amanda hodkinson
arkadya
çok okunan kitaplar
en çok okunan kitaplar
en çok okunan kitaplar listesi
kitap
kitap kardeşliği
Kitap Yorumları
okuma
türkiyede en
02- KİTAP YORUMU: -22- Britanya Yolu
22 - Britanya Yolu
Yazar :Amanda Hodgkinson
Çevirmen :Buse Barış
Yayınevi :Arkadya Yayınları
Her savaş bir kaybediştir.
Kimi sevdiğini, kimiyse benliğini kaybeder.
Silvana ve Janusz, yeni evli bir çifttir ve bu mutlu
evliliklerini bir bebekle taçlandırmışlardır. Ancak II. Dünya Savaşı'nın
başlayıp Varşova sınırlarına kadar ulaşmasıyla, o huzurlu günler de geride
kalır. Janusz, ülkesini savunmak için Polonya birliklerine katılırken,
Silvanaya da küçük oğlunu korumak adına tüm zorluklarla mücadele etmek düşer.
Aradan geçen kâbus dolu altı yılın ardından Silvana, sekiz
yaşındaki oğlu Aurek ile birlikte bir deniz yolculuğuna çıkar. Janusz, onların
Polonyadan İngiltereye gelmelerini istemiştir. Artık barışın hüküm sürdüğü
topraklarda yeniden bir arada olacaklardır. Bir aile hayali ise Silvana'nın
biricik oğlu Aurek için gerçekleştirmek istediği tek şeydir.
Fakat ne Silvana ne de Janusz, eskiden oldukları kişilerdir
artık. Mutlu bir aile tablosu çizmeye çalıştıkları her an, beraberinde
getirdikleri sırların ağına takıldıklarının farkındadırlar. Ya umuda yelken
açıp bu sır ağından birlikte kurtulacaklardır ya da onun kendilerini dibe
çekmesine göz yumacaklardır.
İhanetin, sevginin, şefkatin ve annelik duygusunun birlikte
harmanlandığı yürek burkan bir roman -22- Britanya Yolu, savaş sancısıyla
dağılan bir ailenin toparlanış öyküsünü etkileyici bir dille anlatıyor.
Anne ve çocuk arasındaki o kopmaz bağı konu alan bu romanı
kolay kolay unutamayacaksınız.
The New York Times Book Review
Sayfa Sayısı: 456
Baskı Yılı: 2013
Dili: Türkçe
KİTAP YORUMU
Öncelikle belirtmem gerekiyor ki aşk kitaplarını aslında
sevmem. Konusu itibari ile beni kendine çeken bir eser olduğunu
söyleyemeyeceğim. Ancak esere haksızlık yapmak gibi de bir hadsizlik yapamam.
Oldukça rahat okunabilen ve insanı etkileyen bir roman. Ana olay etrafında
geçtiği zamanla ilgili olarak da ciddi bir fikir vermekte…
Janusz 2. Dünya Savaşı sırasında Polonyo Ordusu’na katılmış
bir Polonyalı’dır. Ancak savaşmaktan hoşlanmayan Janusz, ordudan kaçarak farklı
maceralara atılır. Yolu Fransa’ya oradan da İngiltere’ye kadar uzanır. Bir süre
sonra geride bıraktığı eşi Silvana oğlu Aurek’in hasretini çeker ve onları aramaya
başlar. Bu uzun ve acılı bir arama sürecidir.
Silvana ise Januzs’un gidişi sonrası oğlu Aurek ile baş başa
kalır. Polonya’nın Alman istilasında olduğu günlerdir ve Silvana hayatta kalmak
adına hiç istemediği durumlara düşer. Sonunda evini terk eder ve hayatını
ormanlarda geçirmeye başlar. Öyle insanlarla tanışır ki bu onun asla
anlatamayacağı bir geçmiştir.
Sonunda bir gün Silvana İngiliz askerlerince bulunur ve ana
karadan ayrılarak adaya gider. Januzs ile buluşurlar ve üç kişilik küçük bir
aile olurlar ancak bu her şeyin düzelmesi anlamına gelmez. Hem Januzs’un hem de
Silvana’nın anlatamadığı birçok şey vardır. Tüm bunların yanında İngiltere’de
onlara yeni facialar sunar. Elbette bir aile olmak her zaman çok zordur. Ancak
aile olmak aile olmayı gerektirir.
Kitapta beni en etkileyen karakter tartışmasız küçük
Aurek'tir. Kendime benzettim desem yeri var. Kafasında sürekli bazı sorular,
etrafı algılama şekli diğer tüm çocuklardan farklı. Doğa onun için bir araçtan
ziyade amaç gibi. O ağaçların altında özgür bir çocuk.
Diğer Yorumlar
kitapsayfalarii.blogspot.com.tr'nin yorumu için buraya
kitapasigi.blogspot.com.tr'nin yorumu için buraya
YORUM