwell’ın klasikleşen eleştirel yaklaşımını da içinde oldukça yoğun şekilde barındırmaktadır.

Kitapta bölümler ilerledikçe Orwelll’ın fakirliğe bakışı ve aktarış tarzı, okuyucunun etrafına daha bir farklı bakmasına neden olmakta. Eserin sonundaki çıkarımlar ise bana göre oldukça haklı. Ayrıca bu çıkarımlar Orwell’a yakışır bir sonun da nişanesi durumunda. Okuduğum diğer Orwell eserlerinden farklı bir tadı olsa da lezzet aynı lezzetti. İyi ki okudum dediğim eserlerden bir tanesi oldu.

Yazım Dili Yorumu

Orwell kalitesini her satırda hissettiğiniz bir eser olmuş. Sadece içerisinde ki yoğun Fransızca sözcükler okumayı biraz zorlaştırmakta. Keşke o cümleler de Türkçeleştirilseydi.

Yapısal Yorum

Can Yayınları’na yakışan bir kapak ve fark edilmeyecek seviyede yazım yanlışı vardı. Bence yeterli ve başarılı bir yapıt olmuş.

ARKA KAPAK YAZISI


"Beş parasız kalmaktan o kadar çok bahsetmiştiniz ki; eh, işte beş parasız kaldınız ve hâlâ ayaktasınız." Paris ve Londra'da Beş Parasız, 20. yüzyılın en büyük romancılarından George Orwell'in, Avrupa'nın iki büyük şehrinde, Paris ve Londra'da yaşadığı sefaleti olanca gerçekliğiyle anlattığı, son derece önemli bir eser. Bir gün Paris'in orta yerinde meteliksiz kalan genç yazar, yoksulluk ve açlıkla mücadele etmeye başlar. Rehineciler, iş bulma kurumları, umut tacirleri, karın tokluğuna günde on yedi saat çalışılan karanlık otel mutfakları arasında sürüp giden Paris macerası, yazarın güç de olsa kendini Londra'ya atmasıyla sona erer ama Londra'da onu çok daha ağır şartlar beklemektedir.

Orwell, modern insanın ısrarla görmezden geldiği bir dünyanın kapısını aralıyor. İşsizlik, evsizlik, açlıkla damgalanan bu dünyanın insanları izbe pansiyonlarda, berduş barınaklarında yaşıyor, hayata bir ucundan tutunmaya çalışıyorlar. Paris ve Londra'da Beş Parasız, köleliğin hiçbir zaman, modern zamanlarda bile ortadan kalkmadığını, sadece görünüm değiştirdiğini anlatıyor.
(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE


Adı:  Paris ve Londra'da Beş Parasız
Yazar: George Orwell, Berrak Göçer (Çevirmen)
Baskı tarihi: Mayıs 2015
Sayfa sayısı: 248
Format: Karton kapak
ISBN: 9789750725630
Kitabın türü: Edebiyat, Roman
Çeviri: Berrak Göçer
Dil: Türkçe
Ülke: Türkiye
Yayınevi: Can Yayınları

ALINTILAR


Paris, tabiri caizse yoksulluğun varoşudur. Sayfa 27

Mücadelesinde sebat eden kazanır. Sayfa 33

"Yahudi'ye güveneceğine yılana güven, Yunan'a güveneceğine Yahudi'ye güven ama Ermeni'ye güvenme" Sayfa 88

Kötü lokantanın en temel göstergesi oraya sadece yabancıların gitmesidir. Sayfa 134


Bir köle demiştir Marcus Cato, uyumadığı her an çalışmalıdır. Yaptığı iş gerekli olsun olmasın çalışmalıdır çünkü çalışmak kendi içinde iyidir - en azından köleler için. Sayfa 139

Zengin ile fakirin arasında, sanki zenciler ile beyazlar gibi iki farklı ırkmışçasına, esrarengiz, temek bir farklılık yattığı görüşüne dayanıyor. Oysa gerçekte böyle bir farklılık yok. Zengin ve fakir toplulukları sadece gelir oranlarıyla ayrışıyor, başka hiçbir şeyle değil; sıradan bir milyoner sadece yeni bir takım elbise giymiş sıradan bir bulaşıkçıdır. Sayfa 141

Kir ayrımcıdır; iyi giyimli olduğunuzda sizi rahat bırakır ama yakalığınız kaybolunca dört bir yandan üstünüze üşüşür. Sayfa 151

Bir berduş kasketini çıkarınca kendini çıplak hisseder. Sayfa 164

Dilenciler sadece sosyal bir fazlılık, insancıl bir çağda yaşadığımız için hoş görülüyorlar ama esasen bayağılar. Sayfa 200

İşsiz bir adamın tek derdinin ücretsiz kalmak olduğunu düşünenler çok yanılıyorlar; bilakis, çalışma alışkanlığı kemiklerine işlemiş eğitimsiz bir adamın çalışmaya paradan daha çok ihtiyacı var. Sayfa 208

Sadaka alan biri, velinimetinden hemen her zaman nefret eder- insan doğasının değişmez bir özelliğidir bu- ve arkasına destek olarak elli ya da yüz kişi alınca bu nefreti gösterir. Sayfa 212

Çulsuz kalarak kesinlikle öğrendiğim bir-iki şeye değinebilirim. Bütün berduşların ayyaş pislikler olduklarını asla düşünmeyeceğim, sırf bir peni verdim diye hiçbir dilenciden minnet beklemeyeceğim, işsiz bir adamın yorgun olmasına şaşırmayacağım, Selamet Ordusu'na yardım etmeyeceğim, giysilerimi rehine vermeyeceğim, sokakta dağıtılan el ilanını geri çevirmeyeceğim, şık bir lokantada keyifle yemek yiyeceğim. bu da bir başlangıç. Sayfa 244


Ateşten Gömlek / 10. Yorum (114)

Çarşamba, Temmuz 24, 2019


Ateşten Gömlek, Halide Edib Adıvar, Edebiyat, Roman, Türk Klasikleri, Can Yayınları, Kitap Yorumları,

Cahil Okur’dan selamlar…

Uzun zamandır Türk Edebiyatı’ndan bir eser okumamıştım. Bu arayı Halide Edib Adıvar ile kapatalım istedim. Şimdide sıra bu büyük eser hakkındaki fikirlerimi sizlerle paylaşmaya geldi.

KİTAP YORUMU

“Sakarya Ordusu’na” diye başlıyor eser… O büyük kahramanlara atfedilmiş. Ve ardından Halide Edib’in Yakup Kadri’ye yazdığı satırlar… İlk söz veya son söz okumayı pek sevmem ve çoğu zaman atlarım ama o satırları muhakkak okuyun derim ben size…

İçerik Yorumu

Ülkemizin başından geçen en hazin hikayenin anlatıldığı bir eser “Ateşten Gömlek”. Yazarımız Halide Edib Adıvar’da o mücadeleler içerisinde bulunmuş yüzlerce neferden bir tanesi… Durum bu olunca, yazarın kalemindeki ustalığı da göz önüne alınca karşınıza mutlak surette beğeneceğiniz bir eser çıkmakta.

Kitabın akışı biraz yavaş olmakla beraber içerisinde yoğun şekilde kullanılan Osmanlıca kelimeler ya da bugün kullandığımız dil içerisinde yaşamayan kelimeler sizleri yorabilir. Kitabın sonunda eser içerisinde ki bu kelimeler için bir sözlük bulunsa da ben genelde akıştan ne anlattığını çözmeye çalışarak okumaya devam ettim.

Genel anlattığı dönemin içerisinde yaşayan ve birçok olayında kahramanlarından biri olan yazarımız konuları oldukça güzel bir şekilde nakletmiş. İçerisindeki aşk teması ise bence biraz fazla kaçmakla beraber, toplumun dönem içerisindeki halini güzel bir şekilde yansıttığını belirtmek gerekiyor.

Eğer tarihe biraz merakınız var ise kitabın sizi alıp götüreceğini belirtmem gerekiyor. Yerli eser okuma yüzdenizi bilemesem de, ki ben zorlanan bir okurum, bu kitabı okumanız gerektiğini belirtmek istiyorum. İyi bir okurun bana göre listesinde olması gereken eserlerden bir tanesi.  

Yazım Dili Yorumu

Yukarıda da belirttiğim gibi içerisinde fazlaca Osmanlıca kökenli kelime barındıran bir eser. Ancak burada yayınevinin hatası olduğu kanısındayım. Bu gün yaşayan dil içerisindeki kelimeler ile kitap sadeleştirmeye gidilebilirdi. Onun dışında Halide Edib’in üslubunu eleştirmek elbette haddim değil. Sinekli Bakkal ardından Halide Edib’den okuduğum ikinci eser ve benim için oldukça güzel bir anlatıma sahipti.

Yapısal Yorum

Kapak tasarımı oldukça güzeldi. İçerisinde de herhangi bir yazım yanlışı ile karşılaşmadım. Bu anlamda Can Yayınları’nın kalitesine uygun bir eser olmuş diyebilirim.

ÖNEMLİ NOT: Yukarıda belirttiğim gibi kitabın ilk sözünde Halide Edib Adıvar eserin ismini Yakup Kadri’den aldığını belirtmekte. Yakup Kadri bu ismi daha sonraları “Yaban” adını alacak eseri için düşünmekteydi.

ARKA KAPAK YAZISI

Ateşten Gömlek, cepheden, romanda anlatılan kişilerle omuz omuza yaşamış birinden gelen bir yapıt. Kurtuluş Savaşı’nın ateşten gömleğinin içinden çıkmış bir roman. Halide Edib Adıvar, her birini yakından tanıdığı roman kişilerini, yani silah arkadaşlarını içtenlikle, çağına ve yaşanan acı olaylara sorumlulukla tanıklık ederek anlatıyor. Bağımsızlık savaşımızı bütün gerçekliği ve canlılığıyla anlatan belki de en önemli roman, Ateşten Gömlek.

İhtilal ve isyan günlerinden beri koza, kurt, kelebek devirleri tetkik edilen mahlûkat gibi Sakarya silâh arkadaşlarımın "Ateşten Gömlek"te birkaç solgun aksini İstanbul, ihtilal ve ordu günlerinden alıp kâğıt üstüne koymaya çalıştım. İstediğim gibi olmadığı için silâh arkadaşlarımdan af dilemek isterdim. Bize onlar ilham ettiler.
HALİDE EDİB ADIVAR

KÜNYE

Adı:  Ateşten Gömlek
Yazar: Halide Edib Adıvar
Baskı tarihi: Şubat 2016
Sayfa sayısı: 250
Format: Karton kapak
ISBN: 9789750723216
Kitabın türü: Edebiyat, Roman, Türk Klasikleri
Dil: Türkçe
Ülke: Türkiye
Yayınevi: Can Yayınları

ALINTILAR

Hayat bana en korkak adamların iddia ile cesaretten bahsedenler olduğunu öğretti. Sayfa 24

"İngilizler aflarını talep edenlere versinler mösyö, affı zalimler değil, mazlumlar verir. Çanakkale'de dövüşürken ne asi ne esirdik. Namuslu bir millet gibi dövüştük, öldük, öldürdük. Ne zamandan beri ve hangi milletle harp edilir de mağlup olduğu zaman ona katil denilir?" Sayfa 49

Ateşten gömlek taşıyanlar sıcağın ısıttığı kadar yaktığını da bilirler. Sayfa 86

İyi kötü ihtilali imanlı fakat isimsiz insanlar başlatmıştı. Sayfa 135

Harpte yegane korkulacak şey korkudur. Sayfa 198

Starwars Jedi'in Dönüşü / 9. Yorum (113)

Cuma, Temmuz 19, 2019

Starwars Jedi'in Dönüşü, Ryder Windham, Çocuk, Edebiyat, Roman, Doğan ve Egmont Yayıncılık, Kitap Yorumları,
Cahil Okur’dan selamlar…

Serinin son kitabı ile karşınızdayım dostlar… Bitti diye sevindiğim serilerden bir tanesi olarak hafızamda yer edecek olan Starwars’ın son kitabı Jedi’ın dönüşü yorumum şu şekildedir…

KİTAP YORUMU

Yazdığım beklide en kısa yorum olacak şimdiden uyarmalıyım sanırım. Bana kızmazsınız umarım.  

İçerik Yorumu

Bu tip hikayeleri sevsem de (Filmleri soluksuz izleşmiştim.) nedense seri beni kendisine çekemedi. Bu durum Jedi’ı Dönüşü’nde de değişmedi ne yazık ki.

Hikayelerin oldukça hızlı ilerlediğini ve derinlik anlamında hiçbir ayrıntıya yer verilmediğini serinin diğer kitaplarını yorumlarken sizlere anlatmıştım. Jedi’ın Dönüşü’nde de b durum değişmiyor ne yazık ki. Bu durumun başlıca nedeni ise kitabın referans noktasının senaryo olması olarak görmekteyim.  Bir yazarın senaryoya bir yönetmen gibi bakmasını bekleyemeyiz elbette.

Dediğim gibi okurken aklınızda sürekli olarak bir şeylerin eksik olduğu izlenemi canlanıyor. Çok hızlı ilerleyen hikayeye konsantre olmak zor.  Hele birde filmleri izlemişseniz tüm heyecanı kaybediyorsunuz.

Yazım Dili Yorumu

Ryder Windham’ın kalemi sade ve akıcı… Bunun kendisinden mi kaynaklandığı yoksa senaryodan kitap haline geline gelen metinden mi kaynaklandığını bilemiyorum. Ama eldeki veriler bu anlamda başarılı bir yazar olarak kendisini hak ettiği noktaya taşımak için yeterli.

Yapısal Yorum

Kapak tasarımı oldukça güzel, lakin aşırı kelime hataları bu yayınevine karşı tepki almama neden olacak kadar fazlaydı.

ARKA KAPAK YAZISI

Han Solo alçak haydut Jabba the Hutt’ın pençesine düşmüştür. Luke Skywalker, dostunu kurtarmak için ana gezegeni olan Tatooine’e geri döner.

Bu sırada GALAKTİK İMPARATORLUK ise gizli işler peşindedir. İlk Ölüm Yıldızı’ndan çok daha korkunç bir uzay istasyonu inşa etmektedir. Yeni Ölüm Yıldızı tamamlandığı takdirde, galaksiye özgürlük getirmek için uğraşan asilerin de sonu gelecektir.

Star Wars maceraları filmleri ve kitaplarıyla devam ediyor

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE

Adı: Starwars Jedi'in Dönüşü
Yazar: Ryder Windham
Baskı tarihi: Mayıs 2018
Sayfa sayısı: 168
Format: Karton kapak
ISBN: 9786050951035
Kitabın türü: Çocuk, Edebiyat, Roman
Dil: Türkçe
Ülke: Türkiye
Yayınevi: Doğan ve Egmont Yayıncılık

ALINTILAR

Hiç alıntı yapamadım…

Örümcek Ağındaki Kız (Millennium Serisi 4. Kitap) / 8. Yorum (112)

Salı, Temmuz 16, 2019

Örümcek Ağındaki Kız, Stieg Larsson, David Lagercrantz, Ali Arda, Millennium Serisi, Edebiyat, Polisiye, Roman, Det som inte dödar oss, Pegasus Yayınları, Kitap Yorumları,
Cahil Okur’dan selamlar…

Hafta bir olarak kitap yorumlarımı sizlerle paylamaya devam etmek gibi bir hedef koydum kendime. Bunu ne kadar başarabilirim bilmiyorum ama elimden geldiğince sözüme sadık olmaya çalışacağım. Bu küçük duyuru ardından hemen yeni kitabımıza geçiyoruz… 

KİTAP YORUMU

Başlıkta gördüğünüz gibi Millennium Serisi’ne uzun bir aradan sonra devam ediyoruz. Larsson’ın ardından serinin kalan kitaplarını okumakla okumamak arasında gidip gelsem de Lagercrantz’a bir şans tanımak istedim ve işte sonucu da sizlerle paylaşıyorum…

İçerik Yorumu

Kitabın ilk sayfalarında sizleri bir harita karşılamakta. Popüler birçok eserde aynı durumla karşılaşmak mümkün olduğu için ve Lagercrantz’a şüpheyle yaklaşmam sebebiyle bu durumdan başta rahatsız oldum. Kitap boyunca da acaba nereden bahsediyor diye hiç merak edip de açmadım da haritayı.

Bu ön yargılı bakış açısını geride bırakıp devam ettiğimde ise ilk 100 sayfa ardından halen asıl konuya girememiş olmanın üzüntüsünü yaşarken, 114’ün sayfada aldığım notu sizlerle aynen paylaşmak istiyorum; “ Lagercrantz, Larsson’ı  aratmayacak gibi” Ve her şey sonrasında değişti elbette.

Aynı lezzet var mıydı? Yazar bir kopya olmak için mi çalıştı yoksa kendi çizgisini mi belirledi tam bir şey söylemek zor… Ancak Millennium serisinin devamı olma hakkını bir okuyucu olarak bende kazandı eser…

Kahramanlarımızın kafa yapıları, hareketleri elbette yine kendilerinden beklenilen şekildeydi ve onlarla yeniden bir arada olmak beni mutlu etti. Bunun neticesinde de gerçekten hızlı bir okuma yaptım ve kitabı elimden düşürmeden okudum desem yalan söylemiş olmam.

Neticede beni bir okur olarak tatmin eden bir okumayı da geride bırakmış oldum. Serinin ilk 3 kitabını beğenen bir okursanız, Lagercrantz’ın yazmış olduğu dördüncü kitapta sizlere hitap edeceği noktasında iddialıyım. Ben memnun kalmış olarak Lisbeth Salander’a şimdilik veda ediyorum…

Yazım Dili Yorumu

Yazar ile ilgili fazla bir şey söylemek istemesem de ister istemez Larsson ile karşılaştırma yapmak zorunda hissediyorum kendimi. Bu anlamda Lagercrantz’ın yazım şeklinin yukarda da dediğim gibi kopyalama mı etkilenmemi olduğuna halen karar verememiş olsam da kolay okunan ve akıcı bir yapıya sahip olduğunu belirtmek gerekiyor.

Yapısal Yorum

Kitabın kapak tasarımı ve seçilen renkler ilk 3 kitaba göre daha güzel geldi gözüme… Sadece yazım yanlışlarının çokluğu biraz üzdü.

ARKA KAPAK YAZISI

Halkı gözetleyenler, en sonunda halk tarafından gözetlenirler.

Lisbeth Salander, Amerikan Ulusal Güvenlik Dairesi NSA'in ağını hacklemiş ve çok önemli bazı bilgiler edinmiştir. Ejderha dövmeli kızın adaletsizliğe karşı duyduğu öfke hiç sönmeyecek bir alev gibidir, özellikle de o ateşi daha da harlayacak birtakım devlet sırlarını ele geçirdikten sonra.

Mikael Blomkvist, gecenin bir yarısı yapay zekâ konusunda uzman Profesör Balder'den gizemli bir telefon alır. Millennium'u içine düştüğü zor durumdan kurtaracak bir haberin kokusunu alan Mikael, profesörle görüşmeye gittiğinde örümceklerle dolu bir ağın içine düştüğünü fark eder. Ve işte böylece yıllar sonra Lisbeth'le yolları yeniden kesişir.

Korumak için öldürmeye hazır biri…
Gerçeklerin birbirine dolandığı bir ağ…
Ve avının peşini asla bırakmayacak bir örümcek.

Millennium serisi dördüncü kitabıyla bomba gibi geliyor. Örümcek ağına düşmeye hazır olun!

"Lisbeth Salander fanları rahat bir nefes alabilirsiniz, punk hacker kahramanımız emin ellerde. Lagercrantz Örümcek Ağındaki Kız'da Lisbeth'in yüreğinin ve geçmişinin derinliklerine inmeyi başarıyor, babasıyla ilgili anılar da cabası. Beş üzerinden beş."
-USA Today-

"Gerçeği söylemek gerekirse Örümcek Ağındaki Kız'ı okurken aslında bu romanı Larsson'un yazmadığını unuttuğum anlar oldu."
-The Telegraph-

"Lisbeth Salander, Lagercrantz'ın ellerinde kurgunun en harika ve en asi kadın kahramanı olmaya devam ediyor."
-The Financial Times-

"Lagercrantz sözünde durmuş ve Millennium'u yeniden başarıyla diriltmiş. Hemen en yakındaki kitapçıya koşun."
-Le Point-
(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE

Adı: Örümcek Ağındaki Kız
Yazar: Stieg Larsson, David Lagercrantz, Ali Arda (Çevirmen)
Alt başlık: Millennium Serisi 4. Kitap
Baskı tarihi: Kasım 2015
Sayfa sayısı: 520
Format: Karton kapak
ISBN: 9786053437109
Kitabın türü: Edebiyat, Polisiye, Roman
Orijinal adı: Det som inte dödar oss
Çeviri: Ali Arda
Dil: Türkçe
Ülke: Türkiye
Yayınevi: Pegasus Yayınları

Kral Katili (The Witch Hunter Serisi 2) / 7. Yorum (111)

Salı, Temmuz 09, 2019

Kral Katili, Virginia Boecker, Onur Özkan, The Witch Hunter Serisi 2, Edebiyat, Roman, The King Slayer, Yabancı Yayınları, Kitap Yorumları,

Cahil Okur’dan selamlar…

Geri dönüşün ardından kitap yorumlarına kaldığımız yerden devam ediyoruz… Tam istediğim hızda okuyamasam da yorumlar devam edecek. (Elde kalan biraz daha yorumlanacak eser var.)

KİTAP YORUMU

Lafı uzatmadan okurken güzel vakit geçirdiğim Kral Katili eseri hakkındaki fikirlerime geçelim hemen…

İçerik Yorumu

Öncelikli olarak isim konusundan başlamak istiyorum. Serinin ilk kitabını okuyanlar ve ikinci kitaba başlayanlar hemen konuya vakıf olacaklardır. Bu anlamda Kral Katili isminin bir handikap olduğunu düşünenlerdenim. Farklı bir isim olabilir miydi? Bilemiyorum ama bana göre bir eksi olarak çıkıyor karşımıza eserde seçilen isim.

Bu handikaba rağmen kitabın içeriğinin hızlı okumayı teşvik ettiğini belirtmem gerekiyor. Akıcı ve kolay okumanın başlıca sebeplerinden birisi de konuların yoğun grift bir yapıya sahip olmaması olarak görebiliriz.

Eserin sonunda ufak bir şaşırtmaca denenmesi ise gözüme çarpan bir diğer nokta. Lakin pekte başarılı olamamış. Serinin devamı niteliğinde okuduğum bir eserdi. Çok beğenmesem de başta da dediğim gibi güzel vakit geçirmeli bir eser. Fazla beklentiye girmemek lazım.

Yazım Dili Yorumu

Bu noktada Virginia Boecker ve çeviriyi yapan Onur Özkan’ı tebrik etmek gerekiyor sanırım. Oldukça kolay okunur bir metin ile karşılaşacağınızın garantisini verebilirim.

Yapısal Yorum

Kitabın kapak tasarımına ve dizaynına hayran kaldım… Ancak dıştaki şeffaf kapak benim adıma kötü bir sonla karşılaştı. Kitabı arabamın önünde unutunca sıcaktan kapak deforme olmuştu. Kağıt kalitesi de oldukça iyi.

ARKA KAPAK YAZISI

Sanırım sen, benim ya en büyük zaferim ya da en büyük hatam olacaksın. Zaman gösterecek.”

Eski cadı avcısı Elizabeth Grey, Harrow’un büyülerle korunan köylerinden birinde saklanıyor, Anglia Krallığı’nı zorla ele geçiren Lord Blackwell’in kellesi için biçtiği bedelden kaçmaya çalışıyordu. Karşı karşıya geldikleri son seferde Blackwell büyük bir yara almıştı ama güce olan tutkusu günbegün artıyordu. Kurallarına karşı gelenlerle karşılaşacağı bir savaş için hazırlanıyordu: Elizabeth ve onun yanında yer alan cadılar ile büyücüler.

Ona büyülü bir koruma ve iyileştirme gücü veren mührünü kaybeden Elizabeth’in gücü şimdi hem fiziksel hem de psikolojik olarak sınanıyordu. Savaş her zaman fedakârlık anlamına gelirdi ancak iyi ve kötü arasındaki çizgi gittikçe bulanıklaşırken Elizabeth, sevdiklerini kurtarmak için ne kadar ileri gitmesi gerektiğine karar vermeliydi.

“Seri için tatmin edici bir son; Cashore’un Yetenek ve Maas’ın Cam Şato’sunu sevenler için mükemmel bir kitap… Kral Katili, sağlam ve eğlenceli bir hikâye.”

- VOYA

“Akıcı hikayeleri sevenler, tarihi ve fantastik öğeler içeren bu kitaba bayılacak.

Hikayede sıklıkla karşılaşacağınız hortlaklar, hayaletler, sihir ve doğaüstü yaratıklar, aynı zamanda hem eğlenceli hem ürkütücü bir hal alacak.”

- School Library Connection

“İyi bir fantastik seride olması gereken her şey var: kılıçlar, zehir, kara büyü ve ihanet.”

- April Tucholke, Derin Sularla Şeytan Arasında’nın yazarı

KÜNYE

Adı: Kral Katili
Yazar: Virginia Boecker, Onur Özkan (Çevirmen)
Alt başlık: The Witch Hunter Serisi 2
Baskı tarihi: Ekim 2016
Sayfa sayısı: 400
Format: Karton kapak
ISBN: 9786059585118
Kitabın türü: Edebiyat, Roman
Orijinal adı:The King Slayer (The Witch Hunter #2)
Çeviri: Onur Özkan
Dil: Türkçe
Ülke: Türkiye
Yayınevi: Yabancı Yayınları

ALINTILAR

Suçlu hissetmekle, suçlu görünmek arasında büyük fark var Sayfa 18

İnsan önce bir sebepten öldürürdü, sonra da bahaneyle. Sayfa 30

"Sana hiçbir şey olmayacak"
"bu kimsenin verebileceği bir söz değil bence" Sayfa 54

Savaş sanatı kandırmaya dayalıdır Sayfa 122

Bir sırrın en güvenli olduğu yer ortalıktır Sayfa 208

Bir kral öldürmenin gururlu bir yanı yoktu. Hızlı, sessiz ve acı vericiydi. Sayfa 370

Kazanmış gibi hissedemeyecek kadar çok şey kaybetmiştik. Sayfa 384



ÇEKİLİŞTE SON DURUM!

Pazar, Temmuz 07, 2019
çekiliş, çekiliş sonuçları, Estikçe,

Cahil Okur'dan selamlar...

Sevgili çekiliş kazanan arkadaşımız Deeptone'un "heeey been çekilişleriii destekliyom amaaa katılmıyom yaaa, şimdiye dek hiç kabul etmedim hediyeleriii, yaniii sen kitaplara kaçanlara göndeer hediye kitabısınıı :) teşekkür ederiiim, yanuuu bu kişisel bişi değil yanii böle bir karar almıştım hiç bozmadııım :)" açıklaması ardından kazanan arkadaşımızı Kitaplara Kaçanlar olarak değiştiriyoruz arkadaşlar. Hangi kitapları seçeceği ve nasıl iletişim kuracağı ise şuradaki konuda mevcuttur. 10 Temmuz Çarşamba günü saat 23:59'a kadar iletişim kurulmaması halinde çekiliş tekrarlanacaktır.

Çekiliş sona erdi... #9

Salı, Temmuz 02, 2019

çekiliş, çekiliş sonuçları, Estikçe,


Cahil Okur’dan herkese selamlar…

Uzun süredir devam etmekte olan çekilişimiz nihayet sona erdi. Öncelikle yorumlarıyla hem bana destek veren, hem de çekilişe katılan tüm arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.  Yine beni yorumlarınızla yalnız bırakmadığınız için ayrıca bir teşekkür ederim.

Blogumun 9. çekilişini kazananı şu şekilde…

Asil talihli
Deeptone

Yedek talihli
Kitaplara Kaçanlar
  
24 Saat içinde sevgili Deeptone’un ad, soyad, adres bilgileri, telefon ve seçtiği kitabı bildiren bir mesaj ile facebook sayfam üzerinden benimle iletişime geçmesini bekliyorum.

Çekilişi kazanan arkadaşımın 101. kitap yorumu ile 110. kitap yorumu arasındaki kitaplardan istediğini seçme hakkına sahip.

Yeni çekilişlerde görüşmek üzere…


NOT: Yeni çekiliş için geçerli yorumlar bu posttan itibaren sayılacaktır, bilginize...

NOT 2: Çekiliş listesine ve sonuçlara  https://www.cekilisyap.com/kitap52a42c adresinden ulaşabilirsiniz...

Blogger tarafından desteklenmektedir.