Ölüm Sessiz Geldi – Agatha Christie / 1.Yorum (130)

Çarşamba, Temmuz 05, 2023

Kitap Yorumları,Agatha Christie, Ölüm Sessiz Geldi,Altın Kitaplar,

Cahil Okur’dan herkese selamlar…

 

Uzun bir aradan sonra yeniden bir kitap yorumu ile karşınızdayım. Gerçekten çokça zaman oldu ve bu işler nasıl oluyordu unutmuş olabilirim, bu anlamda hata yaparsam şimdiden özür dilerim efendim.

 

Evet, bugün sizlerle paylaşacağım yorum Agatha Christie’nin “Ölüm Sessiz Geldi” eseri… Uzun zamandır okumayı planladığım ama bir türlü nasip olmayan bir eser. Yazarın kalemini oldukça fazla merak ediyordum ve sevgili eşimin doğum günü hediyesi olarak bana almış olduğu Agatha Christie eserleri ile bu merakı bir nebze olsun dindirmiş olduk.

 

İÇERİK YORUMU

 

Öncelikle belirtmem lazım ki kitabı okuyalı bir hayli zaman oldu. Ancak eski alışkanlık aldığım notlar sayesinde bu yorum sizlerle buluşmakta. Benim gibi Agatha Christie ile yeni tanışan bir okursanız kitabın önsözünü muhakkak okumanız gerektiğini ifade edeyim. Ben çoğu zaman kitapların bu bölümünü es geçen bir okurum ama nedense bu sefer okudum ve önsözü okumanın faydasını da gördüm. (Bu konuda biraz daha özverili olmalıyım sanırım)

 

İçerik olarak öncelikle bahsetmek istediğim Agatha Christie romanlarına göre ülkemizde daha çok popüler olan Sherlock Holmes serisi ile eseri istemsiz bir karşılaştırma içerisine girmeye başlayacağınızdır. Hele benim gibi Sherlock Holmes’un hayranı bir okur iseniz bu durumu daha yoğun olarak yaşayacağını belirtmem gerekiyor. Bu karşılaştırma yer yer sizi memnuniyetsiz bir hale sokarken, bazen de okuduğunuzdan daha fazla zevk almanızı sağlayacaktır.

 

Eserin genel olarak tadının farklı olduğunu belirtmem lazım. Farklı bir lezzet alıyorsunuz okuduğunu her sayfada. Okuyucuyu ciddi bir beklenti içine sokan bir durum söz konusu… Genel anlamda eseri okurken ilerleyiş anlamında (Katilin kim olduğu noktasında) çok fazla tahminim oldu. Netice itibari ile bu tahminlerim doğru çıkmamış olsa da “ters köşe yapayım” mantığıyla olduğuna inandığım neticeden ise pekte memnun olmadım açıkçası. Ama sonu tatmin etmese de genel işleyişin okuyucusunu memnun edeceği düşüncesindeyim ve içerik olarak bir şans verilmesi gerektiği kanısındayım.

 

Hikayenin sonu konusunu biraz daha açacak olursak eserde iki farklı sonun olduğunu belirteyim size. Ben ilk basımda editörün istekleri doğrultusunda değiştirilen sonu daha çok sevdim. Agatha Cristie tarafından yazılan orijinal son da eserde bulunmakta. Sizin tercihisiniz hangisi oldu ya da olacak merak ediyorum. Benimle paylaşırsanız sevinirim.

 

YAZIM DİLİ YORUMU

 

Okuması oldukça kolay ve akıcı bir anlatımın olduğunu belirtmem lazım. Bu tip eserlerde ağdalı dilden pek hoşlanmayan ben, Agatha Christie’nin kalemini ve Çiğdem Öztekin’in çevirisini oldukça beğendim. Bu anlamda son derece başarılı bir eser olmuş.

 

YAPISAL YORUM

 

Klasik Altın Kitaplar kalitesinde bir eser olmuş. Kapak tasarımında çizimleri daha çok sevsem de kullanılan fotoğraf güzeldi. Okurken hemen hemen hiç kelime basımı hatası görmedim. Bu anlamda temiz ve güzel bir okuma oldu.

 

ALINTILAR

 

Cinayet bir şiddet olayıdır. Onun için daha çok erkeklerden beklenir. Sayfa 28

 

Hayal gücü iyi bir yol gösterici, ama kötü bir ustadır. Sayfa 107

 

Bir insanın suçlu olduğunu bilmek başka, bunu ispat etmek başkadır. Sayfa 202

 

Yeryüzünde bir erkekle bir kadının mutluluğundan daha önemli bir şey yoktur. Sayfa 249

 

KÜNYA VE ARKA KAPAK YAZISI

 

Adı: Ölüm Sessiz Geldi

Orijinal adı: The Mysterious Affair at Styles

Yazar: Agatha Christie

Çevirmen: Çiğdem Öztekin

Basım: Türkçe · Türkiye · Altın Kitaplar · Ekim 2017 (İlk yayınlanma: 1963) · Karton kapak · 9789752110281

Tür: Roman, Polisiye, Edebiyat

 

Styles St. Mary köyündeki Styles Köşkü'nde son zamanlarda garip olaylar meydana gelmektedir. Sonunda bir gün, köşkteki yaşlı Bayan Inglethorp'un sağ kolu olan Evelyn, "Zavallı Emily... Hepsi, ama hepsi köpekbalığından farksızlar," diye mırıldanarak evden dışarı fırlar. Varlığıyla Bayan Inglethorp için bir güvence oluşturan Evelyn'in gidişi, köşkün havasını tümüyle değiştirir. Artık koca evde sonsuz bir kuşku ve ürkütücü bir kötülük havası esmeye başlar... Kırık bir kahve fincanı, bir damla mum yağı, Begonya tarhı...

 

Dedektif Poirot, efsanevi zekâsını kullanarak bu ipuçları sayesinde olayı aydınlatacaktır...

(Tanıtım Bülteninden)

2 yılda neler oldu?

Pazar, Haziran 18, 2023


 Cahil Okur’dan selamlar…

 

Buralardan uzaklardayken başımdan neler geçti biraz onlardan bahsetmek istedim sizlere bugün;

 

Öncelikle İklim’den blogu takip edenlerin haberi vardır. İlk kızım, gözümün nuru ve de hayatıma anlam katanım. Daha nice güzel sözlerle tarif edebileceğim canım kızım. Zaman geçti minik yavrum 4 yaşına geldi. Bazen zorlu geçse de babalık genel anlamda bu hayatta aldığım en güzel hediyedir bana yaradandan kızım. Her gün varlığına şükrederek ona sahip olma şerefine nail olmak için kime, nasıl bir iyilik yaptığımı düşünüp duruyorum.

 

İklim büyüdü ve bir gün bir kardeşe sahip olmak istediğini ilan etmesi ardından ise İnci Güneş’imiz girdi hayatımıza buralardan uzak kaldığım sürede. Annesi ve bende aynı çocuğu ikinci kez büyütürcesine bir duygu yaratan miniğimizin ablasından tek farkı göz rengi sanırım. Kalan her şeyleri birebir aynı. Artık evde beni bekleyen melek sayısı üç oldu. Hayatımdaki en güzel ve en önemli değişiklik buydu buradan uzak kaldığım sürede. Üçüncü ayını dolduran meleğimizin ablasıyla olan ilişkileri ile her günümüzü mutlu ve mesut geçirmeye devam ediyoruz.

 

Blog yazmaktan uzaklaştığım dönemin temel sebebi ise kitaplardan da uzak kalmış olmamdı sanırım. Hayatımın belli dönemlerinde ne yazık ki kitaplardan kopuyorum. Belki okuduğum son kitabın bana hitap etmemesi, beklide hiç olmasını istemesem de bıkkınlaşmam… Yaklaşık 2 senedir okuduğum kitap sayısı bir ya da ikidir. Ne yazık ki bu konuda kendime çok kızsam da şu son bir haftaya kadar kitapçıma bile gitmek gelmedi içimden nedense. 

 

Kitap okumuyorum dediysem elbette bu sadece kendim için okumamamdı. Bunu da belirtmek gerekiyor ki her akşam hiç aksatmadan İklim’e kitap okuyoruz. Ya ben, ya annesi muhakkak yatmadan önceki on beş dakikayı kitapla geçirmesi için elimizden geleni yapmaktayız. Kitaplığındaki sayının giderek artması ve artık kendi kitaplarını seçebiliyor olması bizleri gerçekten mutlu ediyor. Belki ilerleyen günlerde İklim’in kitaplığında da kısa bir tur atarız hep birlikte.

 

            Bunların dışında kısa bir süre, yaklaşık 7 ay kadar, tekrardan siyaset denen illete bulaştım. Her seferinde ülkem ve gelecek için güzel şeyler yapmak için yola çıksam da bir yerlerde şahsi menfaatini önceleyen insanlarla karşılaşmam ardından naletler ederek tekrar tövbe ediyorum siyasete. Bazen mutlak monarşi sistemiyle yönetilmenin toplum adına daha yararlı olabileceğini düşünmüyor değilim. Demokrasi ne yazık ki toplumumuz adına çok da faydalı olmuyor gibime geliyor. Yeterli içselleştirmeyi halen başarabilmiş değiliz.

 

            Son olarak işim noktasında da bazı atılımlar yaptım ve bu da benim yoğunlaşmam gereken konuların sayısını artırınca her yere yetemez oldum açıkçası. Zaman zaman buralarda gizliden yazılanları okumuş olsam da pasif bir süreci geride bıraktım artık. Bundan sonra  daha aktif olarak buralarda yer almayı planlıyorum. Blogu açtığım dönemdeki ilk hedefim halen geçerli. Bir gün burayı kızlarıma bırakmanın peşindeyim. Kim bilir belki bunu başarabilirim, belki başaramam… Ama denemeden bunu yapmak çok zor.

 

            Umarım sizlerde iyisinizdir. Bazı eski dostların tekrardan merhaba dediğim yazıma yaptıkları yorumları görmek beni memnun etti. Benim gibi yoğunluk nedeniyle uzaklaşan dostlarda bir an önce dönerler umarım. Burada sizlerle olmak çok güzel.

 

            Şimdilik hoşçakalın…

2 yıl aradan sonra

Salı, Haziran 13, 2023

Estikçe, Cahil Okur,



Herkese selamlar…

 

Uzun zamandır buralarda yoktum. Eskilerden kimler kaldı, bu Cahil Okur’u kimler tanır bilmiyorum. 2 yıldır bilgisayar başına geçip bir şeyler karalamadığımı fark ettim geçenlerde… Buraları uzun zamandır boş bıraktığım ve hayatta kendime ait olan birçok konuyu atladığım bir gerçek.

 

Blogumu açarken çok farklı hedeflerim vardı ama bugün gelinen noktada hayat telaşı ve iki kız babası olmanın verdiği sorumlulukla kendime ayırdığım zamanlardan ve alanlardan oldukça uzak kaldım. En çok üzüldüğüm ise buradan uzak kalmaktı. Şimdi 2 yıl sonra size bu yazı ile merhaba diyorum ama ne kadar buralarda kalırım, ne kadar yazabilirim bilmiyorum.

 

Buradan uzak kaldığım zamanda yaptıklarımı belki ilerleyen günlerde uzun bir yazı ile anlatırım. Şimdilik sadece kısa bir merhaba yazısı olarak kalsın bu… Yazmanın ve içini dökmenin bu tadımlık versiyonundan aldığım güzel lezzet ile sizlere şimdilik veda ediyorum. İlerleyen günlerde daha uzun yazılarda görüşmek dileğiyle.



Kitap Alış-Verişi #5 Agatha Christie

Pazar, Eylül 12, 2021

Agatha Christie, Hercule Poirot, Altın Kitaplar,Kitap alış-verişi,Estikçe,

Cahil Okur’dan herkese selamlar…

 

Dayanamayıp ilk kitabı okusam da geçtiğimiz günlerde Agahta Christie kitaplarını edindim. Başlıkta her ne kadar “Alış-Veriş” yazısı gibi lanse etsem de kitaplar bana hediye olarak geldi.

 

Ağustos aynın 5. günü bu faninin dünyaya gelişi… Evli bir adam olarak en büyük destekçim olan sevgili eşim bana bu doğum günümde hediye istemediğimi belirtmem üzerine gene duramadı ve “En azından kitap alayım” diyerek bana konuyu açınca elbette geri çevirmedim.

 

Okuma zevkimi az çok bilse de okumak istediğim bir kitap olmasını istediğinden yazarın ismi noktasında aldığı küçük bir yardım neticesinde benim için seçtiği bu dört güzeli hazinemi zenginleştirmiş oldum.  Hercule Poirot ve Agahta Christie ile bu kitaplar sayesinde tanışarak serinin ilk kitabını geçtiğimiz ay okudum. Kısa zaman içerisinde sizlerle yorumumu paylaşacağım.

 

Bir kez daha sevgili eşime teşekkür ediyorum bu güzel hediyeleri ve her zaman yanımda olduğu için... İyi ki varsın en büyük destekçim J           

 

             

Simyacı - Paulo Coelho / 12. Yorum (129)

Çarşamba, Eylül 08, 2021

Simyacı, Paulo Coelho, Türkçe, Türkiye, Can Yayınları, O Alquimista, Roman, Edebiyat,Kitap Yorumları,

Cahil Okur’dan herkese selamlar… Kitap yorumları bir hayli birikmişken bu adam yazmaktan iyice korkar oldu. Ama bir yerden başlamak lazım diye düşünüyorum… O zaman lafı uzatmadan yeni yolculuğumuza başlayalım…

 

KİTAP YORUMU

           

            Evet… Gerçekten yazılmayı bekleyen kitap yorumu sayısı beşi geçti. Ayrıca yazılacak birkaç yazı daha var…  İşlerin yoğunluğu bendeki yazma isteğini azaltıyor ama inatçı olmakta kararlıyım. Bu gün karşınıza Pualo Coelho’ya ait Simyacı ile gelmekteyim. Hemen yoruma geçmek istiyorum…

 

İçerik Yorumu

           

            Oldukça bilinen ve herkesin okuyup bir eserdir diye düşünüyorum Simyacı’yı… Ben kitabı ikinci el olarak aldım lakin oldukça temizdi ve bu beni mutlu etti.   Uzun zamandır da okunmayı bekliyordu. Bu güne kısmetmiş…

           

            Yukarıda da belirttiğim gibi gerçekten harika bir eser. Ve kesinlikle okunmasını tavsiye ediyorum ayrıntılara girmeden bunu belirtmek isterim. İçerik anlamında hafif olsa da anlamsal olarak ciddi bir derinliğe sahip bir eser. Hatta belirli aralıklarla okunması gereken eser kategorisinde bile değerlendirilebilecek bir yapıt.

 

            Genel anlamda bildiklerimizi anlattığını ve bu nedenle de hafif geldiğini belirtmekte fayda var. Lakin yazarın anlatımıyla nedense daha farklı bir tat, daha farklı ve bilinmeyen bir lezzet katmış olaylara. Kitapta bahse konu yolculuğa kendinizi kaptırmaya başladığınız anda okuyucunun kendini ve hayatını sorgulamaması işten bile değil.

 

            Kişisel menkıbe olayı gerçekten önemli bir ayrıntı… Eser genel anlamda içerik bu konu üzerinden ilerlemekte ve her bireyin bu menkıbesini belirlemek ve yerine getirmek adına bir azme sürüklemekte.

 

            Çokça ayrıntıya girersem kitabın içeriğine anlatmaktan korktuğumdan burada kesiyorum lakin yine belirtirim ki kesinlikle listenize almanız gereken bir kitap. Belki de bu yılın benim adıma en verimli ve en unutulmaz eseri oldu diyebilirim.

 

Yazım Dili Yorumu

 

            Yazar Paulo Coelho’dan okuduğum ilk eser Simyacı… Ben dilini oldukça sade ve akıcı buldum. Okuduysanız ya da ilerde bir gün okursanız sizinde aynı fikirde olacağınız kanısındayım. Gerçekten su gibi ilerleyen bir anlatımı var.

 

Yapısal Yorum

           

            Can Yayınları’nın kalitesini tartışmaya bence gerek yok. Klasikleşen bir yapıda oldukça başarılı bir yapıt oluşturmuşlar.

 

ARKA KAPAK YAZISI

 

Simyacı, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho'nun üçüncü romanı. 1996 yılından bu yana Türkiye'de de çok okundu, çok sevildi, çok övüldü bu kitap. Bir büyük Doğu klasiği olan Mevlâ­nâ'nın ünlü Mesnevî'sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir "klasik" yapıt haline geldi.

 

Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının öyküsü. Ama aynı zamanda bir "nasihatnâ­me"; "Yazgına nasıl egemen olacaksın? Mutluluğunu nasıl kuracaksın?" gibi sorulara yanıt arayan bir yaşam ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri masalına benzeyen bu romanın, dünyanın dört bir yanında bunca sevilmesinin gizi, kuşkusuz bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor.

 

Simyacı'yı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp, güneşin doğuşunu izlemeye benziyor.

 

KÜNYE

 

Simyacı - Paulo Coelho

 

Basım: Türkçe · Türkiye · Can Yayınları · Haziran 2021 · Karton kapak · 9789750726439

Orijinal adı: O Alquimista

Tür: Roman, Edebiyat

 

ALINTILAR

 

 

Çobanların da, tıpkı denizciler ve gezgin satıcılar gibi, kendilerini yeryüzünde başıboş dolaşmaktan vazgeçirtecek birinin yaşadığı bir kente uğrayabileceklerini biliyordu. Sayfa 21

 

Bir düşü gerçekleştirme olasılığı yaşamı ilginçleştiriyor. Sayfa 27

 

Hayatımızın belli bir anında, yaşamımızın denetimini elimizden kaçırırız ve bunun sonucu olarak hayatımızın denetimini yazgının eline geçer. Dünyanın en büyük yalanı budur... Sayfa 35

 

Bütün günler birbirinin aynıydı ve bütün günler birbirine benzediği zaman da insanlar, güneş gökyüzünde hareket ettikçe, hayatlarında karşılarına çıkan iyi şeylerin farkına varamaz olurlar. Sayfa 44

 

Mutluluğun Gizi dünyanın bütün harikalarını görmektir, ama kaşıktaki iki damla yağı unutmadan. Sayfa 48

 

Parası olan adam hiçbir zaman tamamen yalnız değildir. Sayfa 52

 

Büyük bir hayal kırıklığına uğramaktan korkuyorum, bu yüzden hayal kurmakla yetinmeye çalışıyorum. Sayfa 73

 

Bir şeye karar vermek, başlangıçtan başka bir şey değildir. İnsan bir şeye karar verdiği zaman, karar verdiği sırada hiç önemsemediği, düşünde bile aklına gelmeyen bir yöne doğru, şiddetli bir akıntıya kapılıp gidiyordu. Sayfa 88

 

Her zaman şimdide yaşamayı başarabilirsen mutlu bir insan olursun. Sayfa 106

 

İnsanlar resimlerin ve sözcüklerin büyüsüne kapılıp sonunda Evrenin Dili'ni unuttular. Sayfa 110

 

Aşk, sevilen nesnenin yanında bulunmayı zorunlu kılıyordu. Sayfa 120

 

İnsan sevince, nesneler daha çok anlam kazanıyor. Sayfa 122

 

Kötülük insanın ağzına giren şeyde değildir. Kötülük oradan çıkandadır. Sayfa 138

 

İnsanlar gitmekten çok geri dönüşü hayal ediyorlar. Sayfa 147

 

Genellikle ölüm, insanı hayata karşı daha dikkatli olmaya zorlar. Sayfa 163

 

Bir kere olan bir daha tekrarlanmaz. Amma ve lakin iki kere olan mutlaka üçüncü defa da olacaktır. Sayfa 178 

Ağustos 2021'in ardından...

Cuma, Eylül 03, 2021


Cahil Okur’dan herkese selamlar

 

Ağustos ayı geride kaldı. Benim adıma dönüşüm ardından oldukça iyi geçen bir ay oldu. Beklediğimden daha fazla okudum ve izledim gerçekten.

 

Öncelikli olarak okuduklarımdan bahsetmek istiyorum. Bu ay toplamda 7 kitap okumuşum. Ağustos ayına J.K. Rowling’in Boş Koltuk eseri ile başlarken ardından ilk Agahta Christie eseri  olan Ölüm Sessiz Geldi’yi okudum.

 

            Ağustos ayının üçüncü kitabı ise Simyacı romanı oldu. Kitabın özetini de çıkardığım için biraz uzun bir okuma oldu böylesine kısa bir kitap adına. Sonrasında bence önemli bir eser olan Çizgili Pijamalı Çocuk okumasını yaptım, ardından da Ursula K. Le Gulin’in Yerdeniz Serisi’nin ikinci kitabı olan Atuan Mezarları’nı okudum.

           

Ayın son haftasına ise İskender Pala’dan Kitab-ı Aşk okumasını ve Arsen Lupen okumalarını yaparak ayı tamamlamış oldum.

 


Bu ay daha önceden instagram hesabımdan da belirttiğim gibi Netflix’de S.W.A.T dizisini izliyorum. İlerleyen günlerde yorumunu sizlerle paylaşmayı düşünüyorum zaman bulup yazabilirsem. Dizi de ilk sezon sona erdi. Sezon sezon değerlendirme yapmayı planlıyorum.

 

Bu arada Ağustos ayı adına benim için önemli bir diğer nokta ise diyette üçüncü ayımı tamamlamış oldum. Gerçekten kendi adıma güzel ilerlemeler kaydettim. Ayrıntılar yine uzun bir yazı ile karşınıza gelecek inşallah.

 

Sizler neler yaptınız Ağustos ayında? Yorumlarda benimle paylaşırsanız sevinirim.

Blogger tarafından desteklenmektedir.