Kitap Alış-Verişi #5 Agatha Christie

Pazar, Eylül 12, 2021

Agatha Christie, Hercule Poirot, Altın Kitaplar,Kitap alış-verişi,Estikçe,

Cahil Okur’dan herkese selamlar…

 

Dayanamayıp ilk kitabı okusam da geçtiğimiz günlerde Agahta Christie kitaplarını edindim. Başlıkta her ne kadar “Alış-Veriş” yazısı gibi lanse etsem de kitaplar bana hediye olarak geldi.

 

Ağustos aynın 5. günü bu faninin dünyaya gelişi… Evli bir adam olarak en büyük destekçim olan sevgili eşim bana bu doğum günümde hediye istemediğimi belirtmem üzerine gene duramadı ve “En azından kitap alayım” diyerek bana konuyu açınca elbette geri çevirmedim.

 

Okuma zevkimi az çok bilse de okumak istediğim bir kitap olmasını istediğinden yazarın ismi noktasında aldığı küçük bir yardım neticesinde benim için seçtiği bu dört güzeli hazinemi zenginleştirmiş oldum.  Hercule Poirot ve Agahta Christie ile bu kitaplar sayesinde tanışarak serinin ilk kitabını geçtiğimiz ay okudum. Kısa zaman içerisinde sizlerle yorumumu paylaşacağım.

 

Bir kez daha sevgili eşime teşekkür ediyorum bu güzel hediyeleri ve her zaman yanımda olduğu için... İyi ki varsın en büyük destekçim J           

 

             

Simyacı - Paulo Coelho / 12. Yorum (129)

Çarşamba, Eylül 08, 2021

Simyacı, Paulo Coelho, Türkçe, Türkiye, Can Yayınları, O Alquimista, Roman, Edebiyat,Kitap Yorumları,

Cahil Okur’dan herkese selamlar… Kitap yorumları bir hayli birikmişken bu adam yazmaktan iyice korkar oldu. Ama bir yerden başlamak lazım diye düşünüyorum… O zaman lafı uzatmadan yeni yolculuğumuza başlayalım…

 

KİTAP YORUMU

           

            Evet… Gerçekten yazılmayı bekleyen kitap yorumu sayısı beşi geçti. Ayrıca yazılacak birkaç yazı daha var…  İşlerin yoğunluğu bendeki yazma isteğini azaltıyor ama inatçı olmakta kararlıyım. Bu gün karşınıza Pualo Coelho’ya ait Simyacı ile gelmekteyim. Hemen yoruma geçmek istiyorum…

 

İçerik Yorumu

           

            Oldukça bilinen ve herkesin okuyup bir eserdir diye düşünüyorum Simyacı’yı… Ben kitabı ikinci el olarak aldım lakin oldukça temizdi ve bu beni mutlu etti.   Uzun zamandır da okunmayı bekliyordu. Bu güne kısmetmiş…

           

            Yukarıda da belirttiğim gibi gerçekten harika bir eser. Ve kesinlikle okunmasını tavsiye ediyorum ayrıntılara girmeden bunu belirtmek isterim. İçerik anlamında hafif olsa da anlamsal olarak ciddi bir derinliğe sahip bir eser. Hatta belirli aralıklarla okunması gereken eser kategorisinde bile değerlendirilebilecek bir yapıt.

 

            Genel anlamda bildiklerimizi anlattığını ve bu nedenle de hafif geldiğini belirtmekte fayda var. Lakin yazarın anlatımıyla nedense daha farklı bir tat, daha farklı ve bilinmeyen bir lezzet katmış olaylara. Kitapta bahse konu yolculuğa kendinizi kaptırmaya başladığınız anda okuyucunun kendini ve hayatını sorgulamaması işten bile değil.

 

            Kişisel menkıbe olayı gerçekten önemli bir ayrıntı… Eser genel anlamda içerik bu konu üzerinden ilerlemekte ve her bireyin bu menkıbesini belirlemek ve yerine getirmek adına bir azme sürüklemekte.

 

            Çokça ayrıntıya girersem kitabın içeriğine anlatmaktan korktuğumdan burada kesiyorum lakin yine belirtirim ki kesinlikle listenize almanız gereken bir kitap. Belki de bu yılın benim adıma en verimli ve en unutulmaz eseri oldu diyebilirim.

 

Yazım Dili Yorumu

 

            Yazar Paulo Coelho’dan okuduğum ilk eser Simyacı… Ben dilini oldukça sade ve akıcı buldum. Okuduysanız ya da ilerde bir gün okursanız sizinde aynı fikirde olacağınız kanısındayım. Gerçekten su gibi ilerleyen bir anlatımı var.

 

Yapısal Yorum

           

            Can Yayınları’nın kalitesini tartışmaya bence gerek yok. Klasikleşen bir yapıda oldukça başarılı bir yapıt oluşturmuşlar.

 

ARKA KAPAK YAZISI

 

Simyacı, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho'nun üçüncü romanı. 1996 yılından bu yana Türkiye'de de çok okundu, çok sevildi, çok övüldü bu kitap. Bir büyük Doğu klasiği olan Mevlâ­nâ'nın ünlü Mesnevî'sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir "klasik" yapıt haline geldi.

 

Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının öyküsü. Ama aynı zamanda bir "nasihatnâ­me"; "Yazgına nasıl egemen olacaksın? Mutluluğunu nasıl kuracaksın?" gibi sorulara yanıt arayan bir yaşam ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri masalına benzeyen bu romanın, dünyanın dört bir yanında bunca sevilmesinin gizi, kuşkusuz bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor.

 

Simyacı'yı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp, güneşin doğuşunu izlemeye benziyor.

 

KÜNYE

 

Simyacı - Paulo Coelho

 

Basım: Türkçe · Türkiye · Can Yayınları · Haziran 2021 · Karton kapak · 9789750726439

Orijinal adı: O Alquimista

Tür: Roman, Edebiyat

 

ALINTILAR

 

 

Çobanların da, tıpkı denizciler ve gezgin satıcılar gibi, kendilerini yeryüzünde başıboş dolaşmaktan vazgeçirtecek birinin yaşadığı bir kente uğrayabileceklerini biliyordu. Sayfa 21

 

Bir düşü gerçekleştirme olasılığı yaşamı ilginçleştiriyor. Sayfa 27

 

Hayatımızın belli bir anında, yaşamımızın denetimini elimizden kaçırırız ve bunun sonucu olarak hayatımızın denetimini yazgının eline geçer. Dünyanın en büyük yalanı budur... Sayfa 35

 

Bütün günler birbirinin aynıydı ve bütün günler birbirine benzediği zaman da insanlar, güneş gökyüzünde hareket ettikçe, hayatlarında karşılarına çıkan iyi şeylerin farkına varamaz olurlar. Sayfa 44

 

Mutluluğun Gizi dünyanın bütün harikalarını görmektir, ama kaşıktaki iki damla yağı unutmadan. Sayfa 48

 

Parası olan adam hiçbir zaman tamamen yalnız değildir. Sayfa 52

 

Büyük bir hayal kırıklığına uğramaktan korkuyorum, bu yüzden hayal kurmakla yetinmeye çalışıyorum. Sayfa 73

 

Bir şeye karar vermek, başlangıçtan başka bir şey değildir. İnsan bir şeye karar verdiği zaman, karar verdiği sırada hiç önemsemediği, düşünde bile aklına gelmeyen bir yöne doğru, şiddetli bir akıntıya kapılıp gidiyordu. Sayfa 88

 

Her zaman şimdide yaşamayı başarabilirsen mutlu bir insan olursun. Sayfa 106

 

İnsanlar resimlerin ve sözcüklerin büyüsüne kapılıp sonunda Evrenin Dili'ni unuttular. Sayfa 110

 

Aşk, sevilen nesnenin yanında bulunmayı zorunlu kılıyordu. Sayfa 120

 

İnsan sevince, nesneler daha çok anlam kazanıyor. Sayfa 122

 

Kötülük insanın ağzına giren şeyde değildir. Kötülük oradan çıkandadır. Sayfa 138

 

İnsanlar gitmekten çok geri dönüşü hayal ediyorlar. Sayfa 147

 

Genellikle ölüm, insanı hayata karşı daha dikkatli olmaya zorlar. Sayfa 163

 

Bir kere olan bir daha tekrarlanmaz. Amma ve lakin iki kere olan mutlaka üçüncü defa da olacaktır. Sayfa 178 

Ağustos 2021'in ardından...

Cuma, Eylül 03, 2021


Cahil Okur’dan herkese selamlar

 

Ağustos ayı geride kaldı. Benim adıma dönüşüm ardından oldukça iyi geçen bir ay oldu. Beklediğimden daha fazla okudum ve izledim gerçekten.

 

Öncelikli olarak okuduklarımdan bahsetmek istiyorum. Bu ay toplamda 7 kitap okumuşum. Ağustos ayına J.K. Rowling’in Boş Koltuk eseri ile başlarken ardından ilk Agahta Christie eseri  olan Ölüm Sessiz Geldi’yi okudum.

 

            Ağustos ayının üçüncü kitabı ise Simyacı romanı oldu. Kitabın özetini de çıkardığım için biraz uzun bir okuma oldu böylesine kısa bir kitap adına. Sonrasında bence önemli bir eser olan Çizgili Pijamalı Çocuk okumasını yaptım, ardından da Ursula K. Le Gulin’in Yerdeniz Serisi’nin ikinci kitabı olan Atuan Mezarları’nı okudum.

           

Ayın son haftasına ise İskender Pala’dan Kitab-ı Aşk okumasını ve Arsen Lupen okumalarını yaparak ayı tamamlamış oldum.

 


Bu ay daha önceden instagram hesabımdan da belirttiğim gibi Netflix’de S.W.A.T dizisini izliyorum. İlerleyen günlerde yorumunu sizlerle paylaşmayı düşünüyorum zaman bulup yazabilirsem. Dizi de ilk sezon sona erdi. Sezon sezon değerlendirme yapmayı planlıyorum.

 

Bu arada Ağustos ayı adına benim için önemli bir diğer nokta ise diyette üçüncü ayımı tamamlamış oldum. Gerçekten kendi adıma güzel ilerlemeler kaydettim. Ayrıntılar yine uzun bir yazı ile karşınıza gelecek inşallah.

 

Sizler neler yaptınız Ağustos ayında? Yorumlarda benimle paylaşırsanız sevinirim.

Kitap Alış-Verişi #4 Arsen Lupen

Salı, Ağustos 31, 2021

 

Kitap alış-verişi, Arsen Lupen,Dokuz Yayınları, Maurice Leblanc

Cahil Okur’dan herkese selamlar…

 

            Bu gün karşınıza bir alışveriş yazısıyla gelmiş bulunmaktayım. Uzun süredir Maurice Leblanc'ın Arsen Lupen serisine başlamak istiyordum. Polisiye olan merakım nedeniyle gerçekten merak ettiğim bir seriydi. BKM’de yazın son indirimini görünce de dayanamadım ve hemen aldım.

 

            8 kitaptan oluşan seri yanlış hatırlamıyorsam 192 TL’den 96 TL gibi bir rakama inmişti. Aslına bakarsanız bu tip indirimlere pek inanmam ama görmüşken değerlendireyim istedim ve BKM’den kapıda ödemeli olarak kitabı sipariş verdim. Kapıda ödeme ücreti ile birlikte alışverişin toplam bedeli 103 TL’ye gelmiş oldu.

 

            Yukarıda belirttiğim gibi bu tip indirimlere inanmam ve haklı olduğumu daha sonra siparişimin durumunu öğrenmek için siteye girdiğimde anlamış oldum. Serideki 8 kitap tek tek sipariş verildiğinde toplamda 79,2 TL’ye geliyordu. Kapıda ödemeyle beraber bu rakam 86 TL olur ki arada bir kitap ücreti kadar fark oluşmuş oluyor. Ama ne yazık ki artık geçti ve kitaplarım yola çıkmıştı. Kazıklanmış olmayı kabul edip Arsen Lupen ile tanışacak olduğum için sevinmekle yetinmek zorunda kaldım.

 

Kitap alış-verişi, Arsen Lupen,Dokuz Yayınları, Maurice Leblanc

            Kargom geldiğimde evde değildim. Dıştan bakıldığında kargo iyi paketlenmişti. Lakin paketi açtığımda ise ikinci şok ile karşılaştım ve kitaplarımdan bir tanesinin hasar aldığını gördüm. Büyük ihtimal kargo şirketinin özensiz taşıması nedeniyle gerçekleşen bir durumdu. Kargo şirketleri ne yazık ki bunu sürekli yapıyorlar. Bu nedenle de internetten alışverişi sevmiyorum.

 

Kitap alış-verişi, Arsen Lupen,Dokuz Yayınları, Maurice Leblanc

Kitap alış-verişi, Arsen Lupen,Dokuz Yayınları, Maurice Leblanc

            Neticede 8 kitap daha kütüphaneme katılmış oldu. Şimdiden birini okudum bile… Yorumu ilerleyen günlerde sizlerle olacak. Sizler internet alışverişlerinizde hangi siteyi kullanıyorsunuz? Hangi kitap alınabilecek sitenin kargo kutuları daha güvenli? Benimle paylaşırsanız sevinirim. En azından ilerleyen günlerde yeni bir hezimete uğramamış olurum bu sayede…

 

            Kendinize iyi bakın. Görüşmek üzere…

Boş Koltuk - J. K. Rowling / 11. Yorum (128)

Perşembe, Ağustos 26, 2021

Boş Koltuk, J. K. Rowling, Türkçe,Doğan Kitap, Casual Vacancy, Edebiyat, Roman,Kitap Yorumları,

Cahil Okur’dan herkese selamlar…   

 

            Yazılacak kitap yorumları oldukça arttı. Yıllık okuma planıma bir hayli sadık kalamadığım için, yorum yazmak ile zaman kaybına uğramaktan bile korkar hale geldim. Aslına bakarsanız yazmaktan çok fotoğraf çekmek beni yoruyor ve zorluyor…

 

KİTAP YORUMU

           

            Sıra bekleyen yazılar varken bu gün karşınıza J. K. Rowling’in Boş Koltuk isimli romanıyla gelmiş bulunmaktayım. Harry Potter’dan tanıdığımız yazarın büyücüler evreninden çıkıp sakin bir İngiliz kasabasında geçen romanı konuşmaya başlayalım yavaş yavaş…

 

İçerik Yorumu

           

            Yukarıda da belirttiğim gibi J. K. Rowling dediğimizde hepimizin aklına gelecek ilk eser ebetteki Harry Potter evreni ve onun büyüleyici dünyasıdır. Bende kendisini bu eserlerden tanıdım dünyanın geri kalanı gibi. Uzun zamandır okumak istediğim Boş Koltuk isimli eseri ise aslına kitaplığımda toz tutmaya başlamıştı beklemekten. Lafı uzatmayayım okuyamama hastalığından kurtulmaya gayret ettiğim bir vakitte bana ilaç gibi geleceğini düşünerek ay başında okumaya başladım eseri…

 

            Aldığım  notlarda ilk 60 sayfanın ardından halen konuya bir türlü giremediğimi yazmışım. Aslında başı oldukça karışık ilerliyor eserin, Boş Koltuk’ta ki kahraman sayımızın da bir hayli fazla olduğunu belirtmek lazım. Her karakterin kendi içinde sorunları ve farklı dünyaları var. Böylesi bir durumda bazen okumakta güçlük yaşamanıza neden olabilecek bir yapıya bürünüyor giderek. İlerleyen sayfalarda kimin kim olduğuna aşikar hale gelene kadar durum bu şekilde iki arada bir derede devam etmekte.

 

            Kitabın zoraki ilerleyişi beni Boş Koltuk eserini beğenip beğenmeme noktasında çok ikileme düşürdü. Kahramanlarımızdan Kristal isimli kızın hikayesi beni en çok etkileyen konu oldu. Andrew ve Stuart’da diğer etkili ve önemli karakterlerdi benim açımdan. Bu noktada ana konunun belediye meclisinde boşalan bir koltukken, bu koltuğun doldurulması için yapılan meclis toplantısından üstün körü geçilmesi gerçekten okur olarak beni rahatsız etti.

 

            Sonuç olarak J. K. Rowling’in Boş Koltuk eseri benim okuyamama hastalığı ardından okuduğum ilk kitap olmasına rağmen oldukça sıkıntılı ve sorunlu geçti diyebilirim içerik anlamında. Lakin son vuruşun “aştın vuruş” niteliğinde olduğunu belirtmem gerekiyor. Mutsuz sonla biten kitapları pek sevmem ama bunun bende bıraktığı tat gerçekten tatmin edici oldu. J. K. Rowling’in büyücüler evreni dışında da güzel bir işe imza attığını ve içeriğin zorlasa da okuyucu açısından tatmin edici olduğunu belirtmem lazım.

 

 

Yazım Dili Yorumu

 

J. K. Rowling’in diyaloglarla ilerleyen diğer eserlerine göre daha durağan ve daha içsel yolculukların anlatıldığı bir eser olmuş. Bu yazım dilinin türlerinden pek hoşlanmadığım aşikar lakin bunun tam tadında bir ayara sahip olduğunu belirtmek istiyorum. 

 

Yapısal Yorum

           

            Kitabı ikinci el olarak almıştım. Biraz hırpalanmıştı lakin genel olarak Doğan Kitap’ın kalitesine uygun bir eserdi. Kapak tasarımlarına olan tutkumu takip edenler bilir, bu kapakta sevdiğim tasarımlardan bir tanesi konumunda…

 

ARKA KAPAK YAZISI

 Yüzyılın en büyük hikâye anlatıcısı J.K. Rowlingden...

Küçük bir kasaba hakkında büyük bir roman.

 

Barry Fairbrother kırklı yaşlarının başında beklenmedik bir şekilde hayata gözlerini yumar. Bu ani ölüm yaşadığı kasabanın halkı için büyük bir şok olacaktır.

 

Arnavutkaldırımlı meydanı ve eski kilisesiyle Pagford, sıradan bir İngiliz kırsalı gibi görünse de bu tatlı görüntüsünün ardında bir savaş sürmektedir. Zenginler fakirlerle, gençler ebeveynleriyle, kadınlar kocalarıyla, öğretmenler öğrencileriyle sürekli bir çatışma halindedir. Pagford kesinlikle göründüğü gibi bir yer değildir.

 

Belediye Meclisinde Barryden boşalan koltuk, kasabanın görüp göreceği en büyük savaşın tetikleyicisi olacaktır.

 

Türlü düzenbazlıklar ve hırsla süren, herkesin birbirinin foyasını ortaya çıkaracağı seçim savaşında zafer kimin olacaktır?

 

KÜNYE

 

Boş Koltuk

 

J. K. Rowling

 

Basım: Türkçe · Türkiye · Doğan Kitap · Mart 2013 · Karton kapak · 9786050913866

Orijinal adı: Casual Vacancy

Tür: Edebiyat, Roman

 

ALINTILAR

 

 

Güzellik geometridir. Sayfa 31

 

Çoğu insan günbegün eriyerek, yavaş yavaş ölmekten korksa da Parminder bunu rahatlatıcı bulurdu; işlerini düzene koyacak, vedalaşacak kadar zamanının olmasını istiyordu. Sayfa 52

 

Köprünün altından çok sular akmıştı artık, Shirley geçmişin hiç bahsedilmezse  silindiğine inanmayı yeğliyordu. Hatırlamayı reddediyordu. Sayfa 139

 

Çocuklar büyümelerinin sürekli bir matem hissi yarattığını asla bilemezlerdi, bilseler de bundan nefret ederlerdi. Sayfa 151

 

İntihar sadece düşünmekle başarılabilseydi, hiç tereddütsüz intihar ederdi. Sayfa 175

 

O eşsiz vücuda can veren ruhun kendisi de sıra dışıydı mutlaka. Doğa neden öyle bir kap yaratsındı ki , içine daha da değerli bir şey koymayacaksa? Sayfa 203

 

"Sağduyu dediğin şey, insanların genellikle kendi ön yargılarına verdikleri isimdir" Sayfa 271

 

"Sevginin kalbinde tarifsiz bir merhamet gizlidir" Sayfa 351

 

Bütün ruhlar tanrının ışığını saçıyor. Sayfa 408

 

İnsanın kalbinin kabullenmeyi reddettiği şeyleri beyninin bilebilmesi tuhaftı. Sayfa 468

 

Seçim yapmak tehlikeliydi; Seçim yapınca diğer bütün seçeneklerden vazgeçmek zorunda kalıyordu insan. Sayfa 516

Vahşi - House of Night Serisi 4 / 10. Yorum (127)

Çarşamba, Ağustos 18, 2021
Edebiyat, Fantastik, Gece Evi Serisi, House Of Night, kitap, Kitap Yorumları, Kristin Cast, P. C. Cast, Pegasus, Roman, Sevinç Seyla Tezcan, Vahşi, Untamed


Cahil Okur’dan herkese selamlar…   

 

Uzun bir aradan sonra yeni bir kitap yorumu ile karşınızdayım. Ara vermiş olduğum dönemde okuduğum Gece Evi Serisi’nin 4. kitabı olan Vahşi’yi konuşacağız bugün…

 

KİTAP YORUMU

           

            P. C. Cast ve Kristin Cast’in ortaklaşa yazdığı Gece Evi serisine kaldığımız yerden devam ediyoruz. 4. kitap olan Vahşi’yi ben okuyalı bir hayli zaman oldu lakin bir türlü bilgisayar başına oturup sizlerle yorumumu paylaşmak nasip olmadı. İş yoğunluğu ve yaz aylarında akşamların bir hayli kısa olması nedeniyle anca fırsat bulabildim ve hemen klavyenin başına geçtim.

 

İçerik Yorumu

 

            Girizgahı bir kenara bırakır ve kitaba gelecek olursak, yukarıda da belirttiğim gibi Vahşi, Gece Evi Serisi’nin 4. kitabı. Oldukça eski bir basıma ait olan serinin bu kitabında Zoe ve arkadaşlarının başından geçen hikayeleri dinlemeye devam ediyoruz.

 

            Serinin bundan önceki 3 kitabı ile ilgili olan yorumlarımı okumuş olan arkadaşlarımın bileceği gibi kahramanlarımız vampirler ve inanlardan oluşmakta. Bu kitapta seriye yeni dahil olan karakterlerle birlikte kadronun bir hayli kalabalıklaştığını belirtmekte fayda var. Lakin bu kalabalık gözünü korkutmasın ve ben yeni gelen karakterleri de bir hayli sevdim.

 

            Kitapta bahsedilen Nyx hakkında aldığım nota şöyle yazmışım; “Güzel bir hayal ürünü… Hammaddesi  sevgi olan bir düş…” gerçekten karakterlerden bahsederken Nyx’i ayrı tutmak gerekiyor sanırım. Yazarların yarattığı sistemin tepesinde yer alan bu tanrı gerçekten beni oldukça etkiledi. Bundan diğer kitaplar hakkında konuşurken de bahsetmiştim sanırım. Ayrıca bu kitapta ilk kez karşımıza çıkan inanç insanlarının rahibeleri de sizlere farklı bir bakış açısı kazandıracak karakterlerin başında gelmekte.

 

            Kitabın bence içerik anlamındaki en önemli ayrıntısı iyi ve kötü arasındaki savaşı anlatış biçimi… Bir fantastik macera eseri olsa da derinlemesine bakıldığında ve konuların ardında görmeye çalıştığınızda size çağlar boyuca süren bu savaşın oldukça farklı bir yönünü göstereceğinden eminim. Kızılderili mitlerine yapılan dokundurmalar ve dünya üzerinde yaşayan dinlere yaklaşım şekliyle de inanç noktasına farklı bir bakış açısı getirmekte.

 

            Sonuç olarak içerik anlamında benim adıma farklı ve güzel bir okuma oldu. Çok ağır bir içerik olmaması da okunmayı kolaylaştırdı ve zevkli hale getirdi.

           

Yazım Dili Yorumu

 

            Dili oldukça sade ve okuma hızlı gerçekleşiyor. İçerik anlamında a eğer aradığınızı bulursanız ki ben bulacağınız kanısındayım hızlıca okuyup bitirebileceğiniz bir eser.

 

Yapısal Yorum

 

            Kapak tasarımı oldukça güzel. Benim kitaplığımda beğendiğim ender kitap serisi kapakları Gece Evi Serisi’nin kapaklarıdır. İç sayfalarda da oldukça başarılı bir mizanpaj mevcut. Bu anlamda okuru rahatsız edecek bir durumla karşılaşacağınızı sanmıyorum.

 

ARKA KAPAK YAZISI

 

Gece Evinde tehlikeli sırlar ortaya çıkıyor Dostlarınız sizi terk ettikleri zaman hayat çekilmez olur. İsterseniz Zoey Kızılkuş'a sorun. Bir hafta içerisinde üç erkek arkadaşının üçünden de oldu; sıkı bir arkadaş grubunun üyesiyken, istenmeyen birine dönüştü. Artık hayattaki tek arkadaşları ölümden dönenler ya da işaretinden olanlar. Üstelik Neferet insanlara savaş açtı ve Zoey bunun yanlış olduğunu biliyor. Ona kulak verecek kimse var mı?

 

KÜNYE

 

Vahşi  / House of Night Serisi 4

P. C. Cast - Kristin Cast

 

Basım:            Türkçe · Türkiye · Pegasus · 2012 · Karton kapak · 6054263134

Orijinal adı:   Untamed

Tür:                Edebiyat, Fantastik, Roman

 

ALINTILAR

 

Güç, sahibini ve ona en  yakın olanları her zaman değiştirir. Sayfa 94

 

Korku ve bağnazlık, tecrit ve cehaletten doğar. Sayfa 111

 

Sınıflanmalar cehalet getirir, cehalette korkuyu... Sayfa 172

 

Dünya yepyeni bir düzene geçiyor. Sayfa 287


Gece Evi Serisi Yorumlarım 


İşaret (Gece Evi Serisi 1)

İhanet (Gece Evi Serisi 2)

Seçilmiş (Gece Evi Serisi 3)

Bir diyet macerası #1

Pazar, Ağustos 08, 2021

Bir diyet macerası, zayıflama, diyet, diyetisyen, diyet listesi, erkeklerde diyet, nasıl diyet yapılır

Cahil Okur’dan herkese selamlar…

 

            Bu gün sizlere normalde yazmadığım ama benim için önemli olan bir konuyla misafir olacağım. Yaklaşık iki ay kadar önce ani bir karar ile zayıflamaya karar verdim. Aslına bakarsanız uzun zamandır bunu düşünüyordum ama  anca cesaret edebildim diyebilirim.  Aşağıda sebeplerini ve yaşadıklarımı bir bir anlatacağım… Lakin hemen başta eşime sizin huzurunuzda teşekkür etmek istiyorum ki o olmasa bunu başaramazdım.

 

NASIL KARAR VERDİM?

 

Aslında bir yazı dizisi olarak planladığım bu seriye öncelikle olarak nasıl karar verdiğimle başlamak istiyorum. Yukarıda da dediğim gibi zayıflama sürecinde en büyük yardımcım eşim oldu. Ve şunu da belirtmem lazım beni bu konuda motive den ve heveslendiren de yine kendisi.

Ayrıntılarına pek girmeyeceğim ama kendisi benden önce zayıflama işine girişti ve gerçekten çok güzel bir kilo verdi. Nazar değmesin tam ayrıntı vermeyim ama 20+ kg verdiğini belirtsem yeterli olur herhalde.

Bana birlikte başlayalım dese de ben daha önceden yaşadığım bazı deneyimler nedeniyle pek de oralı olmamıştım. Gerçekten geçmişte yine diyetisyen kontrolünde yaptığım diyetin ikinci haftasında yaşadığım rahatsızlık beni çok etkiledi ve kendimi “Ben böyle de güzelim” lafları ile kandırıyordum uzun süredir.

            Eşimin destekleri ve bir anlık karar ile başladım lafın özü. Ama en büyük pay kesinlikle sevgili karıma ait. Hem beni motive den sözleri hem de en net örnek olarak karşımdaki duruşu ile yola girişmiş oldum.

 

BAŞLARKEN BEKLENTİLERİM VE DURUMUM NEYDİ?

 

Bir diyet macerası, zayıflama, diyet, diyetisyen, diyet listesi, erkeklerde diyet, nasıl diyet yapılır

            Diyete başlarken yukarıda belirttiğim gibi daha önceden yaşamış olduğum deneyim nedeniyle pek bir beklentim yoktu aslına bakarsanız. Gerçekten devlet hastanesinde görevli diyetisyenin kontrolünde gerçekleştirdiğim diyet benim adıma oldukça keyifsiz ve verimsiz geçmişti. Bu sefer farklı olmasını temenni ederek eşimin okul arkadaşı olan Diyetisyen Nihal Yıldız’ın ofisine girdiğimde ilk söylediğim söz, “Ben aç kalmak istemiyorum!” oldu. Kendisi bana diyetin aç kalmak olmadığını, kontrollü ve sağlık bir beslenme gerçekleştireceğimizi ve yemek alışkanlıklarım noktasında da fazlaca değişiklik yapmayacağımızı söylediğinde bir nebze de olsa rahatladım. Bu olumlu adım ardından da işe koyulduk.

            Peki kaç kiloyla nasıl başladım? Kendimi ifşa ettiğim bölüm burada başlamakta… Haziran 1 tarihinde Diyetisyen Nihal Yıldız’ın ofisine girdiğimde tartıdaki kilom tam olarak 123.7’ydi. Vücudumdaki yağ miktarı ise 43,17 kg. Metabolik yaşım 45(Asıl yaşım 33), iç yağlanmam ise 17 dereceydi.(Olması gereken 1-13 derece arası.)

            Tablo bir hayli kötü olmasına ve sonradan yaptırdığım kan testlerinde de açlık şekerimin yüksek çıkmasına rağmen diyetisyenimin ve eşimin destekleri ile çıktığım yolda başarılı olmak adına ilk adımı büroya girerek ve diyete başlayarak gösterdim.

 

İLK 4 HAFTA…

 

Bir diyet macerası, zayıflama, diyet, diyetisyen, diyet listesi, erkeklerde diyet, nasıl diyet yapılır

1 Haziran tarihinden itibaren her hafta salı günleri o ofisin kapısını her hafta çalmaya devam ettim. Eşimde beni yalnız bırakmadı ve giderek her şey daha güzel oldu. Daha ilk haftadan 71,59 olan obezite derecemi 69,37’ye geriletmiş ve 7 günlük diyet sonrasında 123,7 kg’dan 122,1 kg’a gerilemiştim.

 

            14. günü tamamladığımda ise kilom 119,1 kg’a gerilemiş, bel çevremde 5 cm’lik incelme gerçekleşmişti. Henüz gözle görülür bir değişim olmasa da verdiğim kiloları duymak ve diyetisyenimin iyi gittiğimizi belirtmesi beni motive eder hale gelmişti.

           

            21. günü ardından ise bel çevremde 4 cm’lik bir düşü daha gerçekleşmiş ve obezite derecem de ilk güne göre yüzde 10’luk bir düşüş mevcuttu. Kilomda bu arada 117.2 kg’a kadar geriledi.

           

1. Ayın son haftasında kiloda bir değişim gerçekleşmese de iç yağ oranım ve vücudumdaki kas kütlesinin artışı ile iyi bir ayı geride bırakmış oldum. Bir aylık süreç sonunda bu sonuç ile toplamda 7,5 kg zayıflamış ve iç yağ oranımda ideala oldukça yaklaşmış oldu.

 

İşte diyette ilk ayım bu şekilde geride kalmış oldu. Geçtiğimiz hafta diyette 3. aya girdim ve o dönemde yaşadıklarımı ve hayatımda gerçekleşen değişiklikleri de sizlerle ilerleyen yazılarda paylaşacağım. Şimdilik bende bu kadar, kendinize iyi bakın ve de ben gibi zayıflama gibi bir kararınız varsa hiç beklemeden bir adım adın derim.

Harry Potter ve Azkaban Tutsağı - Harry Potter #3 / 3. Kitap Özeti

Pazartesi, Temmuz 26, 2021

kitap özeti,Harry Potter,Harry Potter ve Azkaban Tutsağı,J. K. Rowling, harry potter 3 izle 720p, harry potter 7 izle 720p, harry potter ve felsefe taşı izle 720p, harry potter movies

Cahil Okur’dan herkese merhabalar…

 

Blogumun üçüncü kitap özeti ile karşınızdayım. Bu özeti hazırlayalı bir hayli zaman olsa da paylaşmak şimdiye nasip oldu. J. K. Rowling’in muhteşem serisi Harry Potter’ın 3. kitabı olan Harry Potter ve Azkaban Tutsağı özeti karşınızda…

 
 Harry Potter Serisi Kitap yorumlarım 


Harry Potter ve Azkaban Tutsağı
(ÖZET)

 

Harry, yaz tatili için Dursley’lerin evindedir. Ron ile yaptıkları telefon görüşmesi sonrası tatil onun için daha zorlu geçmeye başlar. Marge Hala’nın Dursley’leri ziyareti ise bardağı taşıran son damla olur. Harry, Marge Hala’ya yaptığı büyü sonrasında evi terk eder.

Harry evi terk ettikten sonra o siyah köpeği ilk kez gördü. Sonrasında ise olaylar hızlıca gelişti. Hızır Otobüsü’ne Neville’ın adı ile binen Harry soluğu Çıkın Çıkmzı’nda aldı. Orada Bakan Fudge ile görüşen Harry, okul dışında büyü yaptığı için ceza almasa da Fudge’un hareketlerindeki tuhaflık Harry’nin dikkatinden kaçmamıştı.

Diegon Yolu’nda geçen birkaç günün ardından Harry, Ron ve Hermonie ile buluştu. Çok sevdiği Weasley ailesi ile yenen yemeğin ardından ise Bakan Fudge’un tavırlarındaki garipliğin sebepleri anlaşıldı. Mr. Ve Mrs Weasley’in konuşmalarını dinleyen Harry, adını ilk defa duyduğu Sirius Black’in kendisinin peşinde olabileceğini de o konuşmada öğrendi.

Ertesi gün Hogwards Ekspresi için yola çıkan ekip, trende Prof. Lupin’in de yer aldığı kompartımana yolculuk ettiler. Hogwards ekpresi’nin o seferinde bir ilk yaşanır ve tren yolda durur. Bu garip olayların ardı kesilmez ve adına Ruh Emici dene o garip yaratıklar öğrencilerle dolu trene adım atarlar. Harry, ruh emicilerle ilk karşılaşmasında bir şok yaşarak bayılır. Prof. Lupin, ruh Emicileri Harry’den uzaklaştırır ve Harry bir süre sonrasında kendisine gelir. Ruh emiciler noktasında ilk cidi uyarıyı ise hoş geldin yemeğinde okul müürü Prof. Dumledore yapar; “Rica veya mazereti anlamak bir ruh emicinin doğasında yoktur. Size zarar vermeleri içi neden yaratmayın…”

Harry ve arkadaşlarının ilk dersi kehanetti. Kehanet dersindeki alıştırmada Harry’nin fincanın da ECEl belirirken, Prof. McGonagall, Prof. Trelawney’in her yıl bir öğrencinin öleceği kehanetinde bulunduğunu ifade ederek Harry ve arkadaşlarının yüreklerine su serpti. Bu kehanetlere rağmen henüz ölen bir öğrenci ise hiç olmamıştı.

Harry ve arkadaşları öğleden sonra ise Hagrid’in dersine katıldılar. Hagrid, Harry ve diğer öğrencileri ilk defa bir Hipogrif ile tanıştırdı. Şahgaga isimli hipogrif ile Harry birbirlerine çabuk ısındılar ve Harry’nin üzerin binmesine izin verdi. Malfoy’un denemesi ise tam bir kavusa dönüştü. Şahgaga, Malfoy’u yaralayınca Hagrid ilk dersi yarım kalmak zorunda kaldı.

Sihirli Hayvanların Bakımı ardından ise ilk günün son dersi olan Prof. Lupin’in Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersine yol aldı Harry ve arkadaşları. O gün Böcürt isimli yaratıkla karşılaşan öğrencilerin tamamı başarılı bir karşılaşma gerçekleştirdi. Sorunsuz geçen derste sıra Harry’ geldiğinde ise Prof. Lupin sırayı bir diğer öğrenciye geçirmişti. Harry bunun sebebini anlamasa da kafasında bir soru işareti olarak kaldı Prof. Lupin’in bu davranışı.

Yılın ilk Hogsmade ziyaretinde geride kalan Harry şato içerisinde gezerken Prof. Lupin ile karşılaşır. Prof. Lupin’e ilk derste neden kendisine sıra geldiğinde diğer öğrenciye geçtiğini merakla soran Harry, Prof. Lupin’inden “Voldermort olacağından korktum” cevabını alır. Bu mantıklı cevap Harry yeterince tatmin etse de aklının bir köşesinde yine de kendisine açıklanmayan bazı şeyler olduğuna dair hisler vardır.

Harry yılın ilk Quidict maçı için oldukça heyecanlı olsa da işler umduğu gibi gitmez. Maçın ikinci yarısında tribünde ECEL’i gören Harry, Ruh Emicilerin sahaya girmesiyle bayılır ve 15 metreden aşağı düşer. Kendini hastane kanadında yatarken bulan Harry, süpürgesinin Şamarcı ağaç tarafından parçalandığını ve maçı kaybettiklerini haberini de alınca moralleri iyiden iyiye bozulur.

Yarı yıl tatilinde Harry’i yalnız bırakmamak için Ron ve Hermione de okulda kalmay karar verirler. Harry arkadaşlarının bu kararı almalarında gördüğü ECEL’in ciddi bir katkısı olduğunu bilse de Noel’i yalnız geçirmeyecek olmasına sevinir.  Yeni yıl şöleni öncesinde Ron ve Hermione son Hogsmade ziyareti için okuldan ayrılırken, Fred ve George Weasley Harry’e erken Noel hediyesini takdim ederler. Weasley ikizlerinin hediyesi Çapulcu Haritasıdır ve bu Harry’e oldukça fazla şekilde arzuladığı Hogsmade’in kapılarını açar.

Harry, Çapulcu Haritası sayesinde soluğu Hogsmade’de Ron ve Hermione’nin yanında alır. Üçlünün ilk durağı Bağıran Baraka’da alırken, onların hemen ardından barakaya Hagrid, Prof McGonagall, Prof. Flitwick, Bakan Fudge ve Bayan Rosmerta girerler. Grubun konuşmasına şahit olan üçlü adeta şoka uğrarlar. Sirius Black, Harry’nin vaftiz babası ve ailesine ihanet eden arkadaşlarıdır. İhanetinin ardından James Potter ile ortak arkadaşları Peter Pettigrew, Black’in ardında düşşede o da Potter ailesi ile aynı kaderi paylaşır.

Harry yaşadığı şok ile okula nasıl döndüğünü anlamasa da aklındaki tek şey Sirius Black ismidir. Ron ve Hermione’nin tüm ikna çabalarına rağmen Harry, Sirius Black’in peşine düşme kararı alır. Harry ailesi noktasında kendisine her zmaan doğruları anlatan Hagrid’e nasıl olurda Sirius Black’ten hiç bahsetmediğini sormak istese de, Hagrid’in başı bakanlık ile yeterince sıkıntı da olduğu için bu kararından vazgeçer. Hagrid, Malfoy’u yaralayan Şahgaga’yı bakanlığa karşı savunmak zorundadır. Harry bu nedenle hiddetini gizler, Ron ve Hermione’ile birlikte Hagrid’e yardımcı olabileceğini düşündüğü şeylerin peşine düşer.

Noel’de Harry sıkıntılarını az da unutturacak bir hediye alır, Ateş Oku… Ron ve Harry isimsiz gelen hediye için oldukça sevinseler ve havalara uçsalar da Hermione, Prof. McGonagall’ı durumdan haberdar etmekten geri kalmaz. Prof. McGonagall, Harry ve Ron’un heyecanlarını kursaklarında bırakarak Ateş Oku’na el koyar. Gerekçe ise hediyenin Sirius Black trafından gönderilmesi ve lanetlenmiş olabileceğidir. Sonraları Kaptan Wood profesörden defalarca Ateş Oku’nu istese de başarıl olamaz.

Noel’in ardından Harry, Prof. Lupin ile birlikte Ruh Emicilere karşı nasıl mücadele edeceğini öğrenmeye çalışır. Lupin, Harry’e Patronus büyüsü öğretmeye çalışsa da ilk denemeler hiç de beklendiği gibi geçmez.  Haftalık olarak çalışmalara devam etme kararı alırlar.

Her şey istedeiği gibi gitmese de Prof. Lıpin ile derslere devam eden Harry, bir süre sonra Ateş Oku’nu geri alır. Yeni süpürgesi ile Gryffindor ortak salonuna dönen Harry ve Ron kapıda şifreyi unutan Neville’e yardım ederler ve ortak salonda Ateş Oku’nun gözükmesi ile tüm dikkatler onlara döner.

Ateş oku’yla il maçına çıkan Harry, Ravenclaw’ı yenerken, saha kenarından Harry’i Ruh Emici taklidi yaparak korkutmaya çalışan Malfoy ve arkadaşları binalarına eksi 50 puana neden olurlar. Maç sonrasında Gryffindor ortak salonu adeta bir panayır yerine döner. Eğlence Prof. McGonagall’ın ortak salona girişine kadar devam eder.

O gece Harry’nin içinde bulunduğu yatakhane oldukça fazla karıştı. Uyurken bir anda yüksek sesler duyan Harry, cibinliğinden kurtulduğunda Ron’un şoka girmiş haliyle karşılaştı. Ron, Sirius Black’i gördüğünü ve elinde bir bıçakla yatağının başında dikildiğini söylüyordu. Bu garip olayın ardından yatakhanedeki herkes iyiden iyiye korkmaya başladı.

Tüm yaşanalar Harry’i Hogsmade ziyaretinden geri bırakamadı. Bu sefer yanına görünmezlik pelerinini de alan Harry Ron ile buluşarak köyü gezmeye başladı. Bağıran baraka’da Malfoy ve çetesiyle karşılaşan Harry, Malfoy’a zorbalıkları nedeniyle bir ders vermek istese de görünmezlik pelerinini üzerinden kayması sonrasında başı oldukça büyük bir belaya girer ve soluğu Prof. Snape’in odasında alır. Yanındaki Çapulcu Haritası’nı Prof. Snape’e kaptıran Harry ceza almaktan kurtulsa da Snape’in Karanlık Sanatlara Karşı savunma öğretmeni Prof. Lupin’den aldığı yardım sonrasında Çağulcu Haritası’ndan tamamen ayrılmak zorunda kalır.

Çapulcu Haritası’nı kaybeden Harry tüm dikkatini Slytherin ile yapacakları maça çevirir. Maçın oynanacağı günü gecesi ise kavuslarla uyanır ve camdan dışarı baktığında Ecel’i Hermione’nin kedisiyle birlikte görür. Bu sahneyi ron’a da göstermeye çalışsa da aldığı cevap güçlü bir horlamadır.

Sabah ortak salondaki kahvaltı ardından, Gryffindor takımı maçın oynanacağı sahaya gider. Zorlu maçta Slytherin’in her türlü hilesine rağmen Gryffindor yıllar sonra Harry’nin başarısı sayesinde kupaya ulaşır.

Harry ve arkaaşları şampiyonluk kutlamalarına sınav döneminin girmesiyle ara verdiler. Zorlu sınav döneminde Hagrid’den gelen  baykuş her şeyi daha da zora soktu. Şahgaga ve Malfoy ardında gerçekleşen olay sonrasından Şahgaga’nın idam kararı kesinleşmişti.

 Son sınavların ardından Harry, ron ve Hermione soluğu Hagrid’in evinde aldılar. Tüm olanları bir kez daha Hagrid’in ağzından dinleyen Harry ve arkadaşları orada garip bir sürpriz ile karşılaştılar. Öldüğü zannedilen Ron’un faresi Scabbers, Hagrid'in evinden çıktı. Bu arada Şahgaga’nın idamı için gelen heyet Hagrid’in evine yaklaştığını duydular ve Hagrid Harry ve arkadaşlarını arka kapıdan dışarı çıkardı. Harry ve arakdaşları idamı görmemek adına hızla uzaklaşmaya çalışsalar da celladın inen baltasının sesinden kendilerini koruyamadılar.

kitap özeti,Harry Potter,Harry Potter ve Azkaban Tutsağı,J. K. Rowling, harry potter 3 izle 720p, harry potter 7 izle 720p, harry potter ve felsefe taşı izle 720p, harry potter movies

Harry ve arkadaşları hızla şatoya yönelirken Scabbers’ın çığlıkları onları endişelendirdi. Bir anda ortaya Hermione’nin kedisi Crookshanks çıktı. Scabbers’ın kokusunu almış gibi Crookshanks onlara yaklaşırken, Scabbers ise Ron’un  cebinden çıkarak kaçmaya başladı ve ortalık bir anda karıştı.

Kedinin fareyi kovalaması Şamarcı Söğüt’e kadar devam ederken ron, Scabbers’ı yakaladığı sıra Ecel ortaya çıktı ve hızlıca Harry’nin üzerine atıldı. Ron arakdaşını korumak için araya girsede bu seferde Ecel’in kurbanı o oldu ve Ecel Ron’u hızla Şamarcı Söğüt’ün altındaki oyuğa çekti. Harry ve Hermione ise Crookshanks'ın yardımıyla Ecel ve Ron’un peşine düştü.

Oyuğun altındaki gizli yol Harry ve Hermione’yi doğruca Bağıran Baraka’ya götürdü. Yakalanmaktan korkan Harry ve Hermione arkadaşlarını bulmak için cesaretlerini topladılar ve 2. kata çıktılar. 2. kattaki odların birinde Ron’u bulan Harry ve Hermione, Ron’un onları uyarmasına fırsat kalmadan Sirius Black’in eline düştüler.

Kısa bir cebellşemenin ardından Harry asasını Sirius Black’in kalbine dayadı ve sözleri söylemeden aşağıdan gelen seslere kulak verdi. Son hamle için gelenleri bekleme kararı aldı.

Gelen kişi Karanlık Sanatlara Karşı Savunma öğretmeni Prof. Lupin’di. Odaya girer girmez durumu anlayan Lupin, Harry ve arkadaşlarını silahsızlandırma büyüsü ile etkisiz hale getirdi. Bu hamlesi ardından ise olanları anlatmaya başladı.

Lupin, Harry’e onları çapulcu haritasından 4 kişi olarak gördüğünü söylediğinde, Harry itiraz ederek üç kişi olduklarını söyledi. Lakin Lupin, ron’a yönelerek Scabbers’ı istedi. Fareyi eline alan Lupin, “O bir büyücü” dedi Scabbers’ı göstererek. Söze Sirius Black devam etti, “O bir animagus, adı da Peter Pettigrew”…

Sonrasında öğrencilik yıllarından başlayarak tüm hikayeyei anlattı. Lupin vir kurt adamdı. Ve arkadaşları Sirius, James ve Peter ona yardım edebilmek için yasadışı olarak animagus olmuşlardı. Lupin her kurt adam olduğunda animagus arkadaşları ona destek oluyorlardı. Çapulcu haritası da bu dönemde onlar tarafından yazılmıştı.

Lupin hikayeyi Snape’e yapılan acımasız şakayı anlatarak devam ederken, birden görünmezlik pelerini altından Snape ortaya çıktı. Snape eski düşmanı Sirius Black’i safdışı bırakmaya çalışsa da Harry, Ron ve Hermione ona engel oldular. Harry, Sirius Black'in tüm anlattıklarına inandı ve şatoya geri dönmek için yola koyuldular.  

Tünelden geri şatoya döndükleri sırada yeniden gökyüzünü gördükleri anda Lupin, Snape’in kendisi için yaptığı ilacı kullanmadığından kurt adama dönüşür. Sirius Black hemen animagus haline dönüşerek dostuyla mücadeleye girer ve Lupin’i çocuklardan uzaklara götürür. Bu karışıklıktan yararlanan Peter Pettirgrew ise fareye dönüşerek oradan uzaklaşırken Ron’u da yaralar ve kaçar.

Harry ve Hermione Ron’u şatoya taşımaya çalıştıkları sırada Harry Sirius Black’in çığlıklarını duyar ve hızla ona doğru koşmaya başlar. Gölün kenarında Black’i yeniden insan formunda gören Harry, vaftiz babasının etrafını saran Ruh Emicileri görünce heyecana kapılır ve Patronus büyüsü ile onları uzaklaştırmaya çalışır ancak başarılı olmaz. Tam ruh emiciler Sirius Black’e ölüm öpücüğü vereceği sırada gölün karşı kıyısından tek boynuzlu bir at misali parlayan bir patrınus büyüsü belirir ve Ruh emicilerin tammaı oradan uzaklaşır ve ortam yeniden ılır…

Harry uyandığından kendini hastane kanadında bulur. Prof. Snape ve Bakan fudge Sirius black hakkında konuşmaktadırlar. Bakan Fudge Sirius Black’in ruh emciler tarafından idam edileceğini söylemesine Harry itiraz etse de bunu npek bir faydası olmaz. Prof. Snape o uyurken zaten her şeyi anlatmıştır. Bu sırada hastane kanadına giren Prof. Dumbledore Harry ve Hermione iel tek başına konuşmak ister ve diğerlerinden izin isteyerek odadan uzaklaşmalarını sağlar.

Dumbledore, Hermione’ye sene başından bu yana kullandığı Zaman Döndürücü’yü kullanmasını ve iki masumun hayatını kurtarmasını söyler. Harry durumu anlamasa da Hermione’ye katılır ve zamanı 3 saat geri alırlar.

Harry ve Hermione ilk olarak Şahgaga’yı kurtarır. Ardından Harry göle yönelir. Kendisini ve Sirius Black’i gölün karşı kıyısından dikkatle takip eder. Ancak ilk seferde gelen payronus büyüsü gelmez. Harry olayı ilk yaşadığından patronus büyüsünü yapan kişinin babası olduğunu sandığı için gözü James’in hayaletini arar lakin bulamaz.  Zaman iyice daraldığında Harry, büyüyü yapanın babası değil kendisi olduğunu anlar ve kolları sıvar. İlk kez şekil alan büyüsü, çatal boynuzlu bir geyikti. Harry onun babasının animagusu olan Çatalak olduğunu düşünür.

Harry kendisini ve Sirius Black’i kurtarması ardından Snape belirir ve onları şatoya götürür. Gelecekten gelen Harry ve Hermione ise Şahgaga’ya binerek bir diğer masum olan Sirius Black’i hastane kanadından kaçırırlar. Sirius Black Şahgaga’ya binerek özgürlüğe uçarken Harry’e tıpkı babası gibi olduğunu söyler.

Sirius Black’in kaçısı sonrasında Snape ona Harry’nin yardım ettiğinden neredeyse emindir lakin bunu kanıtlayacak elinde herhangi bir kanıt yoktur. Snape’in tüm itirazlarına rağmen Harry ve arkadaşları ceza almazlar ve normal hayatlarına geri dönerler.

Harry, ron ve Hermione daha sonra Hagrid’i ziyaret ettikleri sıra Prof. Lupin’in okuldak ayrılacağı öğrenirler ve Harry soluğu profesörün odasında alır. Lupin, Harry’nini tüm itirazlarına rağmen bunun alınması gereken bir karar olduğu noktasında ısrarcı olur. Sonrasında Dumbledore’da onlara katılır. Dumbledore, Lupin’in okuldan ayrılması ardından Harry’e Hermione ile birlikte güzel bir iş çıkardıklarını söyler. Sözlerini babası gibi davrandığını belirterek tamamlar.

Yaşanan onca maceradan sonra okulun son gününde Gryffindor okul kupasını kazandığı için ortak solan altın ve kırmızı renk ile donatılır. Şölen oldukça şatafatlı olsa da Harry gibi birçok arkadaşı da Prof. Lupin'in gidişi nedeniyle üzgündürler.

Şölenin bitmesi ile birlikte okul yılı tamamlanmış ve herkes Hogwarts trenine binmeye başlar. Harry, Ron ve Hermione trene binip kompartımana yerleştikleri sırada cama bir baykuş gelir. Sirius Black’inmektubunu taşıyan Baykuş oldukça yorgun gözükürken mektupta yazanlar hepsini sevindirir. Gelecek yıl için Harry’nin Hogsmade’e gitmesi için bir izin belgesinin yer aldığı mektupta Sirius Black iyi olduklarını ve kısa süre içerisinde görüşeceklerine inandığını ifade etmiştir. Ayrıca mektubu getiren baykuşunda faresini kaybeden Ron’a kendisinin bir hediyesi olduğunu ifade eder.

Keyifli geçen yolculuk ardından tren perona yaklaşırken Harry, ron ve Hermione birbiriyle vedalaşırlar. Harry peronda Vernon enişteyi görünce hızla ona yaklaşarak, bir vaftiz babası olduğunu ve katil olduğunu söyler. Vernon Enişte endişelenir ve Harry için ilk defa daha keyifli geçecek bir yaz tatili başlar.

Boleyn Kızı - The Tudor Court Serisi / 9. Yorum (126)

Perşembe, Temmuz 22, 2021

          

The Tudor Court Serisi, Boleyn Kızı, Philipa Gregory,Artemis Yayınları,Kitap Yorumları,

 Cahil Okur’dan herkese selamlar…  Uzun bir aradan sonra yeniden sizlerle olmak güzel. Lafı uzatmadan hemen kitap yorumumuza başlayalım o zaman…Bu arada herkese iyi bayramlar.

 

KİTAP YORUMU

 

Uzun zamandır yazılmayı beklenen The Tudor Court Serisi’nini ilk kitabı olan Boleyn Kızı ile karşınızdayım bu gün… Lafı çok uzatmadan ve yazmayı unutup unutmadığımı denetleyerekten sizlerle fikirlerimi paylaşmaya başlıyorum hemen.

 

İçerik Yorumu

 

The Tudor Court Serisi’nini ilk kitabı olan Boleyn Kızı yazılalı yaklaşık 20 yıl oldu. Üniversite yıllarımda okuduğum serinin diğer bazı kitapları da elimde olsa da eksikliklerin olduğunu hatırlıyorum. Uzun zamandır kitaplıkda bekleyen eseri ikinci defa okuma listeme alarak geçtiğimiz şubat ayı içerisinde okumuştum.

 

            Yaşadığımız uzun ayrılık ardından blogu kontrol ederken yorumunu henüz paylaşmadığımı görünce blogun 126. yorumu olarak Boleyn Kızı ile karşınızdayım. Philipa Gregory ülkemizde daha çok İngiliz Kraliyet aileleri hakkında yazdığı tarihi romanlarla tanınsa da Minik Ejderha isimli de bir çocuk kitabı vardır. Bu gün ele alacağımız Boleyn Kızı eseri ise en çok bilinen eseridir.

 

            Yukarıda da belirttiğim gibi Gregory’nin İngiliz Kraliyet Ailesi ve etrafında dönen olayla ilgili yazdığı bir eser Boleyn Kızı. Eserin genel içeriği siyaset, çıkar ilişkileri ve aşk üzerine kurulu. İngiliz diplomatik yaşamının bazı küçük nüanslarını da gözler önüne seren eserin genel hatlarını ilk okumamdan hatırlıyordum. Unuttuğum bazı detayları ise okudukça hatırladım.

 

            Eserde ki ünlü İngiliz ailesi Boleynlerin tam bir tilki olduklarından bahsetmeden geçemeyeceğim. Özellikle Anne benim adıma nefret edilesi karakter olarak bu kitabın en can alıcı kötü karakteriydi. Marry ve George Boleyn ise daha masumane karakterler olarak kafamda kaldı.

 

            Eseri okurken sonunda neler olabileceğini tahmin edebilseniz de karakterler arasındaki konuşmalar ve bazı küçük olaylar sizi okumaya teşvik edecek seviyede olduğunu belirtmek gerekiyor. Genel olarak benim adıma uzun bier okuma oldu ancak memnun ayrıldığımı belirtmem lazım.

 

Yazım Dili Yorumu

 

            Zaman zaman okumakta zorlansam da Philipa Gregory’nin yazım dilinin çok da ağır olmadığını belirtmem gerekiyor. Özellikle diyologların beni okuyucu olarak heyecanlandıran bir tarafı vardı. Bu anlamda şans verilmesi gereken bir yazar olduğu kanısındayım.  

 

Yapısal Yorum

           

            Eserin bir hayli kalın olduğunu ve bu anlamda ilk seviye okuyucular için “ürkünç” gelebileceğini belirtmem gerekiyor. Konya’da üniversite okurken Rampalı Çarşı adıyla bilinen yerden aldığım eserin orijinal olup olmadığı konusunda şüpheler yaşasam da genel anamda yapısal sorunlarla karşılaşmadığımı belirtmem gerek. Bu arada daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi kapaklarda kullanılan fotoğraflardan hoşlanmıyorum. Benim adıma yapısal olarak tek sorun buydu sanırım.

 

ARKA KAPAK YAZISI

 

Mary Boleyn, on dört yaşında, masum bir kız olarak kraliyet sarayına geldiğinde VIII. Henry'nin gözlerini kamaştırır. Gördüğü ilgiyle tüm varlığı alt üst olan Mary, hem altın prensine aşık olur, hem de gayrı resmi kraliçe olarak her geçen gün artan rolüne. Ancak öyle bir an gelir ki, kralın kendisine olan ilgisi gittikçe sönmeye başladığında, ihtiraslı planlar yapmakta olan ailesinin piyonuna dönüştüğünü fark eder ve en yakın arkadaşından uzaklaşmaya ve rekabet etmeye zorlanır, kız kardeşi Anne Boleyn'den. İşler iyice çığrından çıktığında ailesine ve kralına baş kaldırması gerektiğinin farkına varır ve kaderinin iplerini kendi eline alır.

Son derece zengin biçimde işlenmiş, etkileyici bir aşk, seks, ihtiras ve intikam masalı. Boleyn Kızı, Avrupa'nın en heyecanlı ve gösterişli saraylarından birinin tam kalbinde yaşamış, sıradışı eğilimleri ve ihtirasları olan, içindeki sesi dinleyerek varlığını sürdürebilmiş bir kadını tanıştırıyor dünya okuruna.

 

KÜNYE

 

Boleyn Kızı /  The Tudor Court Serisi

Philippa Gregory

 

Dili: Türkçe

Basım: Türkiye · Artemis Yayıncılık · 2012 ·

Orijinal adı: The Other Boleyn Girl

Tür: Edebiyat, Roman, Tarih

 

ALINTILAR

 

  • Etrafına bak ve öğren, Mary. Sarayda hataya yer yoktur. Sayfa 4

 

  • O ne demek ki? Bütün gün aşkla ilgili şiirler yazıyoruz, bütün gün aşkla ilgili şarkılar söylüyoruz ama eğer hayatta öyle bir şey varsa da, inan ben bilmiyorum. Sayfa 83

 

  • Bu dünyada kadınlara özgürlük yok, ister savaş, ister savaşma. Sayfa 172

 

  • Dünya değişiyor dediysem, henüz o kadar değişmedi. Hala erkeklerin hakimiyetinde. Sayfa 226

 

  • Kralla mutlu olmak için evlenilmez. Sayfa 237

 

  • Geldiğimiz değil gideceğimiz yer önemli. Sayfa 357

 

  • Ben yenilgiye hazırlanmam. bu kendi kendime ihanet etmek olur. Sayfa 408

 

  • Biliyor musun, sıradan bir insan olmak da insana mutluluk verebilir. Sayfa 503

 

  • Hayatımız sarayda geçiyor. Ve saray gerçek aşkın yaşanabileceği bir yer değil. Sayfa 536

 

  • Şüphe duyan bir koca tehlikelidir. Şüphe duyan bir kralsa çok daha tehlikelidir. Sayfa 735

 

  • Yarından bizim kadar korkuyor olsaydın, bu gecenin sonsuza dek sürmesini isterdin. Sayfa 760

İklim'in "Kipat"ları #1

Pazar, Temmuz 11, 2021

Kitap alış-verişi, İklimin "Kipat"ları , çocuk kitapları, çocuk kitapları tavsiyeleri, beyaz balina,

Cahil Okur’dan herkese merhabalar…

 

Geri döndüğümü duyurmamın üzerine anında ziyaretime gelen ve yorumlarıyla beni yalnız bırakmayanlara teşekkür ederim. Bu gün sizlerin karşısına canım kızım için yaptığım kitap alışverişi ile geldim. Aslında alışveriş yazılarını pek sevmiyorum ama yine de belki birilerine örnek olur diye yazmak istedim.

 

Geri dönmemden önce uzun süredir kitapçıma da gitmediğimi fark ettim. Eşim ile çarşıda dolaşırken bir anda kitapçıya girip kızıma kitaplar almak geldi aklıma. “Güzel fikirler uygulama için çok bekletilmemeli…” hissiyatı ile hemen kitapçımın yolunu tuttum.

 

Aslında daha 2 buçuk yaşında nasıl kitaplar alınır pek bir bilgim yok. Bu konuda uzman falan sayılmam yani… Lakin kızımın deyimiyle “kipat”lara daha yakın olması adına alışverişimizi gerçekleştirdik eşimle beraber.

 

Sizlerin çocukları nasıl bilmiyorum lakin İklim bazen genelin aksine kitaplarını atma eğilimi gösterebiliyor. Bu nedenle öncelikli olarak daha kalın materyallerden oluşan eserler seçmeye özen gösterdiğimizi belirtmek isterim. Resimlerim bol, yazıların bir hayli az olduğu bu tip eserlerden beklentim zaten çocuğuma bir şeyler aşılaması ve ya ona bir şeyler öğretmesinden ziya de kitaplara aşina olmasını sağlamaları.

 

Tabii ki bu demek değil ki İklime kitap seçerken içeriğe dikkat etmiyoruz. Aldığımız kitaplardan ilki 3 kitaplık bir setti. Beyaz Balina Yayınları’na ait ve Jörg Mühle imzalı eserlerin isimleri; “Tavşancığı Yatağına Yatırır Mısın ?”, “Tavşancığa Banyo Yaptırır Mısın?”, “Tavşancığın Yarasını Sarar Mısın ?” İnternet ortamında eserlerin üzerinde organik kitap logoları var lakin bizimkilerde öylesi bir logo göremedim. Baskı farklılığından kaynaklı bir durum sanırım.

 

Kitap alış-verişi, İklimin "Kipat"ları , çocuk kitapları, çocuk kitapları tavsiyeleri, beyaz balina,

Aldığımız diğer kitap ise yine Beyaz Balina Yayınları’ndan Dania Florino imzalı “Canım Ay’a gitmek istiyor!”  kitabıydı. İklimin bu kitabı da diğer üç kitabı kadar sevdiğini belirtmem lazım. Kitabı her okumamızda Can’ın robotunu gösterip “Bak Romot…” demesi çok hoşuma gidiyor.

 

İklim için eşim ile birlikte yaptığımız ilk kitap alışverişi bu değildi elbette, daha öncede hem kendisinin rahat rahat inceleyebileceği hem de bizlerin ona okuyabileceği eserleri kendi kitaplığına kazandırmıştık. Son alışverişimizde böyle geçti işte. Aşağıdaki görseller ise bu gece yaptığımız okumadan… Bazen odaklanmakta zorlansak da genel olarak kitapları daha çok sevdiğimizi söylemek beni mutlu ediyor…

 

Kitap alış-verişi, İklimin "Kipat"ları , çocuk kitapları, çocuk kitapları tavsiyeleri, beyaz balina,

Kitap alış-verişi, İklimin "Kipat"ları , çocuk kitapları, çocuk kitapları tavsiyeleri, beyaz balina,

Kitap alış-verişi, İklimin "Kipat"ları , çocuk kitapları, çocuk kitapları tavsiyeleri, beyaz balina,

Kitap alış-verişi, İklimin "Kipat"ları , çocuk kitapları, çocuk kitapları tavsiyeleri, beyaz balina,

Kitap alış-verişi, İklimin "Kipat"ları , çocuk kitapları, çocuk kitapları tavsiyeleri, beyaz balina,

Sizler çocuklarınızla hangi kitapları okuyorsunuz? Tavsiyelerinizi benimle paylaşırsanız mutlu olurum.

Blogger tarafından desteklenmektedir.