Güzel bir sürpriz

Perşembe, Haziran 21, 2018

Estikçe, Baha, Kitap, kitap hediyesi
Cahil Okur’dan herkese selamlar…

Bu gün güzel bir hatırayı, güzel yürekli bir miniğin bana hediye ettiği bir kitabı sizlerle paylaşmak için yazıyorum.

Bildiğiniz gibi yeni evlendim. Allah razı olsun, yeni bir ev kurduk ve gelenlerimiz gidenlerimiz eksik olmuyor. Ve inanın bu duygu farklı bir duyguymuş. Yeni yeni arkadaşlar dostlar ediniyorsunuz sevdiğiniz insanla hayatınızı birleştirince.

Baha’da benim yeni edindiğim dostlarımdan bir tanesi… Eşimin, anne evinden komşusunun oğlu. Aralarından da su sızmıyor açıkçası. Bazen kıskanmıyorum desem yalan olur. Şaka bir yana çok farklı bir çocuk Baha… Onun gibi tertipli düzenli, kurallara bağlı bir çocuk daha önce tanımadım desem yalan olur.

Baha ile okulla ilgili olarak yaptığımız konuşmalar neticesinde okumaya olan sevgisini de öğrenmiş ve kendi çapımda onun okuyabileceği kitaplar hediye etmiştim kendisine. Hem okumaya olan aşkının devam etmesi için, hem de okuldaki kitapların kendisine yetmediğini ifade ettiği için…

Evimize ziyarete geldiğinde de önce bir film izliyor ardından birlikte kitap okuyoruz her seferinde. En son gelişinde de aynı şekilde oldu. Güzel bir animasyon filmi ardından kitap okumaya geçtik ve kendisi kitabını bitiriverdi. Az bir sayfası kalmış, gelmeden önce de evde okumuş çünkü…

Asıl hikaye de bundan sonra başlıyor zaten. Eşimin not kağıtlarını alıp hemen kitap odasına gitti ve sonrasında da bizi çağırdı. Bizim için hazırladığı sürprizi bulmamızı istedi. Bulduk ve çok da mutlu olduk. İşte o sürprizi…

Estikçe, Baha, Kitap, kitap hediyesi

İşte böyle güzel bir not ile karşılaştık, hediyemizi bulunca. Demem o ki; sevin çocukları… Kitap yürekli çocukları daha çok sevin…

bu arada doğmamış çocuğumuzun kitapları giderek artıyor, hazinesi okumayı sökmeden baya baya çoğalacak gibi. 

104: KİTAP YORUMU : Yerdeniz Büyücüsü

Salı, Haziran 19, 2018


Kitap Yorumları, Yerdeniz Büyücüsü, Ursula K. Le Guin, Yerdeniz Üçlemesi 1, Edebiyat, Fantastik, Roman, A Wizard Of Earthsea, Çiğdem Erkal İpek, Metis Yayınları,

Adı:
Yerdeniz Büyücüsü
Yazar:
Ursula K. Le Guin
Alt başlık:
Yerdeniz Üçlemesi 1
Baskı tarihi:
Kasım 2011
Sayfa sayısı:
188
ISBN:
9789753420570
Kitabın türü:
Edebiyat, Fantastik, Roman
Orijinal adı:
A Wizard Of Earthsea
Çeviri:
Çiğdem Erkal İpek
Yayınevi:
Metis Yayınları

KİTAP HAKKINDA

"Sanırım Yerdeniz Büyücüsü'nün en çocuksu yanı, konusu: Büyümek.
Büyümek, benim yıllarımı alan bir süreç oldu; bu süreci otuzbir yaşımda tamamladım-ne kadar tamamlanabilirse; o yüzden de çok önemsiyorum. Çoğu genç de önemser. Ne de olsa esas işleri budur: Büyümek." (Arka Kapak)

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan selamlar…

Bayram tatilini geride bırakmamıza rağmen benim dinlenemediğim gibi bir gerçek varken, “blog beklemez” diyerek yeni yorumumla karşınızdayım. Bu gün Ursula K. Leguin’in ölümsüz eseri Yereniz Büyücüsü’nü değerlendireceğiz.

İçerik Yorumu

Ursula K. Le Guin’i kaybedeli henüz çok bir zaman geçmedi… Ancak ben aynı Steig Larsson’da olduğu gibi bu büyük yazarla ölümü sonrası tanıştım. Bazen kendime acıyorum… Yukarıda da dediğim gibi Le Guin’in Yerdeniz Büyücüsü kitabı ile karşınızdayım bugün ve lafı uzatman yoruma geçiyorum.

Serinin ilk kitabı Yerdeniz Büyücüsü’nün bende bıraktığı ilk izlenim çok farklı bir kitap olduğu yönündeydi. Nedense ilk defa bir kitabı tam anlamıyla sevip sevemediğimi anlayamadım. Tadına tam vakıf olamadığım bir yemek gibi geldi bana Yerdeniz Büyücüsü

Şu bir geçek ki Ursula K. Le Guin serüvenin kalan kısımlarında daha güzel maceralar vaat ediyor. Yerdeniz Büyücüsü’nde bunun sinyallerini alıyorsunuz. Bu anlamda hemen karar vermek yanlış olacağı kanısındayım. Okuyan arkadaşlarım ilk kitap ardından ne düşündüler merak etmekle birlikte, kalan kitaplar için heyecanlı olduğumu belirtmem lazım.

İçerik anlamında sadece canımı sıkan nokta kahramanımız Ged ile Gölge’nin karşılaşmasının beklediğimden daha az heyecanlı geçmesiydi. Bunun dışında herhangi bir sorun yoktu benim adıma.

İçerik Puanım 5 üzerinden 4,8

Yazım Dili Yorumu

Ursula K. Le Guin ile ilk tanışmam Yerdeniz Büyücüsü ile oldu lakin diline çabuk ısındım. Beni zorlayan bir anlatımı yoktu. Kitap okumayı alışkanlık haline getirenler içinde durumun farklı olmayacağı kanısındayım. Yeni başlayanlar için ise biraz sıkıcı gelebilir “bence”…

Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 4,7

Yapısal Yorum

Metis benim için vazgeçilmez olan Yüzüklerin Efendisi serisinin yayıncısı olan yayınevidir Bu nedenle de benim için özel bir yayınevidir. Yerdeniz Büyücüsü’nde de kalitesini ortaya koymuş. Farklı bir tasarım ve hatasız bir baskı…

Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 4,8

SEÇTİĞİM SÖZLER


Güç, sadece ihtiyaç olduğunda ortaya çıkmaz; Bilgi de olması gerekir. Sayfa 16

Duyabilmek için susmak gerekir. Sayfa 24

Akıllıya soru gerekmez; aptal ise boşuna sorar Sayfa 38

Bir mum yakan bir gölge yaratır... Sayfa 48

Yorgun adam aptal olur Sayfa 75

Kötü bire yol, insanı iyi bir sona ulaştırabilir. Sayfa 114

103: KİTAP YORUMU : Beyaz Diş

Perşembe, Haziran 07, 2018

Kitap Yorumları, Beyaz Diş, Jack London, Dünya Klasikleri, Edebiyat, Roman, White Fang, Aylin Yıldız, Venedik Yayınları

Adı:
Beyaz Diş
Yazar:
Jack London
Baskı tarihi:
 Mart 2017
Sayfa sayısı:
258
ISBN:
9786053600138
Kitabın türü:
Dünya Klasikleri, Edebiyat, Roman
Orijinal adı:
White Fang
Çeviri:
Aylin Yıldız
Yayınevi:
Venedik

KİTAP HAKKINDA


Jack London’ın Issız Diyarı, yabanı, buz kalpli Kuzey Toprakları’ndaki hayatı konu edindiği ikinci romanı Beyaz Diş’tir. Vahşetin Çağrısı’na kendini bırakmış bir annenin yavrusu Beyaz Diş’in diyarıdır anlatılan. Onun hayranlık uyandırıcı zekası ve içgüdüleriyle kendini var edişinin ve "insan tanrılar"ın yaşamına geri dönüşünün enfes hikayesi... (Arka Kapak)

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan selamlar…

6 gündür bilgisayara başına oturup oturup kalkıyorum ve tek satır bir kelam yazamamış durumdayım. Artık bu gece kendime “yeter” diyerek sıradaki yorumumu sizlerle paylaşmaya karar verdim. Bu gün sizlerle Jack London’ın Beyaz Diş kiabınıdilim döndüğünce yorumlaya çalışacağım…

İçerik Yorumu

Beyaz Diş benim lise yıllarında okuduğum, TV ekranında rast geldiğimde filmini izleme şerefine nail olduğum bir kitap. Jack London’ın öyle çok fazla kitabını okumuş olmasam da sevdiğim bir yazar olduğunu belirtmem lazım.

Kitabın içeriğine dair ilk dikkat çeken ve beklide beni sıkan tek konu uzun monologların olması. Durun hemen kızmayın, yarın tarzının bu olduğunu biliyorum lakin ben diyalogları okumayı daha çok seven bir adamım. Sorun kitapta değil bende aslında.

Bu sıkıcılığa rağmen beni en çok etkileyen konu ise bu uzun monologların bir hayvanın bizi “insanları” nasıl gördüğünü anlamak açısından oldukça açıklayıcı olmasıydı. Kendimizi Beyaz Diş’in gözünden görmek beni insanlardan biraz daha uzaklaştırdı sanırım.

Az önce dediğim gibi kitabı ikinci defa okuyorum belki yıllar sonra tekrardan okurum. İlk okumam da beni Beyaz Diş’in ne kadar etkilediğini bilmiyorum ama bu sefer gerçekten hayran kaldım kitaba.

Bu kitap için biri bana “okunmalı mı?” dese kesinlikle okunmalı derim artık. Ben A101’in sattığı basımı aldım ama sizlere daha kaliteli basımlar almanızı öneririm.

Ve bu kitabın bencileyin bir özelliği daha var artık onu da belirteyim. Evlilik sonrası bitirdiğim ilk kitap Jack London’ın Beyaz Diş eseri oldu. Bunu da paylaşayım istedim…

İçerik Puanım 5 üzerinden 4,7

Yazım Dili Yorumu

Jack London’ın bahsediyorsak eğer fazlaca söze gerek yok. Çevirmen Aylin Yıldız’ın Türkçeleştirmesi de benim adıma oldukça başarılıydı. Notlarımda Aylin hanımın çevirisinin okumaya katkılı olduğunu belirtmişim.

Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 4,7

Yapısal Yorum

Kapağı hiç sevmedim. Daha farklı olabilirdi. Her zamanki gibi ticari kaygılar ve özensiz işçilik… Kapak harici yapısal olarak herhangi bir sorunla karşılaşmadım.

Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 4,1

SEÇTİĞİM SÖZLER


İnsan, yaratıkların en harekete alışkın olanıdır, durağanlığa karşı sürekli bir başkaldırma içindedir. Sayfa 7

Korku, hiçbir yaratığın kaçmayacağı, reddemeyeceği yabani bir mirastı. Sayfa 74

Ölüm, bilinmeyen yabancı gücün ta kendisiydi; o başına gelebilecek felaketlerin tümüydü! Sayfa 84

Bütün korkaklar gibi o da acımasızdı. Sayfa 178

#1 SERİ DEĞERLENDİRMESİ Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları

Perşembe, Mayıs 31, 2018

Seri Değerlendirmesi, Kitap Yorumları, Ransom Riggs, Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları, Gölge Şehir, Ruhlar Kütüphanesi, Tuhaf Masallar,


Cahil Okur’dan herkese selamlar…

Uzun zaman önce yapmaya karar verdiğim lakin bir türlü elim değip de yazamadığım bir konu ile karşınızdayım. Sürekli olarak seri okuyan bir okur olarak sizlerle artık bitirdiğim serilerin değerlendirmesini de paylaşacağım.
O zaman lafı uzatmadan hemen değerlendirmemize geçelim…

İlk kitabın heyecan dolu başlangıcının ardından durağanlaşması beni gerçekten şaşırtmıştı. Ayrıca konuların tahmin edilebilir olması ve gelişecek olayların önceden çokça ipuçlarının verilmesi beni rahatsız etmişti bile diyebilirim.  Benim için yeni bir dünya ve yeni karakterlerin kapısını açan ilk kitapta beklentilerimin birazda yüksek olması nedeniyle sanırım hayal kırıklıklarına uğradığım çokça oldu. Ama elbette ki bu benim okumamı engellemedi. Kitabı bitirdim ve bende kalan tadı biraz eksikti, sanki baharatsız bir yemek gibiydi. Doyurucu lakin sadece doyurucu…

İkinci kitapta Ransom Riggs bu konuda eleştiriler almış olacak ki, ilk kitabın aksine “işte bu” dedirtecek satırlarla çıktı karşımıza. Benim seride belki de en çok sevdiğim kitap oldu. Üçüncü kitap ile bu konuda zirveyi paylaşırlar. Olay örgüsü ve anlatılan konular beni kazanmasına ve iştahla her satırı okumama neden oldu.

Son kitapla hikaye şimdilik nihayete ererken, benim için çok güzel bir hikaye geride kalmış oldu. Başından beri kahramanlarımızın peşinde olduğu olaylar düğümü çözülürken, son kitapta ki özellikle mekan tasvirleri ve akıl almaz hayallerin nakşedildiği satırlar beynimde yeni ufukların açılmasına neden oldu. Güzel bir seri olmasının yanı sıra benim için artık Bayan Peregrin’nin Tuhaf Çocukları etkileyici bir seri olarak aklıma yer etmişti.

Serinin tamamlanması ardından yayınlanan Tuhaf Masallar ise nedense beklentilerimi karşılamadı. Elbette ki o güzel serinin ardından beklentilerim yükselmiş, Riggs’den çok farklı bir lezzet bekler olmuştum. Tuhaf Masallar’da ise sadece ticari kaygılarla yazılan bir eser tadı aldım. Ancak yine de seride adı geçen bir kitaba sahip olmak, kahramanlarımızla kurulacak empati kurabilmek için benim adıma artı bir özellikti.

Serinin filmi inde iki satır bir şey söylemek gerekirse eğer; tam bir fiyaskoydu. Kitapları ile alakasız çok film izledim lakin bu kadar kötüsünü ilk defa gördüm diyebilirim. Karakterlerin özelliklerinin birbirine karıştırılması, olay örgülerinde ki farklılıklar, kitabın sonu ile filmin sonunun birbiriyle alakası olmaması ve daha nicesi. Bir okur olarak benim adıma facia bire filmdi.

ARTILARI


Serinin en büyük artısı gerçek fotoğraflarla olayların beslenmiş olmasıydı bence. Bu tür kitaplarda sıkça kendi kendimize dediğimiz; “bunların hepsi hayal ürünü” uyarısını bu sefer yapamadım kendime. Acaba tuhaflar gerçekten var mı diye sorarken buldum kendimi birçok defa…

EKSİLERİ


Yeni maceralarla seri devam ettirilebilirdi. Az geldi… Başka bir eksisi yoktu.


NOT: Aslında seri devam ediyor, ben Tuhaf Masallar ardından bittiği kanısına varmıştım ama bir ara kitapmış sadece... 4. Kitap basıldı 5. kitap ise yolda. Kısa zaman sonra seriyle ilgili bir değerlendirme daha yazabilirim.

Geçen Ay Neler Oldu? - Mayıs 2018

Perşembe, Mayıs 31, 2018

Aylık Rapor, Estikçe, Mayıs 2018

Cahil Okur’dan herkese merhabalar…

2018 son hız ilerliyor. Hangi ara Mayıs bitti de Haziran’a girdik arkadaş… Neyse bu ay neler yapmışız bir bakalım.

NELER OKUDUM?

Beyaz Diş

Klasik bir eser… Benim için bir tekrar okuma. Ama yine çok sevdim, yine çok etkilendim. George Orwell ve Jack London’ın benim için yerleri çok farklıdır. Geçtiğimiz aya Jack London ile başlamıştım, güzel de bir karar vermişim.


Yerdeniz Büyücüsü

Ursula K. Le Guin yeni tanıştığım bir yazar ama bence geç kalmışım. Serinin ilk kitabı güzel geçti, yeni eserlerde beni ne bekliyor zaman gösterecek.

Gece Nöbeti

Bu türü severim aslında ama nedense Tess Gerritsen’e hep uzak durmuştum. Yanlış yapmışım. Şimdi daha iyi anlıyorum.  

NELER İZLEDİM?

Bu ay filmlere biraz film izledim. Galaksinin Koruyucuları 1 ve 2’nin yanı sıra Örümcek Adam Eve Dönüş ve Çin Seddi filmlerini izledim. Çin Seddi ve Örümcek Adam Eve Dönüş güzeldi… Galaksinin Koruyucuları için aynı şeyleri söyleyemiyorum

Bu Ay Okuduğum Kitap Sayısı: 3
En uzun eser: Gece Nöbeti(464)
En kısa eser: Yerdeniz Büyücüsü (188)
Toplam Okunan Sayfa Sayısı: 910Sayfa
Genel Toplam Sayfa 2018: 3280 Sayfa
Günlük Ortalama Okunan Sayfa Sayısı: 30 Sayfa (Yaklaşık)
En Beğendiğim Eser: Gece Nöbeti



102: KİTAP YORUMU : Erkekler Hep Yalnız Ağlar

Çarşamba, Mayıs 30, 2018


Erkekler Hep Yalnız Ağlar, Ahmet Selçuk İlkan, Neden Kitap, Şiir, Kitap Yorumları,
Fotoğraf konusunda pek iyi değilim :) Bu kadar oluyor...
Yazar: Ahmet Selçuk İlkan
Baskı Tarihi: 2009
Sayfa Sayısı:192
ISBN: 9758800933
Yayınevi: Neden Kitap
Kitabın Türü: Şiir

KİTAP HAKKINDA


“İhanet Makamında” vedalardan, “Hasret Makamında” sevdalardan ve “Asi Makamında” isyanlardan süzülen duyguların çığlık gibi kanayan şiirleri bunlar...
bir yerde buz yastıkların, bir yerde taş duvarların, bir yerde karanlık gecelerin, bir yerde sırtımıza saplanan hançerlerin ipek bir mendil olup gizlediği gözyaşlarımızın en saf sığınağı bu mısralar...
Evet, herkes bir yerde mutlaka ağlar.
Ama unutmayın ki;
“Erkekler Hep Yalnız Ağlar...”
Kimi zaman dönüşü olmayan bir meleğin, kimi zaman zehirli bir çiçeğin, kimi zaman yasak bir sevdanın, kimi zaman ulaşılmaz birkadının ardından ağlar... Ve bir yangına tutuşur tepeden tırnağa...
İşte o yangından alevler...
(Arka Kapak)

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan selamlar…

Bu gün yine bir şiir kitabı ile karşınızdayım lakin pek iyi şeyler söylememi beklemeyin. Uyarıyorum aşağıdaki satırlarda biraz insafsız davranmış olabilirim. Lafı uzatmadan Ahmet Selçuk İlkan’ın Erkekler Hep Yalnız Ağlar eserini değerlendirmeye başlıyorum.

İçerik Yorumu

Daha önce sizlerle paylaştığım şiir kitaplarında; şiiri sevdiğimi, elimden geldiğince karalamalar yaptığımı belirtmiştim. Genel de serbest stil yazmayı ve okumayı severim. Ahmet Selçuk İlkan’ın Erkekler Hep Yalnız Ağlar eseri de serbest stil şiirlerin toplandığı bir eser, lakin… Ama lakini var işte.

Öncelikli olarak iki yazarlı şiirlere değinmek istiyorum. Bu konuda birkaç örnek var kitapta. Ama şiirin özel olduğu kanısında olan bir adam olarak bunu pek de hoş karşılamadığımı belirtmek isterim.

Şiirlerindeki sürekli bir laf sokma telaşının oluşunu icra ettiği müzikle de alakalı olduğu kanısındayım. Şiir seslendirmeleri hoşuma giden sanatçının yazdıklarında o kadar da başarılı olmadığı kanısındayım. En azından bana hitap etmediğini belirtmem gerekiyor.

Posta Gazetesi’ndeki bencileyin amatör şairlerin şiirleri yayınlanır, muhakkak görmüşsünüzdür. Kitaptaki Trafik Polisi şiirini görünce inanın hemen aklıma o geldi. “Adı Gül’dü” isimli şiirde ses benzeşmesinden faydalanarak oluşturulan satırlar ise beni gerçekten kitaptan uzaklaştırdı. “Gönlün Kiralık” eseri ise ayrı bir konu. Duvar yazıları okur gibi oldum.

Eseri okurken aldığım notlarımı aynen şöyle sonlandırmışım, “Uzun süre şiirden uzak durabilirim.” Sanırım bir süre için doğru olanda bu olacak.

İçerik Puanım 5 üzerinden 3,7

Yazım Dili Yorumu

Ahmet Selçuk İlkan basit bir dil kullanıyor. Ağdalı değil lakin ses olaylarından faydalanarak yazdı satırlar gerçekten sizi “üzebilir” Neyse fazla yermeye gerek yok. Haddimi aşmayayım ben gene…

Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 3,9

Yapısal Yorum

Eserde yazım yanlışı pek görmedim, sadece kapağa ve kitabın sonundaki gazete sayfası alıntılarına takıldım biraz. Tatmin etmeyen bir tasarım bir okuyucu açısından.

Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 4,1

SEÇTİĞİM SÖZLER


Şunu bil ki
Dünyada bütün mezarlıklar
Senin gibi vazgeçilmezlerle doludur... (Sayfa 17)

Sen uçmaya devam et
O ipek kanatlarınla gökyüzünde
Ben zaten boğulmuşum
Gözlerinin denizinde (Sayfa 35)

Gel gör ki
Her limanda bir izin kalmış
Benim için
"Çok kalabalıksın" (Sayfa 39)

Bir sana yalvarmayı öğrenemedim
Bir de seni unutmayı (Sayfa 69)

Öyleyse aşk da biter
Ya uzakta!
Ya kucakta!..  (Sayfa 122)

3. yaşım kutlu olsun!

Salı, Mayıs 29, 2018

Estikçe, Cahil Okur, Kimdir bu Cahil Okur,

Cahil Okur’dan herkese selamlar…

Bu gün blogumun 3. yılı dolmuş durumda. Yani 3. yaşımı geride bıraktım ve 4. yaşımdan gün almaya başladım.

Yeni yeni emeklemeye başlayan, dertlerini yeni yeni anlatmaya başlayan bir çocuk benim için artık blogum. Ne zaman ve nereye kadar bilmiyorum ama ben burada olmaktan mutluyum. Sizlerle olmaktan, fikirlerimi ve duygularımı paylaşmaktan memnunum.

İşin özü ve kısaca anlatmak gerekirse; iyi ki varsınız blog ailem sizlerle olmak çok güzel…

101: KİTAP YORUMU : Harry Potter ve Sırlar Odası

Cuma, Mayıs 25, 2018

Harry Potter ve Sırlar Odası, Harry Potter, Harry Potter And The Chamber Of Secrets, Sevin Okyay, Yapı Kredi Yayınları, Roman, Fantastik, Edebiyat, Gençlik

Yazar: J. K. Rowling
Baskı Tarihi: Nisan 2016
Sayfa Sayısı: 314
ISBN: 9789750802959
Orijinal Adı: Harry Potter And The Chamber Of Secrets
Çeviri: Sevin Okyay
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Kitabın Türü: Roman, Fantastik, Edebiyat, Gençlik

KİTAP HAKKINDA


"Bir komplo var, Harry Potter. Bu yıl Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu'nda dehşet verici şeyler yapmak için bir komplo."

Dursley'ler o yaz öylesine çekilmez olmuşlardır ki, Harry bir an önce okulu Hogwarts'a geri dönmek için can atmaktadır. Eşyalarını toplarken ortaya çıkan ev cini Dobby ise onu uyarır: Hogwarts'a dönerse, bir felaket olacaktır. Olur da: Sırlar Odası'nın açılmasıyla ortaya çıkan karanlık bir güç, Hogwarts'takileri taşa çevirmeye başlar. Harry, hayatını tehlikeye atarak, Oda'nın elli yıllık ölümcül gizemini çözmeye çalışır. Ve gerçekten de başına gelmedik felaket kalmaz.
(Tanıtım Bülteninden)

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan selamlar…
Elimde yorumlanacak kitap sayısı çok şükür iyice azaldı ve artık rutine geçebileceğim. Blogumu uzun süre boşladığım için kitap sayısı artmıştı. Neyse lafı uzatmadan hemen güzewl bir okuma olan J.K. Rowling’in Harry Potter ve Sırlar Odası kitabının yorumuna geçelim…

İçerik Yorumu

Bildiğiniz gibi artık Harry Potter serisi bir kült eser olmuş durumda. Bu tip kitapları yorumlamak ise bana inanın çok zor geliyor. Sanırım birçok arkadaşım da benle aynı kanıda olacaktır.

Harry’nin okuldaki ikinci yılını anlatan eserde bizi yine heyecanlı bir macera bekliyor. (Bir çoğunuzun bunu zaten bildiğinin farkındayım.) Rowling’in anlatımının akıcılığı ile olayların gizemi birleşince gerçekten okuması heyecanlı oluyor ve de yorulmuyorsunuz.

Harry Potter serisi benim için tekrar okuma olduğu için ve de artık Harry hakkında bilmediğimiz pek bir şey kalmadığı için, büyücülük dünyasına dair bazı kelimelerin açıklamalarının olması bana biraz garip geldi. Hatta kitabı okurken aldığım notlarda aynen şöyle yazmışım; “Kitapta Harry Potter evreni hakkındaki terimlerin açıklanıyor olması beni biraz garip hissettirdi. Ne yani halen Quidicth nedir bilmeyen var mı?”  Gerçekten var mıdır bilmeyen bilmem ama tanıdık karakterler tekrardan vakit geçirmek benim adıma güzeldi.

Serinin bu kitabında yer alan Profesör Lochart’dan bahsetmek istiyorum aslında birazda… Kendisiyle ilk tanışmamızda da olduğu gibi yine sevemedim. Bu adam bana hep sevmediğim insanları çağrıştırıyor nedense. Sevenlerinin olduğunu biliyorum umarım bana kızmazlar.

Neyse sonuç olarak benim için keyifli bir okumaydı. Hiç okumamış olanlara şiddetle tavsiye ederim, okumuş olan arkadaşlarımın ise artık eskimeye yüz tutmuş kahramanlarla yeniden anıları tazeleme vakti gelmiştir diye düşünüyorum.

İçerik Puanım 5 üzerinden 4,9

Yazım Dili Yorumu

Yukarıda da bahsettiğim gibi J. K. Rowling’in gerçekten akıcı bir dili var. Olayları anlatışı ve yazım tekniği ile bizlere akıcı bir okuma sağlıyor. Sevin Okyay’ın başarılı Türkçeleştirmesi ile birlikte, Harry Potter ve Sırlar Odası için rahat okunan bir eser diye bahsetmek yanlış olmayacaktır.

Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 4,9

Yapısal Yorum

Kitabın beklide beni tek rahatsız eden yeri yapısal özellikleriydi. Kitabın kapak tasarımı kime ait tam olarak bilemiyorum. Künye de yalnızca sayfa tasarımının Nahide Dikel tarafından yapıldığı belirtilmiş. Kapağı da o mu yapmıştır bilmem ama bu kapaktaki Harry Potter’ı sevmedim, sevemedim…

Kapaktaki Harry betimlemesi bana genç bir erkekten ziyade bir kız gibi geldi. İlk kitaptaki Harry ile de alakası pek yok. Bunun dışında herhangi bir yapısal sorun bulunmamakta. Yapı Kredi Yayınları’na yakışır bir eser olmuş. Karşılaştırmanız adına buraya ilk kapaktaki ve ikinci kapaktaki Harry’leri bırakıyorum. Fikirlerinizi benimle paylaşırsanız sevinirim. 

Harry Potter ve Sırlar Odası, Harry Potter, Harry Potter And The Chamber Of Secrets, Sevin Okyay, Yapı Kredi Yayınları, Roman, Fantastik, Edebiyat, Gençlik


Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 4,7

SEÇTİĞİM SÖZLER


Bize aslında kim olduğumuzu gösteren şey, yeteneklerimizden çok seçimlerimizdir.  (Sayfa 306)

Çekiliş sona erdi...

Perşembe, Mayıs 24, 2018

çekiliş, çekiliş sonuçları, Estikçe,

Cahil Okur’dan herkese selamlar…

Uzun süredir devam etmekte olan çekilişimiz nihayet sona erdi. Öncelikle yorumlarıyla hem bana destek veren, hem de çekilişe katılan tüm arkadaşlarıma ayrı ayrı teşekkür ederim.  Bu seferki çekilişim yorumların yoğunluğu nedeniyle gerçekten fazla katılımlı oldu ki bu beni çok mutlu etti. Lafı fazlaca uzatmadan hemen sonuçları açıklamak istiyorum

Blogumun 8. çekilişini kazananı şu şekilde…

Asil talihli
KOZMOKİTAP

Yedek talihli
MOMENTOS

çekiliş, çekiliş sonuçları, Estikçe,

24 Saat içinde Kozmokitap blog sahibi arkadaşımın ad, soyad, adres bilgileri, telefon ve seçtiği kitabı bildiren bir mesaj ile facebook sayfam üzerinden benimle iletişime geçmesini bekliyorum.

Çekilişi kazanan arkadaşımın 91. kitap yorumu ile 100. kitap yorumu arasındaki kitaplardan istediğini seçme hakkına sahip.

Yeni çekilişlerde görüşmek üzere…


NOT: Yeni çekiliş için geçerli yorumlar bu posttan itibaren sayılacaktır, bilginize... 

100: KİTAP YORUMU : Olimpos'un Kanı / Olimpos Kahramanları 5

Salı, Mayıs 22, 2018

Kitap Yorumları, Olimpos'un Kanı, Olimpos Kahramanları, Rick Riordan, The Blood Of Olympus, Belgin Selen Haktanır Us, Doğan Egmont Yayıncılık, Roman, Fantastik
Yazar: Rick Riordan
Baskı Tarihi: 2014
Sayfa Sayısı: 480
ISBN: 9786050922844
Orijinal Adı: The Blood Of Olympus
Çeviri: Belgin Selen Haktanır
Yayınevi: Doğan Egmont
Kitabın Türü: Roman, Fantastik

KİTAP HAKKINDA


Nico di Angelo onları uyarmıştı: Hades'in Evi en kötü anılarını uyandıracak, hayaletlerini huzursuz kılacaktı… Nitekim şimdi her biri zor durumda. Teker teker korkularıyla yüzleşmekten başka çareleri yok. Jason, küçükken onu terk eden annesinin hayaletiyle karşıkarşıya. Bir lider olarak gücünü nasıl kanıtlayacağını bilmese de, annesinin yaptığı gibi sözünden vazgeçecek değil. Nico, bir kez daha Reyna ve Koç Hedge ile gölge yolculuğu yaparsa hayalete dönüşebilir. Yine de bu karar, kehanetin belirttiği gibi başka birisinin hayatını kaybetmesini engelleyebilir. Athena Parthenos'u, savaş patlak vermeden Melez Kampı'na götürmeye çalışan Reyna'nın peşinde zalim bir avcı var. Korkularını yenmeye çalışan Piper, üzerine düşeni yapmak için hazır. Leo ise planının işe yaramamasından ve arkadaşlarının işine karışmasından endişe duyuyor. Oysa hepsi biliyor ki, Toprak Ana'yı alt etmek için içlerinden biri ölmeli…
(Arka Kapak Yazısı)

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan selamlar…

Ve nihayet 100. kitap yorumuna ulaştık. Uzun zaman oldu belki blogu açalı, belki de daha önceleri ulaşmalıydım bu rakamlara ama bir dönemeci daha bu yorum ile aşmış olacağım. Rick Riordan’ın Olimpos’un Kanı kitabıyla karşınızdayım bugün.

İçerik Yorumu

Olimpos Kahramanları serisinin son kitabıydı Olimpos’un Kanı eseri… Rick Riordan ile geç tanışmış bir adam olduğumu daha önce de söylemiştim, bu seriyi noktalayarak tanışmayı artık geride bıraktık ve biraz daha samimi olduk diyebilirim.

Serinin diğer eserlerinde olduğu gibi yine her karakterin hikayesi bölüm bölüm ve ayrı ayrı anlatılıyor. Başta bu konuların genel ilerleyişini bozan bir ayrıntı olarak çıksa da karşınıza ilerleyen süreçte bu tarz anlatım sizi kendisine normal anlatımlara göre daha fazla bağlamakta.

İçerik anlamında işlenen konular, benim gibi mitolojiye az biraz meraklıysanız, kesinlikle sizi kendine bağlayacaktır. Ayrıca mitoloji adına yeni bilgilerle de karşılaşacağınıza eminim. Bu aslında kitabın okuyucuya verdiği en büyük artı benim fikrimce.

Kitapta işlenen konu bazında düşünürsek; arkadaşlık, mücadele, hırs ve kendi yolunu kendin belirleme adına güzel alt metinlerle karşılaşacaksanız. Kahramanların karşılaştıkları zorluklar sizleri farklı düşüncelere sevk edebileceği gibi “Ben ne yapardım?” sorusunu da kendinize soracağınıza eminim.

Sonuç olarak serinin sonuna yakışır bir kitap olarak görüyorum Olimpos’un Kanı eserini. Bu okumayla birlikte Olimpos Kahramanları Serisi sona ermiş oldu. Genel bir değerlendirme de yapacağım elbette ilerleyen günlerde.

İçerik Puanım 5 üzerinden 4,7

Yazım Dili Yorumu

Rick Riordan’ın basit ve anlaşılır dili her zaman hoşuma gitmiştir. Şahsi kanaatimce bu konuda herhangi bir problem bulunmamakta.

Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 4,8

Yapısal Yorum

Kitabın beklide tek sıkıntılı yanı yapısal özelliklerindeydi. İçerisindeki bir çok yazım yanlışı yanı sıra kapak tasarımı da maalesef hoşuma gitmedi. Ancak “Bu kadar kusur kadı kızında da bulunur” diyor ve bu konuya fazlaca takılmamanız gerektiğini belirtiyorum.

Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 4,3

SEÇTİĞİM SÖZLER


İnsanlar yalan söyler. Verilen sözler tutulmaz. (Sayfa 35)

Ölüler her zaman hayattakilerin sayısını aşar.  (Sayfa 80)

Duygularından sıyrılmak için düşünemezsin.  (Sayfa 196)

Geçmişiniz ne kadar acı ve karanlık olsa da onu kucaklamamız gerekir.  (Sayfa 233)

Bazı ölümleri engellemek mümkün değildir.  (Sayfa 448)

99: KİTAP YORUMU : Arı Kovanına Çomak Sokan Kız /Millennium Serisi 3

Cumartesi, Mayıs 05, 2018

Kitap Yorumları,  Arı Kovanına Çomak Sokan Kız, Millennium Serisi, Stieg Larsson, Pegasus, Luftslottet som sprängdes, Ali Arda, Roman, Polisiye, Aşk, Edebiyat,
Yazar: Stieg Larsson
Baskı Tarihi: Mayıs 2013
Sayfa Sayısı: 800
ISBN: 9786054456062
Orijinal Adı: Luftslottet som sprängdes
Çeviri: Ali Arda
Yayınevi: Pegasus Yayıncılık
Kitabın Türü: Roman, Polisiye, Aşk, Edebiyat

KİTAP HAKKINDA


“Sizi uyarıyoruz: Millennium üçlemesi kesinlikle bağımlılık yapıcı.”
-The Guardian

“Dönüp tekrar tekrar okumak istiyorsunuz. Millennium üçlemesi bu milenyumun en iyi üçlemesi.”
-John Timpane, Philadelphia Inquirer

“Stieg Larsson’u okumak, sert bir kahve gibi sizi canlandırır… Kitaplar sıra dışı bir şekilde aksiyon dolu ve düpedüz bağımlılık yaratıcı. Larsson son derece zeki bir aktivist ve feminist olmanın yanı sıra Tanrı vergisi bir aksiyon yazarlığı yeteneğine de sahip…”    
-David Kamp, New York Times

“Kasırga gücünde bir roman. Alexandre Dumas’ın Üç Silahşörler’ini veya Charles Dickens’ın romanlarını aynı hararetli heyecanla okumuştum. Olağandışı… Hiç gocunmadan söylüyorum: Muhteşem.”
- Mario Vargas Llosa, El Pais

“Larsson üstün bir yazar. Kurgunun birçok katmanını sıkıca bir ipe bağlıyor ve sayfa sayfa okuyucuyu sürüklüyor. Kitabın sonu, böyle bir seride isteyebileceğiniz her şeyi size veriyor.”
-Leonard Zeskind, Kansas City Star

“Her yeni nesil Salander ve Blomkvist’i bir gün okuyacak ve onların dünyasına kapılacak.”
-Sarah Weinman, BN.com

“Şu anda yaşadığımız hayatı yüzlerce ve yüzlerce heyecanlı sayfada yeniden keşfetmek isteyen kimse bu üçlemeyi kaçırmasın. Son kitabın muhteşem bir kurgusu var. Kitap, çağdaş edebiyatın en mükemmel sonlarından birine doğru ilerledikçe kitap hiç bitmesin istedim.”
-Alan Cheuse, Chicago Tribune

“Kalbinizi durduracak sahnelerde polisiye edebiyatın en unutulmaz karakterleriyle tanışmaya hazırlanın. Bu kitap Larsson’un ismini edebiyatın en orijinal ve tutkulu seslerinden biri olarak tarihe kazıyor.”
-Ellen Shapiro, People

“Millennium serisi dünya çapında benzersiz bir yayıncılık mucizesi.”
-Kate Mosse

“Hayranlarını hayal kırıklığına uğratmayacak, bu kitabı da gecenin ilerleyen saatlerine dek okuyacaksınız. … İsveçli bir bilgisayar manyağının bizi soluksuz bırakabileceğini kim düşünebilirdi ki?”
-Daily Express

“Olağanüstü… Okuyucular kitabı okurken yerlerinden bile kıpırdayamayacak. ”
–Sunday Times
(Arka Kapak Yazısı)

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan selamlar…

Kitap yorumlarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu gün Millenium Serisi ile devam edeceğiz yolumuza.

İçerik Yorumu

Steigh Larsson ile geç tanıştığımı lakin buna rağmen kendisine hayran kaldığımı belirtmiştim sanırım sizlere daha önceleri. Lisbeth Salander karakterine hayran kalmamanın okuyanlar tarafından oldukça zor olduğu kanısındayım. Hal böyle olunca kendi adıma keyifli bir okuma olan Arı Kovanına Çomak Sokan Kız’ı yorumlamak da oldukça zevkli olacak.

Kitabın içeriğine dair spoiler vermeyi sevmiyorum lakin serinin bu kitabında karşınıza tam bir “Güçlü Kadınlar Örgütü” (GKÖ) çıkıyor. GKÖ baş elemanı elbette ki Lisbeth Salander, bu uçuk kaçık karakterin yanı sıra Erika Berger, Susanne Linder, Monica Figuerola gibi okuduğunuzda seveceğiniz karakterlerde mevcut. Bu kurgusal karakterlerin hem kişilikleri hem de savaşçı kişilikleri sizleri kendine hayran bırakıyor.

Larsson’ın kitaplarının akıcı olduğunu belirtmem gerekiyor. Gerçekten okuma hızınızın düştüğünü düşündüğünüzde herhangi bir kitabını elinize alıp bir çırpıda okuyabilirsiniz. Olayların örgüsü ve sizde uyandırdığı merak duygusu, okuma hızınızı yeniden kazanmanıza neden olacaktır.

Arı Kovanına Çomak Sokan Kız özelinde konuşmak gerekirse bu kitapta Mikael Blomkvist’e biraz daha ısındım. Ayrıca onunda Salander kadar akıllı davranabildiğini görmek güzeldi.

İçerik Puanım 5 üzerinden 4,9

Yazım Dili Yorumu

Stieg Larrson gerçekten günümüz yazarlarından hayran kaldığım nadir isimlerden birisidir. Yazım dilini ve olayları anlatış tarzı oldukça güzel. Ali Arda’nın da çevirisinin bunda katkısı tartışılmaz.

Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 4,8

Yapısal Yorum

Pegasus Yayıncılık’ın klasikleşen Millenium Serisi kapaklarından bir tanesi ile karşılaşıyorsunuz. Kendine has bir duruşu var bu tasarımın. Kitap içeriğinde de editoryel hata bulunmaması geçer bir not almasını sağladı benim adıma.

Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 4,6

SEÇTİĞİM SÖZLER



Her demokrasinin sınırı  (Sayfa 319)

98: KİTAP YORUMU : Roverandom

Pazartesi, Nisan 30, 2018

Kitap Yorumları, J R R Tolkien, Roverandom, Yüzüklerin Efendisi, Hobbit,
Yazar: J. R. R. Tolkien
Baskı Tarihi :Nisan 2017
Sayfa Sayısı:184
ISBN: 9786053757368
Orijinal Adı: Roverandom
Çeviri: Niran Elçi
Yayınevi: İthaki Yayınları
Kitabın Türü: Roman, Fantastik, Edebiyat

KİTAP HAKKINDA


1925 yılında, dört yaşındaki Michael Tolkien kumsalda gözdesi olan oyuncak köğeğini kaybetti. Oğlunu teselli etmek için J.R.R. Tolkien, büyüyle oyuncağa dönüştürülen Rover isminde bir köpeği ve onu eski haline döndürebilecek büyücüyü arayışına dair bir hikâye uydurdu.

Rover ya da daha sonra tanındığı gibi “Roverandom”, maceraları sırasında bir kum büyücüsü, korkunç bir ejderha, denizdeki kral ve Aydaki Adam’la karşılaşır. Zekice örülmüş̧ ve kelime oyunlarıyla bezeli Roverandom’un, başta Hobbit’le aynı sene, 1937’nin Ocak ayında basılması planlansa da yayıncılar bir devam kitabı istediğinden eser yayımlanamamıştır. Tolkien bunun yerine Yüzüklerin Efendisi’ni yazmaya başlamıştır. Roverandom ise nihayet 1998 yılında yayımlanmıştır.

“Yüzüklerin Efendisi hayranları İskandinav mitolojisinden esintilerden ve Tolkien’in harikulade mekân anlayışından büyük keyif alacaklardır.” – The Times -

Editörlüğü Christina Scull ve Wayne G. Hammond tarafından yapılan bu edisyonda, hikâyenin Tolkien’in diğer eserleri olan Hobbit’le, Silmarillion’la ve Noel Baba’dan Mektuplar’la olan ilişkisini detaylandıran bir önsöz bulunuyor. Bunların yanı sıra Tolkien’in elinden çıkma illüstrasyonlar da metinlere eşlik ediyor.
(Tanıtım Bülteninden)

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan selamlar…

Uzun bir ara oldu bende farkındayım. Ne yazık ki gündem biraz yoğun. Hep kitaplardan hem de blogumdan bir hayli uzak kaldığımın bende farkındayım. Ancak yavaş yavaş eski tempoma ulaşmaya çalışıyorum. Bu günde sizlerin karşısına güzel bir kitap ile gelmiş bulunmaktayım.

İçerik Yorumu

J. R. R. Tolkien hayranlığımı beni yakınen takip eden arkadaşlarım bilmektedir. Yüzüklerin Efendisi ve sonrasında Hobbit ve Silmarillion eserleri ile Tolkien hayranlığım kat ve kat artmıştı. Orta Dünya’da geçen hikayelerle kalemine aşık olduğum Tolkien’in bu gün ise Roverandom isimli eserini değerlendireceğim haddim olmadan.

Eğer benim gibi Tolkien’e Yüzüklerin Efendisi eseri ile bağlanmış bir okur iseniz (Büyük çoğunluğun bu şekilde olduğuna eminim.) Roverandom sizi biraz şaşırtacaktır. Her ne kadar yazarın okuduğum ilk çocuk kitabı olmasa da Hobbit’in de Yüzüklerin Efendisi ile aynı evrende geçmesi nedeniyle bu denli bir şaşırma yaşamamıştım.

Kitabın günümüz ile var olmayan bir evren ile bir şekilde bağlı olması sizin etrafınıza farklı bir bakış açısıyla bakmanıza neden olduğunu belirtmem gerekiyor. Yine büyücüler, efsanevi canlılar ile karşılaşmaktayız. Bunların yanı sıra köpeğini kaybettiği için ağlayan bir çocuk ve bir oyuncakçı dükkanı da eser içinde yer almakta.

Hikaye yetişkinler adına bazen biraz sıkıcı gibi gözükse de kendisini okutmayı başarıyor. Ve bitirdiğiniz de, ki bende böyle olmuştu, acaba bu eser bir seri haline gelir miydi diye düşünüyorsunuz.. Gelse bence çok güzel olurdu.

Sonuç olarak Roverandom  için sanırım şu benzetmeyi yapabilirim; “Et yemekleri ile meşhur bir lokantanın kendine özel tatlısını denemek” gibi bir şey. Belki saçma oldu ama Roverandom böyle bir his uyandırdı bana… 

İçerik Puanım 5 üzerinden 4,8

Yazım Dili Yorumu

Tolkien’den bahsediyoruz, haddimizi bilmek gerekiyor…

Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 4,9

Yapısal Yorum

Elimde İthaki’nin özel baskısı var. Güzel bir kapak tasarımı ve içerisindeki orijinal çizimlerle saklamaya değer bir yapıt olmuş durumda. Sevgili eşimin de hediyesi olduğu için benim adıma ayrı bir öneme sahip. Yapısal olarak, Tolkien’in büyüklüğüne yakışır bir yapıt olmuş.

Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 4,7

SEÇTİĞİM SÖZLER


İyi bir sözcük hazinesi çocuğun yaş grubu düşünülerek yazılmış kitaplardan edinilmez. Daha ileri yaş grubu için yazılmış kitaplar okunarak öğrenilir.  (Sayfa 21)

02: Puzzle Yapıyoruz : Çok özel bir puzzle

Çarşamba, Nisan 18, 2018


Cahil Okur’dan herkese selamlar…

Evliliğin ilk ayının içerisindeyim. Bu nedenle buralarda pek olamıyorum, lakin kısa zaman içerisinde yeniden eski aktif durumuma geçeceğimi belirtmek isterim. (Kitap okuyabildiğim de yok bu ara maalesef.)

Neyse bu günkü yazımızın konusu bunlar değil. Mavi’m ile evimide yaptığımız ilk puzzle ı paylaşacağım sizinle. Bundan önce yaptığım tüm puzzlelar bir yana bu puzzle bir yana. (Gerçekten hem anlam açısından hem de yapım açısından çok ama çok farklı bir puzzle oldu.)

Lafı fazla uzatmanın anlamı yok… İyi seyirler diliyorum…



97: KİTAP YORUMU : Sherlock'un Kadınları / Bayan Hudson ve Mary Watson Serisi 1

Cuma, Mart 30, 2018

Kitap Yorumları, Sherlock Holmes, Michelle Birkby, Sherlock'un Kadınları, Bayan Hudson ve Mary Watson Serisi, arkadya,

Yazar: Michelle Birkby
Baskı Tarihi: Ağustos 2017
Sayfa Sayısı: 440
ISBN: 9786051880891
Orijinal Adı: The House at Baker Street
Çeviri: Dilek Parsadan
Yayınevi: Arkadya Yayınları
Kitabın Türü: Roman, Edebiyat, Macera-Aksiyon

KİTAP HAKKINDA


Her dâhi dedektifin arkasında dâhi bir kadın vardır…

Baker Sokağı sakini Bayan Hudson’ın, sığınağı olarak gördüğü mutfağında yapmayı en çok sevdiği şey, çay demlemek ve kek pişirmektir. Ta ki dâhi dedektif Sherlock Holmes, bir gün ondan yardım istemek için gelen Laura Shirley adında bir kadını geri çevirene dek…

Laura Shirley’nin merdivenin başında ağladığını gören Bayan Hudson, kadını mutfağına davet eder ve ne sıkıntısı olduğunu öğrenir. O an karar verir. Bu zamana kadar güvenli liman olarak gördüğü 221B numaralı evinin mutfağından çıkma vakti gelmiştir. Davanın izini kendisi sürecektir… Doktor John Watson’ın sevgili eşi Mary Watson da ona yardım edecektir. Daha fazla gölgede durmayacak aydınlığa çıkacaklardır. Ancak işler sandıkları gibi kolay gitmez, tamamlamaları gereken yapbozun parçalarını bulmak tehlikeli sulardan geçmeyi gerektirecektir…

Bu bir Bayan Hudson ve Mary Watson macerasıdır…

Çayınızı elinize alın ve koltuğunuza kıvrılın. Oyun başlıyor!

Michelle Birkby’nin kaleme aldığı Sherlock’un Kadınları, her işin üstesinden gelebilecek kadınların dayanışmasını, içlerindeki gücü ve merhameti müthiş bir dille anlatıyor. Orijinal hikâyelerin lezzetini aratmayacak olan bu kitaba bayılacaksınız. (Tanıtım Bülteninden)

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan selamlar…

Düğün telaşı geride kalmışken kitap yorumlarına kaldığımız yerden devam edelim hemen. Bu gün karşınıza Sherlock’un Kadınları isimli Michelle Birkby romanı ile gelmiş bulunmaktayım. Arkadya tarafından yayınlanan eseri okuyanlar muhakkak vardır aranızda, bakalım kitap hakkındaki fikirlerimiz ne kadar uyuşacak. 

İçerik Yorumu

Sherlock’un Kadınları kitabını sadece ismine bakarak aldım. Hakkında ne bir yorum okudum, ne de bir ön bilgiye sahiptim. Arkadaya tarafından yayımlanan esere karşı biraz ön yargım olsa da (Konu Arkadaya yayınevi olunca Sherlock’un sevgilileri hakkında falan diye düşünmüştüm açıkçası) beklediğim çok ötesinde bir eser oldu.

İlk 50 sayfayı okurken, klasikleşen Sherlock kitaplarında olduğu gibi hızlı bir giriş ile karşılaşmamam nedeniyle sıkıldığımı hissettiğim anlar oldu açıkçası. Lakin bu hisse kendinizi fazla kaptırmayın çünkü sonrasındaki tempo gerçekten Sherlock hayranlarını memnun edecek seviyede.

İçerik anlamında beni tatmin eden başlıca konu; Doyle tarafından yazılan Sherlock eserlerinde olduğu gibi kitaptaki kahramanlarımızın ciddi anlamda kendilerine hayran bırakan çözümlemeleridir. Eserde Bayan Hudson sürekli olarak; “Bay Sherlock olsa ne yapardı?” gibi bir cümle kullanıyor ki yazarımızın da bu noktada “Bay Doyle olsa bu olayı nasıl anlatırdı?” gibi bir soru üzerine olayları şekillendirdiği kanısındayım.

Bu arada Bayan Hudson demişken, kendisinin orijinal hikayelerdeki pasif tutumu yerine Birkby’in hikayelerindeki aktif halini tercih ettiğimi belirtmem lazım. Olayları anlatış olarak da bir Sherlock hayranı olarak beni memnun etmiş durumda. Bayan Watson’da başarılı bir karakter olmuş ve kocasıyla boy ölçüşebilecek kapasitede bir karakter haline gelmiş.

Sonuç olarak Michelle Birkby’in kitabı için söylenebilecek beklide en güzel cümle şu olacak gibime geliyor; “Doyle’un romanlarında perdenin arkasında kalan karakterlere bir saygı duruşu”  Bence bu kitabı en güzel anlatabilecek olan cümle budur benim için.

İçerik Puanım 5 üzerinden 4,9

Yazım Dili Yorumu

Michelle Birkby’in ülkemizde yayınlanan ilk kitabı Sherlock’un Kadınları… Konu itibari ile keniiini her yönden Arthur Conan Doyle İle karşılaştırmak zorunda hissediyorum kendimi. Ama bu noktada şunu belirtmek lazım ki Doyle ile ciddi anlama yarışır durumda bence. Buna yazım dilinin akıcılığı ve anlaşılırlık da dahil. Durum bu olunca yazım dilinde de güzel bir not alacak elbette Birkby.

Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 4,7

Yapısal Yorum

Arkadaya’nın klasikleşen yayın politikasının dışında yer alan bu kitabı basması gerçekten beni şaşırttı. Ama şunu demem lazım ki farklı bir lezzet ve tat katmışlar. Kapağın görselliği ve tasarım gerçekten eserin lezzetini farklılaştırmış. Ben beğendim. Umarım ki kısa zaman sonra yazarın ikinci kitabı olan “The Woman of Baker Street” i basarlar. Merakla bekliyor olacağım. 

Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 4,7

SEÇTİĞİM SÖZLER


Ayakta durmakta zorlanan bir bedenin temiz bir ruhu olsa ne olurdu?  (Sayfa 91)

Hediye atın dişine bakılmaz (Sayfa 210)

Artık biliyorduk. Bilmek bizi değiştirmişti. (Sayfa 276)

Hayat sırlarla doludur. Ve ben hayattaki en büyük sırrı hep bildim. Aşk diye bir şey yoktur. (Sayfa 322)

Kavuştuk!

Perşembe, Mart 29, 2018

Estikçe, Mavim,


Cahil Okur’dan herkese selamlar…

Bu adam öldü mü, kaldı mı? Hiç mi merak edeni yok şu koca mecra da... Sanırım yok : ) Neyse o kadar da önemli değil birilerinin merak edip etmemesi.  Lakin yine de yaklaşık 1 ayı geçkin süredir nerelerde olduğumu açıklayarak dönüyorum aranıza yeniden…

Ey ahali duyduk duymadık demeyin, duyanlarda bir zahmet duymayanlara iletiversin. Yeşili mavisine kavuştu. Evlendim ömrümün sahibi olan güzel kadınla. Mutluyum demek az kalır an itibari ile yaşadığım sevinci anlatmaya…

Daha önceki yazılarımda sizlere yakında evleneceğimizi ifade etmiştim bu satırlardan.  50 gün var, 35 gün var, 3 gün – 5 gün var derken geçtiğimiz Cuma – Cumartesi günleri düğünümüzü yaptık çok şükür. Kazasız belasız, sorunsuz sıkıntısız bir düğün geçti bizim adımıza. En güzeli de sonunda bir araya gelmek, kendi yuvamızda yan yana, omuz omuza olabilmekti. Çok bekledik bunun için ama sonunda önce çaba meyvesini verdi ve başardık.

Aramızda olan tüm dostlarımıza tekrardan buradan teşekkür ederim. Gerçekten böylesi günlerde anlıyorsunuz kimler tarafından önemsendiğinizi. Ve inanın sevildiğinizi görmek kadar bir insanı memnun edecek hiçbir şey yok bu hayatta.

Hazır sevilmekten bahsetmişken bir kez daha söyleyeyim huzurunuzda ömrümün sahibine; “Seni seviyorum ömrüm. Hayatıma hoş geldin. Seni bana verene şükürler olsun. Varlığınla şereflendirdiğin ömrüm artık eskisinden çok ama daha çok güzel. Teşekkürler kadınım, iyi ki varsın.”


NOT: Şimdilik bu kadar, lakin ilerleyen günlerde düğünle ilgili ayrıntılı bir yazı daha yazmayı planlıyorum. 

Pazar 6'lısı #12 Kış Olimpiyatları

Pazar, Şubat 25, 2018


Pazar 6'lısı, Estikçe, Kış Olimpiyatları
Cahil Okur’dan herkese merhabalar.

Yeni bir haftaya girmeye az bir zaman kala, yeni Pazar 6’lısı ile karşınızdayım. Bu hafta yine faklı bir konsept var Pazar 6’lısında. Bu ayın konuları biraz geç gelmiş olsa da sevgili Esseve Rin güzel bir konsept hazırlamış bizlere. Olayı kendi ağzından aktaracak olursak “Şu ana kadar ki en orijinal Pazar 6'lısı temalarından biri bu oldu diyebilirim. Malum Güney Kore’de şu an Kış Olimpiyatları yapılıyor. Dedim biz niye yapmayalım? :D Kış Olimpiyatları’ndaki birkaç kategoriyi kitaplara uyarladım, umarım seversiniz. Aşağıda belirttiğim her kategoriye bir kitap seçme şeklinde gerçekleştireceğiz” Evet, lafı uzatmadan hemen Pazar 6’lısına geçiyorum.

1) Kayakla Atlama- Sıkıldığınız için atlayarak okuduğunuz bir kitap

Sanırım cevap veremeyeceğim tek soru bu olur. Bir kitabı başlamışsam yarım bırakmam, okuyorsam da ne kadar sıkılsam atlayarak okuyamam. Bana göre değil. Elbette sevmediğim kitapları beynim çabuk unutur ama yine de atlayarak okuma yapmıyorum hiç.


2) Kızak- Herhangi bir toplu taşımada okuduğunuz/okumaya uygun bir kitap

Aslında bu sorunun net bir cevabı olamaz sanırım. Ancak toplu taşımada okumaya uygun diyebileceğim bir kitabın daha hafif ve okurken yormayacak türde bir kitap olması gerektiğinden yola çıkarak tercihimin Sherlock Holmes eserleri olacağını ifade edebilirim. Hatta daha da ayrıntı verecek olursam Martı Yayınları’ndan çıkan ve 5 kitapta toplam 55 hikaye barındıran seriden bahsediyorum. (Yakında yeniden okumayı planlıyorum.)

3) Kısa Mesafe Sürat Pateni- Bir oturuşta okumalık bir kitap

Grigory Petrov’un Beyaz Zambaklar Ülkesi’nde kitabı geldi aklıma ilk olarak. Herkesin okuması gereken ve elimden geldiğince tavsiye ettiğim bir eser. Hem kısa hem de akıcı bir eser. Kesinlikle Kısa Mesafe Sürat Pateni için uygun : )

4) Biatlon- Hem filmini izlediğiniz hem de kitabını okuduğunuz bir kitap

Aslında bir çok kitabı örnek verebilirim ama ben favorim olan Yüzüklerin Efendisi üçlemesini örnek vermek istiyorum. Seriyi bir kez okudum, en az 10+ kez izledim. Yine olsa yine izlerim açıkçası. Ki Mavi’m ile düğün sonrası böyle bir planımız var.

5) Curling*- Sizi düşündüren bir kitap
Bu tip bir soru geldiğinde hep aynı cevabı veriyorum; Rüzgarı dizginleyen Çocuk…
6) Serbest Stil Kayak- Bu yazıyı okuyanlara önereceğiniz bir kitap

Soz zamanlardaki en büyük favorim olan Mıllennıum Serisi size önereceğim eser olacak. Az bir şey olsa da eğer polisiyeden hoşlanıyorsanız aşık olacağınız bir eser.

İşte bu haftanın Pazar 6’lısı bu şekildeydi. Sizde aramıza katılmak isterseniz eğer her hafta hangi konuyu yazacağınızı Esseve Rin’den öğrenebilirsiniz.  Kendisi önerilere de her zaman açıktır.

96: KİTAP YORUMU : Kayıp Kentin Yakışıklısı

Cumartesi, Şubat 24, 2018

Kayıp Kentin Yakışıklısı, Yılmaz Erdoğan, Sel Yayıncılık, Aşk, Şiir, Kitap Yorumları,
Yazar: Yılmaz Erdoğan
Baskı Tarihi: 1999
Sayfa Sayısı: 96
ISBN: 9789755700182
Yayınevi: Sel Yayıncılık
Kitabın Türü: Aşk, Şiir

KİTAP HAKKINDA


Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim,
çocuk olmaktan...
Ve beslenme çantamda
otlu peynir kokusuydu babam...
(Tanıtım Bülteninden)

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan selamlar…

Yorumları geciken kitapları serisi devam ederken, çekilişimiz de devam ediyor dostlar. Bu gün karşınıza Yılmaz Erdoğan’ın Kayıp Kentin yakışıklısı kitabıyla geldim. Lafı uzatmadan hemen yorumlamaya geçelim o vakit…

İçerik Yorumu

Yılmaz Ertdoğan oyunlarını sevdiğim, oyunculuğuna çoğu zaman hayran kaldığım bir isim oldu hep. Bir şair olarak Yılmaz Erdoğan ise benim adıma ilk üçe girebilecek nitelikteki kişilerdendir.

Kayıp Kentin Yakışıklısı, Erdoğan’ın ilk kitabı yanlış hatırlamıyorsam. Kolay okunabilen ve içerisinde Şair Yılmaz Erdoğan dediğinizde aklınıza gelebilecek ilk şiirleri bulunmakta. Hatta şöyle diyebilirim en meşhur şiiri “Yaşayabilme İhtimali” ile başlayan kitap, esere adını veren “Kayıp Kentin Yakışıklısı” şiiri ile son bulmakta.

Yarım saat gibi bir zaman zarfında bitirdim eser, içerik olarak bana hitap eden bir yapıya sahipti. Hem şiirin sevdiğim bir türü vardı ortada hem de kalemine hayran olduğum bir şair.

Kayıp Kentin Yakışıklısı  ile alaklı olarak son olarak söyleyeceğim şudur; eğer şiirleri seven bir kişi iseniz kesinlikle okumalı ve de kitaplığınızda bulundurmalısınız.

İçerik Puanım 5 üzerinden 4,7

Yazım Dili Yorumu

Yılmasa Erdoğan’ı sevdiğimi yukarda da anlattım sizlere. Yazımı oldukça sade ve herkesin anlayabileceği türde bir anlatıma sahip. Bu anlamda bu kategoride benden iyi bir notu hak eden bir isim.  

Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 4,8

Yapısal Yorum

Yukarıdaki görsel de gördüğünüz kapak olan baskısı var bende. Gerçekten kapağa hayran kaldım diyebilirim. Az sayıda kapak için bu kelimeleri kullanırım; kendisi benim adıma unutulmaz kapaklardan bir tanesi. Eser içeriğinde de herhangi rahatsız edici bir nokta ile karşılaşmadığım için bu kategoride de puanım yüksek olacak.  

Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 4,7

SEÇTİĞİM SÖZLER


Bir insanın sevmekle başlıyordu her şey,
ve boşanmak için
en az iki şahit gerekiyordu! (Sayfa 19)

ve ben ne zaman,
kiminle sevişsem,
hala seni aldatıyorum! (Sayfa 20)

Aşkları da devralır mı
kalp nakli yaptıranlar? (Sayfa 38)

Yaşlanmakla ıslanmak aynı şey (Sayfa 47)

kalbim bir etten organ sadece
kalbim yüreğim olur,
sen gelince... (Sayfa 74)

Blogger tarafından desteklenmektedir.