20: KİTAP YORUMU: Ve Geri Kalan Her Şey - Pucca Günlük 2. Kitap

Pazartesi, Kasım 30, 2015

Ve Geri Kalan Her Şey - Pucca Günlük 2. Kitap

Yazar: Pucca
Yayınevi : Okuyan Us Yayınları

Türkiye'de blog denince akla ilk onun ismi geldi. Birçok insanın blog açma nedeni olurken, onu okuyan herkesin bazen dert ortağı, bazen de en çok güldüğü arkadaşı oldu. Kendine bestseller yazarların arasında sağlam bir yer edinen Pucca, maceralarına devam ediyor.
İlk kitabı "Küçük Aptalın Büyük Dünyası", "blog" nedir bilen bilmeyen herkesin tatil çantasındaki yerini aldı. Pucca, ünlü - ünsüz, onu okuyan herkesi kendisine hayran bıraktı. Yazdıklarını okuyan onunla birlikte öfkelendi, onunla birlikte ağladı, onun şapşallıklarına karnı ağrıyana kadar güldü.
Okurlar, aylarca hikayenin devamını bekledi, Pucca ise hep bir mutlu sonu...
Şimdi zamanı geldi, Pucca, merakla beklenen ikinci kitabı
"Pucca Günlük ve Geri Kalan Her Şey" le aramızda!



Sayfa Sayısı: 424
Baskı Yılı: 2012

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan herkese merhabalar…

PuCCA Günlük serisinin ikinci kitabı olan “Ve Geri Kalan Her Şey” ile sizlerleyim. Seriye son hız devam ediyorum…

Öncelikle şunu söylemem lazım serinin ilk kitabı ile ikinci kitap arasında yapılan değerlendirmelerde ilkine göre bunun daha durgun ve daha sıradan olduğu yönünde bazı eleştiriler olsa da bence ikinci kitap serinin zirvesi konumunda (İlk iki kitap dahilinde yapılan bir yorum)

“Ve Geri Kalan Her Şey” de daha duygusal bir hava olduğu izlemine kapıldım. Rabia’nın abisini anlattığı bölüm ve PuCCa’nın annesinin evden ayrılışını anlattığı bölümler beni oldukça etkiledi. Hatta şunu söylemekte sanırım herhangi bir sıkıntı yoktur bir ara gerçekten gözümden yaş geldi.

Spoiler vermek gibi olmasın ama Rabia ile yaşadıklarını anlattığı bölümde gerçekten PuCCa’nın anlattıklarını birebir yaşadım gibi geldi. Hani gerçek olmadığını bildiğiniz ancak inatla gerçek olmasını istediğiniz şeyler vardır ya PuCCa bunu çok güzel anlatmış. Ve sonunda bir trajedi ile birlikte gerçekler insanın yüzüne vurulur.

Annesinin evi terk ettiğini anlattığı bölümse az önce söylediğim gibi gözümden yaş getiren bölüm oldu. Sanırım bir çocuğun yaşayabileceği en büyük travma bu olmalı. Fazla detay vermeyim ama kitabın aklınızda kalacak ciddi bir bölümü ve PuCCa’nın acısını hissedebiliyorsunuz.

Birde doğum günü olayı var kitap içerisinde. Hangimiz böle bir olay yaşamadık ki çocukken diye düşündüm okurken. Tutulmayan sözlerin bekleyenleri olmak zor olsa da bu tecrübeyi yaşadık hepimiz.

Sanırım okudukça PuCCa’yı sevmeye başladım. Başlarda saçma sapan kız hikayelerinden biri diye düşünüyordum ama kalemi gerçekten sizi etkiliyor. Bazen kahkahalar atıyorsunuz ki; ben çalışırken kitap okuduğum için (İşim biraz buna uygun) “Bu deli neye gülüyor ?” diyebilir etrafınızdakiler. Hüzünlenilen bölümlerde şükür ki evde okuyordum J

PuCCa serisine yapılan eleştirilerin gerçeklik payını değerlendirmek bana düşmez ancak şu kadar söyleyeyim; okumadan kitaplar hakkında fikir yürütmeyin derim. Evet size hayatın sırrını veren bir kitap değil ancak PuCCa’nın da böyle bir amacı olduğu kanısında değilim.

Ve sonuç olarak ben merakla okumaya devam edeceğim. Sizinde okumanızı tavsiye ederim. En azından güzel vakit geçirilebilecek bir eser.

SEÇTİĞİM SÖZLER



  • Ben kendimi hiç sevmemişim demek ki, belki de en baştan sorun sadece buydu. (Sayfa 113)
  • Sonra aslında bu camiinin benim eğlenmem dışında bambaşka bir şey için var olduğunu hatırladım. Burada Allah’a yakındım, okulun müdür odası gibi bir yer… (Sayfa 131)
  • Öyle iki yüzlü bir toplumda yaşıyoruz ki aslında, evlenmek isteyen kadınları kezbanlıkla suçlayıp, evlenmeden birlikte yaşayanları orospulukla suçluyoruz. (Sayfa 157)
  • Çok güzel bir hayatı olsun diye o kadar içten diledim ki, çayın demini çektiğini bile fark etmedim. (Sayfa 213)
  • En güzel filmler akşamüstlerinde biter… (Sayfa 232)
  • Şu Facebook’un gizli profil olayına da kafam girsin ayrıca, ulan sadece eski sevgililere bakmaya yayan bir sosyal medya aracısın, kendine gizli profil diye bir halt koymak neyine… (Sayfa 340)
  • Büyümek ne diye sorsan, sanırım bunu derim, uyumadan önce kurduğun hayallerin sorunlara dönüşmesi… (Sayfa 354)

DİĞER YORUMLAR

SERİNİN DİĞER KİTAP YORUMLARI


19: KİTAP YORUMU: Yol Ayrımı

Cuma, Kasım 27, 2015

Yol Ayrımı

Yazar: Kemal Tahir
Yayınevi : İthaki Yayınları

Kâmil Bey de Anadolu'da serbesttir artık ... Türkiye'yi
kuşatan bir "serbest"lik rüzgarı esmeye başlar zamanla.
Bu serbestlik, değişen ya da değişmiş gibi görünen
insanların maskelerini birer birer düşürürken,
İstanbul'da hayat giderek zorlaşır. Kâmil Bey, yıllardır
özlemini duyduğu biricik kızı Ayşe'ye kavuşmaya
çalışırken, Kurtuluş Savaşı'nda yüz binlerce insanın
kanıyla kurtulan vatan, artık demokrasi mücadelesi
vermektedir. Serbest Fırka'nın kuruluşu, Darülfünun'da
meydana gelen ayaklanmalar, İstanbul sokakları ve
tarihin derinliğinde kalan ayrıntılar...

"Yol Ayrımı", savaştan zaferle çıkmış bir milletin
demokrasi yolunda attığı bebek adımlarının izdüşümlerini
aktarıyor okura.

Sayfa Sayısı: 496
Baskı Yılı: 2005

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan herkese merhabalar…

Uzun zamandır bir Türk Klasiği ile karşınıza gelmeyi istiyordum. Son günlerde yeniden moda olan Sebahattin Ali’nin “Kürk Mantolu Madonna” sı kenarda beklerken, Kemal Tahir’in Yol Ayrımı’nı okumaya başladım. Ve iyi ki okumuşum dedim açıkçacı…

Ne yazık ki bu okuduğum ikinci Kemal Tahir romanı. Devlet Ana’yı aramızda okumayan sayılı kişi kalmıştır diye düşünüyorum. İlki buydu. “Yol Ayrımı” ile Kemal Tahir koleksiyonumu ikiye çıkardım şükür…

Gelelim yorumumuza; Yol Ayrımı Cumhuriyet’in nasıl kurulduğunu ve de ilk yıllarda yaşananları öğrenmek isteyenlere bir yol haritası çizebilecek nitelikteki kitaplardan bir tanesi.  Gazeteci Murat etrafında gelişen olaylar çerçevesinde anlatılan konularda bolcu Cumhuriyet tarihi bulunakta.

Serbest Fırka’nın kuruluşu, romanda geçen ismiyle “Gazi Paşa”nın davranışlar, etrafındaki dalkavuklar, vatanseverler, paşanın adından yararlanarak mangırı bulmak isteyenler ve daha nicesi bu romanda…

Kitap tanıtımında Kamil Bey ve kızı Ayşe ön planda olsa da içerikte daha çok Gazeteci Murat’ı görmekteyiz. Özellikle Serbest Fırka’nın kapatıldığında meclisteki izlenimlerini anlattığı bölüm ile Doktor Münir Bey’in Osmanlı İmparatorluğu ile Cumhuriyet hakkında söyledikleri kafanızda küçük soru işaretleri bırakacak nitelikte.

Neticede edebiyatımızın ciddi eserlerinden biri olduğuna kanaat getirdiğim Yol Ayrımı’nı okumanızı şiddetle tavsiye etmekteyim. Dil olarak sizi biraz yorsa da sadece kitap okumuş olmayacak yaşadığınız devletin geçmişine ilişkin bilgilerinizi de tazeleyeceksiniz.

SEÇTİĞİM SÖZLER


  • Medrese kapatmak devriminden sonra, nice nice devrimler ardı ardına sökün etmekte, çünkü devrimdir, bir kez sustasından boşandı mı, koca Tanrı beterinden saklasın, zapt olmaktan çıkar. (Sayfa 98)
  • Para kazanmak için tek sermayeleri de nüfusları idi. (Sayfa 108)
  • Hürriyetin kötülüğü, kullanmayı beceremeyenler içindir. (Sayfa 113)
  • Kararında içildi mi zarar vermez içkiler… Bizde karar marar kalmadı. (Sayfa 167)
  • Yalnız 14 yaşındaki kızlar mı alıklık eder? Koskocaman, şaçlı sakallı adamlar da alıklık ederler bol, bol… )Sayfa 275
  • Türk’ün bilmediği aş, ya diş ağrıtır, ya baş! (Sayfa 275)
  • Her ölüm bizden bir şey alır götürür derler ya… Sanmam. Her ölüm galiba gidenlerden bir şey bırakıyor!


1 FİLM YORUMU : Ali Baba ve 7 Cüceler

Çarşamba, Kasım 25, 2015

Ali Baba ve 7 Cüceler

Vizyon Tarihi: 13 Kasım 2015 (1s 54dk)
Yönetmen:                  Cem Yılmaz
Senarist:                      Cem Yılmaz
Yapımcı:                     Cem Yılmaz, Muzaffer Yıldırım
Oyuncular:                  Cem Yılmaz, Irina Ivkina, Çetin Altay, Zafer Algöz, Yavor Baharov, Can Yılmaz, Fevzi Gökçe, Yosi Mizrahi, Bahtiyar Engin, Fahradin Fahradinov, Mariya Anastasyeva, Duygu Bal
Tür:                             Komedi , Aksiyon
Ülke:                           Türkiye

FİLMİN KONUSU


Ali Şenay ve kayınbiraderi İlber, bahçe süsü olarak cüceler tasarlayıp satan iki "iş adamıdır." İç pazardaki girişimlerinde başarısız olup, Şenay Cüccaciye markası atında kurumsallaşıp yurt dışına açılmak isteyen ikili, soluğu Sofya'da düzenlenen bir bahçe fuarında alırlar. Tamamen tesadüf bir yanlış anlaşılma sonucu büyük mafya lideri Boris Mancov'un adamlarına bulaşan Şenay ve İlber, kendilerini kedi-fare oyununu andıran bir insan avının göbeğinde bulurlar! Karşılarına çıkan Tayanç Pakça, Veronika ve Kenan Memedov gibi nev-i şahsına münhasır karakterlerle maceraları da renklenecektir...
Oyuncu ve komedyen Cem Yılmaz filmografisinin hem yazıp hem yönettiği 4. film olma özelliğindeki  Ali Baba ve 7 Cüceler'de seyirciyi yine ilginç bir hikaye bekliyor. Filmin oyuncu kadrosunda Yılmaz'a Zafer Algöz, Yosi Mizrahi, Bahtiyar Engin, Çetin Altay, Irina Ivkina eşlik ediyor.

FİLM YORUMU


Cahil Okur’dan herkese merhabalar. İlk film yorumum ile sizlerleyim. Bundan sonraki süreçte size izlemiş olduğum filmlerden de kısa kısa bahsetme kararı aldım. Ve ilk film yorumum; “Ali Baba ve 7 Cüceler” sizlerle…

Bir Cem Yılmaz filminden ne beklersiniz? Bol kahkaha, alışılmışın dışında espriler, yerinde ve zamanında kullanılmış argolar… Tüm bunlar Ali Baba ve 7 Cüceler filminde “YOK”. Yanlış duymadınız maalesef bir Cem Yılmaz filminin bu denli kötü olabileceği hiç aklıma gelmezdi.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki filmin en can alıcı noktaları, fragmanda izlediğiniz kısımlar. Ancak film seyri içerisinde ne yazık ki fragmandaki kadar güldürmüyor. Filmin sizde bıraktığı izlenim “Bir şeyler eksik ama ne?” oluyor.



Film kadrosunun kısıtlı olmasının bunda etkili olduğu kanısındayım. Zafer Algöz’ün canlandırdığı Kenan Memedov karakterinin daha çok bölümde yer almasını bekliyordum film öncesi. Belki de beni en çok hayal kırıklığına uğratan bu oldu. Ancak Memedov’u kısıtlı ve kısır sahnelerde gördük.

Cem Yılmaz’ın canlandırdığı Boris Mancov karakterinin isminin sıklıkla Barış Manço ile karıştırılma durumu bir süre sonra komikliğini kaybederek itici olmaya başlıyor. Ali Şenay karakteri ise bir “Arif” değil ne yazık ki…

Irina Ivkina’nın canlandırdığı Veronika karakteri ise bir kadın teması olmanın ötesine gidemiyor ve filme kattığı artı maalesef yok.

Neticede film Cem Yılmaz çıtasının ne yazık ki çok çok altında bana göre. Muhakkak ki içinizde filmi izlemeleri ardından beni eleştirenler olacaktır ancak ben diğer Cem Yılmaz filmlerinden ve de tek kişilik gösterilerinden aldığım keyfi Ali Baba ve 7 Cüceler’den alamadım.


Bol kahkahalı bir film izleme planınız var ise şimdilik Ali Baba ve 7 Cüceler ilk hedefiniz olmasın derim. Bu bir izleyen yorumudur acizane…  

FRAGMAN




18: KİTAP YORUMU: Küçük Aptalın Büyük Dünyası - Pucca Günlük 1. Kitap

Perşembe, Kasım 19, 2015
Küçük Aptalın Büyük Dünyası - Pucca Günlük 1. Kitap

Yazar: Pucca
Yayınevi : Okuyan Us Yayınları

“Tek istediğim, battaniyenin altında film çekeceğim değil, film izleyeceğim bir adamdı.”

Sanal dünyanın merak edilen ünlüleri raflarda yerini alıyor. Dizüstü Edebiyat Dizisi başlıyor. İlk kitap çılgınlar gibi takip edilen, Türkiye'de en fazla izleyicisi olan kişisel blog'un yazarı Pucca. Herkes onu ve yazacağı kitabı merak ediyordu.

“Aynaya son kez baktım, ‘Kızım PuCCa, Allah kahretsin seni, çok harikasın lan sen!' dedim.”

PuCCa çok ayıp!
PuCCa çok komik!
PuCCa âşık!
PuCCa beter bişi!

Ve sonunda, paparazziler peşinde koşmadığı halde her şeyi anlattı…

“PuCCa, aferin, iyi b*k yedin!”

Sayfa Sayısı: 368
Baskı Yılı: 2012

KİTAP YORUMU

Cahil Okur’dan herkese merhabalar…

Bugün sizlerle oldukça ön yargılarla başladığım ancak sonradan okumaktan zevk aldığım bir kitapla karşınızdayım. Kendisi de bir blog yazarı olan PuCCa’nın “Küçük aptalın büyük dünyası” kitabı az önce bitti.

Kitabı okumadan önce kitap hakkında yaptığım sohbetlerde; “O kız kitabı ya sen ne yapacaksın?” ya da “Kızın tek amacı evlilik ve oldukça argo yazılar yazmış” gibi yorumlarla karşılaştım. Açıkçası söylenilenler bir anlamda gerçekte olsa da, PuCCA’nın yazdıklarını tam anlamıyla kavrayamamışlar ya da görmek istememişler gibi geldi bana kitap bitince.

Elbette kitabın aşırı cinsel içerikli oluşu biraz tepki çekmesine neden olsa da PuCCa’nın da kitapta bahsettiği gibi normal yaşantıda toplumun yüzde 90’ının aklı zaten sürekli orada değil mi? Bunu inkar etmek ne yazık ki sadece toplumsal baskıdan kaynaklı bir durum.

Kitabın edebi anlamda katkısı tartışılabilir olsa da anlattıklarını ya yaşadınız ya duydunuz ya da şahit oldunuz diyebilirim. Gündelik yaşantı içerisinde sürekli şahit olduğunuz konuları PuCCa sizin göremediğiniz noktalardan size sunmakta.

Kitabın konusu en spoiler içermeyen anlatımıyla PuCCa’nın başından geçenler olarak yorumlayabiliriz. Orta ölçekli her Türk kızının başına gelen olaylar dizisi. Ancak öyle kendine bağımlı hale getiren bir anlatım varken, bazen PuCCa’ya üzülüyor, bazen de kitabı okurken garip gülme krizlerine girebileceğiniz için etrafınızdan deli damgası yiyebilirsiniz.

He bu arada “Ben erkeğim, bana ne kızın düşündüklerinden ya da yaşantısından… Ben empati falan yapamam elin karısıyla” diyorsanız, çok şey kaçırırsınız diyeyim beyler. Kitabı okurken birçok kendi mazimle karşılaştırıp; “Vay arkadaş demek bu hareketlerin anlamı buymuş” dediğim durumlarla karşılaştım.

Kitabın yazım dili ise oldukça basit ve anlaşılır. Bu anlamda da benden artı puan aldı diyebilirim. Kitaba ön yargılı olarak başlasam da şu anda kalan kitapları okumak için sabırsızlanıyorum. Hala okumamışsanız alın okuyun derim. Hiçbir kitabın cinsiyeti yoktur bana göre, bu kitabında cinsiyeti yok emin olun. 

Ya geçmişinizi tazelersiniz, ya da karşınızdakini daha iyi anlamanızı sağlar. Okuyun hiçbirşey kaybetmezsiniz. 


SEÇTİĞİM SÖZLER

  • “Bim bam bom çok şükür dostlar, benimde artık bir sevgilim var.” Ay bu şarkı da tam bir abazan şarkısı… Kırk yıl  sonra sevgili yapmış bunu da utanmamış şarkısını bestelemiş. (Sayfa 66)
  • Ne zaman çetele tutulur, o zaman anlaşılır alışverişin bittiği. (Sayfa 72)
  • İnan bana dürüstlük dediğin şey, her bokta işe yaramaz. (Sayfa 100)
  • Bir insanı kaybettiğini anladığında her şeyiyle iyi olarak aklına kazınıyor. Ve ancak kaybettiğinde, her yapılana bir bahane bulabiliyorsun.. (Sayfa 240)
  • Dahi anlamındaki “de” gibiyim yemin ederim, bir kelimenin bile anlamını değiştiremeyecek kadar salağım. (Sayfa 357)

DİĞER YORUMLAR

 Gül'ün Kitaplığı'nın Yorumu



Çekiliş sonuçlandı...

Çarşamba, Kasım 18, 2015
Cahil Okur'dan herkese merhabalar...

Bildiğiniz gibi geçtiğimiz aylarda verdiğim ara öncesinde bir çekiliş yapmaya karar vermiş ancak neticelendirememiştim. Bu nedenle katılım süresini uzatarak çekilişi yeniden yapma kararı almıştım.

Dün katılımlar son bulmuştu. Ne yazık ki istediği gibi bir katılım olmadı ancak yinede önem verip bu çekilişe dahil olan arkadaşlara teşekkür ederim.

Gelelim şimdi sonuçlara; dediğim gibi çekilişe sadece iki arkadaşım iştirak etti ve bunlar Şule Uzundere ile Meral Kuş. Meral Hanım'ın diğer şartları da yerine getirerek toplamda 5 çekiliş hakkı ile dahil oldu.
Sonuçlar aşağıdadır....



Kazanan arkadaşımızın önümüzdeki 24 saat içerisinde cahilokur@gmail.com adresine adresini ve iletişim numarasını mail olarak atması gerekmektedir. 

Umarım ilerleyen günlerde daha bol katılımlı bir çekiliş gerçekleştirebiliriz. 


17: KİTAP YORUMU: Ejderha Dövmeli Kız - Millennium #1

Salı, Kasım 17, 2015

Ejderha Dövmeli Kız


Yazar: Stieg Larsson
Çevirmen: Ali Arda
Yayınevi : Pegasus

41 ülkede rekor satış yapan kitaplarının başarısını göremeden 50 yaşında hayata veda eden İsveçli gazeteci Stieg Larsson'un zihne kazınacak sahneler, çarpıcı ve canlı karakterler, okurları adeta yerlerine çivileyecek sürükleyici bir kurgu ile her sayfasını ağır ağır ve dokuyarak yazdığı Millennium serisinin ilk kitabı Ejderha Dövmeli Kız'ı okuduktan sonra, Gefle Dagblad gibi 'bundan daha iyisi yapılamaz' diyebilirsiniz. Ama bu erken bir karar olabilir. Son sözü söylemeden ikincisini beklemenizi tavsiye ederiz.

"Olağanüstü… Okuyucular kitabı okurken yerlerinden bile kıpırdayamayacak."
-SUNDAY TIMES

"Bu kitabı okumaya başladığınızda, ilk adımı hiç atmamış olmayı dileyeceksiniz. Çevreniz kararacak ve kendinizi öykünün içinde bulacaksınız…"
-BILD AM SONNTAG

"Bu kitap kendisi için söylenen her bir övgü sözcüğünü hak ediyor… Üçlemenin geri kalan iki kitabı bunun yarısı kadar bile iyi olsa, Larsson bize müthiş bir miras bırakmış olacak."
-SHARON WHEELER

"Larsson'un bu kitabı saatli bir bomba gibi..."
-BOB CORNWELL

"Hipnotize edici."
-USA TODAY

"Tam bir dinamit."
-LIZ SMITH

"Çılgınca… Müthiş bir gerilim."
-THE WASHINGTON POST

"Büyük bir açlıkla okunacaktır…"
-OBSERVER

"Larsson'un kitapları hayatımız için bir tehlike oluşturuyor. Parklar okuyucularla tıka basa dolacak, çalışma dünyası altüst olacaktır. Bütün bunların nedeni hiç kimsenin kitabı elinden bırakamamasıdır."
-BAMS

Sayfa Sayısı: 648
Baskı Yılı: 2014

KİTAP YORUMU


Herkese Cahil Okur’dan merhabalar…

Millennium Serisi çıkalı bir hayli zaman oldu, ancak benim henüz ilgi alanıma girmesi nedeniyle ilk kitabı yeni bitirdim. İlk kitap hepinizin bildiği gibi Ejderha Dövmeli Kız.
Kitabın ilk sayfalarında, ki bu takriben ilk 100 sayfa kadarı, sizi kendine çekmediğini gerçeğini kabul etmek gerekiyor. Ancak yeterli sabrınız varsa meyvesini alacağınızdan eminim.

Mesleğimin de etkisi ile birlikte Mikael Blomkvist’in favori karakterim olduğunu söylemem gerekiyor sanırım.  Lisbeth Salander da elbette can alacı karakterlerden bir tanesi. Yaşlı kurt Henrik Vanger ise kötü listemde yer almakta…

Kitabın konusuna girip henüz okumamış olanların (Kaldı mı bilmiyorum ama…) heveslerinin kaçmasını istemiyorum. Genel olarak konu üzerinde bir değerlendirme yapmak gerekirse; bazı noktalarda kitabın sonunu veyahut olayların gidişatını tahmin edebilseniz de etkileyici bir anlatım nedeniyle elinizden düşürmeyeceğiniz bir kitap olacağına eminim. Konu sizi kendine çekmekte oldukça başarılı. Anlatım esnasındaki özellikle Lisbeth Salander’in olduğu bölümlerdeki bazı cinsel içerikli paragrafların beni rahatsız ettiğinin de altını çizmem gerekiyor.

Kitap okuduğum sırada aklımdan geçen bir diğer düşünce ise Ejderha Dövmeli Kız’da geçen olaylar ve Lisbeth ile Mikael’in bu olayları çözmek için uğraşları bana Sherlock Holmes ve Dr. Watson’ı hatırlattı. Her iki ikilinin de beraber yaptıkları işlere hayran kaldığımı belirtmem gerekiyor.

Kitabın birde film uyarlaması olduğunu biliyorsunuzdur. Kitabı okurken gözümde canlandırdığım karakterlerle, filmde gördüğüm karakterlerin birbirleri ile alakası olmaması beni şaşırtmadı açıkcası. Her kitap uyarlamasında aynı sıkıntıları yaşıyorum. Sanırım sinematik bir gözüm yok :D

Son olarak da şunu söyleyerek değerlendirmeme son vereyim; kitabın baskı kalitesini ne yazık ki beğenmedim. İçersindeki İngilizce bölümler, ki bu tip bölümleri hiçbir kitapta tasvip etmedim, beni biraz rahatsız etti. Yine de heyecanı ve bilmeceleri seven okurların mutlaka edinip okuması gereken bir kitap diye düşünüyorum.

NOT: Kitap Çiko’ya aitti. Kendisi böle kitaplar okumaz aslında. Bunları da gaza gelip almış ve okumamış söylediğine göre… :D


SEÇTİĞİM SÖZLER


  • Aldığı İslami terbiyeyi düşündü, dışlanmışlara yardım etmek tanrısal bir görevdi. (Sayfa 51) 
  • Henrik Vanger – Sana parayla asla satın alamayacağın bir şeyi verebilirim. Sana Hans – Erik Wenneström’ü verebilirim. Bu sırrı çöz, o zaman mahkemede aldığın yenilgiyi yılın röportajına dönüştürebilirsin. (Sayfa 138)
  • Lisbeth: İnsanların her zaman bir sırrı vardır. Önemli olan bunların ne olduğunu ortaya çıkarmaktır. (Sayfa 146)
  • Henrik Vanger: Akrabalığın sevginin garantisi olmadığını keşfettim. (Sayfa 154)
  • Henrik Vanger: Kaybedeceğin kesinken asla savaşa girme. (Sayfa 178)
  • Henrik Vanger: Neticede, kardeşlerimin üçü, başka alanlarda ne kadar sağlıklılardı bilemem ama politik anlamda hastaydılar. (Sayfa 200)
  • Lisbeth: Geriye bir tek her zaman yaptığını yapmak kalmıştı; işi kendinin üstlenmesi ve kendi sorununu kendisinin çözmesi. Bu kesinlikle tek alternatifti. Yani Bjurman’ın sonu hayırlı olmayacaktı. (Sayfa 265)
  • Lisbeth: Bilgi iktidardır. (Sayfa 367)
  • Albay Adolfsson: Düşmanın silahının ne kadar iyi olduğunun önemi yok. Seni göremezse vuramaz. (Sayfa 459)
  • Martin Vanger: Ölüm, misafirliğin sonu oluyor. (Sayfa 499)


DİĞER YORUMLAR

Janewampirob'un Yorumu
Beyaz Kitaplık'ın Yorumu
Kitap Kurdunun Kitaplığı'nın Yorumu


16: KİTAP YORUMU: Aylak Adam

Çarşamba, Kasım 11, 2015

 

Aylak Adam


Yazar: Yusuf Atılgan
Yayınevi : Yapı Kredi Yayınları

Her şeye "karşı" duran, "karşı" çıkan, "karşı" olan bir adam... Aylak Adam... Bir adı bile yok. "C." diyor Yusuf Atılgan kısaca.

İnsan her şeye bunca "karşı"yken kendine de "karşı" olmadan nasıl sürdürülebiler bir "karşı" yaşamı?

C., sıradanlığa, tekdüzeliğe, alışılmışın kolaycılığına hiç mi hiç katlanamıyor. Hem farklıyı, hem doğru olanı arıyor. Çabasının boşuna olduğunun da farkında üstelik.

Zor bir karakter, zor bir yaşam, yalın bir roman.

Sayfa Sayısı: 164
Baskı Yılı: 2015
Dili: Türkçe

KİTAP YORUMU

 

Cahil Okur’dan herkese merhabalar…
 Kayb-ı Kelam’ın yapmış olduğu çekilişte kazandığım kitapların ikincisi ile karşınızdayım. Daha önce hiç tanımadığım bir yazarın kitabı bu. Yusuf Atılgan aslen Manisalı bir yazarımız ve benim hemşerim oluyor. Kendisiyle bu kitap ile tanıştım ve tanıştığıma da çokça memnun oldum.
Lafı fazla uzatmadan hemen kitap hakkındaki görüşlerime geçmek istiyorum. Bildiğiniz gibi Amok Koşucusu’nu okurken oldukça zorlanmıştım. Bu zorlanma türü sevmememden değil de daha çok kitabın derinliğinden kaynaklanmaktaydı. Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam eseir de aynı derinliğe sahip olduğuna inandığım bir kitap.Adını bile bilmediğimiz C’nin toplum hakkındaki sorgulamaları sizi gerçekten düşünmeye itiyor. Gerçekten de bir çok öngörüsüne katılmamak elde değil. Sırf “Başkaları ne der?” diye yapmak isteyip de yapamadığınız neler var? Sırf başkalarının ahlak kurallarına uymadığınız için kaç kere dışlandınız?
Aslında düşündüğünüzde Aylak bir adam olmanın o kadarda kötü olmadığı kanısına varıyorsunuz. Ancak netice de aylak adam olmanız sizinde C gibi “kafasını  sıyırmış bir meczup” görünümüne bürünmenize neden olabilir.
Konu ve anlatım tarzıyla oldukça beğendiğim bir eser oldu Aylak Adam ancak ne yazık ki sonunda bir boşluk hissine kapıldım. “Bu muydu?” dedim içimden elbette sonrasında sırf bizim ön yargılarımız sebebiyle mutlu son olmaması gerektiği kanısına vardım.
Aylak Adam’ı alın ve okuyun, emin olun sizden bir parça muhakkak bulacaksınız.

 

SEÇTİĞİM SÖZLER

·         Yoksa her şey ben olmadığım zaman, benim olmadığım yerlerde mi oluyordu? (Sayfa 11)
·         Bir yazarın dediği gibi: “Kadınsız hikaye tuzsuz aşa benzer” (Sayfa 25)
·         Kadınların neden evlendiklerini anlayabiliyorum: “Yalnız kalabilmek için” (Sayfa 35)
·         Yaşamanı9n amacı alışkanlıktı. (Sayfa 41)
·         Bu kelimenin harfleri ile başkası da yapılabilir. (Sayfa 42)
·         - Galiba sizi anlıyorum
-          Yanılıyorsun “Siz” anlanamaz, “sen” anlanır. (Sayfa 61)
·         Anlıyorsun ya turist! Bir yakışmama, iğretilik duygusu… (Sayfa 104)
·         Aynı anda ortak duygula ancak iki etin birbirine dokunmasıyla başlıyor. (Sayfa 112)
·         Sus bağırma! Sonra böyle olduğuna inanırız. İnsanlar haksızken daha çok bağırırlar. (Sayfa 132)

 

 

DİĞER YORUMLAR

Tadı Damağımda'nın yorumu
Kitap Gurmesi'nin yorumu
Beyaz Kitaplık'ın yorumu


15: KİTAP YORUMU: Kuralsız

Salı, Kasım 10, 2015

Kuralsız

en çok okunana kitaplar listesi


Yazar: Veronica Roth
Çevirmen: Uğur Mehter
Yayınevi : Artemis Yayınları


Tek Bir Seçim
Fedakarlık gerektirir
Tek bir fedakarlık
Kayıp getirir
Tek bir kayıp
Sorumluluk haline gelir
Tek bir sorumluluk
Savaş demektir
Tek bir seçim
Seni yok edebilir

Her seçimin bir sonucu vardır. Tris sevdiklerini -ve kendini- kurtarmak zorunda. Üzüntü, fedakarlık, kimlik, bağlılık, kurallar ve aşkla ilgili sorunlarla boğuşurken bu hiç de kolay olmayacak. Üstelik savaş başlıyor ve herkes tarafını seçmek durumunda. Ancak geri dönüşü olmayan bir yola giriyorsan, zafer getireceğini umduğun seçim, tüm hayatını altüst edebilir.
(Tanıtım Bülteninden)

İnce Kapak:
Sayfa Sayısı: 516
Baskı Yılı: 2015


KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan herkese merhabalar…

Uzun bir aradan sonra tekrardan sizlerleyim. Uyumsuz serisinin ikinci kitabı olan Kuralsız bitti. Uyumsuz’da başlayan serüven Kuralsız ile devam ediyor.
Savaş kızışmakta ve saflar giderek değişiyor. Tris’in uyumsuz olduğu artık herkes tarafından bilinmekte bu bazen coşkuyla karşılanmasına bazense istenmeyen kişi olmasına neden olmakta. Ancak Tris’in tek düşüncesi annesi ve babasının boşuna ölmediğini kanıtlamak. Zaman zaman bu düşünceden uzaklaşsa da kitabın sonlarına doğru mücadeleye devam etmesi gerektiğine karar veriyor.
Aksiyon severlere bir müjde ilk kitapta bıraktığınız yerden aksiyon devam ediyor. Hatta giderek arttığını bile söyleyebilirim. Beklenildiği üzere Cesurlar ve Bilgeler iş birliği yapmakta. (Hepsi bu sınıflandırmaya girmese de Bilgeliği temsil eden mavi kolluklu cesurların çoğunlukta olduğunu belirtmek gerekiyor.)
Kuralsız, Kitap Yorumları, en çok okunana kitaplar listesi
Ancak kitabın eksi yanları olduğunu ya da beni sıkan taraflarını da dile getirmem lazım; Tris ve Tobias arasındaki çekişmelerin yoğunluk kazandığı sayfaları okurken sıkıldığımı belirtmeliyim. Ayrıca hain Cesurların liderlerinden biri olan Eric’in sonu hiçte beklediğim gibi olmadı. Karakter bu kadar büyütülmüşken daha farklı bir son olabilirdi diye düşünmeden edemedim kendimi.
Tobias ve annesi hakkındaki bilinmezlik bu kitapta da devam ediyor ancak kitabın sonundaki sürpriz sonunda durum ne olur tam emin değilim.
Son demişken şunu söylemeden edemeyeceğim; ne yazık ki tahmin ettiğim bir düzlemde kitap ilerliyor. Bundan sonrası ile ilgili kitabı okumadan bazı fikirlerim var ancak sizlerle paylaşmayacağım. Üçlemenin son kitabı ardından genel bir değerlendirme yaparız belki. Şimdilik sadece şunu söyleyeyim kafamda genel kanıda olduğu gibi sürekli Açlık Oyunları ile Uyumsuz serisini karşılaştırıyorum. Ve evet birbirlerine çok benziyorlar…
Şimdilik bu kadar, bundan sonraki bölümler spoiler içerebilmektedir. Okumadan dikkate almanızı öneririm.

SEÇTİĞİM SÖZLER


  • Tris: Gerçekler planları değiştirir. (Sayfa 32)
  • Tris: Ona ihtiyacım olduğunu söyleyemem. Ona muhtaç olamam., bu kadar net. Birbirimize muhtaç olmamalıyız çükü bu savaşta kimin ölüp kimin kalacağını bilemeyiz. (Sayfa 158)
  • Lynn: İstediğin kadar birine cesur olmayı öğret, başa gelmedikçe o kişinin neler yapacağını asla bilemezsin. (Sayfa 165)
  • Tris: (Babam) Bana her şeyin doğru bir yolu olduğunu, bu yolun ne olduğunu bulmaya çalışmam gerektiğini söylemişti. (Sayfa 262)
  • - Tris: Ben önemli falan değilim, Herkes ben olmadan da yaşayabilir.
- Tobias: Herkesten bana ne! Ben nasıl yaşayacağım? (Sayfa 300)
  • Tris:  Bir yerlerde okumuştum; Ağlamak bilimsel açıklamalara meydan okuyan bir şeymiş. Gözyaşının tek amacı, gözlerin kurumasını önlemek. (Sayfa 329)
  • Tris: Yas, suçluluk duygusu kadar ağır değil ama insandan çok daha fazlasını alıp götürüyor. (Sayfa 363)
  • Tris: Ortak bir düşmanımız olması bizi dost yapar mı? (Sayfa 406)
  • - Fernando: Hadi bakalım Kuralsız!
- Tris: Ne?
      - Fernando: Kuralsız. Bir özel isim.Savaşçı olarak görülmesi gerekmeyen ama kurulu düzen ve otoriteye karşı duran kişi. (Sayfa 440)
  • Tris: Hiç kimseyi tam olarak tanıyamazsınız ama bazen onlara güvenip güvenmemeye karar verirsiniz. (Sayfa 489)
  • Tris: Bazen ezdiğiniz insanlar gün gelir sizden daha güçlü olurlar. (Sayfa 497)


DİĞER YORUMLAR

  •  Tuğçe'nin Kitaplığı yorumu
  • Kitab-ı Sevda'nın yorumu
  • Nora'nın Kitaplığı'nın yorumu 





Serinin Diğer Kitapları Hakkındaki Yorumlarım

Veronica Roth, Uğur Mehter, Artemis Yayınları, Uyumsuz

Tekrardan Merhabalar

Cumartesi, Kasım 07, 2015
Herkese merhaba...

Bendeniz Cahil Okur öncelikle herkesten özür diliyorum. Bazı sıkıntılar nedeniyle son 2 aydır hem kitaplardan hemde blogdan uzak kalmak zorunda kaldım. Geri dönüş bu güne nasipmiş diyelim. Bildiğiniz gibi bir çekiliş yapıyorum son olarak. (Erken bir çekiliş oldu sanırım ki istediğim katılım gerçekleşmedi. :( ) Neyse önemli olan yeniden burada olmak benim için. Çekiliş tarihini uzatma kararı aldım. Önümüzdeki 15 gün içerisinde katılım devam edecek. Sonuçları yine size buradan duyuracağım. Şimdilik tekrardan özür dilerim bu sorumsuz davranışım için. Çekiliş hakkındaki detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz....
Blogger tarafından desteklenmektedir.