91: KİTAP YORUMU : Teşkilat

Salı, Kasım 21, 2017

Kitap Yorumları, Teşkilat, Selman Kayabaşı, Timaş Yayınları, Roman, Tarih, Edebiyat
Yazar: Selman Kayabaşı
Baskı Tarihi: Şubat 2013
Sayfa Sayısı: 320
ISBN: 9786055535681
Yayınevi: Timaş Yayınları
Kitabın Türü: Roman, Tarih, Edebiyat

KİTAP HAKKINDA


Onlar; Oğuz Kağandan bugüne kadar, Türkün devlet-i ebed müddet fikrini devam ettiren gizli teşkilatın liderleriydi... Kimi, Gök-Türk Devletini; kimi, Selçuklu Beyliğini; kimi, Osmanlı İmparatorluğunu; kimi de Türkiye Cumhuriyetini kurmakla görevlendirildi. Nizamülmülk’ten İmam-ı Gazali’ye, Selçuk Beyden Mevlana Celaleddin-i Rûmi’ye, Osman Beyden Dursun Fakihe, Sultan Abdülhamit’ten Enver Paşaya ve Mustafa Kemal’den Turgut Özal’a kadar birçok isme; Teşkilatın gizli sancağı emanet edildi. Pakistan’da, Afganistan’da, Lübnan’da, Azerbaycan’da, Bosna’da; Osmanlı Devleti’nin bakiyesinde kurulan elliye yakın devletin harcında Onların gizli faaliyetleri vardı.

Ve bugün; Türkle Kürtü, Türkle Farsı savaştırmak isteyen Kaos Düzeninin mimarları, hesap etmedikleri bir gerçekle yüzleşmeye başladı: Teşkilatın askerleri, yeni bir düzen için geri dönüyorlardı...

Çam da bizim, kozalak da bizim!

Teşkilat-ı Mahsusa, Osmanlı Devletinin son istihbarat teşkilatı idi. Kurulduğu günlerde, kabinedeki bakanların birçoğu ve üst düzey komutanların büyük bir kısmı dahi böyle bir örgütün varlığından haberdar olmamıştı. Örgütün, Trablusgarp’tan Hindistan’a kadar yüzlerce hücresi ve bu hücrelere kayıtlı binlerce ajanı vardı. Üyeleri arasında Mustafa Kemal, Enver Paşa, Celal Bayar, Eşref Kuşçubaşı, Kazım Karabekir, Fuat Balkan, Süleyman Askeri ve Fevzi Çakmak gibi birçok ünlü sima da bulunuyordu.

Teşkilat-ı Mahsusa, Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında yaptığı gizli çalışmalarla, elliden fazla devletin kurulmasını sağladı. Teşkilatın gizli hücreleri, aradan yüz yıl geçmesine rağmen henüz ortaya çıkarılamadı.

Selman Kayabaşı, bu heyecan verici kitapta Kıbrıs’ta Türk Mukavemet Teşkilatını kuran, Bosna Hersekin bağımsızlığını kazanmasında büyük pay sahibi olan ve son olarak Kerkükte ortaya çıkan Teşkilatın; Musul’dan Semerkand’a, Lübnan’dan Pakistan’a, Roma’dan Selanik’e ve Azerbaycan’dan Kafkasya’ya kadar, günümüzdeki faaliyetlerinin izini sürüyor.

Tarih:
"Mustafa Kemal, saltanatı yıkmak ve yerine Cumhuriyet rejimi kurmak istiyor. Şu halde nasıl olur da onu lider tayin ederiz Sultanım?"

İstihbarat
"Kurşunun hesabını üç kişi bilir: Bir kurşunu veren, bir kurşunu ateşleyen, bir de kurşunu yiyen..."

Siyaset
"Şehirde şehir kanunu; itle dalaşacağına, çalıyı dolaşacaksın. Dağda dağ kanunu; itle dalaşacağına, itle dolaşacaksın..."

ve Aşk...
"Galata göz gibi, Süleymaniye gönül gibi bakıyor Baba! Öyle ya, yüreğimde kor bir ateş, kor yüreğimde kör ateş; kör yüreğim kor ateş, kor yüreğim kör ateş..."

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan selamlar…

Yeni yıla girmeden elimdeki kitap yorumları bitirmesi gerektiğine inanan bendeniz bu gün karşınıza Selman Kayabaşı’nın Teşkilat kitabı ile gelmiş bulunaktayım. Bu kitap yorumlarını geç girme işinde Şule ablaya laf söyleye söyleye bu hale geldim. Benden size tavsiye bu konuda kimseyi kınamayın.

İçerik Yorumu

Teşkilat benim Konya’dayken okuduğum bir eserdi. Üstünden uzun yıllar geçince tekrardan okuma isteği hissettim. Kitabın içeriğini aşağı yukarı hatırlıyor olsam da benim için güzel bir deneyim oldu.

Selman Kayabaşı’nın bizlere aktardığı öykü birkaç sayfa ardından sizi kendisine bağlayan bir niteliğe sahip. Olayların anlatış şeklinin yanı sıra bu tip konulara da ilginiz varsa kolay kolay kitabı elinizden bırakamayacağınıza inanıyorum.

Bendeniz kendisini milliyetçi bir kişilik olarak tanımlayan biri olarak kitabın içerisindeki karakterlerden biri olan Bejndar’ın milliyetçilik üzerine söylemleri bana yeni ufuklar açtığını belirtmek isterim. PKK’nın dağ kadrosundan biri olan anti kahramanın dedikleri gerçekten önemli ve kayda değer. Seçtiğim sözlerde karşılaşacağınız alıntıdan neden bahsettiğimi daha rahat anlayacağınız kanısındayım. Ben haklı buldum, siz ne dersiniz bilmiyorum.

İçerik olarak sizi yorabilecek tek konu ise, anlatımın içerisinde tarihsel bir bütünlük olmamasıdır. Kitapta olaylar günümüzde devam ederken bir anda 100 yıl öncesine gidiyor, birkaç sayfa sonrasında ise bin yıl öncesinde geçiyor olaylar. Konu olarak bütünlük olsa da tarihsel sürecin değişmesi biraz kafa karışıklığına neden olabiliyor.

İçerik anlamında benim memnun kaldığım bir eser oldu. Umarım sizde okur ve memnun kalırsınız.

İçerik Puanım 5 üzerinden 4,7

Yazım Dili Yorumu

Az önce de dediğim gibi benim ikinci defa okuduğum bir eserdi Teşkilat. Selman Kayabaşı’nın yazım şekli öyle ağdalı bir anlatım değil ve bu okunmayı kolaylaştırıyor. Serinin diğer eserlerini okumadım ama Kayabaşı’nın yazımı benim için idealdi. Sadece dipnotları okumak biraz zor oluyor.

Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 4,6

Yapısal Yorum

Timaş Yayınları’ndan olan basımını okudum eserin. Sonrasında yayın evi değişmiş anladığım kadarıyla. Bence güzel bir kapak tasarımı ve editoryal işleme sahip.

Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 4,7

SEÇTİĞİM SÖZLER


Kandil Dağ, ölmekle kalmak arasında bir yerde duruyordu. Ölenlerin çoğu bu dağda kalmış, geride kalanlar ölüm için hazırlığa başlamışlardı. Ya ölecek, ya da can alacaklardı. (Sayfa 39)

Kulun kulda aradığı, mevlanın kulda sakladığıdır.  (Sayfa 53)

Bedava peynir, fare kapanında bulunur.  (Sayfa 68)

Dünya tarihinin on sekizinci yüzyıla kadar olan kısmı tarihçilerin, sonraki kısmı gazetecilerin ilgi alanında olmalıdır.  (Sayfa 84)

Aklı başında milliyetçi arkadaşlarım vardı benim, en iyi onlarla anlaşırdım. Ve derdim ki, bu yarayı onlar iyileştirecek; Kürt'ün onurunu kıranlar Türkler olduğu gibi, onurunu teslim edenler de Türkler olacak. Bu yarayı kanattıkları gibi merhemi de onlar olmak zorunda! Yoksa, bu topraklarda kanda aksa, zehir bütün vücudu kaplayacaktır. (Sayfa 92)

Bir günlük adil yönetim, altmış yıl ibadet etmekten üstündür.  (Sayfa 111)


Affetmek en büyük intikam...  (Sayfa 319)

Çekiliş Sona Erdi!

Salı, Kasım 21, 2017
çekiliş, çekiliş sonuçları, kitap çekilişi,
Cahil Okur’dan herkese selamlar…

Devam etmekte olan çekilişimiz sona erdi. Öncelikle yorumlarıyla hem bana destek veren hem de çekilişe katılan tüm arkadaşlarıma ayrı ayrı teşekkür ederim. Lafı fazlaca uzatmadan hemen sonuçları açıklamak istiyorum

Asil talihlimiz Senden benden bizden

Yedek talihli ise Mehmet Süren

24 Saat içinde Senden benden bizden blog sahibi arkadaşımın adres bilgileri ve seçtiği kitabı bildiren bir mesaj ile facebook sayfam üzerinden benimle iletişime geçmesini bekliyorum. Aksi takdirde hak Mehmet Süren’e geçecektir.


Çekilişi kazanan arkadaşımın 81. kitap yorumu ile 90. kitap yorumu arasındaki kitaplardan istediğini seçme hakkına sahip. 

Ekim'in Ardından

Pazartesi, Kasım 20, 2017
Aylık Rapor, Estikçe, Ekim 2017,
Cahil Okur’dan herkese merhabalar…

Kasımın ortası gelmişken fark ettim ki ben halen Ekim raporunu yayınlamamışım. Durum böyle olunca da Pazar gecesinin ikinci yazısı da okumakta olduğunuz satırlar oldu. Lafı uzatmadan hemen raporumu sizlerle paylaşmak istiyorum.

NELER OKUDUM?


Metal Fırtına 4- Gizli Güç

Seri giderek saçma sapan bir hal alıyor. Nedense Burak Turna’nın kalemini bir türlü sevemedim. Sanırım sevemeyeceğim de seriyi bir an önce bitirmem lazım.
Kayıp Kentin Yakışıklısı

Şiirleri sevdiğimi daha öncede söylemiştim. Yılmaz Erdoğan’ın kalemini ise ayrıca seviyorum. Güzel vakit geçirdik Kayıp Kentin Yakışıklısı ile…

Sherlock’un Kadınları

Son zamanların en meşhur Sherlock Holmes eseri… Ben oldukça beğendim, hikayelerde hep geride kalan bayanların da gerçekten Sherlock’a yakışır insanlar olduğunu görmüş oldum.


NELER İZLEDİM?


Narcos ilk sezonunun kalan bölümlerini izledim. 2. sezonun ise sadece ilk bölümünü izleyebildim.

Bu arada Uzun’un tavsiyesi ile Black Miror’a başladım. İlk 2 bölüm ile gerçekten beni etkiledi. Bu tip önerileriniz varsa her zmaan açığım.

History kanalının Modern Mucizeler serisine takmış durumdayım bu ara. Uyurken üzerinde bulunan bölümlerini açıp sıradan izliyorum.

Bu Ay Okuduğum Kitap Sayısı: 3
En uzun eser: Sherlock’uhn Kadınları (352)
En kısa eser: Kayıp Kentin Yakışıklısı (80)
Toplam Okunan Sayfa Sayısı: 820 Sayfa
Genel Toplam Sayfa 2017: 12739 Sayfa
Günlük Ortalama Okunan Sayfa Sayısı: 27 Sayfa (Yaklaşık)
En Beğendiğim Eser: Sherlock’un Kadınları




90: KİTAP YORUMU : Son Hafriyat / Behzat Ç. - Bir Ankara Polisiyesi

Pazar, Kasım 19, 2017
Son Hafriyat, Behzat Ç, Bir Ankara Polisiyesi, Emrah Serbes, İletişim Yayıncılık, Roman, Polisiye, Edebiyat
Yazar: Emrah Serbes
Baskı Tarihi: Eylül 2008
Sayfa Sayısı: 291
ISBN: 9789750505669
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Kitabın Türü: Roman, Polisiye, Edebiyat

KİTAP HAKKINDA


Başına gelenlerden sonra lanet etmiş, çekip gitmişti aslında. (Dizinin ilk kitabı Her Temas İz Bırakır'ı okuyanlar bilir.) Hayır, hâlâ işinin başında! Ama ağzını bıçak açmıyor. Tek bir laf çıkmıyor ağzından. El işaretleriyle, çehresiyle, suskunluklarla anlatıyor anlatacağını - ve tabii dellenmeleriyle...
Bu bir AnKara polisiyesidir...

Behzat Ç. ve ekibi, kötü bir Renault Toros'la Sakarya Caddesi'nden Ayaş'a kadar altını üstüne getiriyor Ankara'nın.
Sadece cinayetçiler değil, belediyenin envai çeşit birimi de altını üstüne getiriyor Ankara'nın. Her yer hafriyat. Kavşak inşaatıydı, kabloydu, boruydu, tamirattı...

Sadece onlar da değil ama... Kendine "Red Kit" diyen bir adam da çukurlar kazıp duruyor. Öldürdüklerini tabuta koyup gömüyor o çukurlara - gömüp polise haber veriyor. Çok acayip, çok da zeki bir adam bu, feleğin çemberinden geçmiş, içinde intikam acısı... Belli, polisle bir meselesi var.

Behzat Ç. ve ekibi, Ahlak Bürosu'na bile nasip olup da hâlâ kendilerine verilmeyen bir Megane'ın hayalini kurarak, kötü Renault'yla Ankara'da fink atıp Red Kit'i arıyor.
Bir AnKara polisiyesi...
(Tanıtım Bülteninden)

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan selamlar…

Bu gün sizlere geç tanıştığım ve buna pişman olduğum bir yazar olan Emrah Serbes’in Son Hafriyat kitabından bahsedeceğim. Steig Larsson ile ölümü ardından tanışan Cahil Okur kardeşiniz Emrah Serbes ile ise ne yazık ki tutuklanması ardından tanıştı. Neyse lafı uzatmadan hemen konuya girelim.

İçerik Yorumu

Behzat Ç ile tanışmayanımız az kalmıştır sanırım. Erdal Beşikçioğlu’nun hayat verdiği karakter ile bende sizler gibi (en azından büyük bir çoğunluk gibi) Star Tv’deki dizi sayesinde tanıştım. Erdal Beşeikçioğlu’nun hemen hemen canlandırdığı her karaktere hayran kalan ben Behzat Ç’ye hayran kaldım elbette.  

Kitabın benim için tanıdık tek tarafı buydu. Ekibin diğer üyeleri ve Behzat Ç dışında bildiğim herhangi bir ayrıntı olmasa da kitap bir ara beni kendine bağladı diyebilirim. Kahramanların yanı sıra anti-kahramanlar da kitapta gerçekten çok ama çok güzel işlenmiş. Kitaptaki kahramanlara ayrılan satırlar dimağınızda farklı bir tat bırakıyor.

Ciddi anlamda konunun sizi içine çektiğini belirtmek istiyorum. Kitaba bir kere başladığınızda hangi ara onca sayfayı okuduğunuzu idrak etmekte sıkıntı yaşıyorsunuz. Olayların sürükleyici oluşu ise ayrı bir güzel.

Beni zorlayan ya da daha doğrusu “bir an önce bitsin” dediğim satırlar Behzat Ç’nin ruhsal çözümlemelerinin yapıldığı satırlardı. Red Kit karakterinin anlatıldığı sayfalaraysa hayran kalmıştım oysa ki.

Sonuç olarak içerik bakımından kaliteli bir malzeme ile karşı karşıya kalacağınızı ve bu yönde açlık hisseden kitap okurlarına kesinlikle tavsiye edeceğim bir eser olduğunu belirtmek isterim.  

İçerik Puanım 5 üzerinden 4,8

Yazım Dili Yorumu

Yukarda da belirttiğim gibi Emrah Serbes ile ilk kez bu kitabı ile tanıştım. İlk görüşte karşındakini çözme gibi bir yeteneğim yok lakin Son Hafriyat kitabı ile beni etkilemeyi başaran bir üsluba sahip olduğunu söyleyebilirim Serbes’in. Yalın ve net anlatım gerçekten hoşuma gitti.  

Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 4,6

Yapısal Yorum

İletişim Yayınları’ndan bir eser okumayalı uzun zaman olmuştu. Kaliteli bir yayınevi olduğu hepimizin malumu. Yenilenen kapağı ile birlikte Son Hafriyat’da çok hoşuma gitti gerçekten. Kitabın içerisinde editoryal bir hata gözüme çarpmadı.

Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 4,7

SEÇTİĞİM SÖZLER


Herkesin bildiği ama konuşulmaması gereken gerçekler vardır. (Sayfa 95)

Bir duvar yazısında dendiği gibi, insanları tanıdıkça hayvanları daha çok seviyordu. (Sayfa 107)


Aslında bütün kent, insanların diri diri gömüldüğü tabuttu. Farklı olan ebattı, yoksa mantık üç aşağı beş yukarı aynıydı. Senin için ayrılan hava bitince ölüyordun, bir daha gömüyorlardı.  (Sayfa 167)


Adeletin olmadığı yerde hesap görmek kolay değil (Sayfa 279)

89: KİTAP YORUMU : Tozlu Rüyalar Kitapçısı

Pazar, Kasım 12, 2017
Tozlu Rüyalar Kitapçısı, Cynthia Swanson, Esra Yüksel, Martı Yayınları, Roman, Edebiyat, Alla Özabat
Yazar: Cynthia Swanson
Baskı Tarihi :Kasım 2015
Sayfa Sayısı: 432
ISBN: 9786053488224
Çeviri: Esra Yüksel
Yayınevi: Martı Yayınları
Kitabın Türü: Roman, Edebiyat

KİTAP HAKKINDA


Beni rüyalar âleminde bırakma. Keşkelerin yanılsamasından beni çekip al. Buna hemen bir son ver. Beni hemen gerçeğe kavuştur ki sevmeyi tekrar öğrenebileyim…

Otuz sekiz yaşındaki Kitty Miller küçük bir dairede kedisiyle yaşamaktadır. Liseden beri en yakın arkadaşı olan Frieda'yla birlikte küçük bir kitabevi işleten Kitty'nin ailesi, arkadaşı ve kitabevi arasında geçen sıradan yaşamı bir gün başka bir yerde uyandığını fark etmesiyle allak bullak olur.

Daha önce hiç görmediği bu ev, onun evidir yine de. Başka bir dünyada, başka bir aileyle ve arkadaşlarla farklı bir yaşam… Hangi dünyanın gerçek, hangisinin rüya olduğunu bir türlü anlayamaz. Genç kadının gerçek hayatıyla hayali yaşamını sorgulaması arasında geçen bir süreç başlar. Bu iki dünya arasında bocalarken de travmalarıyla, acılarıyla ve geçmişiyle yüzleşmesi gerekir. Peki ya gerçeklerle yüzleşecek cesareti yoksa?

"Muhteşem bir ilk roman… Swanson kesinlikle övgüyü hak eden bir hikâyeye imza atmış."
-USA Today-

"Swanson, Kitty'nin ve Katharyn'in dünyasını öylesine ustalıkla yansıtmış ki kitabın sonuna dek hangisinin gerçek hayatın parçası olduğunu anlayamıyorsunuz."
-Publishers Weekly-

"Hikâyenin temelini oluşturan varlık/yokluk sorgulamaları ve gerçekle rüya arasında yaşanan bocalamaları okurken kendinize 'ben olsam ne yapardım?' sorusunu sormadan edemeyeceksiniz."
-Redbook Magazine-
(Tanıtım Bülteninden)

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan selamlar…

Uzun zaman olduğunun farkındayım yorum girmeyeli bloga.. Sebebini şura açıklamıştım sizlere… Beni mazur gördüğünüz için tekrardan teşekkürler. Ve iyi dilekleriniz için ayrıca teşekkür ederim. Bu gün karşınıza Cynthia Swanso’ın Tozlu Rüyalar Kitapçısı ile çıkıyorum. Lafı uzatman hemen yoruma başlayalım o zaman…

İçerik Yorumu

Tozlu Rüyalar Kitapçısı benim A101 ganimetlerimden. Bu ara A101’in kitap kampanyalarını pek kaçırmıyorum. Kitapları bilmesem de alıyorum ve kenara koyuyorum ve vakitleri geldikçe okuyorum.

Tozlu Rüyalar Kitapçısı eserine başladığımda ne yazık ki konuya tam olarak ısınamadığımı belirtmiştim okuma notlarımda. 100. sayfada bu notu almıştım lakin sonrasına işler değişti ve kitap beni kendine bağladı.

Ana karakterin yaşadıkları noktasında ufak ilk sayfalarda ufak tefek açıklar yakalasanız da işin aslını çok sonları açıklıyor Cynthia Swanson ve bu da sizi şaşırtıyor. Yazar istediğini okuyucuya aktarmakta başarılı lafın özü. Konu sizi kendine aşık ediyor.

Uzun zamandır okuduğum ve okurken bu denli zevk aldığım sayılı eserlerden biri haline geldi Tozlu Rüyalar Kitapçısı. Aslını söylemek gerekirse bu kadar güzel bir eser olabileceğini hiç düşünememiştim. Ben Cynthia Swanson’ın kaleminden çok tatmin oldum, sizinde denemenizi isterim.

İçerik Puanım 5 üzerinden 4,7

Yazım Dili Yorumu

Cynthia Swanson’ın okuduğum ilk eseriydi Tozlu Rüyalar Kitapçısı. Dili benim için oldukça güzel ve akıcıydı. Yazarın yazmış olduğu diğer 9 eseri halen Türkçe’ye çevrilmiş değil. Martı bunu yapar mı bilmiyorum ama şu an konuştuğumuz eserin bir seri olduğunu da belirtmek isterim.

Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 4,6

Yapısal Yorum

Martı’dan daha farklı bir kapak tasarımı beklerdim açıkçası… Alla Özabat tarafından Türkçe baskı için düzenlenen yeni kapak nedense benim pek hoşuma gitmedi. Orijinal kapak çok çok daha güzel. Öncelikli olarak bunu belirteyim.  Kitabın içerisinde yazım yanlışları ya da imla hatalarının olmaması ise işin güzel tarafı. Martı adına kapak dışında sıkıntısız bir eser olmuş.

Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 4,5

SEÇTİĞİM SÖZLER


Her şey değişiyordu ve hiçbir şey kalıcı değildi. (Sayfa 31)

Yaşlanmak, çocukken ya da gençken sevdiğin, artık duvarlardaki fotoğraflarda, hikayelerdeki sözcüklerde ve kalbindeki anılarda yaşamasıydı. (Sayfa 64)


Bir insanın en az bir tane iyi arkadaşının olması, o insanın anormal olmadığının işaretidir. (Sayfa 257)

Güzel bir haberim var!

Perşembe, Kasım 09, 2017
Estikçe, Mavim,
Cahil okur’dan herkese selamlar…

Bu gün karşınıza biraz utanarak geldiğimi ifade etmem lazım. Aslında yazılacak onca yazı varken ben bir süredir buralardan uzak kaldım. Ama haklı sebeplerim var. İnanın bak! Şimdi anlatacağım.

HER ŞEY 10 AY ÖNCE BAŞLADI


Yaptığım bazı kitap yorumlarında sizlere Mavim’den bahsettiğimi hepiniz hatırlayacaktır. “Soğuk bir kış gününde…” diye başlayan hikayeler misali bizim hikayemiz de bu dünyalar tatlısı ile soğuk bir Ocak ayında başladı. Ve şükürler olsun ki başlamış diye düşünüyorum her saniye. (Peşinden koşturmadı değil hani 10 ayın öncesi de var J )

Geçen süre kimine uzun gelecektir kimine kısa lakin biz kararımızı zaten yola çıktığımızda vermiştik. 10 aylık sürecin bana bir hayli uzun geldiğini de belirtmem lazım. Hep bir an önce Mavim ile kavuşmanın hayalini kurdum ve bu konuda kendisini biraz bunalttığımın da farkındayım.

Neyse ki geçtiğimiz hafta itibariyle artık her şey kesinleşti ve evlenme kararı aldık. Bu benim şu yaşıma kadar aldığım en güzel haberdi. Ve ömrümün sonuna kadar da böyle kalacak.

DÜĞÜNÜMÜZ VAR!


Evet dediğim gibi evlenme kararı aldık ve ailelerimizin de onayı ile düğün tarihimiz şükürler olsun ki belirlendi. 24 Mart 2018 günü ömrümün sahibi ile aynı çatı altında yaşamaya başlayacağız.  An itibari ile 134 gün var… İşte bu süre bana çok uzun geliyor.

Eee tabi tarih belli olunca da bu adamın işleri yoğunlaşıyor. Günlük rutinlerin yanı sıra; evimizde yapılacak tadilatlar, çeşitli hazırlıklar vs derken buralardan uzak kaldım. Bunun içinde sizlerden özür dilerim.

Bu arada siz dostlarım, hepiniz davetlisiniz. Gün yaklaştığında tekrardan bir hatırlatma yapacağım ama şimdiden söyleyeyim istedim. O gün aramızda olmanız bizleri çok mutlu eder.

10. AYIMIZ KUTLU OLSUN


Bu arada unutmadan ömrümün sahibi, en sevdiğim, papatyam, aşkım, birtanem 10. ayımız kutlu ve mutlu olsun. Kavuşmamıza az kaldı, az daha sabretmemiz gerekiyor. Umarım senle kutlayacağımız 10 yıllarımız olacak ve mutluluğumuz hiç eksilmeyecek.


Seni çok seviyorum. 
Blogger tarafından desteklenmektedir.