22. İzmir Kitap Fuarı

Salı, Mayıs 30, 2017
Cahil Okur’dan herkese merhabalar.



İzmir Kitap Fuarı geçeli bir hayli zaman oldu. Yazı baya bir gecikti elbette. Hem de baya bir gecikti ama buna da şükür : ) Neyse goy goy yapmayı kenara bırakıp hemen anlatmaya başlıyorum.

Fuara gidip gidemeyeceğim oldukça belirsizdi çünkü başımda askerlikle alakalı bir sorun vardı. 1 ay öncesinden Uzun ve Çömez ile anlaşmış olsak da, “Askerlik Yoklaması” ile alakalı bir sıkıntı yaşadığım için durum belirsizliğini son ana kadar korudu. Neyse ki son anda işler yoluna girdi ve fuar için sabah 5:45’te trenle Soma’dan yola çıkabildik. 


Fuar alanına gidene kadar ne yazık ki erken saatte geldiğimizin farkına varamadık elbette. Saat 09:30 civarı alandaydık ve maalesef 11:00’e kadar alanda kapıların açılmasını bekledik. Kuyrukta sıranın bize gelmesi ile sonunda alana giriş yapabildik.

İlk durağımız sahafların olduğu koridor oldu. Elbette ki nedeni Çömez için aradığımız Stephen King kitaplarıydı. Ne yazık ki istediğimiz kalitede kitapları bulamayınca, yayın evlerinin bulunduğu alana geçerek gezmeye başladık.

Alanda yaklaşık olarak 3 saat kadar dolaştık. Farklı yayın evlerine gittik, kitapları inceledik, indirimleri inceledik. Alış veriş yaptık. Lakin en güzel tarafı son anda gerçekleşti diyebilirim. Artık her şeyin sona ermesi ile ve tren saatimizin yaklaşması sebebiyle çıkmayı düşünürken, Çömez; “Bak senin kitap burada” dedi. “Neymiş o?” falan derken bir anda çocukluğumda okuduğum ilk kitap olan “Bilgisayara giren tırtıl”ı gördüm.  


Tabi bu kadarla da kalmadı güzellikler, Hidayet Karakuş hocamda ordaydı ve imza veriyordu. Kendisiyle kısa bir sohbet ettik ve durumu anlattım. Sağ olsun benim için kitabı imzaladı. Biraz sohbet ettik fotoğraf çekildik. Gerçekten fuarın en güzel tarafı buydu benim için.



Sonuç olarak güzel bir fuarı geride bıraktık. Seneye neler olur hiç bilmiyorum ama kesinlikle 23. Kitap Fuarı’nda da orada olacağım. Belki de bu sefer Mavi'm de bize katılır.

Neler Aldım?


Yerdeniz Büyücüsü Serisi
Bilgisayara Giren Tırtıl




Çömez ile girdiğim yarış

Pazartesi, Mayıs 29, 2017
Estikçe, Çömez, Kitap okuma yarışı, J R R Tolkien, Yüzüklerin Efendisi, Stephen King,


Cahil Okur’dan herkese selamlar…
  
Bu gün Çömez ile girdiğimiz bir kitap okuma yarışından bahsetmek için karşınızdayım. Yaklaşık olarak 3 ay kadar önce bu yarışa girmeyi planlamıştık ve başlamıştık da yarışa ama kurallar noktasında ki belirsizlikler nedeniyle bu güne kadar aksadı yazıyı yazmak ve konuyu sizlere duyurmak.

Yukarıda da söylediğim gibi bir kitap okuma yarışı yapıyoruz Çömez ile birlikte. Lakin he yarış gibi bu yarışında bazı kuralları var. İşte o kurallardan bazıları…

1-     Çömez’in okuduğu her 1 sayfaya karşılık benim 3 sayfa okumam gerekiyor. Yani yıl sonunda yarışı kazanmam için Çömez’in okuduğu sayfa sayısından 1 fazla okumalıyım.
2-      Sonraki kuralımız ise kitapların nitelikleri ile alakalı… Çizgi roman, şiir, tiyatro eseri gibi okunması basit kitapları okumaya bir sınırlama getirdik. Bu sınırlamaya göre; yıl sonunda bahsettiğim türdeki kitapların sayısı benim okuduğum kitapların yüzde 25’ini geçemeyecek, Çömez’in ise yüzde 20’den fazla bu kitaplardan okuması yasak. Aksi takdirde bu tip kitaplardan en fazla sayfa sahip olan kitap toplam okuma sayfasından düşülecek.
3-      2. Madde de geçen kitapların yanı sıra sayfa sayısı 150’den az olan tüm kitaplarda gene bu sınırlamaya dahil edildi.
4-      İkimizde birbirimizin okuduğu kitaplardan haberdar olacağız. Ki bunun için bir çizelge ve tablo oluşturdum. İkimizde birbirinin kitaplarını takip ediyoruz.

Ekstra bir değişiklik olmazsa şimdilik kurallarımız bu kadar… Peki her yarışın bir ödülü olur bu yarışın ödülü ise Tolkien’in ölümsüz eseri Yüzüklerin Efendisi’nin tek ciltlik özel baskısı.  Anlayacağınız bu yarışı kesinlikle kazanmam gerekiyor. Aslında ödül için ikimizin de farklı düşünceleri vardı ancak Çömez, Stephen King’in özel imzalı kitabını isteyince, ki kendisi bin 500 lira civarında, bu kitapta karar kıldık.

Gelelim yarıştaki son duruma; şu anda bendeniz 6 bin 173 sayfa okumuş bulunmaktayım. Çömez ise 2 bin 142 sayfa. Lakin onun okuduğu sayfalar 3 ile çarpıldığı için 6 bin 426 sayfa yapıyor ve 253 sayfa önüme geçmiş durumda. Lakin daha önümüzde 7 aylık bir süreç var. Kendime olan güvenim, ben bu işi kesinlikle başaracağım.


Ara ara size yarışımızdan haberdar edeceğim. Sizin de dostlarınızla girdiğiniz bu tür yarışlar var mı? Benimle paylaşırsanız mutlu olurum. 

Çekiliş Sona Erdi

Pazartesi, Mayıs 29, 2017
Estikçe, çekiliş, çekiliş sonuçları, kitap çekilişi,
Cahil Okur’dan herkese selamlar…

Uzun süren çekilişimiz sonunda neticelendi. Öncelikle değer verip çekilişe katılan tüm arkadaşlarıma ayrı ayrı teşekkür ederim. Elbette tüm çekilişler gibi bununda sadece bir kazanını var. Lafı hiç uzatmadan hemen kazananı açıklamak istiyorum ben.

Asil talihlimiz 24 numarayla Rabia Nihal oldu.

Yedek talihli ise 15 numarayla Elif Karakoç

24 Saat içinde Rabia Nihal’in adres bilgileri ve seçtiği kitabı bildiren bir mesaj ile facebook sayfam üzerinden benimle iletişime geçmesini bekliyorum. Aksi takdirde hak Elif Karakoç’a geçecektir.


Talihli takipçim 61. kitap yorumu ile 70. kitap yorumu arasındaki kitaplardan istediğini seçme hakkına sahip. 

70: KİTAP YORUMU : Sır Perdesi Aralanıyor - Kızıl Dosya

Pazar, Mayıs 28, 2017
Kitap Yorumları, Arthur Conan Doyle, Sherlock Holmes, Sır perdesi aralanıyor, Kızıl dosya, A Study in Scarlet, Sakıp Murat Yalçın, Martı Kitapevi, Hikaye (Öykü), Polisiye, Edebiyat

Yazar: Arthur Conan Doyle
Baskı Tarihi: Şubat 2013
Sayfa Sayısı: 192
ISBN: 9786053480808
Orijinal Adı: A Study in Scarlet
Çeviri: Sakıp Murat Yalçın
Yayınevi: Martı Kitabevi
Kitabın Türü: Hikaye (Öykü), Polisiye, Edebiyat

KİTAP HAKKINDA


Dünyanın En Ünlü Hayali Dedektifi Sherlock Holmes'un Okurla Tanıştığı İlk Roman!

En olağan suç genellikle en gizemli olandır.
-Sherlock Holmes-

Keskin zekâsı, kendine özgü yöntemleri ve dikkatleri üzerine çeken karizmasıyla unutulmaz kahramanlar listesinde sağlam bir yer edinen ünlü dedektif Sherlock Holmes'un hem okurla hem de en yakın arkadaşı Dr. Watson'la ilk tanıştığı roman oluşu, bu kitabı ayrıcalıklı kılıyor.

Yayınevimiz tarafından yayımlanan, 5 kitap ve toplam 56 hikâyenin yer aldığı seri dışında; her birinde ayrı bir maceranın anlatıldığı 4 kitaplık yeni serinin "ilk" romanı Kızıl Dosya'yı polisiye severlerin beğenisine sunuyoruz.

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan herkese selamlar…

Sherlock Holmes serisini yine Martı Yayınları’ndan çıkan başka bir seri ile okumuştum. A101’den kapmayalı satışı görünce dayanamayıp almıştım ki konuyla ilgili yazı burada… Lafı uzatmadan hemen yoruma geçiyorum.

İçerik Yorumu

Sir Arthur Conan Doyle’un ölümsüz eseri Sherlock Holmes’un önceki versiyonlara nazaran tek bir hikayesinin yer aldığı Sır Perdesi Aralanıyor / Kızıl Dosya kitabı bana daha doyurucu geldi.  Olayın tüm ayrıntılarını net bir şekilde okuduğum ve gerçekten zevk aldığım bir kitap oldu.

Serinin ilk kitabı olması hasebiyle Sherlock ve Doktor Watson’ın tanışmalarının da konu alınması güzel olmuş. Lakin bu durum aklıma şöyle bir fikir getirdi ki; olayların oluş zamanları Sherlock’un gençlik zamanlarına denk geliyor.

Anlatmaya çalıştığım Martı’nın bir önceki Sherlock Holmes serisindeki Sherlock ile mevcut okuduğum Sherlock Holmes serisindeki Sherlock arasında hissettiğim şudur ki 20 – 25 yaş arasında bir fark mevcut.

Konuya dönecek olursak Sherlock Holmes’un olaylara bakış açısına bir kez daha hayran kaldım. Spoiler vermek istemiyorum ama Sherlock’un yardımcıları olan sokak çocukları ile tanışmakta ayrıca güzel oldu.

Farklı bir şeyler okumak ve bakış açınızı genişletecek bir kitap okumak isterseniz tavsiyem kesinlikle Sherlock Holmes olur.

İçerik Puanım 5 üzerinden 4,9

Yazım Dili Yorumu

Sir Arthur Conan Doyle’un yazımını oldukça beğeniyorum ve severek okuyorum. Çeviri sahibi Sakıp Murat Yalçın’ın da bu noktada hakkını teslim etmek lazım.

Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 4,8

Yapısal Yorum

Martı kalitesi fiyata rağmen bu kitapta da görünmekte. Tasarımda kullanılan Benedict Cumberbatch’in bir satış stratejisi olduğu aşikar lakin benim tercihim kesinlikle Robert Downey Jr. olurdu.

Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 4,7

SEÇTİĞİM SÖZLER


Dahiliğin acı çekmeye sınırsız dayanıklılık olduğunu söylüyorlar  (Sayfa 49)

Hayal gücü olmasa korku da olmazdı.  (Sayfa 66)

Bu dünyada ne yaptığın hiç önemli değil. Önemli olan insanları ne yaptığına inandırman. (Sayfa 187)


İnsanlar arkamdan konuşadursun, ben evimde sandığımdaki parayı izleyerek kendimi alkışlıyorum. (Sayfa 192)

3 Kitap Alış-verişi: A 101 Time!

Cumartesi, Mayıs 27, 2017
Estikçe, Kitap alış-verişi, A101, Sherlock Holmes, Sir Arthur Conan Doyle,
Ramazan Ayı’nın ilk gününde Cahil Okur’dan herkese selamlar…

Kitap alış verişi yazılarını sıkça yazmadığımı biliyorsunuz. Aslında bu furyaya katılmayı sevmiyorum ama severek takip ettiğim birçok blogger arkadaşım gibi bende yazayım istedim ve 2 seneyi geride bırakmamıza rağmen henüz daha 3. alış veriş yazısını sizlerle buluşturmuş durumdayım.

Lafı uzatmanın manası yok hemen asıl konuya geçelim… A101 kampanyalarını ne kadar takip ediyorsunuz bilmiyorum.  Bu konuda ev hanımı olanların daha bilgili olduğuna eminim tabi. Bende arada sırada, genellikle takip ettiğim facebook sayfalarında yazılanları gördükçe A101 kampanyalarından haberdar olan bir adamım

Sondan bir önceki kampanyalarında Sir Arthur Conan Doyle’un ölüm eseri Sherlock Holmes kitaplarını 3.90 gibi çok komik bir rakama satışa sundular. Tabi cahil Okur durur mu? Elbette ki hayır. Hemen gidip kitapları aldım.

Lakin bir aksilik vardı ki; 3. kitap olan “Dehanın Esrarengiz Yüzü”nü bir çok mağazada aramama rağmen bulamadım. Arayışlar devam ederken Çömez kitabı buldu ve aldı. Benim gibi bir Sherlock hayranının değil de onun kitabı bulmuş olması elbette ki beni durdurmadı. Kendisinden kitabı cebren ve hile ele almış bulunmaktayım.

Bu şekilde de 4 kitap şu an elimde bulunuyor. Kendisinin Stephen King hayranı olduğunu burada birçok kez ifade ettim. Şimdi buradan net bir mesaj göndermek istiyorum kendisine sizlerin aracılığıyla; “Kardeşim kitap için teşekkürler :D Geri verir miyim okumaya bile inan bilemiyorum şu an…”


Bu arada kitapların şu an ki satış fiyatları toplamı 40,3 TL, benim ödediğim tutar ise 15,6. Umarım sizlerde bu kitaplara ulaşabilmişsinizdir. 

69: KİTAP YORUMU : Bana Seni Seviyorum Deme Evlen Benimle

Salı, Mayıs 23, 2017
Kitap Yorumları,  Miraç Çağrı Aktaş, Olimpos Yayınları, Roman, Aşk, Edebiyat

Yazar: Miraç Çağrı Aktaş
Baskı Tarihi: Şubat 2016
Sayfa Sayısı: 208
ISBN: 9786059176804
Yayınevi: Olimpos Yayınları
Kitabın Türü: Roman, Aşk, Edebiyat

KİTAP HAKKINDA


Erkek "Seviyorum" der, adam sevdiği kadının tuzlu kahvesini içer. Hayatta birçok kez haksızlığa uğrarız. Lakin öldüreceğini sandığımız hiçbir acıda yılmayız... Herkesin bir hikâyesi vardı. Kimi dile getirmedi acıyan yanlarını. Oturup kâğıda döktü acılarını. Kimi yalnızca sustu, içine ata ata doldu taştı... Yine de tek kelime edemedi. Hayat kimine sevebileceği nice kalpler sundu, kimse sevemedi. Elbet benim de dile getiremediğim acılarım var. Anlatmak istesem, anlatılmaz... Zaten bazı acılar dile getirilemez. Getirilmek istense de kelimeler yetmez... Dilinden seni seviyorum eksik olmayan insanlar zaten sevemez. Aşk hissettirmektir, emektir, bunu kimse bilmez. Dil "seviyorum" dese de, her yürek sevemez.

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan herkese selamlar… Bu gün sırada bekleyen yeni kitap yorumu ile karşınızdayım. Mavi’m ile ortaklaşa okuduğumuz bir kitap ile karşınızdayım yine. Miraç Çağrı Aktaş’ın “Bana Seni Seviyorum Deme Evlen Benimle” kitabıyla…

Bu arada yorum yazarken arkamda heyecanla bekleyen Mavime de buradan tekrar söylemek istiyorum ki ; “O tuzlu kahveyi ben zevkle içerim”… 

İçerik Yorumu


Bana Seni Seviyorum Deme Evlen Benimle kitabında nedense bir şeylerin eksik olduğu hissine kapıldım. Her şey yolunda giderken bir anda her şey ters düz oluyor. Bunu anlamlandıramasam da, kitabın satır aralarında kalan ve altını bolca çizdiğim sözcükler aslında konudan daha önemli bir hal aldı.

Anladığım kadarıyla yazarın fanları da kendisini de bu doğru tespitleri nedeniyle takip etmekte. Yazar hakkında internetteki birkaç küçük araştırma ciddi bir takipçisi olduğunu gördüğümü de belirtmem lazım.

Bu kitabın içerisinde Mavi’m ile birbirimize tuttuğumuz notlar ise her şeyden önemliydi benim için. Anlayacağınız aşk ile okuduğum bir eser oldu. İçerisinde birçok mesajda alındı (Mavi’min altını çizdiği sözler bana birer mesaj niteliğindeydi.)

Yoruma geri dönecek olursak; olay örgüsü bir Türk Filmi’ni aratmayacak nitelikteydi. O kadar beğendiğimi söyleyemem ama dediğim gibi önemli olan, olaylar yaşanırken arada ettiği nokta vuruşa sahip cümlelerdi.

Okunması gerken bir eser olarak nitelendiremesem de okuduğunuzda zevk alacağınız bir eser.

İçerik Puanım 5 üzerinden 4,6

Yazım Dili Yorumu

Miraç Çağrı Aktaş sade ve yalın bir dille yazıyor. Bu da okumanızı gerçekten kolaylaştırıyor ki bence artı bir özellik. Kafa dağıtmak için okunabilecek yazarlardan listesine girmiş durumda şu anda.

Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 4,7

Yapısal Yorum

Olimpos’tan çıkan eserde bu tip kitaplarda sıkça rastladığım resimlerden uzak kalınması güzel olmuş. Bern tasarımı ve yapısal özelliklerini beğendim.

Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 4,6

SEÇTİĞİM SÖZLER


Her yağmurlu akşamın güneşli bir sabahı, her güneşli sabahın da yağmurlu bir akşamı var. Bu yüzden mühim olan tek şey, yol arkadaşın...  (Sayfa 8)

Belki aşk ikiye ayrılırdı. Biri gerçekten hayırlısı, bir diğeri ise en hıyarlısıydı. (Sayfa 10)

İnsanlar sevmek ve sevdiği kadar sevilmek istiyor. Fazlasında gözleri yok (Sayfa 11)

Her insanın sakladığı bir dünyası vardır içinde. İçine kimseyi almadığı... (Sayfa 28)

Bizim acılarımız ortaktı... Duygularımız farklı olsa bile kalbimiz aynı kumaştan dikiliydi.  (Sayfa 47)

Kalbinizin hızlı atmasına sebep olan insanı kaybetmekten korkarak seviyorsanız ve onunla aynı gökyüzü altında nefes alıp verdiğinizi düşündükçe varlığıyla mutlu olmakla yetiniyorsanız, aşkı yaşamayı ve mutluluğu sonuna kadar hak ediyorsunuz demektir. (Sayfa 53)

Benim hikayem adımı onun ağzından duymamla başlıyordu. (Sayfa 57)

Ben seni gizli severim. Sabah saat beşe doğru. Herkes uykusunun en tatlı yerindeyken. (Sayfa 60)

Bir kadın acısını anlatmadığı adamı sevmez. (Sayfa 60)

Onu soyadımı almasını isteyecek kadar çok sevdim.  (Sayfa 85)

Her erkeğin bir adamlık vazifesi vardır. Sevdiği kadını ortada bırakmamak... (Sayfa 97)

Bazen kabullenmek gerekiyor. Hatta çoğu zaman kabullenmek gerekiyor. Bir insanı olduğu gibi mesela, değiştirmeden. Sahiplenerek, sorgulamadan... Acılarıyla... (Sayfa 126)

Erkekler değil, adamlar sevdiği kadın için ağlar zaten. (Sayfa 131)

Denizler sadece boğulmak için değildir. Mavi bile onu sevmeye yeterli sebeptir.  (Sayfa 141)

Eğer yarım halinle onu sevdiğin zaman tamamlandığını fark ediyorsan, bu aşkların en güzelidir.  (Sayfa 174)

Bir şey de.
Yeter ki susma...  (Sayfa 180)



68: KİTAP YORUMU : Hades'in Evi - Olimpos Kahramanları 4

Pazartesi, Mayıs 22, 2017
Kitap Yorumları, Rick Riordan, Hades'in Evi, Olimpos Kahramanları, Belgin Selen Haktanır Us, Doğan Egmont Yayıncılık,
Resimdeki arkadaşın adı "Çiko" Kardeşimin abisine ördüğü bir dost. Burdan kendisine bir kez daha teşekkür ederim :D Bu güzelliğe ve nicesine İnstagram üzerinden Dinazor Evi profilinden ulaşabilirsiniz. 
Yazar: Rick Riordan
Baskı Tarihi: Ekim 2013
Sayfa Sayısı: 576
ISBN: 978-605-09-1716-1
Orijinal Adı: The House Of Hades
Çeviri: Belgin Selen Haktanır
Yayınevi: Doğan Egmont
Kitabın Türü: Fantastik

KİTAP HAKKINDA


2. Argo tayfası en önemli kararların verildiği kavşaklardan birinde. Önlerinde iki seçenek var: Ya Athena Parthenos heykelini alıp eve dönecek ve iki kampın savaşını engellemeye çalışacaklar, ya da Tartarusta tutsak kalan Percy ve Annabethi kurtarmak ve Ölümün Kapılarını kapamak için Hadesin Evine gidecekler. Hangi yolu seçerlerse seçsinler, acele etmeleri gerek.

Kana susamış Gaia, güç kazanacağı tarihi 1 Ağustos olarak belirlemiş durumda. Percy ve Annabeth ise perişan halde. Her köşesinde bir tehlikeyle yüzleştikleri, karanlık ve zehir dolu Tartarusta hayatta kalmayı nasıl başaracaklar? Aç, susuz ve acı içindeler. Ölümün Kapılarını bulmalarının imkânı yok. Bulsalar bile Gaianın en güçlü yaratıkları, kapıların önünde nöbet tutuyor.

Kehanetin yedi melezinin tek bir seçeneği var: imkânsızı başarmak! Tüm sevdikleri için bu riski göze almak zorundalar.

Ancak aşk, bazen en riskli seçenek...

Rick Riordan, çok satan Olimpos Kahramanları serisinin sondan bir önceki kitabı Hadesin Evinde bir kez daha tüyler ürpertici ve soluksuz bir macera sunuyor. Melezlerin her birinin kendini bulduğu bu kitapta onlara bir kez daha bağlanacak, mücadelelerine ortak olacaksınız

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan herkese selamlar… Bugün, uzun bir aradan sonra, karşınıza Rick Riordan’ın Olimpos Kahramanları serisinin Hades’in Evi kitabıyla karşınızdayım.Yazmayı bekleyen o kadar fazla kitap yorumu var ki anlatamam. Aslında halen devam eden çekilişin bile son bulması lazımdı. Gecikmeler için hepinizden özür diliyorum. Lafı uzatmadan hemen yoruma geçiyorum.

İçerik Yorumu

Rick Riordan’ın daha önceki kitaplarında da bahsettiğim gibi, kendisinin adını hep duyduğum lakin geç tanıştığım bir yazar. Olimpos Kahramanları serisi ile tanışıklığımız başladı ve serüvenin yavaş yavaş da sonuna geliyoruz.

Romalı ve Yunan kahramanlarımız artık yavaş yavaş yolun sonuna geliyor. Başlarına gelmeyen kalmadı ne yazık ki… Peki bunlar olurken benim dikkatimi çekenler nelerdi? Neleri beğendim, neleri beğenmedim?

Öncelikle şunu belirtmem lazım ki kitaptaki iki önemli karakterden birinin diğerine aşık oluşu beni şaşırttı ve üzdü açıkçası. Yanlış anlaşılmaması için açıklayayım ki; ben homofobik falan değilim. Lakin 18- yaş grubuna hitap eden bir kitapta böylesi bir konunun işlenmesi… Ne bileyim biraz rahatsız edici geldi. Lakin yine de bu kitabı yereceğim anlamına gelmiyor elbette.

Bu arada bu tip karmaşanın yanı sıra gerçek aşkın tezahürü durumlarla da sıkça karşılaşıyoruz kitapta. Belki çocukça, belki saçma lakin en duru halini görmek mümkün aşkın. Hangi kitapta okumuştum hatırlamasam da şöyle diyordu yazar; “Aşkın en büyük kanıtı; O’nun için O’ndan vazgeçmektir.” Bu olayı net bir şekilde sayfaları çevirirken göreceksiniz.

Hoşuma giden bir diğer nokta ise; karakterlerden Frank Zang’in kendisini bulma durumudur. O sayfaları da ciddiyetle okuyun bence. Gerçekten de hiçbir şey tesadüf değildir, içinizde var olanlar dışarıya çıkmak için sadece uygun bir zaman arar.

İşte böylesi bir kitaptı Hades’in Evi… Olayların ilerleyişi hakkında yorum yapıp spoiler vermek istemediğimi artık biliyorsunuz diye düşünüyorum. Ben sevdim Hades’in Evi’ni umarım sizde beğenirsiniz.

İçerik Puanım 5 üzerinden 4,7

Yazım Dili Yorumu

Rick Riordan’ın yazımını beğeniyorum. Duru ve net. Bence bu yorum yeterli yazım dili için.

Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 4,8

Yapısal Yorum

Dogan Egmont’un kalitesi hakkında hepimiz fikir sahibiyiz. Birkaç sayfada yazım hataları olsa da haklarını yemeyelim güzel bir iş çıkartmışlar.

Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 4,7

SEÇTİĞİM SÖZLER


Yunanlar trajediyi icat etmişlerdi. En yüce kahramanların mutlu sonlarla karşılaşmadığını biliyorlardı.

Hades'in Evi, Rick Riordan (Sayfa 38)

Korkmak doğaldır. Tüm büyük savaşçılar korkar. Sadece aptallar ve hayal dünyasında olanlar korkmaz. (Sayfa 152)

Ölüler ne göreceklerine inanırlarsa, onu görürler. Yaşayanlar da öyle. İşin sırrı budur. (Sayfa 190)

Jason her zaman ekibindeki kişilerle iyi bir ilişki kurmaya çalışırdı. Biri bir savaşta sırtını kollayacaksa, ortak noktaları bulup birbirine güvenmenin iyi bir şey olduğunu zor yoldan öğrenmişti. (Sayfa 270)

Savaş kendi vaktini belirler. (Sayfa 389)

Soyunu kontrol edemesen de mirasını seçebilirsin. (Sayfa 431)

Sıradan bir ölümlü olmak güzel olmalıydı. (Sayfa 482)

Evrenin esas olarak bir makine gibi olduğunu düşünüyorum. Kimin tasarladığını bilmiyorum: Kaderler mi, tanrılar mı ya da büyük T ile yazılan Tanrı mı, hiçbir fikrim yok. ama evren çoğu zaman olması gerektiği gibi işliyor. Tabii ufak tefek parçalar kırılıyor ve bir şeyler bozuluyor ama genellikle... Olaylar belirli bir nedenle meydana geliyor.  (Sayfa 527)



Nisan 2017'nin Ardından

Salı, Mayıs 02, 2017
Estikçe, Aylık Rapor,

Cahil Okur’dan herkese merhabalar…

Kötü geçen bir Nisan Ayı ardından bu raporu yazmam gerekiyor ne yazık ki. Yıllık planlamadan geri olmasam da, aylık olarak planlarımdan geriyim. Neyse lafı uzatmadan hemen rapora geçiyorum

NELER OKUDUM?



Okuması basit olsa da nedense uzun süre okumakta zorlandığım bir eser oldu.  Bu zorlanma raporunu yazmama da yansıdı ki uzun süre masamda bekledi raporunun yazılmasını : )


Bu ayın en güzel kitabıydı diyebilirim. Gerçekten beğendiğim bir eser oldu ve herkesin okumasını tavsiye ederim.

Hades’in Evi

Seriye 4. kitap ile devam ettim. Henüz raporunu yazamamış olsam da bu ay içerisinde okuduğum kitaplardan biri de buydu.

NELER İZLEDİM?


Bu ay filmlerden ziyade dizilere sardım. Daha doğrusu tek bir diziye. “Söz”den bahsediyorum. Benim beğendiğim bir yapım oldu gerçekten. 5. Bölüm Pazartesi günü yayınlandı.gerçekten bozmazlarsa ciddi bir yapım olarak dizi tarihimize geçer diye düşünmekteyim.


Bu Ay Okuduğum Kitap Sayısı: 3
En uzun eser: Hades’in Evi (448)
En kısa eser: Beyaz Zambaklar Ülkesi’nde (127)
Toplam Okunan Sayfa Sayısı: 907 Sayfa
Genel Toplam Sayfa 2017: 4598
Günlük Ortalama Okunan Sayfa Sayısı: 31 Sayfa (Yaklaşık)
En Beğendiğim Eser: Beyaz Zambaklar Ülkesinde


Blogger tarafından desteklenmektedir.