Bilim-Kurgu
Edebiyat
GO kitap
GO!
Kass Morgan
Kitap Yorumları
Roman
The 100
The 100 - İsyan
78: KİTAP YORUMU : The 100 – İsyan
Yazar Kass Morgan
Baskı Tarihi: Şubat 2017
Sayfa Sayısı: 285
ISBN: 9786051880822
Orijinal Adı: Rebellion (The 100 #4)
Çeviri: Selen Ak
Yayınevi: Go! Kitap
Kitabın Türü: Roman, Bilim-Kurgu, Edebiyat
KİTAP HAKKINDA
Kolonicilerin, Dünya’daki 100 ekibine katılmasının üzerinden
aylar geçmiş, bir zamanların çocuk suçluları kurulan yeni düzenin liderleri
arasındaki yerlerini almıştır.
Ne var ki huzur içinde geçen günler uzun sürmez ve birlikte
ilk bayramlarını kutlamaya hazırlanan Koloniciler ile Dünyalılar bir anda
yabancı bir grubun saldırısına uğrar. Saldırganlar çok sayıda insanı öldürüp
bir o kadarını da esir alır ve kampın stoklarını yağmalarlar.
Kaçırılanların arasında Wells’in, Octavia’nın ve Glass’ın da
olduğunu öğrenen Bellamy ile Clarke arkadaşlarını kurtarmak için kurdukları bir
ekiple birlikte yola çıkar.
Başka yerleşimleri yakıp yıkıp yağmalayan bu fanatik
topluluğun amacı saflarını büyütüp nükleer savaşın mahvettiği gezegeni
“iyileştirmek” ve bunu yapmak için de kendileri dışında herkesi ortadan
kaldırmaktır.
Birbirlerine olan bağlılıkları bir kez daha sınanan 100
ekibinin kurtuluş için yapacakları tek bir şey vardır: onları bu ekibin bir
parçası yapan isyan ruhunu yeniden uyandırmak.
KİTAP YORUMU
Cahil Okur’dan selamlar…
Geç kalmış yorumlar serimize
20 günlük bir aranın ardından devam ediyoruz. “Yarım bırakamadığım kitaplar” hadisesinden hepiniz artık
haberdarsınızdır sanırım. The 100 –
İsyan’da benim yarım bırakamadığım
lakin okumaktan zevk almadığım bir kitap olarak yorumlanacak.
İçerik Yorumu
Nedendir bilemiyorum Kass
Morgan’ın The 100 serisine bir türlü kanım ısınamadı. Lakin
yukarıda da belirttiğim gibi ne yazık ki bir seriyi yarım bırakmak bana göre
değil. Durum bu olunca da istesem de istemesem de okumaya devam ediyorum.
Neyse lafı uzatmadan yoruma geçecek olursak durum şu ki yine
beklenmedik hiçbir şeyin olmadığı bir kitap ile karşı karşıya kaldım. Bu tür
kitapları çokça okuduğumdan mıdır, yoksa Morgan’ın hala beni şaşırtacak
seviyede olmamasından mıdır bilmiyorum ama hiç meraklanmadım kitabı okurken.
İçerik anlamında beni sevindiren tek konu “Taş”
olarak geçen yapının Beyaz Saray
olduğunu bilmek ve buraların kötü karakterlerin yuvası haline gelmesiydi. Ben
Kass Morgan’ın burada günümüze gönderme
yapmış olması ihtimalini sevdim açıkçası.
Kitabı okurken aldığım notlarda “1 ay oldu hala kitap elimde
sürünüyor” yazmışım varın siz düşünün kitabı ne kadar sevdiğimi. Başka ne
diyebilirim ki…
Kitabın içerik anlamında beni üzen bir diğer noktası ise
eşcinsellik konusunu bu kadar över hala getirmesi. Hiçbir zaman homofobik
olmadım lakin bu tip özendirici içerikler beni tedirgin etmiyor değil. Netice
de gençlere yönelik bir kitap ve konunun bu denli açıkça işlenmiş olması yanlış
geliyor bana.
İçerik Puanım 5 üzerinden 3,5
Yazım Dili Yorumu
Kass Morgan’ın
sade hızlı okunan bir yazım şekli var. Keşke üslup konusundaki başarısını
içerik anlamında da gösterebilse
Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 4,4
Yapısal Yorum
Kitabın en güzel tarafı buydu işte. Go! Kitap yine kalitesi
ile öne çıkıyor. Tasarımlarına hayran kaldığım bir yayınevi.
Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 4,5
SEÇTİĞİM SÖZLER
Cesaretle pervasızlık arasında çok büyük bir fark vardır.
(Sayfa 69)
Kimi insanlar Düna'ya bakınca yalnızca ondan ne
alabileceklerini görürler. Dünya'dan ne koparabileceklerini, neyi çalıp
götürebileceklerini... Ama liderlik için bundan fazlası gerekir. Liderler
çevresine bakınca, başkalarına ne sunabileceklerini düşünmelidirler. (Sayfa
141)
Güzelliğin çirkinliği yenmesi, doğanın onu hor kullanan
insanların günahlarını bağışlaması gibiydi.
(Sayfa 203)
İnsanın ailesi neredeyse, evi de oradaydı. (Sayfa 274)
Nihat oğlum. Seni ihmal ettiğim için şu an kendimi kötü hissettim. Bir kitap deyip geçmemek lazım. Kitaptaki o takıldığın, ters gelen durumlar gerçekten çok önemli. Yazarların da bence bu tercih konularında bu kadar rahat yazmaları doğru değil. Topluma verecekleri mesajlar çok önemli.
YanıtlaSilBir de"Güzelliğin çirkinliği yenmesi, doğanın onu hor kullanan insanların günahlarını bağışlaması gibiydi." cümlesini pek çözemedim, merak da ettim açıkçası. Doğa kendini talan eden insanoğlunu affetmez bence. Güzellik ve çirkinliği ise görsel anlamda mı değerlendirmiş? Sen mutlaka anlamışsındır. Yazarsan sevinirim. Emeğine sağlık. Geçmiş bayramın kutlu olsun. Sevgilerimle oğlum :)
Ece annem sen kendini kötü hissetme lütfen. Takıldığım noktaya gelince, aynı fikirdeyim senle bu kadar rahat bir şekilde yazılmamalı bu konular. Hele ki çocukların eline rahatlıkla geçebilecek kitaplarda...
SilTakıldığın alıntıya gelince; güzellik her zaman çirkini yener bence. İyilik kötülüğü eninde sonunda alt etmesi gibi. " doğanın onu hor kullanan insanların günahlarını bağışlaması" cümlesine takılmışsın anladığım kadarıyla; biz doğayı o kadar yıprattık ancak o bize halen aş oluyor, iş oluyor, barınak oluyor. Tüm hayırsızlığımıza rağmen bize kol kanat geriyor. O kadar acımasız değil "Doğa anne" bence
Cevabını yeni gördüm Nihat. Çok iyi anladım. Doğa affedici olmasa hâlâ kendisini sunmazdı bize. Çok teşekkürler oğlum. Sevgiler sana :)
SilÇok yavaşsın, çokkk...(çabuk bitirde çekiliş sonuçlansın ve bende kitabima kavuşayım😎)
YanıtlaSilAz kaldı az.... :)
SilKaldı 2...
YanıtlaSilKaldı 1
Silİçerik olarak farklı buldum, genellikle bilimsel veya bilim kurgu türlerini beğenerek okurum, elbette felsefe, sosyolojik ve psikolojik yayınlar da hoşuma gider. Sanırım insan zamanla seçim yapıyor, kayıp gidiyor belli yönlere doğru. :)
YanıtlaSilAynen öyle oluyor Halil abi... Zamanla belirli bir favorin oluyor ve ona kayıyorsun giderek daha fazla...
Sil